Kod 29 zulmü devam ediyor: Patronlar için dikensiz gül bahçesi yaratılıyor

HDK İstanbul Emek Meclisi, işverenlerin Kod 29 ile işçileri işten çıkarılmasını Kadıköy Süreyya Operası önünde protesto etti. Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı, "Patronlar için dikensiz gül bahçesi yaratılmaya çalışılıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Halkların Demokratik Kongresi İstanbul Emek Meclisi, Kod 29 kapsamında işten atılmaları Kadıköy'de protesto etti. Pandemi döneminde işçi çıkarmak yasak ancak işveren, 'İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı' olarak tanımlanan Kod 29'u işçiyi tazminatsız şekilde işten çıkarmak için kullanıyor.

'KABUL ETMİYOR VE MÜCADELEYİ YÜKSELTİYORUZ'

Pandemiyi fırsata çeviren patronların, emekçilerin kazanılmış haklarına dönük saldırılarının devam ettiğini belirten Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı, devletin ilgili kurumlarının ise sadece seyrettiğini söyledi. "Siyasi iktidar yeterli önlemleri almayarak, çalışma yaşamında yapması gereken denetimleri askıya alarak, yönetmelik ve kanunlara uymayan patronlara yaptırım uygulama gibi işlemleri yapmayarak emekçileri patronların insafına bırakıyor" diyen Saygılı sözlerini şöyle sürdürdü: "Kabul etmiyor mücadeleyi yükseltiyoruz. İlk Covid-19 vakasının Sağlık Bakanlığı tarafından tespit edilmesinden günümüze yaklaşık 1 yıl geçti. Geçen bu süreçte toplumun tamamını koruyacak önlemler yerine sadece sermaye sahiplerini koruyan uygulamalar yüzünden bir yandan binlerce emekçi hayatını kaybederken diğer yandan emekçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesine dönük saldırıyla karşı karşıya kaldık. Bunlardan birisi de ‘ücretsiz izin’ dayatmasıdır. Ücretsiz izin uygulaması ile emekçilerin maaşından kesilerek oluşturulan işsizlik fonundan karşılanıp ödenen aylık 1168 lira net ücret ile milyonlar açlığa mahkûm edildi. Yine bu uygulamayla işçilerin kıdem, ihbar tazminatı hakları dondurulup emeklilik primleri ödenmeyerek emeklilik süreleri ertelendi. Covid-19 salgınından emekçileri korumak için oluşturulan mücadele taleplerinden birisi olan işten çıkarma yasağı ne yazık ki sözde işten çıkarma yasağına, patronlar tarafından keyfi bir silah olarak kullanılıp ücretsiz izin uygulamasının yaygınlaşmasına dönüştü. İşten çıkarmaların sözde yasak olduğu salgın sürecinde milyonlarca işçi patronlar tarafından ‘ekonomik koşullar’ gerekçe gösterilerek ücretsiz izne çıkarıldı. Hemen hemen bütün işkollarında ücretsiz izin uygulaması hayata geçirilmiş, emekçiler belirsiz bir işsizlikle karşı karşıya bırakılmıştır. Ücretsiz izin uygulaması ile istihdamdaki daralma ve gerçek işsizlik sayıları gizlenerek toplum kandırılarak sadece patronlar korunmuş, işsizlik fonu gerçek amacından çıkarak yağmalanmıştır.

'ATILAN İŞÇİLER TAZMİNAT ALAMIYOR'

Pandemi döneminde karşılaştığımız en yaygın saldırılardan birisi de Kod 29 uygulamasıdır. Bu dönemde neredeyse bütün kanun ve yönetmelikler kâğıt üzerinde bırakılarak patronlar kârlarına kâr katmak için keyfi uygulamalar ortaya çıkarmıştır. İş Kanunu’nun 25/2 maddesine dayandırılarak Kod 29 ile işten atmak bu dönemde yaygınlaştırılmıştır. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” gerekçesiyle suçlanan işçiler, SGK’nın kodlamasına göre Kod 29 ile işten çıkarılıyor, tazminat alamıyor. Kod 29’la atılan işçiler adeta fişlenmiş oluyor ve başka işlere girmeleri de neredeyse imkânsız hale getiriliyor."

'DEVLET PATRONLARIN HUKUKSUZLUKLARINA SEYREDİYOR'

Patronlar için dikensiz gül bahçesi yaratılmaya çalışıldığını söyleyen Saygılı şöyle devam etti: "Pandeminin emekçilere yansıyan 1 yıllık sonucu ortadadır. Patronlar işçilere uzun ve yoğun çalışma saatleri dayatmakta, hakaret etmekte, kazanılmış haklarını gasp etmekte, örgütlenmesinin önüne her türlü engeli koymakta ve ölümüne çalıştırmaktadır. Karşı çıkan işçileri ise ya ücretsiz izne yollamakta ya da Kod 29 ile işten atmaktadır. Patronlar her türlü hukuksuzluğu yaparken devletin ilgili kurumları seyretmektedir. Bu süreçte çalışma yaşamında işçi lehine olan işyeri denetimlerini askıya alınmış; işyerinde denetim ya da kontrol yapılmadan sadece patronların beyanları esas alınarak işlemler yapılmıştır. Patronlar cephesinde her türlü kolaylık sağlanırken işçilerin şikayetleri görmezden gelinmiş, işyeri denetimleri yapmak yerine patronlara teşvik ve destek veren projelere mesai harcanmıştır.
İşsizlik fonu yağmalanarak patronlara kaynak aktarılan bir diğer uygulama Kısa Çalışma Ödeneği olmuştur. Denetimsizlikten güç alan birçok işletmede emekçiler normal çalışma şeklinde hatta zorunlu fazla mesai ile çalıştırılırken Kısa Çalışma Ödeneği İŞKUR tarafından onaylanarak milyonlar patronlara aktarılmıştır. Emekçiler işsizlik ve açlıkla tehdit edilerek bu koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmıştır. Ölümü gösterip sıtmaya razı edilmiştir."

'KÖLELİK DÜZENİ DAYATMALARINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

Saygılı'ya göre emekçiler için işsizlik-açlık sopasıyla ölümüne çalışma koşullarına boyun eğmekten başka bir yol daha var. O da haklarını almak için dayanışmak, örgütlenmek, direnmek ve birleşik bir mücadele vermek. Saygılı, bugün emekçilere dayatılan kölelik düzenine karşı memleketin dört bir tarafında mücadele verildiğini ve direnişler sergilendiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Bu mücadele bir yandan mevcut kazanımlarımızı korumaya dönükken diğer yandan da ağırlaşan yaşam koşullarını düzeltmeye dönük bir mücadeledir. Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Kölelik düzeni dayatmalarına boyun eğmeyeceğiz, direneceğiz. İlgili kurumları da adım atmaya, kendi çıkardıkları kanun ve yönetmeliklerin uygulanması için görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Haklarımızın gasp edilmesine sessiz kalmayacağız! Mücadele edeceğiz, kazanacağız!"