Kolonyalizm ve dil

Kürtler şarkılarından ve halaylarından asla vazgeçmeyecekler. Bu yapılanlar sadece toplumlar arasındaki düşmanlığı ve karşıtlığı artırır, o da bir arada yaşama imkanını zayıflatır.

Arşiv
Google Haberlere Abone ol

Dillere ve kültürlere düşmanlık yapan kafa nasıl bir kafadır? "Pêşî Peya (Önce Yaya)" sözünü yasaklamaya karar verenler neyi elde etmek istiyor? Şarkı ve dans karşıtlığı nereden çıktı? Ben daha önce kolonyalist zihniyetin sahiplerinin Kürtleri kendilerine göre ehlileştirmek istediklerini düşünürdüm. Ancak görünen o ki bu yeni aklın (!) sahipleri Kürtlerin ruhunu alttan alta yok etmek istiyor. Bu akıl onları nereye götürür bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da Kürtlerin şarkılarından ve halaylarından asla vazgeçmeyecekler. Bu yapılanlar sadece toplumlar arasındaki düşmanlığı ve karşıtlığı artırır, o da bir arada yaşama imkanını zayıflatır. Bu nedenle bu eylemlere karşı durmak ve direnmek her onurlu insanın görevidir.

Aslında yazımın konusu bu değildi. 46. "Doğru Yazım İçin Kürtçe-Türkçe Sözlük" çalıştayındaki notlarımdan bazılarını sizlere sunmak istiyorum. Ancak bu yapılanlara sessiz kalmak da mümkün değil. Birkaç yıldır Mezopotamya Vakfı çatısı altında, yukarıda bahsedilen sözlük üzerinde çalıştaylar yapıyoruz. Bu çalıştaylar bazen yüz yüze, bazen de zoom üzerinden gerçekleşiyor. Bu çalışmanın amacı, biri standart olarak önerilen kelime olmak üzere, sözcüğün bütün varyantlarını kapsayan bir doğru yazım sözlüğü hazırlamaktır. Her çalıştay birkaç gün sürer, her kelime üzerinde uzun süreli tartışmalar ve tartışmalar yapılır. Bu tartışmalarda bazen ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Ben de 46. çalıştayda bazı notlar aldım, sizlere sunmak istiyorum.

Örneğin, çok-evlilikle ilgili bu atasözü ifade bana ilginç geldi:  

* Mêrê dujin çû ji bin. (Mêrê dujin dilê kun kun.)

İki kadınla evli olmanın güçlüğünü dile getiriyor, muhtemelen söyleyeni bir erkek.

Sadece bu atasözü değil, Behdînan bölgesinde çocuklar için söylenen sayılarla ilgili bu manzume de not aldıklarım arasında. 

Êk û du rabin zû

Sê û çar bû bihar

Pênc û şeş çenda xweş

Heft û heşt bû biheşt

Neh û deh sal û meh

Tatlılar söz konusu olduğunda, kadayıf ve baklava gibi birkaç tatlı türü akla geliyor. Bir de îsotçuların adına “şıllık tatlısı” dedikleri “şilikî” var. Aslında bu şilikî tatlısı loş ekmeğin doğranan üstüne pekmez dökülmesi ile elde edilir. Şeker bu kadar yaygınlaşmadan önce pekmez tatlıların vazgeçilmez bileşiniyidi. Örneğin kışın vazgeçilmezi olan “berfedims/berfmot” da karın üzerine pekmez dökülmesi ile elde edilir. Daha önce Yusuf Ziyaeddin Paşa'nın sözlüğünde "carîr" kelimesinden bahsetmiştik. Yusuf Ziyaeddin Paşa'nın sözlüğünde geçen bu tatlının Hakkâri yöresindeki adı "gozebez"dir. Bu tatlıcı ceviziçi ve baldan yapılıyor.

Not aldığım bir diğer ilginç kelime ise "sereqûnî" kelimesi. Bu kelime, "sereqûnî bûn" ve "sereqûnî kirin" fiilleriyle birlikte Kürtlerin yoksulluğuna tanıklık ediyor. Önceden, tüm aile yer ve yatak eksikliği nedeniyle bir odada uyuyordu ve çocuklar genellikle tek yatakta “başlı -ayaklı” uyurlardı.

Bu tartışmalarda bazı bölgelerde "nexrînî" olarak telaffuz edilen "xurînî" kelimesinin "nuxurî" ya da "nexrînî" kelimesiyle ilişkili olduğunu anladım. Bunlardan biri ilk öğün, ikincisi ise ilk çocuktur. Bu kelimenin aynı zamanda Farsça "nixustin(ilk)" kelimesi ile de bir ilişkisi var. Böylesine eski ve zengin bir dili, eğer sahipleri ihanet etmez ise, hiçbir kolonyalist akıl ortadan kaldıramaz.