Konut ve otomobile yatırım artık ‘out’
Bu mevduat faizleriyle yatırım amacıyla konut almak artık tümüyle irrasyonel... Sağlamcı tasarruf sahipleri de konuta yatırım yapmak yerine altına yatırım yapmayı tercih ediyor.
KAMUDA TASARRUF PAKETİ PEK İKNA EDİCİ BULUNMADI
Merakla beklenen kamuda tasarruf paketi, genel olarak hayal kırıklığı yaratmışa benziyor. Paket; taşıtlar, binalar, kamu istihdamı, idari yapılanmada etkinlik, yurtdışı geçici görevlendirme giderleri, enerji ve atık yönetimi, haberleşme giderlerine odaklanıyor. Dikkat edildiğinde, halkın hükümete, ekonomi yönetimine ve devlet kurumlarına tepkisine neden olan ‘itibardan tasarruf edilmez’ iddiasıyla yapılan savurganlığı en azından bir ölçüde durdurmak gibi bir amacın olduğu ortada... Tabii ki bu tasarruflar da önemli, ancak asıl tasarruf yapılması gereken yatırımlar... Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in zorunlu haller dışında yeni kamu yatırım projesi alınmayacağını belirtmiş olması, paketin en önemli ve etkin kısmını oluşturuyor. Ancak, bunun çok muğlak olduğunu da belirtmek gerek, zira bugüne kadar yapılan yatırımların ne kadarının gereksinim ne kadarının ertelenebilir olduğuna karar veren kadro yerli yerinde duruyor. Bir diğer konu verimlilik, buna da vurgu yapılıyor, ancak kısa dönemde böyle bir dönüşüm sağlanması da mümkün görünmüyor. Yıllardır sözünü ettiğimiz liyakat meselesinin yansıması, kamu kurumlarındaki şişkinliği ve verimsizliği had safhaya çıkarmış durumda. Bir de halk nezdinde bu açıklamaların bazı olumsuz yansımaları olacak, ki oluyor zaten: “Demek ki bugüne kadar iktidar vergilerimizi har vurup harman savurmuş”. Umalım ki, gerçekten kamuda tasarruf paketi, tepeden en alt kademeye kadar sahiplenilir. Böylelikle Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan kleptokrasi ve nepotizmden bir ölçüde azalır. Hedef üç yılda 1 trilyon liralık tasarruf... Bu yılki performans, üç yıllık hedefe ulaşılıp ulaşılamayacağını da netleştirecek.
PAKET PAKET, TAKSİT TAKSİT TASARRUF ÖNLEMİ OLUR MU?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kamuoyunda kamuda tasarruf paketinin yetersiz bulunacağını anlamış olacak ki, şöyle bir açıklama yapmaya da ihtiyaç duyuyor: “Bu açıklayacağımız ilk paket değil, son paket de olmayacak. Kamuda verimliliği artırarak tasarrufu amaçlıyoruz, çok güçlü bir izleme ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. Bütün kamu ve tedbir paketinin kapsamında... Tasarruf tedbirlerinin üç ayağı var: Kamuda tasarruf, bütçede harcama disiplini, kamu yatırımları”... Cumhurbaşkanı Yardımcısı bu açıklamayı yaptığı hafta içinde bütçe açığımız da aldı başını gitti, nispet yapar gibi! Bütçede harcama disiplininin hayat geçirilmesinin en zorlu alan olacağını düşünüyorum. Zira bürokraside de ‘en tepeye daha yakın olanlar’ ve ‘biraz daha uzak olanlar’ var. Yani bazıları bu paketi delebilir, yine aynı şekilde ‘en tepeye çok yakın firmalar’ ve ‘daha az yakın firmalar’ var, onların da bazıları alacakları işlerin ‘öncelikli, acil’ olarak sınıflandırılmasını sağlayacak ilişkilere sahip. Bu sebeple kamuda tasarruf paketinin şekil şartlarının çok net, şeffaf ve denetlenebilir olması gerekiyor. Ancak, Hazine ve Maliye Bakanı’nın ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın açıklamalarında ne böyle bir netlik var ne de denetimin nasıl yapılacağı konusunda bir ipucu... Araç alımının üç yıl yapılmayacak olması gibi, kamuoyunun gönlünü rahatlatacak bir-iki şey hariç! Ama mesele keşke o kadar basit olabilseydi. Sanırım, tüm bu eleştirileri karşılamak için, Yılmaz, bu paketin ne ilk ne de son olacağını açıklama gerekliliğini hissetti. Hep birlikte göreceğiz!
POLİTİKA FAİZİNİN ARTMAYACAĞI KONUSUNDA HERKES HEMFİKİR
Ne de olsa baz etkisi haziran ayından itibaren kendini gösterecek, sebze-meyve fiyatları çok düşmese de en azından mevsimsel sebeplerle çok artmayacak ya, ekonomi yönetimi biraz rahat! Enflasyondaki artış oranının en azından eylül ayına kadar devam edeceğini düşünüyorlar. Bu sebeple de hemen herkes hemfikir, TCMB Para Politikası Kurulu’nun bu perşembe günü yapılacak toplantısından bir politika faizi artırımı kararı beklemiyor. Reuters anketine katılan 16 ekonomistin tamamı politika faizinin bu ay sabit tutulacağı fikrinde. AA Finans’ın beklenti anketine ise 15 ekonomist katılmış. Ekonomistlerin politika faizindeki değişikliğe ilişkin beklentilerinin medyan değeri, faizin yüzde 50’de sabit bırakılması yönünde... Genel seçimlerin ardından, Haziran 2023’ten bu yana yeni ekonomi yönetiminin sıkılaştırma politikalarının sonucu olarak TCMB, politika faizini sonuncusu mart ayında olmak üzere toplamda 4,150 baz puan yükseltti. İki kez de sürpriz faiz artırımlarıyla özellikle yurtdışı piyasalarda sıkılaştırma politikalarının sürdürülebilir olduğu mesajını vermeyi bildi. Ancak meselenin bir başka yüzü var, verilerin, başta da enflasyon verilerinin gerçekliği! Hanehalkının enflasyon beklentisi yüzde 96’yken TCMB’nin revize enflasyon tahmini yüzde 38! ENAG ile TÜİK arasındaki enflasyon verileri arasındaki fark yüzde 100’e yakın! Hal böyle olunca, politika faizinin etkisi ekonomi yönetiminin beklentilerini karşılamıyor. Söz gelimi tüketim düşmüyor, kredi kartı harcamaları artıyor. Zira vatandaşın enflasyon beklentisine göre, TL mevduata para yatırmak parasının erimesi anlamına geliyor. Tasarruf yerine pahalanacağına kesin gözüyle baktığı hangi ürün varsa, acil ihtiyacı olmasa bile satın almayı tercih ediyor. İşte bu sebeple ekonomi yönetiminin soğuma beklentileri çarşı-pazarda karşılık bulmuyor.
ENFLASYON BEKLENTİSİNDE POLYANNA SENDROMU...
Vatandaşın beklentisi yüzde 96, ancak ekonomistlerin ve patronların beklentisi gayet iyimser! Piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerindeki düşüş mayıs ayında da devam etti. TCMB piyasa katılımcıları anketinin mayıs ayı sonuçlarına göre, piyasa katılımcılarının 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 33.21 olarak kaydedildi. Bir önceki ankette bu beklenti yüzde 35.17 seviyesindeydi. 2024 yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 44.16’dan yüzde 43.64 seviyesine geriledi. Oysaki yerli ve yabancı pek çok uzman, uzun süredir yüzde 50 ve üstü bir rakam beklentisini dile getiriyor. Ki bu beklenti bile çok iyimser sayılabilir. TCMB yılın ikinci enflasyon raporunda, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 36’dan yüzde 38’e çıkarmıştı. Ve bunun da yeni revizyonları zorunlu hale getirdiği konusunda hemen herkes hemfikir. Piyasa beklentisindeki bu düşüş, büyük olasılıkla önümüzdeki üç ayda enflasyondaki düşüş beklentisinden kaynaklanıyor, ancak nedense ‘inatçı enflasyon’un gelişmiş ekonomilerde bile ne kadar zorlu çıktığını kimse dikkate almak istemiyor. Üstelik o ülkelerin hiçbirinde, resmi bir kurum enflasyon rakamlarını makyajlamadığı halde! Buna rağmen, TCMB’nin mayıs ayı piyasa katılımcıları anketinde 24 ay sonrasına ilişkin enflasyon tahmini ise yüzde 22.05’ten yüzde 21.33’e çekildi. Bu kadar iyimserlik hayal kırıklığına sebebiyet verir gibime geliyor. Yanlış veriler üzerinden projeksiyonların hiçbir zaman doğru çıkmadığını bir kez daha hatırlamak gerek!