Konuyu çarpıtmayalım: Bu bir erkek rövanşıdır

Erkekleri bir anlamda ‘masumlaştıran’ Incel tabiriyle, konuyu çarpıtmayınız. Konu kadın özgürlüğüne karşı ataerkil toplumun ve tabii ki onun aktörü erkeklerin rövanşıdır.

Google Haberlere Abone ol

Çeşitli vahşi ve artan sayıda kadın cinayetinden sonra dile giren Incel sözcüğü İngilizce. Gönülsüz bekarlar (involuntary celibate), duygusal ve cinsel partner bulamamaktan ‘muzdarip’ olarak geniş bir tanımla örtüştürüldükleri halde; aslında sadece erkek ve heteroseksüellerden oluşuyor. Dolayısıyla açıklaması, hatta ‘özrü’ içinde saklı bu kısaltma ne kadınları ne eşcinselleri içeriyor. Bu bağlamda ben, çok daha önceden özellikle ABD ve Kanada’da 1980’lerin sonundan itibaren ortaya çıkmış ve çalışmaları yapılmış, kitaplara, makalelere dökülmüş bir başka sosyolojik tespitin durumu daha iyi açıkladığını düşünüyorum. Bu bir erkek rövanşıdır.(1) Diğer bir deyişle partner bulamamakla ilişkisi yoktur; ama iş, partner bulamayan, cinsel performansı düşen ( bu konu çok detaylandırmayı hak etmektedir; zira yaygındır ve  ket vurulan cinsellik şiddet potansiyelidir.) kayıtsız şartsız tahakküm gibi eski dünyanın ataerkil ayrıcalıklarından yoksun kalmış erkek öfkesidir. Bunun nedeni ise sanayi devriminden itibaren, aslında sosyo-ekonomik sistemin çıkarı bağlamında, eğitim ve çalışmak için kamusal alana çıkmasına paralel kadın hareketiyle birlikte kadının güçlenmesidir (empowerment).

Yukarıda sözünü ettiğim ülkelerde bu durum Türkiye’den daha önce tehlikeli hale gelmiştir. En büyük rövanşın kadına yönelik şiddet olduğunun ve bu şiddetin özellikle seçkin, ayrıcalıklı kadına yönelmesinin (çünkü seçkin kadındır erkeğin eski olanaklarını elinden alan) birinci sorun olarak tespiti yapılmıştır. Yaklaşık 2005’ten beri bu konuda yazıp çizmem hiçbir çevrede kavranamamış ve mücadelem kadınlar ve erkekler tarafından özünde antifeminist etiketlere ve engellere takılmıştır. 

Aslında Türkiye’de bu sosyolojik açıklamaya karşılık gelen ilk vahşet eylemi 2015’teki  Özgecan Aslan cinayetidir. İlk kez bir ‘gariban’ kadın değil, özel üniversitede okuyan seçkin bir kadın söz konusudur. 6 Aralık 1989’da Montreal/Kanada’daki Ecole Polytecnique katliamını yapan erkeğin gerekçesi nettir: En yüksek prestijli mühendislik okulunda kadınların sayısı artmıştır. Ve onların hepsini öldürür.(2)

Bu erkek rövanşı, tabii ki her yerde devlet desteklidir.(3) Batı’da yasal kürtaj hakkının geriye alınmaya çalışılması, Türkiye’de üç çocuk projesini destekleyen söylem, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve böylece zaten pek de iyi işletilmeyen kadının korunması ile şiddetin neredeyse cezasızlaştırılması aynı evrensel sürecin parçalarıdır. Beri yandan özellikle estetik cerrahi, diet ve spor ‘satışıyla’ dişiliği abartılı kadın modasının geri gelmesi; Hollywood, küresel yayın platformları ve özellikle Türk dizilerinde sözde ‘özgürleşmiş’ kadının ikinci cinsiyetliğini sürdürmesi ve tüm bu mecralarda kadına yönelik şiddetin sıradanlaştırılması; sokakta tecavüz, taciz ve şiddetin artması ( özel alandan çıkan şiddetin adeta kadına sokakları men etmeye çalışması); kadın hareketindeki revizyonist  yükseliş ( bu konu başlı başına bir yazı hak ettiği için  detaylandırmıyorum); şiddetten hükümlü erkeklere, hele ünlülerse büyüyen kadın ilgisi veya en azından piyasalarından hiçbir şey kaybetmemeleri emsali ataerkinin bireysel vahşet ötesindeki toplumsal/siyasal rövanşıdır.(4)

Kısaca tekrarlarsam erkekleri bir anlamda ‘masumlaştıran’ Incel(5) tabiriyle, konuyu çarpıtmayınız. Konu kadın özgürlüğüne karşı ataerkil toplumun ve tabii ki onun aktörü erkeklerin rövanşıdır. Ve ne yazık ki, daha yolun başındayız.

*Prof. Dr.  


NOTLAR:

(1) S.Faludi; Backlash/ Undeclared War Against American Women, Crown Publishing Group, USA, 1991.

(2) Olayın detayı ve akabinde Kanada’da kadınlara karşı erkek örgütlenmesinin gündeme girişi ve Kanada’da, Belçika’da ve Fransa’da yükselen seçkin kadına karşı şiddet eylemlerini izlemek için belgesel film önerisi: Patrick Jean ve Diğerleri; La Domination Masculine, 2009.

(3) Ataerkinin kökeniyle devletin ortaya çıkışı aynı nedenle ve birbirini besler bir durumdur. F.Engels; Ailenin, Özel Mülkiyetin, Devletin Kökeni, Sol,Ankara,1978.

(4) Detaylar için bkz. A.Yaraman; Cinsiyetçi İkiyüzlülük, Bağlam, İstanbul, 2020.

(5) Siz hiç kendine duygusal veya cinsel partner bulamıyorum diye bir erkeği parçalarına ayıran kadın gördünüz mü?