Ekonomi Dünyası: Kosta Rika ve diğerleri neler yaptı, biz neden fakirleştik?
Dünya Kupası sürprizlerle dolu. Birçok ülke kriz ortamına rağmen küresel ekonomide olduğu gibi futbolda da yükseldi, zenginleşti, bizi geçti. Türkiye ise düşük faiz politikasıyla giderek fakirleşiyor.
Perşembe günü Kosta Rika-Almanya maçını izliyoruz. Futboldan pek anlamam. Kosta Rika takımı sevimli geldi bize, oyuncular çıkışta Katarlı çocuklarla konuşuyorlar, başlarını okşuyorlar falan.
Bu maçı Dünya Kupası’nda ilk kez kadın hakem üçlüsü yönetti. Dünyada bir ilk oldu.
Zaten çok kritik bir maçtı, Almanya gruptan çıkamayabilirdi. Nitekim öyle oldu. Hatta bir ara Kosta Rika ve Japonya’nın 2-1’lik skorlarla önde oldukları kısa bir sürede, Kosta Rika gruptan çıkıyordu.
ASYA VE GELİŞMEKTE OLANLAR FUTBOLDA DA YÜKSELİYOR
Bu Dünya Kupası sürprizlerle dolu. Fas grup birincisi, Senegal ikinci oldu. Afrika ilk kez iki takımla birlikte ilk 16’ya kaldı. Güney Kore, Avusturalya ve Japonya gruplardan çıktı. Şu da var; gelişmekte olan ülkeler Ekvator, Meksika, Tunus, Kamerun ve Uruguay 4 puan aldıkları halde gruplardan çıkamadılar. Küresel ekonomide Asya’nın ve gelişmekte olanların yükselişi futbolda da göze çarpıyor.
Maçı izlerken, aklıma bir dönem sosyal medyada Kosta Rika ile ilgili paylaşımlar geldi. “Dünyanın en mutlu ülkesi, ordusu yok, parayı sağlığa ve eğitime yatırıyor, dünyanın en yeşil ülkeleri arasında vd…”
KOSTA RİKA NELER YAPTI?
Kosta Rika, İspanyolcada “zengin sahiller” anlamına geliyor, nüfusu 5 milyon, Panama ile Nikaragua arasında bir Orta Amerika ülkesi… 65.3 milyar dolarlık bir ekonomisi var. Kişi başına düşen milli geliri geçen yıl 11.800 dolar ve 2026’da 15 bin seviyesine çıkacağı tahmin ediliyor.
Harika bir doğası var. Ülkenin bir tarafı Karayip Denizi’ne diğer tarafı Atlas Okyanusu’na bakıyor, topraklarının yarısı ormanlarla kaplı. Dünyanın en yeşil 7 ülkesinden biri. İnsanları yaşamayı çok seviyor. Yaşam mottoları “pura vida” yani; "hayatı yaşa..."
Dünyanın en mutlu ülkesi, ordusu yok, savunma harcaması yok. Bunun yerine milli gelirinden sağlığa ve eğitime büyük pay ayırıyor. Hastalıkla mücadeleyi değil, sağlığı korumayı öne alan kaliteli bir sağlık sistemleri var. Eğitim seviyesi çok yüksek, Latin Amerika ülkelerinin aksine istikrarlı bir demokrasisi var.
PARAYI EĞİTİME HARCIYORLAR
1948’de askeri harcamalardan kurtulduğundan beri eğitim yatırımlarında patlama oldu. Latin Amerika’daki en yüksek okuryazarlık oranına sahip. Liderleri milli gelirden eğitime yüzde 8 ayırdıklarını söylüyor. Uluslararası kuruluşlara göre eğitimin aldığı pay yüzde 6.9, ABD’de bu oran yüzde 5, dünya ortalaması yüzde 4.4.
Serbest ticaret bölgelerinde birçok çokuluslu şirketin yatırımları var. Örneğin Intel mikroişlemci üretiyor. Intel, bir ara ülke ihracatının yüzde 20’sini yapıyordu.
Elektrik ihtiyacının yüzde 98’ini yenilenebilir kaynaklardan karşılıyorlar. 2050’de tüm araçların elektrikli olmasını ve sıfır karbon ayak izini hedefliyorlar.
Bu kadar Kosta Rika güzellemesi yeter, tabii ki bu ülkenin de bir dolu ekonomik sorunları var. Örneğin genç kadın işsizliğinin dünyada en yüksek olduğu ülkelerden biri…
Ama Türkiye’nin de eğitime, sağlığa yatırımlarını daha çok artırdığı, gelir adaletsizliğinin düzeldiği, enflasyon ve konut fiyatlarında artış rekortmeni olmadığı, öğretmenlerin açlık sınırında maaş almadığı bir ülke olması yolunda örnek olabilir diye yazıyoruz, bunları…
BİZDEN FAKİR ÜLKELER, 9 YILDA BİZİ GEÇTİ, PEKİ NEDEN?
Geçen hafta 2013 ile 2021 arasında milli gelirimizin dörtte birinin nasıl eridiğini yazmıştık.
Kişi başı milli gelirimiz 12 bin 490 dolardan 9 bin 650 dolara indi, 9 yılda 2 bin 840 dolar fakirleştik, demiştik. 2013'te geçtiğimiz birçok ülkenin artık altında yer alıyoruz.
Örneğin yukarda anlattığım Kosta Rika; 2013'te kişi başı GSYİH'sı 10 bin 765 dolardan, 2021'da 12 bin 436 dolara çıkmış.
2013'te bizden düşük kişi başı geliri olan Macaristan ve Polonya, 2021'de neredeyse iki katımız kişi başı gelire sahip oldular.
2013'te bizden daha fakir iken, 2021'de bizi geçen diğer bazı ülkeler şöyle: Malezya, İran, Bulgaristan, Romanya, Meksika...
Neyse, bunları yazdık da, neden böyle fakirleştiğimizi bir kez daha gözden geçirelim diyorum.
TL DEĞER KAYDEDİNCE GSYİH DOLAR BAZINDA MÜTHİŞ KÜÇÜLDÜ
Türkiye ekonomisi 2020'deki koronavirüs krizinde bütün ülkeler keskin daralma yaşarken az da olsa büyüdü. Ama Türk Lirası bazında...
Ancak bu da yeterli değil. Türkiye’nin istihdam yaratacak sağlıklı bir ekonomiye sahip olmak için yıllık ortalama yüzde 4-5 büyümesi gerekiyor.
Yıllara göre GSYİH'da büyüme oranları şöyle:
2018 yüzde 3
2019 yüzde 0.8
2020 yüzde 1.9
2021 yüzde 2.1
Ancak, 2018 yılından bu yana devam eden döviz krizleri nedeniyle dolar bazında ekonomimiz küçüldü.
Türkiye'nin dolar bazında GSYİH'sı yıllara göre şöyle daraldı:
2018 yüzde -9.2
2019 yüzde -2.7
2020 yüzde -5.1
2021 yüzde 13.5
ABD DOLARI NEREDEN NEREYE GELDİ?
Görüldüğü gibi dolar bazında ekonomimiz sıkı bir küçülme yaşadı. Çünkü Türk Lirası, ABD Doları karşısında büyük değer kaybı yaşadı.
Yıllara göre ortalama ABD Doları kuru:
2013 1.90 TL
2014 2.18 TL
2015 2.71 TL
2016 3.01 TL
2017 3.64 TL
2018 4.83 TL
2019 5.67 TL
2020 7.00 TL
2021 8.85 TL
2022 16.38
KUR ARTIŞLARINA NEDEN OLAN DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASI YÜKSEK ENFLASYON ÜRETTİ
Duayen iktisatçı Prof. Dr. Korkut Boratav'ın dediği gibi:
"Merkez Bankası’nın talimatla faiz düşürmesi, faizin yanında en önemli silahı olan rezervleri hâlâ açıklanamayan yöntemlerle eritmesi, siyasi krizler, ekonomide yaşanan çalkantılar, Türkiye’nin risk priminin yükselmesi, ABD ile yaşanan gerginlikler, jeopolitik riskler, ABD Merkez Bankası’nın para musluklarını kısması, 'faizle, dolarla, şunla, bunla nasıl uğraşılıyor göreceksiniz' gibi talihsiz demeçler dövizin TL karşısında son dönemlerde görülmemiş bir şekilde değerlenmesine yol açtı.”
Sonuçta fon çıkışları hızlandı, ülke ekonomik kriz sarmalına girdi. Bu dönemde yatırımlar azaldı, işsizlik, yoksulluk katlanarak arttı. Kur artışlarına neden olan düşük faiz politikası yüksek enflasyon üretti ve geniş grupların satın alma gücünü tahrip etti.
Yoksullaşmanın bir diğer önemli nedenleri;
- Güneydoğu'da yıllardır devam eden çatışmalar ve Türkiye'nin Irak ile Suriye'ye yaptığı askeri müdahaleler nedeniyle artan savunma harcamaları,
- AB yüklü miktarlarda kaynak aktarmasına rağmen, Suriyeli göçmenlerin yarattığı maddi kayıplar,
- Türkiye’nin son yıllarda sürekli kriz ortamında olması, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması,
- Yabancı güveninin azalması, yabancı sermayenin çekilmesi olarak özetlenebilir.
Ayrıca; kadın işgücüne katılım oranının gelişmiş ülkelere göre düşük kalması, tarım sektöründeki düşük verimlilik, tasarruf oranlarının düşüklüğü, doğrudan yabancı yatırımların istenen seviyede olmaması ve her yıl nüfusumuzun ciddi bir seviyede (bazı araştırmalara göre yüzde 6 oranında) doğal afetlere maruz kalması da nedenler arasında sayılabilir.
KÜRESEL EKONOMİDE GEÇEN HAFTA NELER OLDU?
ABD'de yılın üçüncü çeyreğine ilişkin ikinci gözden geçirmede GSYİH yüzde 2.9 büyüdü. İlk açıklama yüzde 2.6, piyasa beklentisi ise yüzde 2.7'ydi.
Türkiye de bu hafta üçüncü çeyrek büyüme verilerini açıkladı. Yılın üçüncü çeyrek yılında ekonomimiz yüzde 3.9 büyüdü, beklenti yüzde 4'tü. Bu oran pandeminin zirve yaptığı 2020'nin ikinci çeyreğinden beri en düşüğü oldu. Yılın ikinci çeyreğinde büyüme yüzde 7.7 olarak yukarı yönlü revize edildi.