Krizin faturası kadına kesildi: İş yükü katlandı, şiddet arttı

339 şirkette yapılan araştırma, Covid-19 sürecinde kadın ve erkek çalışanların yaşadığı sorunlarda en büyük farkın, ev-iş dengesi ve artan şiddet bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya katılan işletmelerin tamamında kadın çalışanlar tarafından ortak olarak iletilen sorunlar arasında artan ev işleri ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle karşılaşılan zorlukların altı çizildi. Üstelik krizlerin adı değişse de fatura yine önce kadınlara kesildi. Nisanda 1,1 milyon kadın işini kaybetti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Pandemi süreciyle birlikte küresel çapta ekonomik kriz derinleşirken, çalışma şekilleri de değişti. Kimi işletmeler evden çalışma modellerini hayata geçirirken, sürecin kadın ve erkek çalışanlara etkisi daha farklı düzeyde oldu. Ancak değişmeyen gerçek, ilerlemeler sağlansa da farklı isimler altında başgösteren krizlerin yükünün ağırlıklı olarak kadınların omuzlarına yüklenmesi oldu. Pandemi döneminde evden çalışmanın ve evde geçirilen zamanın artmasıyla hem kadınların sorumluluğuna bırakılan bakım yükümlülükleri hem de ev içi şiddet katlandı. Kadınlar en önemli üç sorun olarak; 'artan ev işleri ve bakım sorumluluğu, uzaktan/evden çalışma ile artan iş yükü ve endişe, psikolojik stres ve tükenmişliği' sıraladı. 

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) işbirliğinde, COVID 19 salgınının kadın çalışanlar açısından etkisini ortaya koymak amacıyla, kadın ve erkek çalışanlar arasında bir araştırma yapıldı. Covid-19 salgınının özel sektör üzerindeki olası etkilerini toplumsal cinsiyet bakış açısından anlamak amacıyla hazırlanan 'Covid-19 Salgınının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri' başlıklı araştırmanın bulguları kamuoyu ile paylaşıldı.

ARAŞTIRMANIN AMACI

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Memiş tarafından yürütülen ve 339 işletme nezdinde yapılan ankete dayanarak hazırlanan araştırma, Covid-19 salgınının özel sektör üzerindeki olası etkilerini toplumsal cinsiyet bakış açısından anlamayı ve kriz dönemlerinde özel sektörde toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetecek politikalar geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Nüket Küçükel'in moderatörlüğünde, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar ile Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Program Yöneticisi Zeliha Ünaldı'nın katılımıyla gerçekleşen “Krizi Eşitlikçi Yönetmek Mümkün mü?” panelinde Covid 19 sürecinde toplumsal cinsiyete duyarlı müdahaleler alınması için öneriler paylaşıldı.

KADINLARIN YAŞADIĞI EN ÖNEMLİ 3 SORUN

Araştırmanın öne çıkan önemli bulguları şöyle:

Covid-19 döneminde kadın ve erkek çalışanların yaşadıkları temel sorunlar birbirinden ayrışıyor.
Covid-19 döneminde kadın ve erkek çalışanların sorun olarak gördükleri 3 konuya bakıldığında; kadınların yüzde 99'unun artan ev işleri ve bakım sorumluluğuyüzde 97'sinin uzaktan/evden çalışma ile artan iş yükü, yüzde 95'inin ise endişe, psikolojik stres ve tükenmişlikten bahsettiği görüldü. 
Erkeklerin ise yüzde 74'ünün salgın döneminde ücret/gelir yetersizliği, yüzde 69'unun iletişim ve bilişim teknolojilerine kısıtlı erişim ve yüzde 65'inin psikolojik stres ve tükenmişlikten şikayetçi olduğu kayıtlara geçti.

EV İÇİ ŞİDDET ARTTI

Kadın ve erkek çalışanların yaşadığı sorunlarda en büyük fark ev-iş dengesi ve artan şiddet bağlantılı.
Araştırmada, kadın ve erkek çalışanların yaşadığı sorunlarda en büyük farkın ev-iş dengesi ve artan ev içi şiddet bağlantılı olduğu görüldü. Araştırmaya katılan işletmelerin neredeyse tamamında (yüzde 99) kadın çalışanlar tarafından ortak olarak iletilen sorunlar arasında artan ev işleri ve çocuk/yaşlı/hasta bakımı nedeniyle karşılaşılan zorluklar belirtilirken, işletmelerin yüzde 25'inde bu sorun erkekler tarafından iletildi. İşletmelerin yüzde 89'unda kadın çalışanlar ev içi şiddetin arttığını belirtirken, yüzde 19'unda erkekler tarafından bu soruna işaret edildi.
.

.

KADINLARIN KARŞILAŞTIĞI SORUNLARA YETERLİ ÖNLEM ALINMIYOR

Covid-19 salgını ve ilgili kısıtlamalar başladığından bu yana çalışanların yaşadığı stresi azaltmak ve genel refahlarını desteklemek üzere, araştırmaya katılan işletmelerin yüzde 76'sı özel önlemler aldığını öne sürerken, sadece yüzde 26'sı kadın çalışanlara yönelik özel önlem alındığını ifade etti. Bunun yanında ev ve iş dengesine yönelik veri toplayan şirketlerin oranı yüzde 14, iç iletişim yapan şirketlerin oranı yüzde 13 ve aynı konuda özel önlem alan şirket sayısı 3. Benzer şekilde ev-içi şiddete yönelik veri toplayan şirketlerin oranı yüzde 1.5, iç iletişim yapan şirketlerin oranı yüzde 6 ve özel önlem alan şirket sayısı 1.

Araştırma kapsamında bir eşitlik endeksi oluşturulurken, bu endekste eşitlik ilkelerine yönelik taahhüt vermiş olma/imzacı olma, eşitlik faaliyetlerinde iş birliği çalışmaları yapma ve yönetici pozisyonlarında eşit temsil sağlama kriterleri dikkate alındı. Eşitlik endeks değeri yükseldikçe Covid-19 salgınının etkileriyle mücadelede şirketlerin, artan iş yüküne karşı ev-iş dengesine yönelik ve ev içi şiddete yönelik önlem alma eğiliminin de artış gösterdiği ortaya konuldu.

Araştırma sunumunun ardından toplantı, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Stratejik Ortaklıklar Direktörü Dan Seymour'ın, “Kadınların Krizden Güçlenerek Çıkması için Özel Sektörün Rolü ve Uluslararası İyi Uygulama Örnekleri” başlıklı ana tema konuşmasıyla devam etti.

ARAŞTIRMADA SUNULAN ÖNERİLER

Toplumsal cinsiyete duyarlı müdahaleler için öneriler:

1-Kriz etkilerinin görünür kılınması: Düzenli olarak salgının etkilerine dair, cinsiyete göre ayrıştırılmış veri ve bilgi toplanması,

2-Krize dayanıklı eşitlikçi müdahaleler: Şirketlerin çalışanlarının kriz dönemlerinde pratik ihtiyaçlarını karşılarken toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştirmeyecek stratejik (eşitlikçi ve dönüştürücü) müdahaleler planlanması,

3-“Eşitlik Endeksi”nin Kullanımının Yaygınlaştırılması: Covid-19 sürecindeki müdahalelerinin toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değerlendirilmesinde, bu araştırma verileriyle oluşturulan “Eşitlik Endeksi”nin ve bileşenlerinin (WEPs taahhüdü, kadın yönetici sayısı vb.) işletmelerce kullanımının yaygınlaştırılması,

4-İşbirliklerinin Artırılması: Dış paydaşlar (kamu ve diğer şirketler) ve STK'lar ile iş birliği yapılması,

5-Toplumsal cinsiyete duyarlı destek mekanizmaları ve politikalar konusunda mevzuatın gözden geçirilmesi,

6-Toplumu harekete geçirme ve kamuoyu farkındalığı: Ortaklıklar ve iş birlikleri ile toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bilinmesi, ele alınması ve bu alanda önleme amaçlı verilen mesajların güçlendirilmesi için iş, sanat ve spor dünyasındaki rol modellerin harekete geçirilmesi.

Ulusal mevzuat ve politikalara yönelik öneriler:

1-Ulusal politika ve stratejileri belirleyen temel belgelerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir hedef olarak yer alması,

2-Salgın sürecinde ve genelde kriz dönemlerinde hazırlanan teşvik ve destek paketlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi: Örneğin ebeveynlere bakım izni, esnek çalışma ve hizmetlere erişim sağlayan uygulamaların teşvik paketleri kapsamına girmesi veya kurtarma ve teşvik paketlerinin, ev iş dengesi üzerine olası etkileri göz önüne alınarak tasarlanması vb.,

3-Çalışma Modellerinde Kalıcı Değişiklik Kararlarının Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Etkileri Bakımından Değerlendirilmesi: Covid-19 tedbirleri sonrasında kalıcı olarak uzaktan çalışmaya geçiş olasılığının tüm boyutlarıyla tartışılarak ele alınması; uzaktan/evden çalışmanın kadınlar açısından farklı zorluklar ve ihtiyaçlar ortaya çıkardığının dikkate alınması,

4-Ev ve bakım yükümlülüklerinde eşitsizlikle mücadele konusunda uluslararası başarılı uygulamalar incelenerek bütüncül politika adımlarının oluşturulması ve hedefler belirlenmesi,

5-Uluslararası örneklerde olduğu gibi ve ulusal politika belgelerinde yer aldığı üzere iş ve aile yaşamını uyumlaştırma hedefi kapsamında başta çocuk bakım kurumları olmak üzere bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması.

'KRİZİ EŞİTLİKÇİ YÖNETMEK' KONULU UYGULAMA REHBERİ HAZIRLANACAK

Araştırmanın bulgularından hareketle TÜSİAD, TÜRKONFED ve UN Women tarafından özel sektöre yönelik “krizi eşitlikçi yönetmek” konulu bir uygulama rehberi hazırlanacağı ve yaygınlaştırılacağı açıklandı. WEPs taahhütlerine de dayandırılacak bu rehber ile şirketlerin kriz dönemlerinde çalışanlarının pratik ihtiyaçları karşılanırken toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini derinleştirmeyecek eşitlikçi ve dönüştürücü müdahalelerin planlanması amaçlanıyor. Ayrıca krize dayanıklı sürdürülebilir yönetim modellerinin benimsemesi hedefleniyor.  

Öte yandan toplantının açılış konuşmaları; Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski tarafından gerçekleştirildi.

KASLOWSKI: MÜCADELE ETMEZSEK CİNSİYET EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞECEK

Konuşmasında, hiçbir krizden toplumun yarısını geride bırakarak çıkılamayacağına vurgu yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, özetle şunları söyledi:

"Krizlerde, salgınlarda, doğal afetlerde kadınlar ve erkekler farklı şekilde etkileniyor. Araştırmalar bu tür kriz anlarında ve sonrasında kadınların erkeklerden daha olumsuz etkilendiklerini ortaya koyuyor. Bu durum COVID 19 salgını için de geçerliliğini koruyor.

COVID 19 tedbirleri kapsamında evden çalışmanın ve ev içinde geçirilen zamanın artmasıyla, kadınlar ve kız çocuklarının üzerindeki bakım yükümlülükleri ve ev işlerine harcanan zaman da artıyor. Bunun yanı sıra, kadınlar ve kız çocukları artan oranda aile içi şiddetle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Bu sorunlarla mücadele etmezsek toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri derinleşecektir. Kadın hakları konusunda büyük mücadeleler ve toplumsal dönüşüm ile elde edilen kazanımları daha ileriye taşımak gerekirken, krizin bizi bu hedeften uzaklaştırmasına izin veremeyiz. Hiçbir krizden, toplumun yarısını geride bırakarak çıkamayız."

TURAN: HAYATI BİRLİKTE DÖNÜŞTÜRME GÜCÜNE SAHİBİZ

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise pandemi sürecinin sosyal ve toplumsal belirsizlikler yaratırken, aynı zamanda büyük bir dönüşümün de kapılarını araladığını anlattı. Pozitif ayrımcılık değil, tam eşitlikle bu zorlu süreçten çıkılabileceğini söyleyen Turan "Adımlar atılsa da kadının işgücüne katılımında yüzde 30 tuzağına takılmış ülkemizin, gelişmiş ülkeler seviyesine gelmesi gerekiyor. Kadın işsizlik oranı yüzde 15,9, geniş tanımlıda yüzde 30. Kadınların işgücünün dışında kalmasıyla hane geliri de azalıyor. Zihinsel ve kültürel değişimi, eğitim başta olmak üzere sistemsel bir dönüşüm sağlayacaktır. İşletmeler kadın ve aile dostu bir zihniyetle hareket etmeli" çağrısı yaptı.

Turan, şöyle devam etti: "Katılımcı, kapsayıcı ve eşitlikçi bir anlayışla krizi yönetenler, tünelin ucundaki ışığın gerçekten çıkış olduğunu biliyor. Potansiyelimizin yüzde 100'ünü, eşit ve adil bir sistem ile kalkınma yolculuğumuzun öznesi yapabiliriz.
Pandemi döneminde özellikle iş, ev, çocuk ve yaşlı bakımı ile çocukların eğitim sürecine de destek olan kadınların üzerindeki yükün hafifletilmesi gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde zihinsel ve kültürel değişimi, eğitim başta olmak üzere sistemsel bir dönüşümle sağlayabiliriz" dedi ve ekledi: "Toplumsal refah için toplumun yüzde 100 katılımı önemli. Toplumsal refah için kadınların hayatın her alanına yüzde 100 tam eşitlikçi katılımı şart! Pozitif ayrımcılık değil toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde adil bir sistemin inşası ile kadın-erkek birlikte hayatı dönüştürme gücüne sahibiz.”

İş dünyasından temsilciler, krizin kadın çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerine karşı neler yapılabileceğini konuştu.
VARBANOVA: DÖNÜŞTÜRÜCÜ POLİTİKALAR UYGULANMALI

Toplantıda açılış konuşması yapan UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova şunları söyledi: “COVID-19 iş gücü piyasasındaki var olan eşitsizlikleri derinleştirdi. Salgının özellikle kadınların işleri, kariyerleri ve gelirlerine olumsuz etkileri oldu. Nisan 2020 ayının verileri kadınların 1.1 milyon iş kaybı yaşadığını gösterirken, bu rakam erkeklerde 1.5 milyon olarak gerçekleşti. Daha az sayıda kadın işini kaybetmiş gibi görünse de, kadınların iş gücüne katılım oranlarının erkeklere kıyasla düşük olduğu düşünülürse, kadınlar ciddi oranda bir iş kaybı yaşadı.

Kadınların ekonomik olarak güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gerçekleştirmek için; hükümetler, şirketler, işverenler, çalışan organizasyonları, sivil toplum kuruluşları ve akademi olmak üzere tüm paydaşların dönüştürücü politikalar üretmeleri gerekiyor."

SEYMOUR: COVID 19 BİR UYANIŞ ÇAĞRISI

COVID-19 krizinin toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yönetilmesinde kadınların liderliğinin önemine değinen UN Women Stratejik Ortaklıklar Direktörü Dan Seymour'un ise değerlendirmesi şöyle:
“COVID-19 kadınlara yönelik şiddet, ekonomik güçlenme gibi konularda var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirdi. Krizin etkileri kadınlar tarafından daha fazla hissediliyor. Ev içi bakım, ev-iş dengesi ve kariyer gibi konularda kadınlar ciddi zorluklar yaşıyorlar. COVID-19 hepimiz için bir uyanış çağrısı, var olan sorunları düzeltmemiz için bir fırsat” dedi. Özel sektörün var olan sorunları çözmek için hesap verebilir ve sorunlara odaklı çalışmaları gerektiğini hatırlatan Seymour, UN Women'ın bu konuda önemli bir ortak olmaya devam edeceğini ifade etti.

KÜÇÜKEL: KRİZ DÖNEMİ EŞİTLİKÇİ POLİTİKALARLA ATLATILMALI

Etkinliğin moderatörü TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masa Başkanı Nüket Küçükel, konuşmasında, eşitlikçi politikaların önemine işaret ederek, kadının evde yaşadığı sorunu artık işyeri sorunu olarak da görmenin mümkün olduğunu anlattı.

Tüm dünyada eşitsizliğin derinleştiğini belirten Küçükel, şu tespitlerde bulundu: "Ev işleri, bakım sorumluluğu ve artan şiddetin kadınların başta gelen sorunları olduğunu görüyoruz. Kadının evde yaşadığı sorunu arktık işyeri sorunu da olarak görmek mümkün. Bu sorunu kurumsal politikalarla ele almak zorundayız. Kurumsal çocuk bakım politikaları geliştirilmedir. Kadın çalışanlara yönelik özel önlem alan işletme sayısının sadece dörte bir oranında olması, araştırmanın önemini gösterdi. Kriz dönemini eşitlikçi politikalarla geçirmek için neler yapılabilir sorusu üzerinde yoğunlaşılmalı Krizi eşitlikçi yönetme başlıklı bir rehber hazırlanmasına TÜSİAD olarak destek olacağız."

AKTAR: CİNSİYET EŞİTLİĞİ YÜK DEĞİL, ARTI DEĞER

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı Reyhan Aktar ise şunları söyledi: 

"Kkrizle mücadele ederken kadın-erkek eşitsizliğinin derinleşmemesi için bir rehber hazırlayabiliriz. Bu rehberin anlaşılabilir olması çok önemli. İşletmeler cinsiyet eşitliğine yaklaşımını bir yük değil, artı değer olarak görmeli. Kadın kooperatiflerine işletmeler nasıl bakıyor? Kadın kooperatiflerine başkı açısı ve diyalogların nasıl geliştirilebileceği gibi bir bulguya sahibiz. Bu rapor önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak."

ÜNALDI: İŞLETMELERE ALT METNİ VERMİŞ OLDUK

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Program Yöneticisi Zeliha Ünaldı, krizlerin en çok kırılgan yapılara zarar verdiğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "İlmek ilmek işlediğimiz, eşitliğe doğru giden yolda bizi tökezletti. Krizin adı bugün Covid, dün başka şey, yarın başka şey olabilir... Hep en büyük bedeli kadınlar ödüyor. Önemli olan kararlıkla devam etmek. Krizi eşitlikçi yönetmek açısından katkı sunacağız. Bu çalışmaya çok önemli bir şey yaptık; İşletmelere bu soruları sorarken bir alt metni vermiş olduk, 'bu soruları devamlı sorun kendinize' demiş olduk.