Krizin yükünü kadınlar üstleniyor
“Ekonomik krizin kıskacında İstanbul’da Geçim ve Dayanışma” araştırmasına göre, temel gıda ürünleri dışında alış veriş yapılmıyor. Gram ve taneyle sebze meyve alınıyor.
DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından hazırlanan “Ekonomik krizin kıskacında İstanbul’da Geçim ve Dayanışma” araştırması şehirdeki yoksulluğun boyutunu ortaya koydu. Yoksulluktan en çok kadınların ve çocukların etkilendiği belirtilen araştırmaya göre, krizin yüklenicisi de kadınlar. Araştırmaya göre temel gıda ürünleri dışında alışverişi kesti, pazarda çürümeye yüz tutmuş ürünleri en uygun fiyata, hatta çoğu zaman ücretsiz bir şekilde almaya gelenlerin sayısı son altı ay içerisinde belirgin bir şekilde arttı. Geçinmek için evdeki eşyalar satılıyor, ayni sosyal yardımlar nakde çevriliyor.
İSTANBULLULARIN YÜZDE 88'İ EKONOMİK KRİZ YAŞANDIĞINI DÜŞÜNÜYOR
İstanbul genelini kapsayan araştırma geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Araştırma kapsamında Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik kriz sürecinin İstanbul’da farklı toplumsal kesimler tarafından nasıl yaşandığı, İstanbulluların krizi nasıl algıladığı ve İstanbul’da kimlerin nasıl yoksullaştığı gibi maddeler incelendi. Araştırmaya göre İstanbulluların yüzde 88’i Türkiye’de ekonomik bir kriz yaşandığını ve bu krizin büyük oranda ülkenin yönetim biçimiyle ilgili olduğunu düşünüyor. Katılımcılara göre İstanbul’da kirada yaşayan iki çocuklu bir hanenin geçinebilmesi için ayda en az 6 bin 87 TL kazanması gerekiyor.
‘GRAMLA ALIŞVERİŞ’
Araştırma kapsamında görüşülen ev içi emek harcayan kadınların yüzde 62’si temel gıda ürünleri dışında gıda alışverişi yapmayı kesmiş durumda. Ayrıca, kadınların yüzde 42’si taneyle ve gramla alışveriş yapmaya başladığını ancak bu şekilde temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini belirtti. Görüşülen pazarcıların tümü akşam pazarıyla birlikte “çıktı” diye tarif edilen ve çürümeye yüz tutmuş ürünleri en uygun fiyata, hatta çoğu zaman ücretsiz bir şekilde almaya gelenlerin sayısının son 6 ay içerisinde belirgin bir şekilde arttığını söylüyor. Görüşülen her iki ev içi emek harcayan kadından biri akşam pazarlarında “kalan” bu ürünleri çok ucuz fiyata aldığını ifade ediyor.
‘PEDDEN VAZGEÇİLDİ’
Araştırmada kadınlar için temel bir ihtiyaç olan hijyenik ped başta olmak üzere diğer hijyen ürünleri, kişisel bakım ürünleri ve medikal malzemeler, kıyafet, oyuncak, kitap, destekleyici eğitim materyalleri, ev eşyası hemen hemen herkes tarafından kriz döneminde ilk vazgeçilenler arasında sayıldı.
‘EŞYALAR SATILIYOR’
Geçinmek için evdeki eşyalar satıldığı, ayni sosyal yardımların nakde çevrildiği belirtilen araştırma raporunda “Evdeki eşyaları satmak, ayni sosyal yardımları çeşitli yöntemlerle nakde çevirmek ve eldekini başka bir ürünle takas etmek oldukça yaygın geçim stratejileri arasında. Bu stratejiler çoğu zaman yalnızca asgari geçim giderleri olan kira ve faturaları karşılamaya yarıyor. Bakkallar tüm esneklikleriyle dar gelirlilerin öncelikli ihtiyaçlarına göre ellerindekini takas etmeleri için önemli bir uğrak oluyor. Krizle birlikte eldekini nakde çevirme stratejisinin engelliler için en temel medikal ihtiyaçlar düzeyine kadar düştüğü söyleniyor” denildi.
‘ÖĞÜNLERİ HESAPLIYORUM’
Araştırmaya katılan Sultanbeyli’de yaşayan ve asgari ücretli çalışan bir anne “Hiçbir şeye para ayıramıyoruz. Markete gitmek, dışarıda yürümek dışında bir şey yapamıyoruz. Eğlence bile kısıtlı. Sinemaya gitmek istesen dört kişilik bir ailesin, sırf yol parası ve biletle 300 lirayı bulur. Bu mümkün mü? Sabah evden çıkarken o gün kaç öğün yemek yiyeceğini hesaplıyorsun” diyor.
'TASARRUF MARATONU'
Araştırma süresince krizin iki temel yüklenicisinin bankalar ve kadınlar olduğu anlatılan raporda şu ifadelere yer verildi:
“Buna göre kadınlar krizde daralan hane bütçesini tasarruf emekleriyle genişletiyor, bu nedenle krizde daha fazla ev içi emek harcıyorlar. Hangi markette hangi ürünün ne kadar satıldığına dair incelikli bir piyasa bilgisine sahip olan kadınlar evin ihtiyaçlarını en az harcamayla kapatabilmek için gündelik geçim derdine ciddi bir tasarruf emeği yatırıyorlar. Sütü, yoğurdu, yumurtayı başka yerden, ekmeği başka yerden, sebzeyi ise bambaşka bir yerden almak kadınların çoğu için alıştıkları bir düzen. İndirimleri takip etmenin, bin bir hesap yaparak masrafları minimize etmenin kriz döneminde çok daha kritik hâle geldiği, bu tasarruf emeğinin kadınlar için bir tür maratona dönüştüğü görülüyor.”
'MÜDAHALE ETMELİ'
Araştırma raporunun sonuç kısmında ise özetle şu ifadeler yer aldı: “Gün be gün artan fiyatlar herkesin yakın markajına girmişken krizin adını koymak çok daha kolay oluyor ve asıl farklılaşma krizin sebeplerinin ne olduğu konusunda yaşanıyor. Pek çok insan için krizin stokçuluk yapan esnaf veya fırsatçılık yapan ev sahipleri gibi gündelik sorumluları bulunuyor. Krizin ülkenin yönetilme biçiminden kaynaklandığını düşünenler ise çoğunluğu oluşturuyor. Krizi bir yönetim sorunu olarak görsün ya da görmesin, herkesin ortaklaştığı tek bir nokta bulunuyor: Devletin bugün yaşanan ters yüz oluşa, istikrarsızlığa, öngörülmezliğe, kitleler hâlinde yoksullaşmaya, açlığa, işsizliğe, hayat pahalılığına ve tüm bunlar karşısında 'korunmasız' kalanlar adına piyasaya müdahale etmesi gerektiği. Toplumsal dayanışma bir 'yara bandı' olarak tanımlanıyor ve sosyal devlete ikame değil ilave bir mekanizma olarak öne çıkıyor.”