Yeni dünya için oylar Alice Cooper'a

Alice Cooper; kasım ayındaki seçimlerde Donald Trump ve Hillary Clinton’a rakip oldu. Schwarzenegger'ın vali, Reagan'ın başkanlık yaptığı ülkenin bir rock star tarafından yönetilme zamanı gelmiştir belki de...

Google Haberlere Abone ol

Doksanlı yılların ilk yarısıydı, memleketin her yanından ölüm ve katliam haberleri geliyordu. Bu yetmezmiş gibi sabah erken kalkan erken seçime gidip yeni bir hükümet kuruyordu. İktidarlar geçici, güven oyları sahteydi.

O yıllarda kendini "rockçı" diye tanımlayan ama yaşadığımız küçük toplumda "tenekeci" olarak anılan gençlerdik. Haber bültenleri sayesinde kedi kesen, satanist ve daha birçok garip isimle anılmamıza da ramak kalmıştı. Aslında topluluğun ahlakını rahatsız edecek bir şey yapmamıştık. Popüler müziğe burun kıvırmıştık sadece. Akranlarımız gibi efkarlanmak için arabeske ihtiyaç duymuyor, türkü dinlemekten de zevk almıyorduk.

Hiçbir örgüt, sendika, dernek, kurum ya da kuruluşa üye değildik. Rock müziğe duyduğumuz hayranlık yüzünden sosyalistler bizi kültür emperyalizminin simgesi olarak değerlendirip yanlarına yakıştıramamışlardı. Uzun saçlarımız, yırtık kotlarımızla Ülkücü Hareket için büyük bir tehlike arz ediyorduk. O yüzden görüldüğü yerde kavga edilmesi gereken bir gruptuk onlar için. İslamcılar için ise büsbütün din düşmanı olmuştuk. Halbuki aramızda epey dindar arkadaşlar da vardı. Kısacası müzik dinlemekten başka bir aidiyet alanımız yoktu.

ALBÜMLER Mİ? YEREL SEÇİMLER Mİ?

Bu aidiyetsizlik hissini derinlemesine hissederken 1994 yılı yerel seçimleriyle birlikte oy kullanmaya başlamıştık. Kasaba, belde, köy ve kazalarda yaşayanlar için yerel seçimde oy kullanmak bir şey ifade etmez. Herhangi bir heyecanı ya da gürültü patırtısı yoktur. Belediye başkanından memnunsan oy atarsın, onu beğenmiyorsan alternatifini ararsın. İktidar da muhalefette gözünün önündedir. İktidarı da muhalefeti de ilişki kuracak kadar yakından tanıyorsundur. Aynı şey muhtar için de geçerlidir tabii… Bir de söz konusu olan kökten Halk Parti'li bir Trakya kasabası ise yerel seçimin hiçbir anlamı kalmaz. O yüzden de Metallica, Sepultura, Slayer ve AC/DC’nin yeni yayınlanacak albümleriyle yerel seçimlerden daha çok ilgilenmiştik.

24 Aralık 1995 tarihinde yapılan Genel Seçim ise bambaşka idi… Politikacılar ilk defa bizi ciddiye almış, adam yerine koymuş, memleketi yönetmek için bizden izin istiyordu. Milletvekili adayları selam vermek, elimizi sıkmak için sıraya girmişti neredeyse. Atmosfer öyle güzeldi ki; biz ne dersek o olacaktı.

Evet! O gün öyle hissediyorduk, politikacıların bizi ciddiye aldığını sanmıştık. Bize işlerinin düştüğünü ve sadece işleri düşünce bizi hatırladıklarını sonradan fark ettik.

BİZ ROCKÇIYIZ NE ANLARIZ SİYASETTEN?

Oy kullanacağız ya, hep birlikte hızlı bir araştırma yaptık. "Kim ne diyor? Kim ne yapmak istiyor? Memleketi kime teslim etmeliyiz? Geleceğimizle kim ilgili?" Sorular çoğaldıkça çoğalıyordu. "Biz rockçıyız ne anlarız siyasetten" demedik ve dersimize çok çalıştık. Ama sorulardan önce büyük bir sorun vardı karşımıza çıkan: Temsiliyet...

Ülkücü arkadaşların seçimlerde bir temsili vardı, solcuların da öyle, İslamcı gençliğin ise temsili gani ganiydi.. Ölçtük biçtik, bizi temsil eden ya da edecek tek bir parti bulamadık. Seçme yaşımız gelmişti ama oy atacak partimiz yoktu. O yıl bazılarımız oy attı bazılarımız bu hakkını kullanmadı; ama hepimiz hayal kurduk... "Rock dinleyenleri temel alan bir parti kurulsa ne güzel olur" diyorduk. Ve herkes iktidara gelecek olan Rock Partisi'nden beklentilerini sıralıyordu. Slayer kesinlikte Türkiye’ye gelecekti mesela... (O zamana kadar hiç gelmemişti...) Sepultura da öyle... AC/DC devlet kademesinde ağırlanacaktı... (Hala Türkiye'de konser vermedi...) Tüm müzik grupları için özel konser alanları yapılacaktı...

Bunların yanında iktidar halkın parasını çalmayacaktı, hiçbir karar referandum yapılmadan alınmayacaktı, halk meclisleri kurulacaktı, insanların yaşamına karışılmayacaktı, eğitim parasız olacak, herkes yeteneğine göre eğitim alacaktı... (Bunlar başka partilerinde yapmayı tahahüt ettikleri şeylerdi ama daha yaptıklarını göremedik.)

Daha bir sürü beklentimiz vardı, sıraladıkça sıraladık, kimse bizi ciddiye almıyordu ama biz yine de ciddiydik.

Hayallerimiz gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ve güzel olduğu için de gerçekleşmedi. Hatta o çocukları temsil eden bir parti hala kurulmadı. Hala bir parti o çocukları temsil etmek için hareket etmedi. Sorun sadece o çocuklar da değildi. Birçok insan siyasi bir temsil sorunu yaşıyordu ülkede...

İSYANIN YARATICISI BAŞKAN ADAYI

Ama garip şeyler de olmuyor değil dünyada... Mesala Alice Cooper, Amerikan Başkanlığı için aday olduğunu açıkladı. Evet! Yüzü makyajlı ve kadın ismiyle sahneye çıkan Alice Cooper... "School's Out", "Poison", "No More Mr. Nice Guy", "House of Fire" gibi birbirinden rahatsız edici şarkının ve isyanın yaratıcısı Alice Cooper...

Alice Cooper; kasım ayındaki seçimlerde Donald Trump ve Hillary Clinton’a rakip oldu. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar dışında başka bir şansı olmalıydı insanların değil mi? Adaylardan umduğunu bulamayanlar için kendini feda edeceğini açıkladı Alice Cooper. Onlara yeni bir imkan, en azından bir temsil hakkı sunmaktı niyeti...

68 yaşında Alice Cooper… İnsana başkanlığın en çok yakışacağı yaşta hem de… Cooper'ın seçim vaatleri de ilginç. Sadece ilginç de değil harika; Mesela Lemmy Kilmister'i Rushmore Dağı Anıtı'nda ABD başkanları yanında ölümsüzleştirilmek istiyor. Lemmy o başkanların hepsinden daha ölümsüz ama bunu pekiştirmenin kimseye zararı olmaz herhalde.

Ayrıca 50 dolarlık banknotların üzerindeki Ulysses Simpson Grant yerine komedyen Groucho Marx'ın fotoğrafının konmasını istiyor başkan. Benim itirazım yok şahsen… Çatık kaşı adamlardan sıkılmadık mı bunca sene…

Başkan; 1972 yılındaki şarkısı "Elected"i yeniden piyasaya sürmek istiyor. Şarkının finalini hatırlayalım; “Herkesin sorunları var ve bunlar kişisel olarak umurumda değil…”

Alice Cooper’ın adaylığı elbette gerçek olduğu kadar da gerçek dışı. Çoğu kişi için bir reklam kampanyasının ötesine geçmeyecek. Seçimlerin ciddiyetine vurulmuş bir darbe olarak da okunabilir. Bir yandan da aidiyet arayan bir kuşağı arkasına da alabilir Alice Cooper...

Tüm tartışmalar arasında Arnold Schwarzenegger'ın vali, Ronald Reagan'ın başkanlık yaptığı Amerika Birleşik Devletleri'nin bir rock star tarafından yönetilme zamanı gelmiştir belki de...

Terry Gilliam ve Don Quijote meselesiTerry Gilliam ve Don Quijote meselesi