Contemporary İstanbul’da öne çıkanlar
11’inci Contemporary İstanbul Fuarı, ekonomik ve siyasi krizlerin gölgesinde açıldı. 'Yıldız sanatçı' katılımının düşük olduğu fuardan kaçırılmaması gereken çalışmaları derledik.
Kültigin Kağan Akbulut [email protected]
DUVAR - Normalde üç kata yayılan Contemporary İstanbul fuarı bu yıl sadece iki katta yer aldı. Yabancı galeri sayısı hem düştü, hem de fuarda görmeye alıştığımız “yıldız sanatçılar”ın işleri yer almadı. Bir de bunun üzerine dün yaşanan saldırı eklendi. Ancak yine de CI hem dünya sanatındaki son dönem örnekleri görme şansını yakalamak, hem de Türkiye’den sanatçıların işlerini topluca değerlendirmek açısından kaçırılmaması gereken bir etkinlik. Fuarda öne çıkan işlerden bir derleme hazırladık.
Murat Palta’nın minyatürleri yeni formlarında
Hollywood filmleri afişlerini minyatürle yeniden yorumlayarak dünyada adını duyuran Murat Palta serisini farklı formatlarda devam ettiriyor. LED, kilim dokuma gibi yeni mecralar üzerine yine popüler kültür ikonlarını minyatür haline getiren sanatçıya X-İst galerisi ayrı bir bölüm ayırmış ve neredeyse bir solo sergiye dönüşmüş.
Salustiano ve Dilitz
İspanyol sanatçı Salustiano’nun Victor Lope Arte Contemporaneo galerisindeki portreleri fuarın en güçlü pentürlerini oluşturuyor. Kırmızı, beyaz ve siyah renklerinin hakim olduğu resimler fuar boyunca yaşanan renk cümbüşü içinde hemen kendine çekiyor. Victor Lape galerisi Salustiano’yla ortak sergi açtığı genç heykeltraş Mario Dilitz’in işlerine de yer veriyor. Klasik heykel yapım teknikleriyle güncel meseleleri birleştiren Dilitz alana incelikli bir dokunuş getiriyor.
Herkül günümüze gelirse
Benim için bu senenin keşiflerinden biri de Emre Yusufi oldu. Russo Gallery standında Hercules on Riding serisinden işlere yer veren sanatçı Herkül’ü günümüz yaşantısı içine konumlandırıyor. Her ne kadar grafik diliyle kendini öne çıkarsa da dikkate değer ve devamını merak ettiğim çalışmalar.
Kibrit adamlar
Alman sanatçı Wolfrang Stiller’in kibrit adamları da Mark Hachem galerisinde. Stiller’ın Matchsticman serisi içinde ürettiği bir heykel fuarda görülebilir.
Arda Yalkın’ın yeni işleri
Gaia Gallery bünyesindeki sanatçılardan bir seçkiyle fuarda yerini alıyor. Yakın zamanda Dolapdere’ye taşınacak olan galerinin ilk sergisi yeni medya çalışmaları gerçekleştiren Arda Yalkın’a ait olacak. Fuarda da Yalkın’ın yeni sergisinden işleri ilk elden görebilirsiniz.
Hologram heykeller
İnteraktif video ve hologram çalışmaları gerçekleştiren Michelangelo Bastiani kavanoz içine hapsettiği hologram çalışmalarıyla Aria Art Gallery’de yer alıyor. Türkiye’de pek rastlamadığımız LED çalışmaları görmek meraklıların ilgisini çekebilir.
Sokak sanatçısı JR
Fuarda işini görebileceğimiz ender “dünyaca ünlü” sanatçılardan biri de sokak sanatçısı JR. Lazaries galerisinde sanatçının 28 Millimetres serisinde yer alan bir fotoğraf çalışması yer alıyor.
İranlı fotoğrafçı CI’da
İranlı fotoğraf sanatçısı Niloufar Banisadr’ın işleri 55 Bellechasse galerisinde yer alıyor. Her ne kadar ilk başta Shirin Neshad tarzı bir estetiğe yakın görülse de Banisadr’ın pencereler üzerine yaptığı fotoğraf yerleştirmesine dikkati çekmek gerek.
Sarp Kerem Yavuz’un son dönem çalışmaları
Homoerotik fotoğraf çalışmalarıyla özellikle ülke dışında adını duyuran Sarp, Singapurlu Yavuz Gallery’de solo şova imza atıyor. Sanatçının son dönemde beden üzerine yaptığı çalışmalar fuarda yer alıyor. Türkiye’de işlerini göremediğimiz ve muhtemelen de göremeyeceğimiz için fuarda kaçırılmamalı.
Türkiye’den sanatçıların son işleri
Öktem&Aykut Galeri’de Gökçen Cabadan’ın son resimlerini görebilirsiniz. Karavil Contemporary’de de İhsan Oturmak’ın resimleri kendine yer buluyor. Galeri Nev İstanbul’da da Murat Morova’nın yakın zamanda yaptığı iki sulu boya ve Nermin Er’in kağıt çalışmaları görülebilir.
Türkiye’nin koleksiyon tarihi
Fuarın en heyecan verici bölümü de Türkiye’den 60 koleksiyonerin elindeki 120 eserle katıldığı Collectors’ Stories bölümü. Contemporary Istanbul Artistik Danışmanı Marc-Olivier Wahler’in küratörlüğünü, Contemporary Istanbul Program Direktörü Doç. Dr. Marcus Graf’ın sergi koordinatörlüğünü yaptığı bu özel bölüm adeta Türkiye sanat tarihinin bir panoramasını sunuyor. Her ne kadar fuar mantığına aykırı olsa da fuarın en uzun zaman geçirilmesi gereken kısmı burası.