Üçüncü gözü boynunda gezen bir usta: Fikret Otyam…

Sanatçı Fikret Otyam’ın doğumunun 90’ıncı yılında anılacağı “Gide Gide… Fikret Otyam’ın ardından”sergisini kızı Döne Otyam ile konuştuk. Otyam, sergiyi Anadolu'da farklı yerlerde de açmayı istediklerini belirtti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - 9 Ağustos 2015 tarihinde hayatını kaybeden ressam, gazeteci, yazar, fotoğrafçı Fikret Otyam, doğumunun 90’ıncı yılında kızları İrep Otyam Bilgiç, Elvan Baransel ve Döne Otyam tarafından hazırlanan bir fotoğraf sergisiyle anılacak.

Ara Güler’den Nuri Bilgi Ceylan’a toplam 44 sanatçının eserleriyle katıldığı sergi bugün, İstanbul Dikilitaş’taki Fulya Sanat’ta açılıyor ve 3 Ocak tarihine kadar gezilebilecek. Güncel sanat ve resim dünyasının yakından tanıdığı, uzun yıllar galericilik yapan Döne Otyam, babası Fikret Otyam’ın fotoğrafçılığını, sergi hazırlıklarını ve planlarını anlattı. İşte kızı Döne Otyam’ın kaleminden ‘Gide Gide Fikret Otyam’ın ardından’ sergisi:

'ARKAMDAN SERGİLERİ SEN YAPARSIN DERDİ'

"Ne zordur değil mi kaybettiğiniz bir yakınınız için ardından yazı yazmak, sergi hazırlamak? Yaklaşık 9 ay önce üç kız kardeş konuşurken bu fikir doğdu. Babamız Fikret Otyam’ı Ağustos ayında kaybettiğimiz için birinci yılında bir sergi yapmak zamanlama açısından doğru değildi ve biz de 90’ıncı yaş gününe de denk gelen bir zamanda bu sergiyi gerçekleştirmekten çok heyecanlıyız.

fikret-otyam-1 .

Sanatçı bir babanın yaş gününü bir sergiyle kutlamaktan daha anlamlı ne olabilirdi! Zaten hep derdi, arkamdan sergileri sen yaparsın diye… Fotoğrafa biz de çok meraklı olduğumuzdan ve aslında bu yönünü de tekrar gündeme getirmek için fotoğrafçılığıyla başlamak istedik. Dostlarından, genç sanatçılardan, işlerinde fotoğraf kullanan sanatçılardan geniş bir kadroyla arkasından bitmeyen bir yola ‘Gide Gide’ diyoruz.

'DOSTLARLA YAPILAN KOLEKTİF BİR SERGİ'

Mesleğimden dolayı sayısını unuttuğum kadar sergi açtım. Ancak ablalarımla beraber bu sergiyi hazırlamak hepimiz için çok kıymetli ve paha biçilmez. En önemli özelliği de büyük bir samimiyetle hazırlanması. Kariyerist bir sergi değil bu. Değerli bir sanatçının/babamızın arkasından dostlarıyla/dostlarımızla beraber yaptığımız kolektif bir sergi. Tabii önce dostu fotoğraf tarihçisi Engin Özendes ve sanat tarihçi Fırat Arapoğlu ve sonrasında diğer fotoğrafçı dostlarının destekleriyle Beşiktaş Belediyesi'nin de katkılarıyla güzel ve anlamlı bir sergi oldu.

Fotoğraf sergisi yapmak çok zormuş. Tecrübem yoktu. Aslında cahil cesareti. Bu konuda ablalarım ve Özendes, Arapoğlu ve katılımcı sanatçıların bilgisiyle ilerledim. Anılar anlatıldı. Çocukluğumdan isimleri duyduğum ama hiç görmediğim dostlarıyla ilişkiye girdim.

'ÇOCUKLUĞUMDA ARA GÜLER BİR FOTOĞRAFIMI ÇEKMİŞTİ'

Bir fotoğraf hatırlarım annemin evinden. Annemin diyorum çünkü babam o zamanlarda ya hep seyahatteydi ya da gazetede nöbette. Bir çocuk kıvırcık saçlı, bir tarihi heykelin arkasında. Aslında o yaşta anlayamadığım bir şeydi, erkek bir heykel ama kafası ben. Tab ettiğini izlemiştim. Ben erkek mi olmuştum, o neydi diye çok uzun düşündüğümü bilirim. Küvetten fotoğraf çıktığında erkek oluvermiştim. Sonra öğrendim ki Ara Güler’in bir fotoğrafıydı bu. Ara Güler’le yıllar sonra bu sergi için buluştuğumda şöyle bir baktı bana, “Kilo almışın sen” dedi. İlk lafı bu oldu. Ama onun hatırladığı gibi 10-12 yaşında değildim tabii. Bunun gibi çok hoş şeyler yaşadım.

'BABAMIN AGRANDİZÖRÜ OYUNCAĞIMDI'

Babam bildiğiniz gibi akademi mezunudur. Ablalarım için değil ama benim için önce fotoğrafçıdır. Çünkü çocukluğum onun gazeteci ve dolayısıyla fotoğrafçı kimliğiyle geçti. Sonrasında onu boyalarıyla tanıdım. Emekli olmasına yakındı ressam kimliğiyle bire bir yaşamam. Ondan önce küvette fotoğraflarını basarken görmüştüm. Agrandizörü benim için en büyük oyuncaktı.

fikret-otyam-2

'FOTOĞRAF ÇANTASIZ GÖRMEDİM ONU'

Babam için fotoğrafın önemi büyüktü çünkü yazdıklarını okuyucularının belleğine bu fotoğraflarla kazıyordu. Fotoğraflar gerçeğin ta kendisiydi. Dedim ya, ben babamı fotoğrafçı olarak tanıdım yaşım itibariyle. Çocukluğumdan onu kaybettiğim zamana kadar asla fotoğraf çantasız görmedim onu.

BOYNUNDA ÜÇÜNCÜ BİR GÖZ…

Dinlediğim ve çokça yazdığı gibi, doğduğu yer Aksaray’a gelen İsmet İnönü’nün fotoğrafını çekerek başlar fotoğrafçılığa. Ne ışık bilir ne makinesi vardır. Ödünç bir makineyle ilk fotoğrafını çeker ve der ki, "Ne bilirdim bundan sonra hep fotoğraf çekeceğimi…"

Ece Ataer, Çağdaş Türk Dili dergisinin Ağustos ayı sayısında, birinci ölüm yıl dönümünde çok güzel anlatmış fotoğrafçılığını. Kısaca şöyleydi: “ ‘Ha Bu Diyar senin’, ‘Ha Bu Diyar benim’ ilerler şark elinde. Elinde asası yoktur ama boynunda üçüncü bir gözü. Urfa, Gaziantep, Van, Bitlis, Diyarbakır üçüncü bir gözle belgelenir. Otyam, yüreğinin gözüyle objektifin içine sığdırır anı. Fotoğraf akar batıya, röportajları etten kemikten bir canlı olur…”

'SERGİ ANADOLU’YU GEZSİN İSTİYORUZ'

Bu sergiyi babamın sevdalı olduğu yerlerde yani Anadolu’da gezdirmek amacındayız. Sonrasında her yaşında gerek resimlerle gerek derlediği türkülerle onu yaşatmak istiyoruz, bizim de ömrümüz devam ettikçe. Derler ya sanatçılar ölmez diye. Bizden sonra da bayrağı torunları devralacak."

fikret-otyam-3