'Mevlana laik bir din alimiydi'
Hz. Mevlana'nın torunu Faruk Hemdem Çelebi, Mevlana'nın ‘Kim olursan ol gel’ diyerek laiklik ilkesini ortaya koyduğunu söyledi. Çelebi "Mevlevilik’te öyle ayrılma, kamplaşma, gruplaşma yoktur" dedi.
DUVAR - Hz. Mevlana’nın 22’nci kuşak torunu olan ‘Çelebi’ makamının son temsilcisi ve Hz. Mevlana’nın yurtiçi ve yurtdışında en doğru biçimde anlaşılması için kurulan Uluslararası Mevlana Vakfı’nın başkanlığını da yürüten Faruk Hemdem Çelebi, Mevlana’nın ‘Kim olursan ol gel’ diyerek laiklik ilkesini ortaya koyduğunu söyledi. Laikliğin, birlik ve beraberlik için bu ilkenin zaruri olduğunu belirten Çelebi, "Ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün suistimal edilmesine izin vermeyelim" ifadelerini kullandı.
Faruk Hemdem Çelebi'nin Milliyet gazetesinden Mert İnan'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Mevlana öğretisini son yıllarda popüler kültürün parçası haline getirenler olduğunu düşünüyor musunuz?
Hz. Mevlana, insani değerleri irdeleyen, insanın değerini, değersizliğini, yaşamda karşılaşabileceği olaylarda hareket tarzını gösteren evrensel fikirleri göstermiştir. İnsanı bir mühendis gibi analiz etmiş ve insanın içindeki Musa’yı da Firavunu da, HZ. İbrahim’i de Nemrud’u da, Hz. Peygamberimizi de Ebu Cehil’i de ortaya çıkarmıştır. Aslında yolu insanca yaşam reçetesidir. İnsani ve manevi değerlerden uzaklaştıkça bu değerlerin farkında olanlar, onun fikirlerine daha da sarılıyorlar. Dünyevi görüşü ne olursa olsun her kesim Hz. Mevlana’nın bu fikirlerinde önemli öğretiler buluyor. Maalesef Hz. Mevlana’yı bir şekilde tanıtım, Reklam, şöhret aracı gibi kullanıp kendilerine veya kurumlarına çıkar sağlayanlar oluyor. Hz. Mevlana’ya gösterilen ilgiyi kendi amaçları doğrultusunda kullanıyorlar.”
Sosyal medyadaki hesap ve paylaşımlara bakıyor musunuz?
Bazı Hz. Mevlana paylaşımları var ki içler acısı. Kendisine ait olmayan sözleri paylaşanlar, kendi söylemlerini Hz. Mevlana’ya söyleyip adeta avukat yerine koyanlar var. Biz, Hz. Mevlana Ailesi ve Uluslararası Mevlana Vakfı olarak bu tarz olumsuz kullanımlara karşı Kültür Bakanlığı ile hareket edip gerekli tedbirleri aldırmaya çalışıyoruz. Ancak bu konuda bir kanun maddesi olmadığı için çabamız yetersiz kalabiliyor. Hz. Mevlana ve Mevlevilik ülkemizin en önemli değerlerinden. 800 yıllık bu kültürümüzü dejenere olmadan gelecek kuşaklara taşımalıyız.
'ATATÜRK ORTAK DEĞERİMİZ'
Mevleviler’in en önemli ismi Çelebi, Atatürk’ün Türkiye için ortak bir değer olduğuna dikkat çekerek, “Atatürk ilkeleriyle büyüdük. Türkiye’yi Atatürk’süz düşünemiyorum. Büyük dedem Abdülhalim Çelebi, Konya vekili olarak, ilk Meclis’te, Atatürk’ün yanında, Meclis başkan yardımcısı olarak yer aldı. Yeni kuşaklarda ayrışmalar görüyorum. Ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün suistimal edilmesine izin vermeyelim” diye konuştu.
'MEVLANA TÜRK'TÜR'
Hz. Mevlana’nın Farsça kullandığı, Türk olmadığını için yapılan eleştirilere ne dersiniz?
O dönem pozitif bilimlerdeki eserler Arapça yazılır, edebiyatla ilgili konularda Farsça kullanılırdı. Mevlana da bu yaygınlıkla eserlerini Farsça söylemiştir. Bir rubaisinde Türk olduğunu söylüyor. Geldiği Belh bölgesi de Türkler’in yaşadığı bir yer olduğundan Hz. Mevlana Türk’tür.”
Mevlevilik ve Hz.Mevlana adını kullanan birçok sahte şeyh ve cemaat oluşumu var?
Doğru dürüst Mevlana okumaları, araştırmaları yapmadan, kendisi bile tam anlamadan ortaya çıkıp Mesnevi dersi veren, ehlinden öğrenmeden olur olmadık yerlerde sema edenler var. Bir de bunlar etraflarına insan toplayıp bu yolun temsilcisi gibi hareket ediyorlar. İşte bu bizleri çok üzüyor. Mevlevilik’te öyle ayrılma, kamplaşma, gruplaşma yoktur.
Sizce Hz. Mevlana yaşıyor olsa bugünkü İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu nasıl yorumlardı?
Maalesef İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu durum hepimizi üzmekte. Özellikle Suriye ve öncesinde Irak’ta yaşananlar ‘Müslümanım’ diyen herkesi incitir, incitmelidir. Hz. Mevlana’nın yaşadığı dönemde de, günümüze benzer kavgalar, savaşlar vardı. Belki de günümüzde Hz. Mevlana’ya artan ilgi bundan kaynaklanıyor. Hz. Mevlana, o dönemde birbirleri ile mücadele halinde olan Müslüman sultan kardeşlere ve çevresindekilere bir olmayı, birlik olmayı, aksi takdirde dışarıdan gelen düşmana karşı mücadele edilemeyeceğini söylemiştir. Yaşıyor olsa, Müslümanları ikaz edip ‘Bu kadar kavgaya gerek var mı? Hepiniz de aynı yolun yolcusu değil misiniz? Hepiniz aynı ağacın dalları değil misiniz?’ beyitleri ile birlik ve beraberlik vurgusu yapardı.