Salih Usta: 'Podyum'da beden anlatıyoruz'
Yönetmen Salih Usta ile konuştuk. Usta, “Podyum”un ortaya çıkışını bizlerle paylaştı.
Kast Tiyatrosu’nun yeni oyunu “Podyum”u oyunun yönetmeni Salih Usta ile konuştuk. Usta, alternatif tiyatroya dair görüşlerini, ödeneksiz tiyatroya yaparken karşılaştığı zorlukları ve “Podyum”un ortaya çıkışını bizlerle paylaştı.
"Kast Tiyatro" ne zaman kuruldu? Kimlerden oluşur?
Kast 2017 yılında Kadıköy’de bir salonun açılma olasılığıyla bir araya gelen genç sanatçılar tarafından kuruldu. Bu aşamada bir salonun varlığıyla bir araya gelen sanatsal düşünceleri farklı bir topluluktu. Yıllar geçtikçe topluluk kendi sanatsal politikasını aramaya başladı ve şimdiki halini aldı. Topluluğumuz temelde dört kişiden oluşuyor ama bu teknik bir tabir olarak kalıyor. Tüm oyuncuları, dansçıları, yönetmenleri, teknik elemanlarıyla belki de 100’den fazla kişiden oluşuyor. Geçimimizi tam olarak buradan sağlayamadığımız için topluluktaki arkadaşlarımız başka topluluklarda da çalışmaktadır.
Ödeneksiz tiyatro yapmanın zorlukları nelerdir?
Türkiye’de öncelikle sanat alanında çalışmak belli zorlukları içeriyor. Ülkede sanata yönelik hiçbir politikanın olmaması yapılan işlerin gelişimini engelliyor. Sanat takipçisi de bu anlamda çok dar bir kesim. Burada ekonomik koşulları da eklemek gerekiyor. Bu kadar küçük alanda tiyatro yapmak ve de özellikle ödeneksiz bir yapıysa bu imkânsızlaşabiliyor. Mevcut koşullarda alternatif proje grupları, ünlüsü olmayan tiyatro grupları için tiyatro yapmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Ödeneksiz bir tiyatro olarak yaptığımız prodüksiyonları öncelikle maddi koşulları şekillendiriyor.
Yaratıcılığımız için yeni kapılar açılıyor ama aynı zamanda yapmak istediğimiz bazı prodüksiyonlarımızı da yapamaz halede gelebiliyoruz. Bazen prodüksiyonların kalitesini etkileyen durumlarda ortaya çıkabiliyor.
Alternatif tiyatro yapan bir yönetmen olarak gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?
Alternatif tiyatro son yıllarda gelişen bir yapı içeriyor bence. Daha fazla grup araştırma yapmaya ve farklı bir dil oluşturma yolunda adımlar atmaya başladı. Bu bizim de başkalarından ilham almamızı ve beslenmemizi sağlıyor. Beni kaygılandıran durum daha çok ülkenin bulunduğu belirsizlik…
İstanbul’da sergilenen oyun sayısı her geçen gün artarken, seyirci sayısı da artış göstermekte… Seyircinin ilgisinin alternatif tiyatroya doğru kaymasının nesnel sebepleri nelerdir?
Tek bir parametreyle açıklanamaz bence. Devlet veya şehir tiyatrolarında oyun kalitelerinin daha çok, güzel kostüm ve dekorda kalması, eskimiş oyunculuk ve reji teknikleri vs. tiyatro seyircisini yeni arayışlara itiyor. Alternatif tiyatro mekânlarının seyirciye daha doğal oyunculuk ve farklı reji (mekânların farklı olması önemli bir etken) sunmaya başlamasıyla seyirci de bu alanları deneyimlemeye istekli oldu.
Burada önemli etkenin alternatif tiyatro yapmak değil, alternatif bir tiyatro mekânının olmasının çok etkili olduğunu düşünüyorum. Yapılan işlere aslında çokta alternatif tiyatro diyemeyiz. Mekânların küçülmesi oyunculuğun daha sade olmasını, neredeyse oyuncunun her mimiğini görebildiği bir ortam hazırladı. Seyirci de bunu çok sevdi.
"Podyum" neyi anlatıyor?
Yaptığımız işlerin en zor olan kısmı ne anlatıyorsunuz sorusuna tam bir yanıt verememek. “Podyum” bir fiziksel tiyatro prodüksiyonu olarak çıktı. Yarattığımız şey daha çok beden anlatımını ön planda tutarak imajlar oluşturmak ve imajlar yoluyla sözün önüne geçen bir anlatımı yakalayabilmek. Yoğunlaştığımız noktalar gösteri toplumu, üzerimize yapıştırılan kimliklerin bizi nasıl etkilediği ve şu anda nasıl bir topluma dönüştüğümüz ile ilgili.
Oyunu gerçek karakterler üzerine inşa etme fikri nasıl ortaya çıktı?
Çalışma sürecinde yaptığımız doğaçlamalardan ortaya çıkan bir durum. Oyun şekillendikçe bunun en doğru anlatım olacağına karar verildi. Kendi kişiliklerimiz üzerinden sahnede bir anlatım oluşturmak ve var olmak.
Oyunda, kadın sorununu ve kadın kimliğini aktarmayı seçerken, erkek bir yönetmen olarak en çok neye dikkat ettiniz?
Kadın sorunu bu oyunda benim için aslında yan anlamlardan biri. Oyuncularla provaya başladığımız ilk andan itibaren “bu bir kadın oyunu olamayacak” diye konuştuk ve bunun üzerinden kurguladık. Ama sahnede üç kadının olması hikâyelerin birçoğunun kadınlara ait olması nedeniyle ilk anlam olarak bir kadın oyunu algısı oluşuyor genel olarak ama erkek seyircilerimizden aslında istediğimiz sonucu alıyoruz. En çok kaçındığımız şey ajitasyona gitmemek oldu. Anlattığımız şeyler aslında benim de sorunlarım benim de yaşadığım şeyler, erkek bir yönetmen olarak sadece oyuncularımın kadın olması kadar basit bir durum var. Anlattığımız insana dair bir şey.
Anlatım biçiminizin ve içeriğiniz çağdaş sanata yakın olduğunu düşünüyor musunuz?
Çağdaş Sanat geniş bir kavram gibi geliyor bana. Ama bir anlamsızlık üretmekse çağdaş sanat, ben orada yokum. Yaptığımız işin farklı bir anlatım dili var ama çağdaş sanatın içine sokmak istemiyorum.
Nerede, hangi günlerde oynuyorsunuz?
Kadıköy'de İstanbulimpro Sahne'de oynuyoruz. Ama aylık program değişkenlik gösteriyor. İstanbulimpro Sahne'nin sitesinden veya internet adresinden programa ulaşılabilir.