Artist Pakize neden artist?

Yönetmen Asuman Çakır, Artist Pakize'yi anlattı. Çakır, "Pakize'nin artistleri de hepimiz için de “var”lar ama kendilerini gerçekleştiremiyorlar" dedi.

Google Haberlere Abone ol

“Artist Pakize” oyununun yazarı, yönetmeni ve başrol oyuncusu Asuman Çakır ile oyunun ön aşamasını, yapım sürecini ve tiyatroda gerçeklik mefhumunu konuştuk.

“Balkonda Sanat’’ ne zaman kuruldu? Kimlerden oluşur?

Balkonda Sanat 2014'te kuruldu ve iki ortaktan oluşuyor: Asuman Çakır ve Derya Arıkan. Doğuş Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümden mezun olan Derya Arıkan’ın düşüncesiydi Balkonda Sanat’ı kurmak. Kadıköy'de sanat konulu alanlarda bir üretim laboratuvarı eksikliğini karşılayabilir fikrinden yola çıktık. Balkonda Sanat'ta gençlere ve yetişkinlere yaratıcı drama, oyunculuk, diksiyon dersleri veriyoruz. Ayrıca tiyatroların prova yapabilecekleri bir mekân olarak da düşündük.

“Artist Pakize” oyunun yazım sürecini ve yapım koşullarını anlatır mısınız? Nerelerden destek aldınız, sponsorunuz var mı?

Artist Pakize'yi yazalı neredeyse on yıl olmuş. İlk fikir, kadınların toplumda tiplerle kategorize edilmiş olması gerçeğidir. Buradan yola çıkınca önünüze seçenekler dökülüveriyor. Mesele bu kadar çok seçeneğin arasında seçimi yapabilmekte ve bunu nasıl söyleyeceğinizde...

Yapım koşullarına gelince; doğrusu bakanlıktan destek almak elimizi biraz güçlendirdi ve bizi de motive etti. Çalışmaya Temmuz'da oyuncu seçmeleriyle başladık. Zorlu bir süreçti. Hem tiyatro oyunculuğu yapacak kalitede hem de uzun prova sürecini aşacak dirayette oyuncu bulmak çok zor oldu. Her ne kadar çok "oyuncu" varmış gibi görünse de er meydanına yani tiyatro sahnesine çıkacak oyuncu arayınca bulunamıyor maalesef. Ve sonunda dört oyuncuyu da dört ay sonunda buldum. Hepsi birbirinden değerli; Gözde Akın, Simge Gedizlioğlu, Rabia Kaya ve Özge Öztürk. Provalar Balkonda Sanat'ta yapıldı ve dört ay sürdü.

artist-yazi Asuman Çakır

KUMAŞIN SESİNİ DUYMAK BİLE SİHİR YARATIYOR

Alternatif bir sahnede tiyatro yapan bir yönetmen olarak gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?

Alternatif tiyatrolar bilindiği üzere küçük salonlardan oluşuyor. Alternatif bir tiyatroda tiyatro yapan bir yönetmen olarak ilk kaygım; daha fazla seyirciye ulaşabilecek miyim? Çünkü daha büyük sahne daha yüksek maliyet demek... Yine de her şeye rağmen sezonun son dönemleri bile olsa oyunumuzu büyük sahnelere taşımayı düşünüyoruz. Bu cesareti, Artist Pakize'nin seyirci tarafından sevildiğini görmemizden alıyoruz.

İstanbul’da sergilenen oyun sayısı her geçen gün artarken, seyirci sayısı da artış göstermekte… Seyircinin ilgisinin alternatif tiyatroya doğru kaymasının nesnel sebepleri nelerdir?

Seyirci alternatif salonlara geliyor çünkü orada kısıtlı maddi imkanlarla yapılmış ezber bozan oyunlar görüyor, yeni, cesur metinler... Oyuncular, yönetmenlerle tanışıyor... Ancak bizim gibi kadrosu 5-6 kişi olunca, işin doğrusu alternatif tiyatro kaldırmıyor. Yine de seyirciyle yakın oynamak onları neredeyse dekorun içinde hissetmek çok heyecan verici oluyor. Bu durum seyirci için de geçerli tabi. Hemen önündeki sahnede oyuncunun yürürken üstündeki kumaşın sesini duymak bile başka bir sihir yaratıyor.

DÖRT YAPRAKLI YONCA TEK FİLMDE BULUŞURSA

“Artist Pakize’’ neyi anlatıyor? Yönetmen olarak neden bu metni sergilemeyi tercih ettiniz?

“Artist Pakize” kendi yazdığım oyunlardan biri... “Artist Pakize” için koşullar bir anlığına oluştu ve bu işe giriştik. O anı kaçırsaydık yine çekmecemde bekliyor olacaktı. Bunu eserlerin ortaya çıkması sürecinin hassasiyetinin altını çizmek için söylüyorum. İdealistçe bir şeyler yapacak insanları yüreklendirmek, güç vermek gerek... Yapanları da alkışlamalı, “Baba Sahne”yi açan Şevket Çoruh gibi...

“Artist Pakize”ye dönersek, bazen sokakta karşılaşıp görmediğimiz bazen de ondan gözümüzü alamadığımız bir kadının trajikomik hikâyesidir. Hayata bağlı olduğu kadar tutkuludur da Pakize... Çoğu tutkulu insan gibi o da hayatla baş edebilmek için bir şeylere bağlanmıştır. En çok da sinemaya... Onun gözünden sinemaya dair pek çok şeyi tekrar görür, severiz veya sevmeyiz. Oyun, o dönemin ünlü artistleri üzerinden kadına bakıştır. Öyle olunca anne, güzellik, aşk, sevgi konularına da dokunmuş oluyoruz. Aynı zamanda gerçeklik algımızla ilgili soru sormaya çalıştım. Oyunla ilgili çok ipucu vermemeye çalışıyorum.

Oyun, hepimizin hayatına bir şekilde sirayet eden “temsili” dört yapraklı yoncanın tek bir filmde buluşması hikâyesini konu alıyor. Ancak, filmin senaristi de olan yapımcısı, evine konuk ettiği artistlere yazdığı hikâyeleri sunarken onları gerçekçi olmamakla suçluyor. Gerçeklik, sinema ve tiyatro meselesine dair neler söylersiniz?

Pakize gerçeği özlerken bir taraftan kendi öznel gerçekliği (!), sinemanın uzamsal-zamansal öznelliği ve bir de artistlerin parlatılmış rol gerçekliği arasında sıkışıyor. Diğer taraftan oyun kişileriyle de bir hesabı var ama bunu kendi öznel gerçekliğiyle bir anlamda başarıyor. Belki de özgürleşiyor.

Tiyatroda ve sinemada gerçeklik hep üzerine kafa yorulan bir şey olmuş ve yeni yeni akımların oluşmasına yol açmış. Tiyatronun temelde oyuncu ve seyirciden oluşması, onu canlı ve gerçek kılıyor; diğer yandan da diyelim sahnede duran oyuncak bir topun bir araba olduğunu var saymamız gerekiyor bir hikâye için. Bu, gerçek bir araba değil ama bizim bu durumu bilmemiz aslında o olmayan arabayı daha da gerçek kılıyor.

Pakize'nin artistleri de hepimiz için de “var”lar ama kendilerini gerçekleştiremiyorlar. Bu durum şimdi daha da belirgin… Kimsenin gerçek formunu, yüzünü, halini, tavrını bilmiyoruz. Artık pek çok şey gerçek halinden çok uzakta... Ne yazık ki en çok da hayallerimizde... Artık kendi hayallerimizi değil başkalarının kurduğu hayalleri yaşamaya özendiriliyoruz değil mi? Gerçeği arıyorsak ya da gerçeklikle bir hesabımız varsa tiyatro bana göre gerçeklik algısının konuşulacağı en doğru yer. Bir taraftan da uzanıp dokunacak kadar gerçek ama bir o kadar da değil...

Sinemanın gerçekliği ise yönetmene bağlı... O isterse gösterir, istediğini gösterir, istemezse göstermez. Dolayısıyla sinemada bir yönetmenle ekranda ya var olursunuz ya da yok olursunuz. Son olarak belki hayatta kendini gerçek yapamayabilirsin ama perdede ve sahnede yapamazsan bu büyük bir hayal kırıklığıdır.

artist-afis .

PAKİZE BİZDEN ŞANSLI ÇÜNKÜ HAYALLERİ GERÇEK

Oyun, bir yanıyla feminizme dair de göndermeler yapıyor. Metnin, sinemadaki ve hayattaki kadın temsillerine dair getirdiği eleştiriler akılda kalıyor. “Artist Pakize”nin kadın sorununa dair yaşamsal ve sanatsal kaygıları nedir?

Yaşamın doğalında dişi ve erkek vardır ve bir arada yaşarlar. Bu yaşayışın sevgi içinde olması şart değildir ama hakkaniyet içinde olmalıdır. Bu doğal ve yaşamsal olanı “izm”lerle kategorize edip, anlam kaymalarına uğratıp ya da bir biçimde illüzyon yaratıp insanların haklarından vazgeçmelerini istemek, beklemek… İşte! Bunu sevmiyorum.

Oyunda da yaşamın içinde sıkça karşılaştığımız şeyler var. Sistemin dayattığı haksızlıklar, güzellik anlayışı, cinsiyet ayrımcılığı, iktidar hayranlığı gibi benzer konulara değiniliyor. Hayallerimizde bile dayatmalara maruz kalıyorsak Pakize bu konuda bizden çok daha şanslı çünkü onun “gerçek” hayalleri var. Bütün yıl ödeyeceği ne taksiti ne de ihtiyacı olmadığı halde satın aldığı market ürünleri var. Dolayısıyla ne görüyorsak ne hissediyorsak kaygılarımızın kaynağı da o oluyor.

Oyun, artistlerin yaşantısına paralel bir şekilde ilerliyor diyebiliriz sanırım. Yer yer, onların oynadığı filmlerdeki karakterlere bürünüp sahnede şarkı da söylemeye başlıyorlar. Oyununuzdaki müzik kullanımı ve sahne şovları bağlamında değerlendirilecek bu biçimi sizce müzikalden ayıran taraf nedir?

Oyunda artistlerin yaşamına veya başka bir şeye de paralellikten çok fazla bahsedemeyiz. Doğrusal bir düzen Pakize'nin bakışına uymaz. Dönemin kültüründe gazinoların ağır etkisi olduğu için şarkılar, renkler, kostümler kendini gösteriyor. Oyunda derdimizi müziğin diline daha sık başvurup anlatsaydık ve bir orkestramız da olsaydı bu bir müzikal olabilirdi. Biz sadece karakterlerin altını çizmek, hikâyeyi seyirciye daha çok anlatmak ve dönemi hatırlatmak için müziği seçtik.

Nerde, hangi günlerde oynuyorsunuz?

Şişli Bomonti CSA alternatif sahnede 19-26 Nisan, Avcılar Barış Manço Kültür Merkezi'nde 25 Nisan, Kadıköy, Akla Kara Tiyatrosu 30 Nisan, Maltepe, Türkan Saylan Kültür Merkezi 30 Mayıs.