Mimari korumanın asfaltla imtihanı

Süleymaniye Camisi, Mevlana Türbesi, Yakutiye Medresesi gibi Türkiye'nin önemli tarihi eserlerinin bulunduğu bölgelerde yapılan restorasyon çalışmaları sırasında asfalt dökülmesi tartışma yaratıyor. Konunun uzmanlarına uygulamayı ve yapılması gerekenleri sorduk.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Tarihi Yarımada’nın ortasında yer alan Süleymaniye Camisi’nin çevresine asfalt döküldü. Fatih Belediyesi, asfaltlama çalışmasının ‘trafik sorununu çözmek için’ yapıldığını söylese de; uygulamadan hem halk hem de mimarlar rahatsız. Restorasyon alanında çalışan mimarlara göre; tarihi yapının çevresinin de yapıya uygun olarak korunması gerekiyor.

Türkiye’nin önemli tarihi yapılarından Mevlana Türbesi ve Yakutiye Medresesi’nde yapılan çevre düzenlemesiyle, yapıların önünde bulunan ağaçlar kesilmişti. Uygulamayı gerçekleştiren yerel yönetimler, amaçlarının tarihi yapıları görünür kılmak olduğunu söylemişlerdi. Söz konusu kararın mimari korumaya ne kadar uygun olup olmadığı konuşulurken; tartışmaya Tarihi Yarımada’nın ortasında yer alan Süleymaniye Camisi çevresine asfalt dökülmesi de eklendi. Tepkiler üzerine açıklama yapan Fatih Belediyesi, asfaltlamanın ‘yaya öncelikli trafik sorununu çözmek’ gerekçesiyle yapıldığını söyledi. CNN Türk’e konuşan Fatih Belediye Başkanı, Tarihi Yarımada’nın kalbinde yapılan bu çalışmayı “Hem kullanım açısından hem de estetik açıdan daha iyi olduğunu düşünüyorum” sözleriyle savundu.

Restorasyon alanında çalışan mimarlara, yerel yönetimlerin -tarihi yapıların çevresine asfalt dökme ya da yapının bahçesinde/önünde bulunan ağaçları kesme gibi- uygulamalarını sorduk. Mimarlar, Süleymaniye Camisi’nin çevresinde yapılacak tüm çalışmaların, Süleymaniye’nin dokusuna, malzemesine ve rengine uygun olması gerektiğini vurguluyor. Yapıları görünür kılmak için ağaçların kesilmesi konusunda ise farklı görüşler var.

'VASAT ÖRNEKLER BU KONUDA YOL GÖSTERİCİ OLMAMALI'

Restorasyon alanındaki çalışmalarıyla tanınan yüksek mimar Cafer Bozkurt, Tarihi Yarımada’da yapılacak kaldırım ve döşeme kaplamalarının eski eser yapıların restorasyonu kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor: “İçinde sayısız eser bulunan Tarihi Yarımada İstanbul’un en eski yerleşim merkezidir. Özellikle bu bölgedeki en önemli kültür miraslarından biri olan Süleymaniye Külliyesi çevresinde gerçekleştirilecek düzenlemelerin, öncelikle kentsel tasarım ölçeğinde ülkenin önde gelen mimar, peyzaj mimarı ve restorasyon uzmanları tarafından hazırlanacak detaylı ve doğru projeler çerçevesinde yapılması gereklidir. Bu konuda tarihi çevreye ile entegre olacak çağdaş yorumlar yapılabilir. Ancak her projenin malzeme, renk ve doku açısından yer aldığı mekân ve tarihi çevre ile uyum içinde tasarlanması gereklidir. Yurtdışından gösterilen vasat örnekler bu konuda yol gösterici olmamalıdır. Özellikle Avrupa’daki tarihi kent merkezlerinde hem güncel ihtiyaçları karşılayan hem de şehrin kültürel kimliğini koruyan çok başarılı modern planlama ve uygulamalar bulunmaktadır.”

'TAŞ KAPLAMAK DAHA DOĞRU'

Narmanlı Han ve Galatasaray Üniversitesi gibi yapıların restorasyonunda görev alan mimar Dr. Sinan Genim de asfalttan başka bir malzeme kullanılabileceğini belirtiyor: “Tüm dünyada sokak kaplaması olarak asfalt tercih ediliyor. Ancak buradaki geleneksel konut dokusunu tekrar hayata geçirmek için yapılan çalışmaların bir devamı olarak sokak dokusunu taş kaplamak daha doğru bir tercih olurdu. Sanırım yaptığımız hemen her şeyde kolay yolu seçiyoruz, biraz araştırma, biraz hassasiyet işleri hem doğru yapmamızı sağlayacak, hem de şehre estetik katacak. Şimdi bu ve benzer haberler sonrası asfalt sökülecek yerine detaylı bir araştırma yapmadan alelacele başka bir kaplama yapılacak, sermaye ziyanlığı.”

Asfalt dökülen tarihi mekanlarAsfalt dökülen tarihi mekanlar

ANITLAR GÖRÜNSÜN DİYE…

Tarihi yapıların önünde bulunan ağaçların kesilmesini ise doğru bulduğunu ifade eden Genim, bunun sebebini şöyle anlatıyor: “Erzurum Yakutiye Medresesi’nin önünü açanlara, onu tekrar görünür kılanlara gönülden teşekkür ederim. Dilerim diğer şehirlerimizdeki ilgililer de bu cesareti gösterir, anıtsal yapılarımızın çevrelerini açar, onları saklanmaktan kurtarırlar. Tüm dünyada anıtsal yapıların çevreleri açıktır, bulundukları şehirlerin süsleri, iftihar edecekleri anıtların olan bu ve benzer yapıların çevreleri herkesin bu anıtları rahatça göreceği şekilde düzenlenir. Bizde ise bir dönem bu yapıların çevresine ağaç dikme modası çıkmıştı. Bir şehirde nereye ağaç dikilir, nereye dikilmez düşünmeden, bu konudaki yurt dışı örnekleri görmezden gelerek her yere ağaç dikmeyi marifet saydılar. Bugün ne yazık ki Karaköy’den Topkapı Sarayı, hemen önünden Dolmabahçe Sarayı önlerinde bulunan ağaçlar nedeniyle görünmez haldeler. Merak edenler Google’dan bir baksınlar Paris’teki Louvre Müzesi, Washington’daki Beyaz Saray, St. Petersburg’daki Hermitage Müzesi’nin çevresinde bir tek ağaç görebilirler mi? Bu anıtlar o şehirlerin simgeleridir, onları gözden ırak tutmak, ağaçların arasına saklamak akıllarına bile gelmez, bunların çevresine ağaç dikelim diyeni ise ne yaptığını bilmemekle suçlarlar.”

'KORUMA İLKELERİNE TAMAMEN TERS'

Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı mimar Serhat Şahin’e göre ise Fatih Belediyesi’nin Süleymaniye Külliyesi çevresinde yaptığı asfalt çalışması koruma ilkelerine tamamen ters. Şahin, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Venedik Tüzüğü madde 1 şöyle der: Tarihi anıt kavramı sadece bir mimari eseri içine almaz, bunun yanında belli bir uygarlığın, önemli bir gelişmenin, tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşmeyi de kapsar. Bu kavram yalnız büyük sanat eserlerini değil, ayrıca zamanla kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de kapsar. Bu maddeye göre tarihi anıtsal yapı, çevresi ile bir bütündür anlamına gelir. Zaman içinde bütünleşmiş bu çevrenin en ufak yapı parçası bile korunarak ileriki nesillere aktarılmalıdır. Ayrıca anıtın, yakın çevresindeki binalar ve yol kaplamaları gibi önemli bağlılıkların değişmemesi gerekir.”

VENEDİK TÜZÜĞÜ: HİÇBİR EKLENTİ YA DA DEĞİŞİKLİK YAPILAMAZ

Aynı tüzüğün hiçbir eklentiye ya da değişikliğe izin vermediğini belirten Şahin, şöyle konuşuyor: “Madde 6. anıtın korunması, ölçeği dışına taşmamak koşuluyla çevresinin de bakımını içine almalıdır. Kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye ya da değiştirmeye izin verilmemelidir. Bu maddede belirtilen kütle, geleneksel malzeme, renk ilişkisi öyle anlaşılıyor ki ilgili yerel yönetimimizce başka şekilde anlaşılmış ve yanlış bir uygulama içine girilmiş. İlgili yerel yönetimin yetkili kişileri yapının eski fotoğraflarına göre müdahale kararları alsalardı Tarihi Yarımada’nın kalbinde ve Tarihi Yarımada Alan Yönetim Başkanlığı’nın merkez binasının önünde bu uygulamaları yapmazlardı.”

Erzurum’da bulunan Yakutiye Medresesi ya da Konya’da bulunan Mevlana Türbesi’nin önünde bulunan ağaçlar kesilmiş ve bu kararın sebebi ‘Tarihi yapılar görünmüyor’ olarak açıklanmıştı. Şahin, söz konusu uygulamaların yanlış olduğunu belirtiyor: “Anıtsal yapının algılanamaması gibi bir görüşün arkasına sığınmak da mümkün değildir. Ki böyle bile olsa, anıtsal yapı ortaya çıkarılacak diye yakın çevresindeki eserleri ve tabiat elemanlarını yok etmek tamamen yanlış bir uygulama içine girilmesi anlamına gelmektedir.”