Sennur Sezer: Karanfil kokusunu meydanlarda dolaştıran şair!
Şair Cengiz Hakkı Zariç ile Sennur Sezer Emek Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri'ni konuştuk. Zariç, "Günün doğumuna ve gecenin karanlığına soru sormadan Sennur hakkında cümle kurmak zor olsa gerek. Ekmek ve ağaçtır Sennur" dedi.
Şair, emekçi, ekmeğin fırın camına bıraktığı buğunun inceliği: Sennur Sezer... Sezer, 7 Ekim 2015 yılında aramızdan ayrıldı. İlk şiir kitabı olan Gecekondu ile başlayan edebiyat yolculuğu hayata gözlerini yumduğu güne kadar gazete yazıları, belgesel anlatıları ve elbette şiirle devam etti.
Sezer'i şair dostu Cengiz Hakkı Zariç'ten dinledik. Zariç, Sennur Sezer'i ve onun adına düzenledikleri Sennur Sezer Emek Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri'ni anlattı.
Öncelikle merhaba. Sennur Sezer Emek Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri ile Sennur Sezer'i anıyorsunuz. Sennur Sezer'in yoldaşı ve bir şair olarak, Sezer'i sizden dinlemek isteriz.
Marx’ın mezarından ödünç alınan bir karanfilin kokusunu grev çadırlarında, meydanlarda ve gecekondularda dolaştıran bir şairden bahsediyoruz. Sennur’u anlatmak için sabaha ve akşama danışmak gerek belki de. Günün doğumuna ve gecenin karanlığına soru sormadan Sennur hakkında cümle kurmak zor olsa gerek. Ekmek ve ağaçtır Sennur. Çocukların mırıltıları, kadınların doğrulup eşyaya biçim vermesi giriyor işin içine burada. Doklarda çalışan işçiler ve onların umutlu yorgunlukları elbette. Sendikalara ve kitaplara getirmek gerek sözü.
Şiirle emeği aynı sancıda yeniden üretmenin anlamları saklı Sennur’un özgeçmişinde. Orada demiryolu, Cibali, Haliç Tersanesi nefes alıp veriyor. Ermeniler, Rumlar ve Kürtler katılıyor bu çoğunluğa. Orhan Kemal elbette, İstanbul ve aşk. Geniş bir ailenin fotoğrafını görüyorum Sennur’a bakarken; tarihin karanlık odalarında saklı kalana şiirin gücüyle karşı gelen bir kadının nitelikli üretimi karşımıza çıkıyor onun yazdıklarını okurken. İncelikli bir işçiliğe tanık oluyoruz aynı zamanda. Bazen hapishaneden gelen bir mektupla bir çiçeğe can suyu vermek gibi de okunabilir onun yazdıkları.
Edebiyatın farklı disiplinlerini kucaklıyorsunuz. Özellikle öykü ve şiir üzerinde durmanızın sebebi nedir?
Yarışma için harekete geçen Gıda İş Sendikası, Sennur Sezer’in “Sabah sokakları saran ekmek kokusunun mayalanışındaki uykusuzluk payı yazılmalı,” cümlesinden yola çıktı başlarken. Sennur Sezer’i emeğin şairi, hayat arkadaşı ve yoldaşı Adnan Özyalçıner’in de emeğin öykücüsü olduğu gerçeği sizin sorunuzu yanıtlıyor olsa gerek.
Günümüzde verilen birçok ödül var. Bu ödüller yer yer eleştiriliyor. Sennur Sezer Emek Öykü ve Şiir Ödülleri bu noktada nerede duruyor? Öncelikli amacınız nedir?
Türkiye koşullarında ödüllerin eleştiriliyor olması artık sıradan bir olgu neredeyse… Seçiçi kurulların ödüllerde yerleşik olması sıkıntılardan birisi elbette. Öte yandan gittikçe değer kaybettikleri ve kendilerini yenileyemedikleri de doğru. Sennur Sezer Emek Direniş Öykü ve Şiir Ödülleri’ni hedef yazar kitlesi ve yazın izleği olarak diğer ödüllerden ayrı bir yerde tutmak lazım. Sennur Sezer’in anılarını ve mirasını yaşatmakla birlikte gelecek zamana da kendini aktaracak ürünlerin seçileceği bir yarışmadan söz ediyoruz. Emeğin yarattığı kalıcı değeri yarına taşımak, işçileri yazmaya motive etmek ve onlara alan yaratmak için oluşturulmuş bir ödül aynı zamanda. Katılmak için işçi olmaya gerek yok elbette. “Emek Direniş Öykü ve Şiirleri” yazan herkes için açık kapıları. Jüri üyelerinin değişken olması diğer ödüllerden farklılaştırıyor Sennur Sezer Ödülü’nü. Bu ödülü bir işçi sendikasının düzenliyor olması ayrıca manevi bir değer üretiyor.
Jüriye baktığımızda edebiyata katkıları tartışılmaz isimler birarada... Jüri hangi ortak duygu etrafında bir araya geldi?
Öncelikle belirtmek isterim ki, değişken ve enerjik bir jürisi var bu yarışmanın. Geçen yıl emek veren jüri üyelerinin katkıları tartışılmaz derecede önemliydi. Bu yılki jürinin aynı duyarlık ve içtenlikle çalışacağına kuşku yok. Ödül, önümüzdeki yıl başka jüri üyeleriyle yoluna devam edecek. Bu değişkenlik ayrıca güçlü kılıyor ve daha kolektif hale getiriyor yarışmayı. Seçicilerin değişmesi, farklı beğenilerin ortaya çıkmasına neden oluyor ki, ödüllerde alışıldık bir şey değil bu durum.
Geçen yıl olduğu gibi, yaşadıkları ve yazdıklarıyla ortak bir değer oluşturan imzaların bir arada olmasına özen gösterildi jüride. Romancı, öykücü, eleştirmen ve şairlerin yer aldığı jürinin bir diğer ortak noktası elbette Sennur Sezer’e ve edebiyatına yakın olmaları.
Yarışmaya katıma şartları nelerdir? Program nasıl işleyecek?
Ödülün şartnamesi noktası virgülüyle aşağıdaki gibi. Ama tekrar vurgulamak isterim ki bu yarışmaya katılmak için işçi olmak şart değil; herhangi bir dergide öykü ya da şiiri yayımlanmamış, öykü ya da şiir kitabı olmayanların da katılabileceği bir ödül bu. Öte yandan bir iş kolunda çalışıyor olmak da şart değil.
- Sendika üyesi olan ve olmayan tüm sektörlerden işçiler, geçici işçiler, işçi emeklileri, taşerona bağlı olarak sendikasız, güvencesiz çalışan işçiler yarışmanın katılımcısı olabilir. İşçilerin çalışma yaşamı, hayatları, tanıklıkları, iç isyanları, bireysel ve toplumsal direnişleri, hak mücadeleleri bu yarışmanın konusudur.
- Öyküler ve şiirler daha önce herhangi bir yayın organında yayımlanmamış olmalıdır.
- Yarışmaya en fazla üç öyküyle ya da en fazla üç şiirle aday olunabilir. Öykü uzunluğu en fazla 5 A4 sayfa olmalıdır.
- Öyküler ve şiirler 1,5 satır boşluğu bırakılacak şekilde 12 punto ile bilgisayarda yazılmış olmalı, başvuran kişinin kısa özgeçmiş ve iletişim bilgileri eser bitiminde yer almalıdır.
- Öykü ve şiir dalında ödül kazanan birinci, ikinci ve üçücüye plaket; mansiyon kazananlara şiir ve öykü kitapları seti armağan edilecektir.
- Başvurular, öyküde Adnan Özyalçıner, Ayşegül Tözeren, Zeynep Uzunbay, Aslı Erdoğan ve Türker Ayyıldız tarafından oluşan jüri tarafından değerlendirilecektir.
- Şiirde ise Gülce Başer, Orhan Alkaya, Şükrü Erbaş, Nalan Çelik ve C. Hakkı Zariç tarafından oluşan jüri değerlendirilecektir.
- Gıda-İş Sendikası ödül alan ve yayımlanmaya değer görülen öykü ve şiirleri kitap olarak yayımlayabilir.
- Seçici kurul üyeleri ve onların birinci derecedeki yakınları, Gıda-İş Sendikası Yönetim Kurulu üyeleri ve birinci derece yakınları yarışmaya katılamazlar.
- Yarışma için son başvuru tarihi 20 Mayıs 2017 Cumartesi’dir.
- Yarışmaya katılmak için başvurmak isteyenler eserlerini [email protected] adresine son başvuru tarihine kadar göndermelidir.
- Yarışmanın sonuçları 5 Haziran 2017 tarihinde açıklanacak ve ödüller Sennur Sezer’in doğum yıldönümü olan 12 Haziran 2017 tarihinde yapılacak törenle sahiplerine verilecektir.
- Ayrıntılı bilgi için; 0530 783 52 54 No’lu telefondan Esen Aktaş’a veya [email protected] adresine başvurabilirsiniz.
. . .
Programda Sennur Sezer’in hayatına dair kısa bir slayt gösterim yapılacak öncelikle. İşçilerin yanı sıra yazar ve sanatçıların da katılacağı programda Sennur Sezer’in şiirlerine yer verilecek. Program bir mini konserle son bulacak.
Bundan sonraki çalışmalarınız neler olacak?
Ödül alan ürünleri izleyen yıl içinde kitaplaştıracağız. Sennur Sezer’in dostlarını da böyle bir etkinlikle bir araya getireceğimiz için mutluyuz açıkcası. Bu ödülün sonraki yıllara taşınması, üretimi tetiklemesi ve yazının yeniden üretimine katkı sunması için, Sennur Sezer adına, elmizden geleni yapacağız.