Çiçekleri ezebilirsiniz ama baharı erteleyemezsiniz!
Bahia Shehab'ın Zilberman Gallery'de yer alan "Çiçek Günlükleri" sanatçının kişisel geçmişiyle, Arap sanat geleneği arasında bağlar kuruyor. "Çiçek Günlükleri" 17 Haziran’a kadar Zilberman Gallery’nin proje alanında izlenebilir.
Fulya Baran
Zilberman Gallery’nin proje alanı Zilberman Projects Arap sanat dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Bahia Shehab’ın “Çiçek Günlükleri” isimli proje sergisine ev sahipliği yapıyor. Şu an Kahire’de yaşayan, 1977 Beyrut doğumlu sanatçı, iktidar, şiddet ve adalet meselelerine odaklandığı çalışmalarıyla biliniyor. “Çiçek Günlükleri”nin çıkış noktası ise sanatçının 2010’da başladığı ve 2011 Mısır Devrimi’nde devamını getirdiği bir çalışmaya dayanıyor.
Shehab, 2010 yılında Avrupa’daki İslami sanatın 100'üncü yılını kutlamak üzere Almanya’ya, Münih’e davet edilir. Sanatçıdan, gerçekleştirilmesi planlanan “The Future of Tradition” (Geleneğin Geleceği) isimli sergi için bir iş yapması istenir. Tek şartı, çalışmanın Arapça harfleri içermesi olan teklife Shehab, “A Thousand Times No” (Bin Kere Hayır) diyerek yanıt verir. Bu binlerce “hayır” diktatörlüğe, şiddete ve bunların oluşturduğu istenmeyen düzene karşı verilen bir cevaptır.
Shehab yaptığı araştırmada, geçtiğimiz 1400 yıl boyunca İslam ve Arap himayesinde yapılmış, İspanya’dan Çin sınırlarına kadar bulduğu tüm hayır sembollerini bir kitapta toplar. Kitapla birlikte bu sembolleri, Haus Der Kunst’ta 7 metrelik bir enstalasyon üzerinde sergiler. 2011 Ocak ayında Mısır olaylarının başlamasıyla Shehab’ın da dahil olduğu bir grup sanatçı, çalışmalarını sokağa da yansıtmaya başlar. Böylece bu semboller, Kahire’nin sokaklarında barış ve özgürlüğe yönelik çeşitli mesajlarla yayılmaya devam eder.
Shehab, bu projenin araştırmaları esnasında Neruda’nın bir kâğıt parçasına yaptığı çizimleri bulur. Arapça yazan kâğıttaki kelimeler şu anlama geliyordur: “Çiçekleri ezebilirsiniz ama baharı erteleyemezsiniz.” Sanatçının, Neruda’nın mesajıyla da pekişen çiçekle kurduğu ilişkinin temelleri aslında çocukluğunda atılmış ve zamanla güçlenerek devam etmiştir. Shehab, sergide de inceleyebileceğiniz “Çiçek Günlükleri” adlı kitapta bu ilişkiyi şu kelimelerle ifade eder: “2011 Bahar’ında sol dizimi kırdım. Annem, Beyrut’tan Kahire’ye benle ilgilenmek için geldiğinde, her sabah baş ucuma, topladığı çiçeklerden bir demet koyuyordu.
Onları fotoğraflamakla başlayan süreç, senelerce süren bir ilgiye dönüştü. Çiçeklerin, çocukluğum ve gençliğimde oynadığı önemli rolü, tıpkı hayatımdaki kadınların yeri kadar önem taşıdığını fark ettim. Bu proje de, çiçeklerle olan uzun soluklu ilişkimin oldukça kişisel bir dokümantasyonuna dönüştü.”
Proje, mekânın kurgulanışı ve sanatçının çiçeklerle olan bu “uzun soluklu” ilişkisini nasıl ifade edişi yönünden de oldukça zengin. Girişte karşılaşılan ve yere yansıtılan videoda farklı çiçek türlerinin yakın çekim görüntülerini izliyoruz. Rüzgâra maruz kalmış, titrek bedenli çiçekler, aralardan süzen güneş ışıklarıyla izleyicinin de gözlerini kamaştırıyor. Arkasında duran kaidede ise projenin de ismi olan “Çiçek Günlükleri” adlı kitap mevcut. Sayfalarında dilediğinizce gezinebildiğiniz bu kitapta, sanatçının kişisel anılarını çeşit çeşit çiçek fotoğrafı ve isimleri eşliğinde okuyabiliyorsunuz.
Bu anılar, kişisel olmasının yanında sanatçının içinde yaşadığı geleneğin de belgesi niteliğinde. Örneğin kız kardeşinin ilk sevgilisinden aldığı kırmızı gülü anlattığı bir sayfada kendi küçüklüğünde ailesiyle böyle bir paylaşımı yapmayı aklından bile geçiremeyeceğini söylüyor.
Hemen soldaki odada ise üzerine üç ayrı çiçeğin teknik çizimleri soyut ve geometrik biçimde çizilmiş üç pleksiglas levha yerleştirilmiş. Bu paneller sanatçının hayatında önemli yeri olan anneanne-anne-kız üçlüsünü temsil ediyor. Sanatçının bu zinciri üç çiçek üzerinden bir yönüyle öznel bir yönüyle de başkaları tarafından da öznelleştirilebilecek şekilde kurgulamış olması ilgi çekici. Panellerden yansıyan görüntülerle 3 ayrı duvar üzerinden izlenebilen video, aynı zamanda her kadının çiçekle kurduğu biricik ilişkiyi ifade ediyor.
Serginin çekici olan bir diğer yanı da bu panellerle videoyu izleme keyfinin arttırılmış olması. Bu hissiyat, sanatçının panellerle maşrabiye arasında kurduğu ilişkiye de bir açıklık getiriyor. Ev sakinlerinin dışarıdan görülmeden dış dünyayı izlemesine olanak sağlayan, pencere önlerine konan panellere denilen maşrabiye, rengini ve kokusunu kaybederek iki boyutlu düzleme aktarılan çiçek motiflerinin başka bir işlev kazanmasının temsili niteliğinde.
Kadın ve çiçeğin aşina olduğumuz ilişkisine Shehab’ın yeni bir boyut kazandırdığı “Çiçek Günlükleri” 17 Haziran’a kadar Zilberman Gallery’nin proje alanında izlenebilir.