Orkun Yeşim: Baskılara rağmen seyirci sayısı çok önde!
Yönetmen Orkun Yeşim ile alternatif tiyatro üzerine konuştuk. Yeşim, "Bedava çalışma ve oyun mekânının olmaması, yapıma para yatırma zorunluluğu. Aşılamayacak zorluklar değil" dedi.
“Klark Kent Tiyatrosu”nun son oyunu “Ermişin Oğulları”nı, oyunun yönetmeni Orkun Yeşim ile konuştuk. Altı yıl önce kurulan “Klark Kent Tiyatrosu” ekibi, yarı profesyonel tiyatroculardan oluşuyor. “Eczacılık, avukatlık, öğretmenlik gibi…” Yeşim ile alternatif tiyatroyu, ödeneksiz tiyatro yapmanın zorluklarını ve Halil Cibran’ı konuştuk.
Ödeneksiz tiyatro yapmanın zorlukları nelerdir?
Bedava çalışma ve oyun mekânının olmaması, yapıma para yatırma zorunluluğu. Aşılamayacak zorluklar değil, yani.
Alternatif tiyatro yapan bir yönetmen olarak gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?
Siyasetçilerin sanat düşmanlığının artması, güvenlik sorununun çözülememesi, ekonominin daha da kötüleşmesi…
İstanbul’da sergilenen oyun sayısı her geçen gün artarken, seyirci sayısı da artış göstermekte… Seyircinin ilgisinin alternatif tiyatroya doğru kaymasının nesnel sebepleri nelerdir?
Seyirci ilgisi alternatif tiyatroya mı kaydı, emin değilim. Sanırım tüm baskılara rağmen İstanbul’da Şehir Tiyatroları’nın seyirci sayısı küçük sahnelerde tiyatro yapanların kendileri için hayal edebileceğinin çok ötesinde. Küçük gruplar biraz ilgi çekiyorsa daha açık fikirli oyunlar yapabiliyor olmalarındandır herhalde.
‘’Ermiş’in Oğulları’’ neyi anlatıyor? Neden bu metni tercih ettiniz?
Oyunun neyi anlattığı konusunda kendi fikrimi söyleyerek seyircileri yönlendirmek istemem. Ama yazar Stephen Karam, oyunu “acı çekme üzerine bir komedi” diye tarif ediyor. Bu, bana da açıklayıcı geliyor. Ermiş’in Oğulları’nı, çok çok iyi yazılmış olduğunu düşündüğümüz için tercih ettik. Dramatik yapısı tıkır tıkır işleyen, ele aldığı konuları çokça açan, karakterlerin en azından birkaçını derinlemesine anlatan, oyuncuların işini kolaylaştıran, eğlenceli bir metin.
“Acı”… Cibran’ın Ermiş isimli yapıtında vurguladığı temel kavram… Oyun, bu kavram üzerine kurulu olsa da komik unsurlara sıkça yer verdiğiniz görülüyor. Oyunun yapısına ve biçimine nasıl karar verdiniz?
Komik unsurlar metnin kendisinden kaynaklanıyor. Bunları artırmak için hiçbir çaba sarf etmedik. Oyunun yapısını kısmen yapım koşullarımız belirledi. Kendi sahnemiz olmadığı için bir mekândan diğerine taşınacak çok az eşyamız olmasını istedik. Oynadığımız yerlerde ışık ve ses sistemleri de birbirinden çok farklı ve pekiyi olmadığı için bu alanlarda da minimum tasarımla yetindik. Diğer yandan zaten bu oyunda enerjimizi daha çok oyunculuk çalışmalarına harcama eğilimindeydik.
Oyun her ne kadar Cibran’ın Ermiş’te altını çizdiği “acı” mefhumundan hareket etse de, Joseph’ın Cibran’la olan akrabalığı ve “bahşedilen” bu kan bağının saçmalığı üzerine bir parodi sunuyor. Modernitenin bireye atfettiği bugünkü “akrabalık” algısına neler söylersiniz?
Modernitenin bireye atfettiği akrabalık algısı derken neyi kastettiğini bilmiyorum. Ama bugün Türkiye’de politikacıların muhafazakâr ve neo-liberal politikalarını daha rahat sürdürmek için aile kurumunu ve kan bağını kutsadığını düşünüyorum. Ben insanların kan bağını önemsemekten vazgeçmesini ve birlikte yaşayacağı kişileri kendisinin seçmesini tercih ederim. Ama muhtemelen bu, üç cümleyle özetlediğimden biraz daha karmaşık bir konu…
“Ermiş’in Oğulları”, alternatif sahnede sergilenen bir oyuna göre fazlasıyla kalabalık… Geniş bir oyuncu kadrosuyla sahnedesiniz. Prova süreci nasıl geçti? Kalabalık ekip finansal ve estetik olarak sizi zorladı mı?
Bu oyunda sekiz oyuncu var. Daha önce bu tür sahnelerde 15-20 kişilik oyunlar da yaptık. Grup kalabalıklaştıkça, herkesin başka işleri de olduğu ve İstanbul dünyanın en rahat şehri olmadığı için prova sürecinde bir araya gelmek zorlaşıyor. Ama bu oyunda bir araya geldiğimiz her günü çok verimli geçirdik. Bizim için yeni bir oyunculuk tarzıyla çalıştık. Oyuncular gerçekten odaklanarak ve özveriyle bu tarzı denedi. Hepimiz için birçok deneme yaptığımız, yenilendiğimiz bir prova süreci oldu. Bizim grubumuzda kimse oyunlarımızdan para kazanmıyor. Masraflarımızı bile karşılayamıyoruz aslında; üstüne koymamız gerekiyor. O yüzden çok oyuncu olması finansal açıdan daha iyi bile denebilir. Estetikle ilgili çalışmalar ise oyuncu sayısından bağımsız işliyor.
Nerede, hangi günlerde oynuyorsunuz?
Sezonu kapattık ama gelecek sezon da oyuna devam etme niyetimiz var. Muhtemelen daha çok Anadolu yakasında Kadıköy Theatron, Avrupa yakasında ise İkincikat-Karaköy’de oynarız.