Kadınlar vardır!
Sirene, 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi şef Volkan Akkoç önderliğinde kuruldu. Koronun çekirdek kadrosunu konservatuvar öğrencileri ve mezunları oluştururken, kadroya eklenen her yeni korist ise titiz bir odisyon sürecinden geçiriliyor.
DUVAR - Kadınının özgür ve mücadeleci ruhunu hem batı hem de Anadolu’nun folklorik müzikleriyle harmanlayarak, "Uzak denizlerden gelir sesimiz" mottosuyla yola çıkan ve adını Yunan mitolojisinin mitos kahramanları "Sirenler “den alan "Sirene”, 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi şef Volkan Akkoç önderliğinde kuruldu.
Koronun çekirdek kadrosunu konservatuvar öğrencileri ve mezunları oluştururken kadroya eklenen her yeni korist ise titiz bir odisyon sürecinden geçiriliyor. Repertuvarında Klasik, Caz, Halk Şarkıları barındıran Sirene, çalışmalarını 3 yıldır sürdürüyor. Temmuz ayı içinde Almanya’nın Wernigerode şehrinde düzenlenen, 10. Uluslararası Johannes Brahms Koro Yarışması’na katılan Sirene yarıştığı “Eşit Sesli Oda Müziği” kategorisinde J. Brahms, G. P. Palestrina, J. Busto, L. Bardos ve şef Volkan Akkoç’un eserleri ile Altın Madalya’nın sahibi oldu.
Yarışmada ayrıca Orhan Veli’nin 'Bedava' şiiri ile “Çağdaş Müzik Yorumlamada Üstün Başarı” ve “En İyi Şef” ödülü de katılan 30 koronun şefleri arasından Volkan Akkoç’a verildi.
BİR KADINLAR KOROSU KURMAK İSTİYORUM
2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği bir koro festivalinde Slovenya ve Macaristan’ın sadece kadınlardan oluşan korolarını dinledikten sonra Türkiye’de niçin çok sesli acapella söyleyen bir kadınlar korosu yok diye düşünmeye başladığını ifade eden şef Volkan Akkoç, "Bu Türkiye’deki koro camiasında olmayan bir alandı. Zaman geçtikçe kafamda olgunlaşan bu fikri 2014 yılının Haziran ayında konservatuvardan o sırada henüz mezun olan öğrencilerimden bazıları ile paylaştım, “Bir kadınlar korosu kurmak istiyorum içinde yer almak ister misiniz?” diye. Böylece koromuz on kişi ile kurulmuş oldu ve ilk olarak 2014 yılının “Korofest”inde sahne aldık" dedi.
KİBARCA KOVULDUK
Provalarını 2016 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda sürdürdüklerini söyleyen Akkoç, "2016 yılında değişen yönetimle Sirene’nin okula ait olmaması nedeniyle artık burada çalışamayacağımız söylendi ve kibarca kovulmuş olduk. Bu esnada hem mezun olduğum hem de daha önce çalıştığım Nişantaşı Işık Lisesi bize kapılarını açtı ve her konuda destek oldular. “Prova yapacak yer bulmak” konusu bu alanda ciddi bir konudur, koroları dağılmaya kadar götürebilecek bir süreçle dahi sonuçlanabilir. Biz bu süreçten daha da güçlenerek çıktık. Bugün geriye bakınca bu durum Sirene adına önemli dönüm noktalarından biriydi diye düşünüyorum.
"SİRENE" ADINI HEPİMİZ BENİMSEDİK
İlk adımız 'İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kadınlar Korosu' idi. Bu kendiliğinden gelişmiş organik bir sürecin düşünmeden ortaya çıkan biraz da estetikten yoksun adıydı.
“Sirene” adı hepimizin çok hoşuna gitti. Yunan mitolojisinde sözü edilen bu gizemli yaratıklar, denizde kayalıklarda yaşayan, güzel sesleri ile denizcileri kendilerine çekerek onları tuzağa düşürüp yok eden karakterlerdir. Bu ismi hepimiz benimsedik.
Sirene Türkiye’deki ilk acapella söyleyen çok sesli kadınlar korosudur denilebilir. Ankara'da 2010 yılında kurulan Muzaffer Arkan Kızlar Korosu vardı ancak şu anda aktif değiller. Burada kızlar korosu ve kadınlar korosu farkına değinmek gerekiyor sanırım. Bu ayrım Avrupa standartlarında yaş aralığı ile belirlenen bir ayrım ve biz bundan ötürü kadınlar korosu sınıfına giriyoruz. Bu bağlamda bakılırsa yaş ortalamamız 28.
TÜRKİYE'DE KADIN KOROSU REPERTUVARI KISITLI
Almanya’nın Wernigerode şehrinde düzenlenen yarışma süreci çok meşakkatli ve bir o kadarda zevkli bir süreç oldu hepimiz için. Burada çok önemli deneyimler edindik. Bir buçuk ay kadar yoğunlaştırılmış bir prova sürecimiz oldu. Türkiye’de kadın korosu olmadığı için bir repertuvar bulmakta son derece kısıtlı. Kadınlar Korosu için yazılmış özel bir repertuvar neredeyse yok gibi. Ahmed Adnan Saygun, Yalçın Tura ve Cenan Akın’ın birkaç tane eseri var bu alanda. Bu yüzden konserlerimizde bu az ama değerli kaynaklarımızın seslendirilişlerini sürekli yapmaya çalışıyoruz.
Bu bağlamda Ahmed Adnan Saygun’un tek kadın korosu eseri olan, Op.42 Üç Kadın Sesi İçin 'Duyuşlar' isimli eserinin, 2015 yılında 29'uncu Uluslararası İzmir Festivali’nde Fransız Sagittarius Vokal Topluluğu ile dünyada ilk seslendirilişini yaptık. Bundan başka şu ana kadar Sirene için yaptığım 7 türkü düzenlemesi (Sarı Gelin, Uzun İnce Bir Yoldayım, Divane Aşık, Leblebi Koydum Tasa, Gülnihal, vs..) ve 2 bestem var. Bunlardan biri sözleri de bana ait olan koronun kimliğini yansıtan şarkımız 'Sirene'. Konserlerimize genellikle bu parçamızla çıkıyoruz. Bu bizim motto şarkımız gibi. İkincisi ise şairimiz Orhan Veli Kanık’ın 'Bedava' şiiri. 2013 yılında bestelediğim bu şiirle ödül kazandık" dedi.
Akkoç, açıklamalarını, "Sirene için her sezon bir odisyon açıyoruz. Bu ihtiyacımız olan ses gruplarına göre değişiyor. Koristlerimiz her sezon titiz bir odisyondan geçerek ailemize katılıyorlar. Bu bağlamda şu anda kadromuzun ağırlığını konservatuvar mezunları oluştururken, bunun yanında mühendis, reklamcı, yoga hocası, öğretmen gibi meslek gruplarından da deneyimli koristlerimiz var.
KADINLARLA ÇALIŞMANIN HEM ZOR HEM KOLAY YANLARI VAR
Burada şunun özellikle altını çizmek isterim ki kaliteli müzikal paylaşımın başlangıcı samimiyet, uyumluluk ve disiplinden geçmektedir. Sirene ailesi olarak bu aileyi koristlerimizle beraber 3 sene içerisinde her birlikte inşa ettik ve belli bir noktaya getirdik. Bu benim neredeyse beş sene önce hayalini kurduğum bir şeyin gerçekleşmesi bağlamında müthiş bir duygu. Bundan sonrası için de daha da büyük hayaller kurup bunları gerçekleştirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz.
‘’Gözüm kapalı varım’’ dedim.
Koronun çocukluğundan beri alışkın olduğu bir disiplin ve kendisi için doğal bir yaşam alanı olduğunu dile getiren korist Cansın Hazan Bayrak ise şunları söylüyor: ‘’Buna rağmen daha önce bir kadın korosuyla düzenli çalışma fırsatım hiç olmamıştı. Zira kadın korosu repertuvarı çok kısıtlıdır ve özeldir. Disiplinin ve samimiyetin, enteresan bir dengesi var şefimiz Volkan Akkoç ile Sirene koristleri arasında. Ben bu koroya katılırken gözüm kapalı varım dedim.
Böyle özel bir oluşumda yer almanın verdiği hazzı ancak başka bir koro delisi anlayabilir sanırım. Almanya’da katıldığımız yarışma 3 senelik bir emeğin ürünüdür. Koroyla haşır neşir olanlar bilir, aslında 3 sene bir koro için çok uzun bir süre değil. Bir koronun repertuvarının, tınısının oturması çok daha uzun bir süreçtir. Bence bu durum kazandığımız başarıyı bizim için daha da değerli kılıyor ve koromuzun potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu daha da açık bir şekilde gösteriyor" sözleriyle bitirdi.