Freddie Mercury ya da Farrokh Bulsara
Freddie Mercury yaşasaydı, bugün 71'inci yaş gününü kutlayacaktı. İyi ki doğdun Mercury!
Nergis Fırtına [email protected]
DUVAR - Freddie Mercury... Dört oktavlık sesiyle, hâlâ dünyanın en iyi vokalleri arasında gösterilen bir yetenek... Müziği kadar, onun aramızdan ayrılmasına sebep olan 'sansasyonel' hayatıyla da konuşulan bir isim... Belki de her şeyden önemlisi, yazdığı sözlerin ve yaptığı bestelerin, günümüzde de ilk çıktığı gündeki gibi etkisini sürdürmesi. Freddie Mercury, 1991 yılında AIDS'in getirdiği komplikasyonlar nedeniyle aramızdan ayrılmış olabilir, ama onu ölümsüz kılan ise Queen ile birlikte rock müzik tarihini değiştirmiş olması.
Freddie Mercury ya da gerçek adıyla Farrokh Bulsara, 5 Eylül 1946 yılında, şu an Tanzanya sınırları içinde yer alan Zanzibar Sultanlığı'nda dünyaya geldi. İran'da İslamiyet'in yayılmaya başladığı göç dalgasıyla ülkeyi terk eden Farsilerin soyundan gelen Mercury, Zerdüştlük dinine mensup bir ailede büyüdü. İsmi Farsça'da 'talih ve mutluluk' anlamına gelen Farrokh, Zanzibar'da Farsilerin, Arapların ve yerli halkın arasında çok kültürlü olarak büyüdü. Annesi Jer Bulsara verdiği bir röportajda, "Freddie Farsi'ydi ve kökenleri ile gurur duyuyordu. Ancak dindar olduğu söylenemezdi" dedi. Bu etnik çeşitlilik ve Mercury'nin doğu kökenleri, ileride Queen'in müziğini, hatta bir sanat eseri olarak görülen 'Bohemian Rhapsody'ye de etki edecekti.
Daha iyi bir eğitim alması içim baba Bomi ve anne Jer Bulsara tarafından Hindistan'a teyzesinin yanına gönderilen Farrokh, burada bir İngiliz koleji olan St.Peter's School'a başladı. Piyano çalmayı da, yine bu okulda öğrendi. İlk grubu The Hectics ile aktif olarak müzikle ilgilenmeye başladı. Okuldayken Little Richard ve Jimi Hendrix gibi batı müziğinin mihenk taşları ile tanışan Farrokh, bir yandan da Hint müziği ile haşır neşirdi. En sevdiği sanatçılardan birisi ise şarkıcı ve Bollywood oyuncusu olan Lata Mangeshkar idi.
Daha sonra Zanzibar'a geri dönen Farrokh için artık doğduğu yer güvenli değildi. Zanzibar'da yaşanan iç savaştan dolayı o ve ailesi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bulsara ailesi 1963 yılında, Farrokh henüz 17 yaşındayken İngiltere'ye yerleştiler. Bu durum, o dönemler için bir 'son' olarak düşünülse de, aslında Farrokh Bulsara için sonun başlangıcıydı.
İNGİLTERE'YE HOŞ GELDİN FREDDIE!
Lise yıllarında kendisine Farrokh yerine Freddie denilmeye başlandıktan sonra ismi benimseyen Mercury, İngiltere'ye gelmesiyle beraber, Farrokh karakterini yavaş yavaş Freddie'ye bırakmaya başladı. Hali hazırda yeni liseyi bitirmiş olan Freddie, Islewoth Polytechnic'te sanat okumaya başladı. Hatta Queen'in ikonik logosunu, ileride o tasarlayacaktı.
Tarih 1970'in Nisan ayını gösterdiğinde Freddie, o dönem 'Smile' adlı grupta beraber çalan gitarist Brian May ve davulcu Roger Taylor ile tanıştı. Freddie de zaten kendine şarkı söyleyecek bir grup aramaktaydı. 1971 yılında ise John Deacon'ı da aralarına almalarıyla efsane grup 'Queen' kuruldu.
HEM FREDDIE MERCURY HEM FARROKH BULSARA
Queen her ne kadar batı tarzında müzik yapıyor olsa da, Freddie'nin müzik dehası ve şarkılarda kullandığı 'etnik' ritimler ve sözler, Queen şarkılarının çok daha farklı bir 'sound'a sahip olmasına sebep oldu. Sadece kullanılan ritimler değil, aynı zamanda şarkılarda kullandığı geleneksel kelimelerle de, Freddie köklerini unutmadığını belki de bize hatırlatmak istedi. Bunun en büyük örneği ' Queen'in 1978 yılında çıkardığı 'Jazz' albümündeki 'Mustapha' şarkısı olsa da kronolojik olarak gitmek isterim. Queen'in şarkılarında doğu esintisi kendini ilk olarak 1974 yılında çıkan 'Sheer Heart Attack' albümündeki 'Flick of the Wrist' şarkısında hissettiriyor. Şarkının gitar riflerinde arabesk melodileri duymak gayet mümkün. Ayrıca Merucry'nin 'gırtlak hançeri' de kendini bolca hissettiriyor.
Yıl 1975 yılına geldiği zaman ise bir efsane doğuyor: Bohemian Rhapsody. Yaklaşık 60 akorluk bir şarkı olan Bohemian Rhapsody, tam 14 hafta boyunca listelerde bir numara olarak kalıyor. Şarkı, 3 bölümden oluşuyor olmasının dışında, sözleri ile de bir hikâye anlatıyor. Bilhassa şarkıda geçen 'Bismillah' ile şarkıyı anlatan ve suçu işlemiş olan kişi, belki de günahlarının üstesinden gelmeye çalışıyor.
Queen'in şarkılarında doğu etkisinin en çok görüldüğü albüm ise 1978 yılında piyasaya sürülen 'Jazz' albümü. Diğer albümlerine nazaran, bu albümde daha deneysel çalışan grup, doğu etkisinde kalmış 3 şarkıyı aynı albümde kaydediyor: Mustapha, Jelousy ve More of That Jazz. Mustapha'nın en büyük özelliklerinden biri, Arapça, İbranice ve İngilizce sözcüklerin anlamsızca oluşturduğu bir uyumla yazılmış olması. Ayrıca Freddie Mercury'nin 'yanık sesi'ni en çok bu şarkıda duyabiliyoruz.
'Jelousy' ise, Freddie Mercury'nin içinde büyüdüğü, muhtemelen Brian May'in de kendisinden etkilendiği Hint kültürünün etkisi altında kalıyor. Şarkının girişi, Hint müziğinde kullanılan 'sitar' ile başlıyor.
Son olarak 'More of That Jazz', Roger Taylor'ın yazıp yorumladığı bir şarkı olmasına rağmen, davul ritimleri, albümün büyük çoğunluğunun doğu etkisi altında kaldığını gösteriyor. Bunda Mercury'nin payı büyük tabii.
HOŞÇAKAL FREDDIE MERCURY
Freddie Mercury, 1991 yılında AIDS'in getirdiği komplikasyonlar sonucu hayatını kaybetti. Mercury'nin cenazesi Zerdüştlük dinine uygun şekilde yapıldı ve yine inancın getirdikleri doğrultusunda naaşı yakıldı. Küllerinin nereye savrulduğunu sadece eski kız arkadaşı ve 'Love of My Life' şarkısını adadığı Mary Austin bilmektedir.
İyi ki doğdun Freddie!
EK: Freddie Mercury'nin kardeşi Kashmira Bulsara Cooke, Farsi halkların kutladığı Newroz'u, ailesinin nasıl kutladığından bahsediyor.
Mercury, kendini Farsi bir papağan olarak tanımlıyor.