10 adımda İstanbul Bienali
15'inci İstanbul Bienali bugün açıldı. Mekanlar ve temalar özelinde Bienal'i gezmek için bir yol haritası oluşturduk.
Sanatçı ikilisi Elmgreen & Dragset’in küratörlüğünde "İyi Bir Komşu..." temasıyla düzenlenen 15. İstanbul Bienali bugün kapılarını açıyor. 12 Kasım tarihine kadar görülebilecek Bienal şehrin sanat hayatına da büyük bir canlılık getirdi. Ülkemizdeki, çevremizdeki ve dünyadaki politik ve toplumsal meseleleri komşuluk gibi naif ama herkesin dahil olabileceği bir tema etrafında örüyor küratörler. Ferah, çağdaş sanatın karmaşıklaştırıcı dilinden uzak ve sanatçı merkezli bir Bienal'le karşı karşıyayız. Yol haritası niyetine bir seçki oluşturduk.
1. BİENAL MEKANLARI
15'inci İstanbul Bienali son Bienal gibi şehrin birçok bölgesine yayılmak yerine, Beyoğlu çevresinde birbirine komşu mekanları mesken ediniyor. İstanbul Modern, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu ve Pera Müzesi en çok işin olduğu büyük Bienal mekanları. ARK Kültür, Yoğunluk Atölyesi ve Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nda da birkaç sanatçının işleri yer alıyor.
2. PERA MÜZESİ: SANAT TARİHİ SORGULANIYOR
Pera Müzesi'nin klasik sanata ağırlıklı koleksiyonuna referans verir şekilde sanat tarihini sorgulayan işler Müze'de yer alıyor. Alejandro Almanza Pereda, müzenin koleksiyonundaki bir işi kaldırıp yerine Boşluk Korkusu işini yerleştirmiş. Fred Wilson'ın geniş bir alanı kaplayan Afro Kısmet yerleştirmesi siyahilerin Osmanlı kültüründe oynadığı rol üzerinden müzelerin ve sanat kurumlarının tarihi dışlama mekanizmalarına bakıyor. Louise Bourgeois, Aude Pariset, Gözde İlkin, Lee Miller gibi sanatçılarla sanat tarihinde kadın meselesine odaklanan işleri görüyoruz.
3. ARK KÜLTÜR'DE ZULÜM GÖREN EŞCİNSELLERE ADANMIŞ BİR MÜZE EV
2001 yılında bir eğlence teknesine yapılan polis baskınıyla tutuklanan Mısırlı eşcinsellere adanmış bir müze-ev'le karşı karşıyayız. İsimleri, ev adresleri ve yüzleri ifşa edilen eşcinseller üzerine Mısırlı sanatçı Mahmoud Khaled, Meçhul Ağlayan Adam Müze Evi için Tasarı düzenliyor ARK Kültür binasında. Bienalin en lirik bölümünü oluşturan bu ev, Türkiye ve Mısır gibi LGBTİ'ler için hayatın zor olduğu ülkeleri bir araya getirmiş oluyor. Kitaplık, resimler, odalar ve antika parçalarla Mısırlı bir eşcinselin hayali evini geziyoruz. Bu tarz bir hayali müze evine aslında aşinayız, Orhan Pamuk'un romanından uyarlanan Masumiyet Müzesi. Khaled'in çalışması sesli sergi anlatımı gibi eklerle müze atmosferini güçlendiriyor.
4. POLİTİK İŞLER GALATA RUM OKULU'NDA
Bienalin komşuluk temasını farklı açılardan bütünleyen işler daha çok Galata Rum Okulu'nda yer alıyor. Rum Okulu'nun en görkemli alanı olan tiyatro sahnesinde Pedro Gomes-Egana'nın Eşyaların Etki Alanı yerleştirmesi karşılıyor izleyiciyi. Farklı parçalardan oluşan bir ev tasarısı olan bu çalışma devamlı olarak performans sanatçılarının katkısıyla hareket ettiriliyor. Ali Taptık'ın merdiven aralıklarına yayılan ve online mecrada da devam eden Dostlar ve Yabancılar fotoğraf çalışması kent içinde insanların karşılaşma olanaklarına bakıyor. Dan Stockholm, Andrea Joyce Heimer, Olaf Metzel, Jonah Freeman & Justin Lowe, Leander Schönweger'in çalışmaları ev, mekan ve yaşam arasındaki ilişkiye bakıyor.
5. ZAYIF BİR MEKAN: İSTANBUL MODERN
Geniş bir alan olmasına ve birçok sanatçının işi olmasına rağmen en zayıf bulduğum alan İstanbul Modern'deki bölüm. Xiao Yu'nun Zemin işi Modern'in bahçesinde karşılıyor bizi. Çin'den iki bakıcısıyla birlikte getirilen bir eşek iki ay boyunca hayatını burada sürdürecek. İş modern insanın hayvanları evcilleştirme süreci üzerine, ancak bir yandan da canlı hayvanın kullanımı nedeniyle tartışmalara gebe. Modern binasının içinde de bizi Güney Koreli sanatçı Young-Jun Tak'ın Objelerin Sessizliği ve Belagatı işi karşılıyor. Müzenin tepesine ters bir şekilde asılmış bu iş aslında sanatçının bir dönem yaşadığı ev. Haberlerde hep duyduğumuz şu küçük evlerden. Adel Abdessamed'in Feryat heykeli görsel olarak en güçlü işlerden ve insanlık tarihindeki trajedileri simgeliyor. Zimbabwe'de yaşayan sanatçı Yonamine'nin Siyaha Geri Gitmek tabloları Afrika ve Avrupa'daki görsel imgelerin karşılıklı bir okumasını yapıyor. Kemang Wa Lehulere kara tahtalar ve sıralar aracılığıyla karşıtlıklar içindeki dünyanın tarihle olan ilişkisini irdeliyor. Rayyane Tabet'in Kil Ayaklı Dev Heykel işi de kentsel dönüşüm sürecine Beyrut'daki bir hikaye üzerinden bakıyor.
6. KÜÇÜK MEKANLARI ATLAMAYIN
Bienal'de bir sanatçı kolektifinin atölyesi olan Yoğunluk Atölyesi de kullanılıyor. Sanatçıların bir mekan olarak ışık ve karanlıkla ilişkili işi yer alıyor. Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nda da İstanbul Modern'deki zincirli merdivenden tanıdığımız Monica Bonvicini'nin, Tuğçe Tuna'nın ve Stephen Rhones'un işleri yer alıyor. Ayrıca Burçak Bingöl'ün seramikten yaptığı gözetleme kameraları da bienal mekanlarının kapıları başta olmak üzere birçok açık alanda izleyicileri "gözetleyecek".
7. KOMŞULUK, EV, MEKAN, DOĞA
Bienal'in teması "İyi bir komşu..." Ancak mesele hem tarihsel bir yerden ele alınıyor, hem de komşuluğun günümüzdeki yansımaları ev, mekan, kent, doğa, gündelik hayat gibi başlıklar üzerinden inceleniyor. Komşuluk aslında nostaljik bir imge değil, geçmişi ve bugünü anlama çabamıza dair anahtarlardan sadece biri. Akunyili Crosby'nin çocukluğundaki ev imgelerinden yola çıkan işi Nijerya'yla İstanbul arasında bir iletişim kuruyor. Mark Dion'un İstanbul'un İnatçı Otları çalışması doğayla olan ilişkimize bakıyor. Andrea Joyce Heimer'in resimleri aile yaşamını karikatürleştiriyor. Fernando Lanhas'ın çalışmaları mimarlık tarihi üzerinden mekanla olan ilişkimize bakıyor. Sim Chi Yin'in Sıçan Kabilesi fotoğraf serisi Singapur'daki küçük evleri karşımıza getiriyor.
8. KÜRATÖRLER NE DİYOR?
Sanatçı ikilisi Elmgreen ve Dragset, uzun süredir kendi sanatsal çalışmalarında da komşuluk kavramına dokunan işler üretmişti. Daha önceki İstanbul Bienallerinde de işlerini gördüğümüz sanatçılar ev ve insanlar arası ilişki üzerine birçok işe imza attılar. "Teknoloji yaşamlarımız üzerinde önemli belirleyicilerden biri oldu ve komşuluk ilişkileri de değişti. Komşumuz artık yanımızda oturan biri değil, dünyadaki çok uzaktaki biriyle de komşu olabiliriz. Bu uluslar arasılaşma içinde komşuluğun kavramı, nereye ait olduğumuz ve kim olduğumuz karmaşıklaşıyor." diyorlar. Ve "Bu Bienal farklı şekillerde bir arada yaşamayı ve daha az korkmayı öneriyor."
9. TÜRKİYE'DEN SANATÇILAR
İstanbul Bienali Türkiye'den sanatçıların dünya sahnesine adım atmaları için her zaman önemli bir basamak oldu. Bu Bienal'de de Türkiye'den birçok sanatçının işlerini göreceğiz. Candeğer Furtun ilk İstanbul Bienali'ne katılan sanatçılardan ve bu Bienal'e tekrar katılarak bir anlamda 30 yıllık tarihi birleştiriyor. Volkan Aslan, Alper Aydın, Burçak Bingöl, Erkan Özgen, Ali Taptık, Tuğçe Tuna, Bilal Yılmaz ve Yoğunluk Atölyesi sanatçılarının işlerini de görüyoruz. Gözde İlkin, Pera Müzesi'nde bir odayı doldurarak neredeyse bir solo sergiyle karşımızda.
10. FEMİNİZM VE QUEER
Küratörler daha önceki işlerinde de temaları farklı olsa da feminist ve queer perspektifi yansıtmış isimler. İstanbul Bienali'ndeki küratörlük pratiklerinde de daha geniş bir perspektifin parçası olarak queer'i yerleştirdiklerini söylüyorlar. Queer ve feminist düşünceyle üretim yapan dünyadan ve Türkiye'den birçok sanatçının işleriyle karşılaşacağız. Mahmoud Khaled'in ARK Kültür'de yer alan hayali müze evi, Gözde İlkin'in günümüzdeki erkeklik meselelerini sorgulayan çalışmaları, Louise Bourgeois gibi feminist sanatın köşe taşı sanatçılar ve seramik üzerine çalışan iki farklı kuşaktan feminist sanatçı Candeğer Furtun ve Burçak Bingöl'ün işlerini görüyoruz.