Ayben: Toplumsal konular 2 dörtlükle anlatılamayacağından rap yapıyorum!
Ayben 10 yılın ardından, Rap müzikle ilgilenmeyenlerin dahi bir sonraki şarkının neler anlatacağını merak ederek heyecanlanacağı "Başkan" albümüyle, içindeki 'sahalara geri dönmeliyim' hissine kulak verdi. Rap müziğin özgürlük olduğunu vurgulayan sanatçıyla keyifli sohbetimize buyurun!
DUVAR - Türkiye'nin ilk kadın rapçisi Ayben, solo kariyerine verdiği 10 yıllık arayı heyecanlı ve anlatacak çok şeyi olan bir albümle sonlandırdı. Yeni albüm "Başkan"da, bu süreçte değişen sosyal ve toplumsal olayları gözlemleyen Ayben, kadına yönelik şiddeti, sosyal medya bağımlılığını, içerisinde bizi küçülterek yok eden sistemi eleştiriyor.
Ayben, "Bir Rap şarkısı nasıl yazılır, lütfen lütfen söyler misiniz?" gibi garip sorularımı, beni yadırgamadan samimiyetle yanıtladı... Yeni albümü "Başkan"ı kadınlara ithaf eden Ayben, ağabeyi Ceza ile kolektif çalışmaktan, Rap'in felsefesine; albümsüz geçen yıllardaki gözlemlerinden, hangi müziği dinlediğine kadar anlattı. 'Bir daha böyle uzun bir aranın olmayacağı' sözünü de almış bulunduğumuz sanatçıyla sohbetimize buyurun!
10 yılın ardından hem müzik hem de içerik açısından keyifli bir albümle geri döndünüz. Müziğe bakışınız, müzik anlayışınız bu süreçte nasıl değişti?
Açıkçası müzik, müziğin her alanı benim için her zaman özgürlük demekti; dolayısıyla müziğe bakışım çok değişmedi. Rap müzik yapıyorum, o benim için apayrı bir şey, hayatımdaki yeri de farklı çünkü aktif olarak onu icra ediyorum. "Sözlü savunma sanatı" diyorum ben Rap müziğe... Ve o benim özgürlük alanım. Dolayısıyla bu tanım benim için değişmedi. Fakat müzikten hiçbir şekilde uzak kalamıyorsunuz; dışarıdan izliyorsunuz bir yandan, diğer yandan single yaptım, complationlarda yer aldım, çeşitli organizasyonlara, workshoplara dahil oldum. Çok da uzak kaldığım söylenemez. Fakat bir olgunlaşma ve izleme süreci oldu 10 yıl benim için. Bu süreçte kendimi konular anlamında beslediğimi düşünüyorum. Etrafı gözlemleyip, geri döndüm!
'BAŞKAN ŞARKISI DA BİR GÖVDE GÖSTERİSİ'
Başkan'da söylediğiniz gibi "Kimsede dert yok gibi şarkılarda söz yok aşktan başka!" Rap her zaman toplumsal olaylara dair söylenilen bir müzik türü. Albümsüz geçen 10 yılda, kendinizi nasıl ifade ettiniz?
Ben ilk işe başladığım zaman albüm çıkarıp göz önünde olmayı hayal etmemiştim. Ama işin getirisi o yöne doğru kaydı ve ben böylelikle ilk albümü çıkardım. Bu "Başkan" şarkısının, yani albümümün ilk cümlesi ile, ilk albümüm olan "Sensin O"nun ilk cümlesi aynı. İkisi de aynı şekilde başlıyor: "Son kez zorlandın, son kez hor görüldün bak baştan başlar." Başkan'da da son kez zorlanmadan, hor görülmeden baştan başladığımı ifade ediyorum.
Dolayısıyla iki şarkı birbiriyle bağlantılı. "Kimsede dert yok gibi şarkılarda söz yok aşktan başka" kısmı şöyle ki; biz Rap müzik yapanlar olarak biraz daha eleştiriliyoruz, battle ruhu ruhumuzda var ya... Başkan şarkısı da öyle bir gövde gösterisi. Fakat herhangi başka türde bir albüm çıktığı zaman, bütün konu, başından sonuna kadar aşkla, terk edilmekle, aşık olmakla ilgili olabiliyor. Ben sürekli battle yapmakla ilgili eleştirilebilirken, diğer taraf sürekli aşka dair söylediği için bir eleştiri almıyor. Yani insanlar bundan bir türlü bıkmadı... Ayrıca benim müziğim daha toplumsal konuları işlemeye müsait bir müzik, çünkü günlük hayatı, gözlemlerimizi işliyoruz. Dolayısıyla, ben de bunu yapıyorum; yaşamdan bahsediyorum. Daha konuşur gibi, direkt anlatma fırsatım varken ben de bunu kullanmayı tercih ediyorum.
Uzak kaldığım süre içerisinde yaptığım çalışmalara gelirsek; Berlin'de Ayben olarak bir tiyatro oyununda yer aldım 2 yıl boyunca. Festivalde de ödül alan bu tiyatro benim için bambaşka bir deneyim oldu. Sahnede olmak, tiyatro ruhu gerçekten çok heyecan vericiydi. Kendim olarak, kendi şarkımla yer almamış olmama rağmen, yine de o heyecanı paylaşabildim.
Mısır'a gittim, birçok farklı ülkeden rapçilerle 1 hafta boyunca bir odaya kapanıp, sadece ürettik. Sonra bu projeyi İskenderiye ve Kahire'de konser olarak hayata geçirdik. Bu da oldukça heyecan verici bir deneyimdi. Ne kadar ara verirsem vereyim, müzikten uzak kalamadım! Örneğin Türkçe Rap adına bir toplama albümü yapılıyor, benim de yer almamı istiyorlar. Hüseyin Karadayı ve Serkan Çağrı bir albüm yaptı mesela, ilk Türkiyeli kadın besteci Kevser Hanım'ın bestelediği bir şarkıya buralı ilk kadın rapçi olarak beni dahil etmek istediler. Bu şekilde birbirinden farklı çalışmalarda yer aldım.
Müziğimi elimden geldiğince, her yere ulaştırmak istiyorum. Hepimiz elimizden geldiğince, kendimizi müzikle ifade ediyoruz, herkes kendi dilini konuşuyor ve bunu ortak bir noktada buluşturmak beni çok mutlu ediyor.
Başkan'ın oluşum sürecinde müzikal anlamda kimlerden etkilendiniz? Kimleri keyifle dinliyorsunuz?
Ceza, abim olmasının yanı sıra gerçekten hayranlık duyduğum bir sanatçı. Onun müzikal anlmanda dinlediği, bana da söylediği gruplara, kişilere kulak vermeye çalışıyorum. Reggae, elektronik müzik, yerli ya da yabancı pop müzik... İyi müziği kategorize etmeden yakalamaya çalışıyorum.
Benim olmadığım süre içerisinde genç arkadaşlar Rap müzikte çok güzel işler çıkardılar, onları da takip etmeye çalıştım. "Başkan" benim duymak istediklerimi yaptığım bir albüm oldu. Altyapıları seçtik, müzisyen arkadaşlarımla, onları ben yönlendirdim bazı konularda, aranjelere birebir dahil oldum. Müziğin hissettirdiğini yazdım, Başkan'ı ortaya çıkardım.
'BAŞKAN 'ARTIK SAHAYA İNMEYELİM' HİSSİ İLE OLUŞTU'
Solo kariyerinize verdiğiniz uzun arada, bir albümle geri dönmeyi planlıyor muydunuz? Yoksa bu süreçte "Artık daha fazla içimde tutamıyorum!" dediklerinizle, bir anda mı ortaya çıktı Başkan?
Her ikisi de söz konusu aslında. Dönmemeyi düşündüğüm zamanlar da oldu. "Bir daha bunun içerisine girmek istemeyebilirim" dediğim, şüpheye düştüğüm dönemler oldu. Herkes gibi... Bir yandan da dışarıda olma, gözlemleme süreci var. "Sahaya inmeliyim artık" hissi de geliyor. Çünkü yazmaya devam ediyorum, uzak da dursam. İnsanların bilmediği belki 3-4 albümlük yedekte şarkım vardır... Dolayısıyla üretim devam ediyor ve dinledikçe kendim bir şeyler yapma hissi ile tatmin oluyorum, fakat sevenler de bırakmıyor sizi. Kemik bir kitle var sabırla albüm istiyorlar. Belki de haksızlık onlara böyle yapmış olmak, bu kadar uzak durmak ama galiba biriktirdim de. Artık bir noktadan sonra dediğim gibi "Artık sahada olmalıyım ve insanlara derdimi anlatmam gerek" noktasına geldim. Anlatabildiğime de inanıyorum.
Albümün etkileyici parçalarından birisi de, kadına şiddete, kadın cinayetlerine, istismara ve tacize dair söylediğiniz "Umut Var." Türkiye'de kadın müzisyenlerin bu konuya yaklaşımı ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Ben kendimde böyle bir sorumluluk hissettiğim için bunu yaptım. Diğer müzisyenler böyle bir sorumluluk hissedebilir veya hissetmeyebilirler. Bunu yapan kişiler var, fakat yapılanlar, benim yapmış olduğum şey de yeterli mi bilmiyorum. Benim elimden gelen buydu, müziğimin içerisinde beni dinleyenlere anlatmaya çalıştım, hem kadın hem erkek dinleyicilerime. Şiddetin, istismarın, tacizin, cinayetin ne kadar yanlış olduğunu olabildiğince direkt olarak dinleyicilerime aktarmaktı benim yapabileceğim. Aylin de yapmıştı örneğin "Güldünya" şarkısıyla. Bunun örnekleri yok değil ama benim açımdan böyle gelişti.
'RAP'İN BİR MATEMATİĞİ VAR!'
Lütfen bir Rap şarkısı nasıl yazılır anlatın! Hem metnin uzunluğu, hem kafiyeler hem de anlam bütünlüğü bakımından bu keyifli süreç nasıl işliyor?
Anlaşılır olmak keyifli kısmı daha da keyifli kılıyor! Mecazlar kullanıyoruz ve kelimeler çok hakim olmak gerekiyor. Türkçe yazmak daha da zor çünkü kelimeleri yabancı dillerdeki gibi bozmak o kadar da kolay değil, mecaz kullanabiliyoruz. Evet, Türkçe çok esnek birçok kelime birçok farklı anlama çıkabiliyor ve her iki anlamda da bunu değerlendirerek sözlere yansıtmak lazım. Bir şarkının oluşum sürecinde ben önce altyapıyı dinliyorum. Ritmi alıyorum, kurcalıyorum. Zaten melodi öyle bir şey hissettiriyor ki; ilk cümle çıkıveriyor. Dolayısıyla şarkı konusu ve konsepti akmaya başlıyor.
Mesela 'kafiyeleri bulayım, ilk satırları bulayım, ortasını da sonradan doldurayım' gibi bir yol izlemek bana göre değil. Bence bu anlam bütünlüğünü yakalamayı zorlaştırıyor. Benim için düzyazı gibi bir akış söz konusu. Fakat işin bir matematiği de var. Bir harf bile çok ciddi fark yaratabiliyor. O kadar iyi oturması lazım ki her şeyin, oturup üzerinde ciddi bir mesai harcamak gerekiyor. Ama bu sanırım çocukluğumdan beri bu işin içinde olduğum biraz yetenekle biraz da kendimi geliştirmiş olmamla bu şekilde oturdu bende. İlk zamanlara göre kıyasladığımda kendimi çok daha iyi buluyorum.
Sanki birçok kişi aynı anda çalışıp müzikle senkronize olacak şekilde yaratıyorlar bir parçayı... Çok sesli bir oluşumdan çıkmış gibi!
Beynimde 5 kişiyim! Daha fazlası da var (gülüyor)... Hepsi bir şeyler söylüyor ve ben onları müzikal zeminde birleştiriyorum.
Toplumsal olaylara dair söyleme eğilimi en çok Rap müzikte karşımıza çıkıyor. Rap, 'söyleyecek çok şeyi olanların müziği' midir?
Rap en başından beri isyan ve protesto ruhuna sahip bir müzik türü. Çok fazla kelimeler kullanıyoruz, akış çok hızlı. Bir şarkımız birçok paragraftan oluşuyor. Bu da çok fazla alan yaratıyor. Toplumsal konular da zaten 2 dörtlükle anlatılamayacak kadar fazla. Dolayısıyla biz bunu yapabilmeye biraz daha müsaitiz. Direkt cümleler kullanıyoruz, daha sert geliyor kulağa.
İlk zamanlar, Public Enemy'nin, N.W.A'in, Run DMC'nin yaptığı şey de o; onlar da siyahların sorunlarını anlatıyorlar şarkılarında. Türkiye'deki örneği de bizim için böyle. Rap müzikte bunun yerine daha eğlenceli konulardan bahsedenler de var, tamamen tercih meselesi.
Rap dediğim gibi özgürlük! Aşk şarkısı Rap'te olmaz mı? Olur tabi ki! Çok şahane de olabilir hatta.
'CEZA'YA DUYDUĞUM HAYRANLIK BAMBAŞKA'
Albümdeki "Fenomen" şarkısını Ceza ile birlikte yaptınız. Abiniz Ceza'yla çalışmak sizin için nasıl bir deneyimdi?
Heyecan verici! Benim ona karşı duyduğum hayranlık bambaşka. Ben onun olduğu seviyeyi ulaşılmaz olarak görüyorum. Abim olduğu için değil, yaptığı müziği gerçekten en hakkını vererek yapan isim olduğunu düşündüğüm için. Çünkü uluslararası seviyede de üst düzey bir sanatçı.
İşini çok seven ve disiplinli biri. Bazen ona şarkılarımı dinletirken çekiniyorum; çünkü çok ağır eleştiriyor! Bu albümde onu yaşamadım, gerçekten çok sevdi albümü ve ciddi bir şekilde sahiplendi. "Yaşasın, bu sefer başardım ve Ceza buna tamam dedi!" diyebildim. Bu paha biçilemezdi. Hele ki albüme konuk olması ve altyapıyı kendi yapmak istemesi benim için inanılmaz bir tecrübe oldu. Normalde o altyapıları hazır almayı tercih etmezdi. Fakat birebir masabaşına oturduğu ilk albüm çalışması benimkisi oldu.
Birlikte çalışmak keyifli, bir araya geliyorsunuz herkes kendi söyleyeceği kısmı yazıyor. Fakat konuyu belirledikten sonra sözler birbirine bir şekilde uyum sağlıyor. Mesela birebir karşılıklı söylediğimiz bir kısım var, orada fikir alışverişi yaptık. Güzel bir ortaklık olduğunu düşünüyorum.
Bir daha böyle bir ara olmayacak, değil mi? Yeni projeleriniz nelerdir?
Olmaz! Rap camiasından arkadaşlarımın ve aynı şirkette çalıştığım arkadaşlarımın yeni çıkacak olan albümlerine konukluklarım var. Konserler var! Adana, İzmir ve Ankara'da. İkinci klibimiz gelecek, yeni bir single fikri var. Mart ayında Belçika'da bir kadın Hip-Hop festivaline konuk olacağım, 8 Mart için. Aynı festivalden Türkiye'de de var. İkisine de gitmek istiyorum...
Durmayacağım, niyetim bu! Hazırlık aşamasında da işler var. 2018'i dolu dolu geçirmeyi planlıyorum.