Genç sanatçılar bir arada: BASE
Güzel Sanatlar Fakültelerinden yeni mezun sanatçılara yönelik çağrıyla kurulan BASE sergisini küratörü Derya Yücel'den dinledik. Yücel, "Genç sanatçıların üretimlerine görünürlük sağlayan kurumlar ve mekanlar ne yazık ki nicelik olarak üretim ve paylaşım dengesini sağlamakta yetersiz" dedi.
DUVAR - Genç sanatçıların üretimlerini sergileyebilecekleri alanlara bir yenisi eklendi. Güzel Sanatlar Fakültelerinden yeni mezun sanatçılara yönelik açık çağrıyla oluşturulan BASE 21-24 Aralık tarihleri arasında Galata Rum Okulu'nda görülebilir. Sergiyi ve BASE'in hedeflerini küratör Derya Yücel'den dinledik.
BASE nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? BASE genç sanatçılar için nasıl bir olanak sağlayacak?
Genç sanatçıların üretimlerine görünürlük sağlayan kurumlar ve mekanlar ne yazık ki nicelik olarak üretim ve paylaşım dengesini sağlamakta yetersiz. Var olan alanlar kariyerlerinde belirli bir olgunluğa gelmeden genç sanatçıların üretimlerine sahip olma konusunda çoğu kez çekimser. Dolayısıyla, BASE katılımcıları gibi henüz sanat üretimine yeni başlamış, yeni mezun olmuş, üretimini motive edebilecek destekleri henüz yakalayamamış sanatçı adayları açısında bu manzara biraz daha sıkıntılı. Bu açıdan, yeni mezunlara ya da kariyerinin başında olan gençlere yönelik görünürlük sağlayan ve sürekliliğini devam ettirebilen çok az platform kalmışken, karşılaşma yaratabilecek her platformun varlığı değerli. Mezuniyet sonrasında iletişim kanallarını genişletmek ve sanat alanında aktif olarak rol alan profesyonellerle tanışmanın genç sanatçıların kariyerleri açısından önemli bir şans olduğunu söylemem gerekir. Base’in yaratmaya çalıştığı en önemli olanak da bu diyebilirim.
BASE'in çok geniş bir danışma kurulu ve jürisi var. Nasıl bir birliktelikten doğdu BASE ekibi?
Sanat eğitimi almış olan yeni mezun genç sanatçılara görünürlük kazandırmayı amaçlayan BASE, Ali Kerem Bilge, İdil Berkant ve Aslı Boduroğlu'nun şekillendirdiği bir proje olarak başladı. Projenin olgunlaşma sürecinde katıldığım ve küratörlüğünü üstlendiğim BASE'in oluşum sürecinin ise sanat alanından profesyonellerle yoğun bir düşünce, paylaşım ve işbirliği ile geliştiğini söyleyebilirim. Base seçici kurulu yerel ve uluslararası sanat profesyonellerinden oluşuyor. Akademisyen, sanatçı, sanat tarihçi, küratör, koleksiyoner ve galeri yöneticilerinden oluşan 23 kişilik seçici kurul, farklı perspektiflere sahip aktörlerin bakışı ve seçim sürecine katılımı açısından son derece zenginleştirici oldu.
Toplamda 51 üniversiteden 1000'e yakın başvuru gelmiş. Ve 31 üniversiteden 108 sanatçının işleri seçilmiş. Küratör olarak baktığınızda Türkiye'deki sanat öğrencilerinin başvurularını, önünüze gelen işleri nasıl değerlendirirsiniz?
Genç sanatçı adaylarının farklı bakış açıları sonsuz anlam ve ifade olanaklarının yansıması olarak görülebilir. Bu anlamda, katılımcılar seçilirken de bu çeşitliliği yansıtabilecek bir yönelimde olmaları ve sanat aracılığıyla kendilerini ifade etmelerinde belirli bir olgunluğa gelmiş olmaları gözetildi ve üretimlerinin dolaysız şekilde kamuyla paylaşılması hedeflendi. Türkiye genelinde aktif olarak eğitim veren 60'dan fazla güzel sanatlar fakültesi mevcut. Ancak ne yazık ki üretim niteliğini besleyecek eşit olanak ve imkanlara sahip değiller. Bu nedenle sanat alanına katılan genç sanatçıların ağırlıklı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi merkezlerden mezun olduğunu biliyoruz.
Base'de yine bu kentlerden mezun olan gençler ağırlıkta olsa da Çanakkale, Sakarya, Mersin, Muğla, Nevşehir, Afyon, Batman gibi Türkiye’nin 20 farklı kentinden katılan genç sanatçı adayları arasındaki farklılıklar, benzerlikler, kesişmeler ve zıtlıkların bir arada görülebilmesi projenin bana en ilginç gelen yanıydı. Sonuç olarak sergide izlenen çalışmalar, sanat eğitimi alıp kendi pratiklerinde yön bulma konusunda hevesli ve heyecanlı genç sanatçı adaylarına ait. Base gibi oluşumların sanatçı adaylarının ilk önce hem kendi kuşağı hem de sanat profesyonelleri ile temasını sağlaması önemli. Neler oluyor, sanatsal pratiğim nerede ve nasıl şekillenebilir gibi soruları ortaya çıkarmaya teşvik etmek bile değerli.
Bu kadar farklı okuldan ve ekolden sanatçının işini nasıl bir araya getirdiniz? Eserleri hangi başlıklar etrafında göreceğiz?
BASE sergisinin izleyici ile paylaşılmasında tercih ettiğim küratöryel yöntem “kavramsal çerçeve” metodu üzerinden şekillenmedi. Bu tür bir yöntem açıkçası BASE’in üstlendiği misyon ve gerçekleşmesi yönünde uygulanan adımlarla uyumlu bir strateji olmazdı. Sergileme metodu ve küratöryel çalışmam sanatçılar ve üretimlerine yönelik olarak çokseslilik içindeki bireysellikleri, farklılıklar içindeki kesişmeleri, çeşitlilik içindeki paralel duruşları ortaya çıkarmaya yönelik oldu. Bu nedenle, BASE’e katılmaya hak kazanan 108 genç sanatçının içerik ve konu ya da biçim ve form olarak temelde odağına aldığı temaları belirleyerek, sergi mekanının da fiziksel koşulları çerçevesinde sergiyi üç ana başlığa ayırdım. Bunlar, Bilgi, İnsan ve Çevre olarak şekillendi.
Sergi mekanı olarak neden Galata Rum Okulu’nu seçtiniz?
Pratikte iki neden benim için anlamlı diyebilirim. Öncelikle geniş bir katılımcı sayısının olduğu bu kapsamda bir etkinlik ve onlarca sanat üretiminin bir arada izlenebileceği bir sergileme için mekanın fiziksel kimliği son derece uygundu. İkincisi de mekanın kendi kimliği çerçevesinde ticari kaygılardan uzak ve kar amacı gütmeyen bir kurum olması, programında oldukça nitelikli etkinlik ve sergilere ev sahipliği yapması.