Heykellere tahammül edemeyen kayyımlar
Hükümet, belediyelere atadığı kayyımlar eliyle sembol niteliğindeki insanların heykellerini kaldırdı, parkların ismini değiştirdi ve Kürtçe eğitim veren kreşleri amacından uzaklaştırdı. Bu eylemlerin amacı hafızasızlaştırma ve asimilasyon olarak değerlendiriliyor.
DUVAR - Tarihe, 28 Şubat 2015 “Dolmabahçe Mutabakatı” olarak geçen sözleşmenin 7 maddesi, “Kadın, kültür, ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri…” diye başlıyordu. Bu tarihte Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) yönettiği belediyelerin tabelaları iki dilliydi. Mardin gibi çok etnisiteli illerde Türkçe ve Kürtçenin yanı sıra Süryanice ve Ermenice de yer alıyordu.
DBP’li belediyelerin çok dillilik ile ilgili diğer çalışmaları arasında yayınladıkları iki dilli dergiler ile kitaplar, çocuklar için açılan kreşler, kültür kurumları yer alıyordu. Şehir tiyatroları da Kürtçe ağırlıklı da olsa iki dilde oyunlar sahneliyorlardı. Sadece bir kez, 2009 yılında gerçekleşen Diyarbakır Heykel ve Taş Sempozyumu sayesinde Diyarbakır’ın neredeyse bütün semtleri heykel ile tanışmıştı.
Yine “Dolmabahçe Mutabakatı”nın konuşulduğu yıllarda çevreyle ilgili sivil örgütlerin sayısında bir artış gözlenmiş, bu örgütler belediyelerle birlikte çevre sorunlarını gidermeye çalışmışlardı. Örneğin, Dicle Üniversitesi’nin Hevsel Bahçelerindeki ağaçları kesmesinin önüne belediyelerle birlikte yine sivil toplum örgütleri geçmişti.
Mutabakatın konuşulduğu tarihte, 7. maddenin öngördüğü çalışmalar, herhangi bir yasal-anayasal güvence altında olmasa da pratikte hayat bulmuştu. Dolmabahçe’de deklare edilen mutabakatın maddeleri henüz tartışılıyorken Recep Tayyip Erdoğan mutabakatı tanımadığını ilan etti. Bundan sonra her şey çok hızlı gelişti ve bütün bölge bir anda çatışmaların içinde buldu kendisini.
Çatışmalara rağmen faaliyetlerini devam ettiren belediyelere yönelik karalama kampanyaları yoğunlaştı ancak bütün kurumlarıyla çalışmalarını sürdürdü. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal’e (OHAL) kadar. Bundan sonra ülke Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile idare edilmeye başlandı. Ülkenin her tarafından KHK’ler nedeniyle mağdur edilen insan haberleri gelemeye başladı.
Bu süreçten belediyeler de payına düşeni aldı. DBP’li 103 belediyeden 99’una kayyım atandı. Binlerce insan işinden oldu. Belediye bünyesinde çalışmalarını yürüten kurumların kimisinin kapısına kilit vuruldu, kimisinin içeriği boşaltıldı.
SEMBOL HEYKELLER KALDIRILDI
Belediyelere atanan kayyımların ilk icraatları arasında kültür kurumları ile kadın kurumlarının çalışanlarını işten çıkarmak oldu. Sembol niteliğindeki heykeller kaldırıldı. Parkların isimleri değiştirildi. Bu görünür uygulamalar tepkiye neden oldu elbette ama bu karardan dönülmedi. Hükümetin atadığı kayyımların bu uygulamalardan geri adım atmasını beklemek de esasen saçma bir beklentiydi. Dolmabahçe Mutabakatı için “Yok böyle bir şey” denildikten sonra memurların buna itiraz etmeye gücü yetmezdi.
DBP’li belediyeler tarafından yaptırılan heykeller KHK’ye ihtiyaç duymadan, belediyelere atanan kayyımların inisiyatifiyle kaldırıldılar. Birkaçını şöyle sıralamak mümkün:
11 Ocak 2016’da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde duran iki Lamassu heykeli ve Rojava Parkı’ndaki Roboski Anıtı kayyumlar tarafından kaldırıldı. Diyarbakır Kayapınar Belediyesi, Mervani Parkı’ndaki rölyefleri kaldırdı. 25 Şubat 2017’de Şırnak'ın Cizre Belediyesi'ne kayyum olarak atanan ilçe kaymakamı Ahmet Adanur, ilçe merkezinde bulunan Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın anıtını yıktırdı.
12 Mayıs’ta Urfa’nın Siverek ilçesinde, 2009’da belediye tarafından bulvara dikilen Kürt sanatçı Şivan Perwer’in heykeli kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce tahrip edildi.
11 Haziran’da Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, Uğur Kaymaz Bulvarı’ndaki Barış Heykeli, polis ve zırhlı araçların eşliğinde yapılan bir gece yarısı operasyonu ile kepçelerle yerinden söküldü. Yerine saat kulesi dikildi.
28 Haziran’da Ağrı-Doğubeyazıt’ta belediye ekiplerince yıkılan Ehmedê Xanî heykeli için kayyum tarafından ‘kazaen zarar verildi’ açıklaması yapıldı. Heykelin onarıldıktan sonra yeniden yerine konulacağı açıklanmış olsa da aradan aylar geçmesine rağmen heykel yerine konulmadı ve Ehmedê Xanî’nin adının yazılı olduğu tabela yerinden söküldü.
PARKLARIN ADI DEĞİŞTİRİLDİ
19 Mayıs’ta Van’ın Çatak Belediyesi’ne atanan kayyım Hacı Asım Akgül, Tahir Elçi’nin adını taşıyan parkı, Şehit GK Ali Ogün Parkı olarak değiştirdi.
14 Temmuz’da Cegerxwîn Kültür Merkezi’nin de içinde yer aldığı Parkorman’ın ismi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kayyımı Cumali Atilla tarafından “15 Temmuz Şehitler Parkı” olarak değiştirildi.
29 Eylül’de, Ceylan Önkol’un adının verildiği park, Lice Belediyesi kayyımı Sinan Başak tarafından kaldırıldı.
2 Ekim’de, Diyarbakır’ın Yenişehir Belediyesi kayyımı Serdar Kartal, 11 Ekim’de yaşamını yitirişinin 10'uncu yılı olacak olan Kürt yazar Mehmed Uzun’un isminin verildiği parka müdahale etti. Tepkiler üzerine parka tekrar Mehmed Uzun adı verildi ancak parkın içindeki heykel yerine konulmadı.
KREŞLER KURULUŞ AMACINDAN UZAKLAŞTI
DBP’li belediyelerin çocuklar için açtığı kreşler de kayyımların müdahalesi ile karşılaştı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Zarokistan ile Diyarbakır’ın merkez ilçesi Kayapınar Belediyesi’nin açtığı Xalxalok kreşleri kayyımların eliyle kuruluş amaçlarından uzaklaştırıldı.
DBP’li belediyeler tarafından açılan, İngilizce, Kürtçe ve Türkçe konuşulan kreşler kapatılmadı ancak birçok eğitmen işten çıkarıldı. Kreşlerin müfredatı değişti ve Türkçe eğitim başladı. Çocuklarını bu kreşlere gönderen ailelerin bir kısmı, müfredat değişikliği ile Kürtçe eğitimin kaldırılması nedeniyle çocuklarını kreşlerden almak durumunda kaldı.
Çocuklarını bu kreşlere göndermeye devam eden aileler, çocukların Kürtçe yerine Türkçe konuşmaya başladığını ve kreşte örendikleri bazı dini ritüelleri eve taşıdıklarını dile getiriyorlar. Kürtler için sembol niteliğindeki insanların heykellerinin kaldırılması, parkların adının değiştirilmesi, Kürtçe eğitim veren kreşlerin amacında uzaklaştırılması Dolmabahçe Mutabakatının boşa çıkarılmasının somut örneğidir. Devletin kayyımlar eliyle yürüttüğü bir çeşit asimilasyon ve hafızasızlaştırma çalışmasına işaret ediyor. Hükümet, yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden bu çalışmadan medet umuyor, bu çalışmanın verimini önümüzdeki seçimlerde elde etmek istiyor. Peki, bu hayali gerçekleşme şansı var mıdır? Önümüzdeki seçimlerde göreceğiz.