Zehra Su: Gürültüyü müzik diye dinletiyorlar!

Türk Sanat Müziği sanatçısı Zehra Su, 15 yıl aradan sonra 'Aşk Defteri' adını verdiği albümünü dinleyenleriyle buluşturdu. Geliri kimsesiz çocuklara bağışlanacak albümle ilgili Zehra Su “Sosyal projelerde, hayır işlerinde olmayı istiyorum. Sokak çocukları, sokağa atılan kadınlar, hapishaneler, huzurevleri... Şarkılarımı bunlar için söylemek istiyorum. O amatör ruhumu kaybetmek istemiyorum” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Şarkı söylemeyi tutku haline getiren ve müziksiz bir yaşamı hayal edemediğini söyleyen Zehra Su, uzun bir aradan sonra ‘Aşk Defteri’ albümünü sevenleriyle buluşturdu.

2002 yılında Selami Şahin, Metin Özülkü ve Şehrazat'ın eserlerinin de yer aldığı "Çek Cezanı" isimli albümü çıkaran Zehra Su, uzun süren sessizliğini "Aşk Defteri" albümüyle bozdu. Neşat Ertaş, Aysel Gürel, Sezen Cumhur Önal'ın eserlerinin de yer aldığı 10 şarkılık albümün ilk klip çalışması Kemal Başbuğ yönetmenliğinde "O Var Ya" şarkısına çekildi. Modacı Cemil İpekçi, klipteki kıyafetleri 80'li yıllara ait kumaşlardan dikti. Albüm satışlarından elde edilecek gelirin tamamı kimsesiz çocuklara bağışlanırken, Cemil İpekçi'nin albüm için tasarladığı kıyafetler ise lösemili çocukların tedavisi için yapılan bir yardım kampanyasında açık artırma ile satıldı...

45’liklerle yeniden müziğe dönen Zehra Su ile bir araya geldik. Müziğini, geçen 15 yılı ve hayatını konuştuk.

15 Yıl sonra Aşk Defteri adlı albümünüzle müziğe merhaba dediniz. Neden 15 yıl?

Her camia gibi sanat camiası da karışık. Yaşadığım zaman içerisinde sanat gerçekten hak ettiği yerde değil. Sanıyorum bundan dolayı uzaklaştım ama başka bir nedeni daha var elbette: O yıllarda büyük aşk yaşıyordum; ya sanatın ya aşkın dendi ve ben aşkı seçtim. 15 yılım müziksiz değildi ama herhangi bir yerde sahne almadım. Ama bu yıllar içinde müzik aşkı hiç bitmedi bende, aşkın bitiyor ama müzik hep kalıyor.

Hiçbir şey için geç sayılmaz. Aşk Defteri’ndeki şarkılar çocukluğumda sevdiğim şarkılardan oluşuyor. Eski 45 likler, 70’ler, 80’ler... Temiz ruhlu şarkılar diye düşünüyorum. Şimdi yeni şarkılar yapılıyor ama ben 15 yıl sonra 45’liklerle dönmek istedim.

Kuşkusuz bir sanatçı için çok uzun bir ara... Unutulmayı göze aldınız mı bu süre zarfında?

15 yıl önce de çok tanındığımı düşünmüyorum. Sevdiklerimin arasında söyledim ama ücret alarak değil. Çünkü o yıllarda iş kadını kimliğim vardı. O yüzden de unutulma kaygım hiç olmadı, ve yaşadığım o 15 yıldan da hiç pişman değilim. Meşhur olma duygum da yok, müziği çok seviyorum. keyif alarak okuyorum şarkılarımı, o şarkılarda özlemimi, hasretimi, aşkımı müzikle ifade ediyorum. Müzik bitmeyen bir serüvendir, sanat, ürettiğiniz sürece bitmez. Sanatın her dalıyla ilgilenen insan üretendir ve bunun da yaşı yoktur.

İşim gereği dünyanın her yerine gittim, mutlaka müzik vardır yolculuklarımda. Şunu anladım, sanatçı doğulur, sanatçı sonradan olunmaz, sanatla birlikte doğarsınız sanatla birlikte ölürsünüz.

Bu dönüş müzikalite olarak oldukça iddialı. Klibiniz de öyle...

Klibi ‘O var Ya’ şarkısına çektik... Çok da güzel oldu klip. Aslında yola çıkarken yaz albümü diye düşünmüştük. Ama bazı şarkılarda izin sorunu yaşayınca biraz uzadı işler. Bir de albüme çok özendim. En iyi aranjelerle, en iyi müzisyenleri bir araya getirdik. Bu da ciddi külfetti. Yunanistan’dan bir türlü izin gelmedi... Dolayısıyla albüm kışa denk geldi.

İkinci klip kış olduğu için “aşk” şarkısına çekeceğiz. Albüme gene olarak baktığımda da içime sinen bir albüm oldu. Yormadan dinlenebilen bir albüm oldu.

'SABUN KÖPÜĞÜ GİBİ ÇABUK TÜKETİLEN ŞEYLER YAPIYORLAR'

Peki günümüz müzikalitesini nasıl buluyorsunuz?

Beğenmiyorum. Artık sabun köpüğü gibi çabuk tüketilen şeyler yapıyorlar. Kuşkusuz bunlar arasında güzel şeyler de var ama genel olarak tüketime yönelik müzik üretiliyor. Sözler anlaşılmıyor, müzik ayrı bir noktada... Gürültüyü müzik diye bize dinletiyorlar. Müzik insanı dinlendirmeli, neşelendirmeli, huzur vermeli... Ama ne yazık ki herkesin ‘sanatçı’ olduğu bir toplumdan neler bekleyeceğiz ki!

Peki, dijital bir çağdayız ama siz albüm çıkartmayı tercih ettiniz Çeşitli müzik platformlarında da albümü yayımlayabilirdiniz. 

Doğru. Hatta insanlar albüm almıyor. Keşke alsalar... Bir yandan toplum yoksullaştı, asgari ücret belli, insanların alım gücü yok! Asgari ücretle yaşam savaşı veren bir toplumdan albüm almasını beklemek lüks geliyor bana. Ancak albüm almak, ona dokunmak bende çok farklı duygular bırakıyor. O anki ruh halimle alıyor ve o albümün bir hatırası oluyor. O anı hatırlıyorum ona baktığım zaman.

Tabii bir de sizin albümünüzün geliri kimsesiz çocuklara gidiyor.

Sosyal projelerde, hayır işlerinde olmayı istiyorum. Sokak çocukları, sokağa atılan kadınlar, hapishaneler, huzur evleri.... Bunlara konser vermek istiyorum. O amatör ruhumu kaybetmek istemiyorum. Yakın zamanda da bir huzurevinde konser vereceğiz. Dört buçuk yıl önce koro gelmiş oraya... İnanamadım duyduğumda. Oralarda olmazsak ne kıymeti var yaptığımız işlerin. Sosyal projelere gönüllü giden çok sanatçı arkadaşımız var ama yine de bir yerde hep eksiklikler var.

Ruhsuz bir toplum olduk. İyi insanlar da var ama duyarsızlar da çok... Paylaşmayı bilen, sevmeyi bilen, saygıyı, sevgiyi, edebi bilen insan olur. O yüzden bu kadar kalabalığın içinde yalnızız. Ben hep insanlara merhamet, empati nasip etsin diyorum. Çünkü cennette cehennemde yaşadığımız dünya.

Bir hayat var ve bu hayatın içinde hepsi var. Benim de yaşadığım çok zor zamanlar oldu ama hiçbir zaman mücadele etmekten vazgeçmedim.

Hiç 'eski'meyen şarkılarla merhaba dediniz. Kostümler Cemil İpekçi tarafından tasarlandı. Her şey 80'lere uygun... Peki sizin içinizde uhde kalanlar oldu mu?

Dostum Cemil İpekçi... Bildiği her şeyi paylaşır o. Çok şey kattı hayatıma. Birlikte hazırlandık, dönemin ruhuna uygun kostümlerle albüme renk kattı.

Son olarak kendinizi nerede mutlu hissediyorsunuz?

Elbette şarkı söylerken... Bitmeyen serüvendir ama aynı zamanda da parası olmayıp konsere gidemeyen, canlı müzik dinleyemeyen yerlerde olup müziğimi orada icra etmek, şarkılarımı onlara söylemek isterim. Parasıyla gelip nereden baksanız 1500 tl’ye biletlerin satıldığı yerlerde değil, gözlerindeki ışıkla, sevgiyle bakan, dinleyen insanların arasında olmak beni çok daha mutlu eder.