Ressam Mehmet Şirin Kurt: Kardeşimin Nusaybin'deki korkusunu çizdim

Ressam Mehmet Şirin Kurt, Anakron ismini verdiği resim sergisinde 2 yıl önce Nusaybin'de yaşanan çatışmaların ailesini etkilemesinden yola çıkarak çalışmalarını oluşturdu. Kurt, sergide satılan çalışmalarından elde ettiği gelirin bir kısmını politik sebeplerden ötürü zarar görmüş ailelere ve çocuklara bağışlayacak.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Ressam Mehmet Şirin Kurt’un "Anakron’’ isimli resim sergisi İzmirli sanatseverlerle buluşuyor. Bugün Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde açılan sergi 20 Nisan tarihine kadar ziyaretçilerini bekliyor olacak. Sanatçının "Bağ Serisi’’ isimli çalışması ise 3 Mayıs’ta Ankara Arda Sanat Galerisi’nde sergilenecek.

Uluslararası Mehmet Nuri Göçen Resim yarışması "Başarı’’ ve Diyarbakır Gençliğin Kalemiyle Polis Resim Yarışması’nda "Birincilik’’ ödülü alan Mehmet Şirin Kurt, Anakron isimli çalışmasına başlamasının asıl sebebinin 2 yıl önce ailesinin de içinde bulunduğu Nusaybin’de yaşanan çatışmalar olduğunu söylüyor. Kurt, sergide satılan çalışmalarından elde ettiği gelirin bir kısmını politik sebeplerden ötürü zarar görmüş ailelere ve çocuklara bağışlayacak.

'MUTLULUĞU ANLATAN RESİMLER ÇİZMEK İSTERDİM'

Kurt, Anakron serisini oluşturma sürecini şöyle anlatıyor:

"Bu çalışmaya başlamamın sebebi ben ve ailemin yaşadıkları oldu. 2 yıl önce Nusaybin’de yaşanan çatışmalarda buradaydım. Onlar benden uzakta çok zor günler yaşadılar. Bu yüzden gidip onları İzmir’e getirdim. Bir gün odamda resim yaparken küçük kardeşimin uykudayken sayıkladığını duydum. O an elimdeki çalışmayı bırakıp onun uykusu sırasında yaşadığı korkuyu resmettim. Onun korkusundan yola çıkıp Anakron serisini oluşturmaya başladım. Resimlerimde korku, üzüntü, endişe duygusunu vermeye çalıştım. Ben bunları çizmek yerine mutluluğu anlatan resimler çizmek isterdim. Ama bunları anlatırsam belki izleyenler de başkalarının neler yaşadığını hissedebilirler.’’

ELİMDE OLAN TEK ŞEY SANAT

Kurt, çalışmasını neden Anakron diye isimlendirdiği sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

“Şu an yaşadıklarımızı çağına uymayan şeyler olarak nitelendiriyorum. Gün geçtikçe bir çağ ve olay kırılmasının içinde asılı kalmaktayız. Ve bende bu çağda zamansız asılı kaldım. Geçen süreçleri değerlendirdikçe günümüzde yaşanan olaylar, ekonomik krizler, siyasi çatışmalar, bireysel biliş çöküşü ve sosyokültürel çöküşlerin içinde buluyoruz kendimizi. Toplum olarak daha ileriye gitmemiz gerekirken kronolojik bir kırılma yaşayıp geriye doğru bir çöküş yaşıyoruz. Ben de içerden görünmeyenleri dışardan gösterebilmek için bu zaman bozumunu/kırılmasını en minimale indirgeyip, olayları/duyguları ayna rolüyle göstermek istedim. Benim elimde olan tek şey sanat ve bunu ancak boyamla ifade edebilirim. Bu yüzden verebileceğim en güzel mesaj resimle olur diye düşünüyorum. Dünyadaki olumsuz şeyleri belki böyle köreltebilirim."