Tepedeki Sahne: Bir karşı mekan denemesi!
Sahnesinden elektrik tesisatına, perdelerinden taburelerine hemen her şeyi türlü dayanışma biçimiyle oluşturulmuş olan Tepedeki Sahne, 3 aydır her hafta mahalle sakinleri ile birlikte çeşitli etkinlikler yapıyor. Çiğli Halkevi’nin ev sahipliğinde mahalleli ile buluşan sanatçıların amacı ise Tepedeki Sahne ile bir karşı mekan denemesi yapmak.
İZMİR - İzmir’de Çiğli Güzeltepe Halkevi içerisine kurulan ve alternatif kültür yaratma iddiasıyla yola çıkan Tepedeki Sahne, yaptıkları kültür sanat etkinlikleriyle her hafta mahalle sakinleri ile buluşuyor.
Moyo Masal, Praksis, Şubadap Çocuk, Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu, Tiyatro Terminal, Tiyatro Kalemi, Yenikapı Tiyatrosu, Yol Sahne, Uçurtma Çocuk Dergisi, İşçi Filmleri Festivali, Uçan Pelerin Kukla Tiyatrosu, İlker Kılıçer ve İmece oyuncularının çabalarıyla başta çocuklar olmak üzere Güzeltepe Mahallesi’nin sakinleri her hafta tiyatro, müzik ve sinema ile buluşuyor.
Sahnesinden elektrik tesisatına, perdelerinden taburelerine hemen her şeyi türlü dayanışma biçimiyle oluşturulmuş olan Tepedeki Sahne, 3 aydır her hafta mahalle sakinleri ile birlikte çeşitli etkinlikler yapıyor. Çiğli Halkevi’nin ev sahipliğinde mahalleli ile buluşan sanatçıların amacı ise Tepedeki Sahne ile bir karşı mekan denemesi yapmak.
MEKANSIZLIK KÜLTÜREL BİR KESİNTİYE YOL AÇTI
Moyo Masal Tiyatrosu’ndan Duygu Şahlar, karşı kültür çalışması fikrinin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor:
"Özellikle son 15 yıllık kültürel atmosfere bakıldığında konserlerin, tiyatro oyunlarının sayısı azalmış, bağımsız sinemacıların zorluklarla çektikleri filmlerini gösterecek yerleri yok, muhalif müzik gruplarının konser yapabileceği alanlar oldukça sınırlı. Bu durum, sanatçıların üretimini de engelleyen bir faktör haline geliyor. Üretilen albüm sayısı, yeni tiyatro oyunları, kitaplar, dergiler vb. yeni kültürel ürünlerin sayısı buna paralel olarak epey azaldı. Çıkış mümkün, ama bunun için kültür sanat insanlarının da önemli bir çaba göstermesi gerekiyor."
TEPEDEKİ SAHNE BİR KARŞI MEKAN DENEMESİDİR
Karşı kültür fikrini uygulamaya geçirmek üzere atılan bu adımın pek çok kentte yansımasının görüldüğünü de ifade eden Şahlar, "Tepedeki Sahne mahalle sakinlerine nefes olurken aynı zamanda sanatçıların nefes alma yeri olmaya çalışıyor. Mersin’deki ‘Sanat Sokağı’nın tabelasını değiştirme eylemi, bunu çok yalın halde ifade ediyor. Eylemciler, sokağın isminin Sanat Sokağı olmasıyla sokaktaki dükkânların içeriğinin dönerci, yemekçi, nargileci, kahvehane olması çelişkisine dikkat çekmek için ironik bir eylem yapıp, ‘Sanat Sokağı’ tabelasını söküp yerine ‘Dönerciler, Nargileciler ve Pişpirikçiler Sokağı’ tabelasını asmışlardı. Bu kültürel dönüşümün son 15 yılını ağır bir şekilde hepimiz yaşadık; kültür merkezleri işlevsizleştirildi, ötekileştirildi, kapatıldı ve hatta yıkıldı bile. Dolayısıyla en sıradan kültür sanat etkinlikleri bile ülkemizdeki pek çok şehirde maalesef ki düğün salonlarında yapılabiliyor. Bu ‘mekansızlık’ kültürel bir kesintiye yol açmış durumda. İnsanların birbirileriyle ‘sayın garnizon komutanım, sayın valim’ diye başlamayan bir kültürel etkinlikte buluşma olasılıkları yüksek meblağlı konser ve tiyatro etkinlikleri dışında seyrekleşmiş durumda. Oysaki bu buluşmalar toplumsal morali yükseltme ve haksızlıklara karşı direnme gücünü arttıran açık bir işlev görüyor. Dolayısıyla mekandan vazgeçemeyiz. Yeni mekanlar, karşı-mekanlar kurmak zorundayız. İşte Tepedeki Sahne’ de bir karşı-mekan denemesidir. Umarız ki, bu model farklı toplumsal alanlardaki alternatif kültür sanat çalışmalarına fikir olur" diyor.
SANAT, ÖTEKİLERİN ELİNDEN DAHA GÜRÜL ÇIKAR
Tepedeki Sahne’yi alt kültürlerin direnç provası olarak tanımlayan pandomim sanatçısı İlker Kılıçer ise, neden mahallede sahne, diye sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor:
"Öncelikle Türkiye’de belki de eşi benzeri görülmemiş bir mahalle sahnesini vurgulamak istiyorum. Şehrin en işlek, en metropol yerlerinde kurulan ve aynı insanlara hizmet eden kültür merkezlerindeki sahnelerin aksine mahalle arasında böyle bir alternatifin olması hem çok anlamlı, hem de devamının olması açısından oldukça teşvik edici. Sanatın yoksulların, sarhoşların, delilerin, kovulmuşların, yerinden yurdundan edilenlerin, ötekilerin elinden daha gürül çıkacağını söylemek istiyorum. Şehre meczup olmayan, o kültüre maruz kalmaktan kaçınmış mahalle aralarına taşlardan örülü çift kale maç nasıl yakışıyorsa, tiyatro sahnesi de o kadar yakışır.
Her mahalle, bacasından kömür dumanı çıkan her ev, rutubetli duvar kenarlarında bilye oynayan her çocuk bu sistem tarafından ötekidir. Tepedeki Sahne bence anlaşılmak istenen alt kültürlerin direnç provasıdır. Oranın kendini anlatabileceği, gerçekleştirebileceği açık bir alandır. Ben de mim mim kiremitliyorum bu anlatıyı.