Redd: Tüm olup bitene rağmen buradayız

Türkiye rock müzik sahnesinin isimlerinden Redd, yedinci albümleri 'Yersiz Göksüz Şehirler' ile dinleyici karşısında. Grubun solisti Doğan Duru, "Çok şey söyledik ve söylediklerimiz kariyerimize o kadar çok tesir etti ki; biraz daha fazla konuşsak neredeyse müzik bile yapamayacağız..." diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Redd üç yıl aradan sonra geçtiğimiz günlerde çıkardıkları 7. albümleri ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ ile dijital mecralarda müzik dinleyicisine ulaşmaya devam ediyor. ‘Mükemmel Boşluk’un devamı olarak da bahsedilebilecek albümün genelinde her ne kadar aşkın hâllerinden bahseden şarkılar yer alsa da Redd, ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’da toplum eleştiriden uzak durmuyor.

İlk kez kendi şirketleri RDD'den albümlerini yayınlayan Redd ile ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ı ve dahasını konuştuk.

‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ albümünüzü bir önceki albümünüz ‘Mükemmel Boşluk’un devamı olarak mı görüyorsunuz?

Doğan Duru: ’Mükemmel Boşluk’ yaratmayı istediğimiz ve sevdiğimiz bir albüm. Onun içine istediğimiz daha pek çok şarkı da koyamadık aslında. Fazla şarkı dolayısıyla süresi fazla uzun albüm olur düşüncesi de vardı. Sadece sound olarak bir döneme ya da hisse dair düşünürsek öyle de görebiliriz ama bu yeni bir albüm ve bağlam bizim adımıza.

'HER YENİ ALBÜMDE DÜNYA NORMLARINDA ORİJİNAL İŞLER YAPMAYA ÇALIŞAN BİR GRUBUZ'

Sound olarak demişken Doğan, mesela müzikte orijinal olmak sizce mümkün mü?

Berke Özgümüş: Her zaman mümkün.

Doğan Duru: Bence orijinalliğin ölçeği değişir. Resme detaylı bakarsan başka yüzeysel bakarsan başkadır. Hangi açıdan bakıldığı önemli. Biz Redd olarak orijinal bir iş yapıyoruz. Elbette etkilendiğimiz, beslendiğimiz bir dolu şey var ama tüm bu etkileri dönüştürme biçimimiz Redd’e özgün bir anlam katıyor. Duyulduğu zaman insanlar, Bu Redd, diyorlar.

Güneş Duru: Tabii ezberleri de takip etmiyoruz. ‘Hayat Kaçık Bir Uykudur’ sonrası özellikle kök dinleyici önce ‘Mükemmel Boşluk’u yadırgadı. Sonra anladılar ve sevdiler. Ama biz her yeni albümde dünya normlarında orijinal işler yapmaya çalışan bir grubuz.

‘Yersiz Göksüz Zamanlar’da aşkın baskın geldiği söylenebilir mi?

Doğan Duru: Aşk baskın evet. Ama tabii onun içine gizlenmiş refleksler, sakıncalar, falan filanlar var. Ben şarkı sözü yazarken şunu demiyorum: Yaşadım ve yazıyorum. Bu değilim. Gördüklerimden de etkilenirim. Misal, ayrıldığı birini arayabilecek bir insan olmayabilirim ama “Sen de Saçmala” öyle bir atmosferdeki insanın hikâyesini anlatıyor. Bence bu şarkıdaki hâl bir tür zafiyet ve bu, biz insanlar arasında yaygın.

Takıntılı hâller yani aslında…

Doğan Duru: Evet işte kastettiğim refleksler bunlar. Nihayetinde “Sen de Saçmala” bu durumları anlatan güzel bir şarkı oldu bence. Şarkıda bahsedilenleri yapmak neredeyse hepimizin içinden gelir, ama ya yapar ya da yapmayız.

'AŞK BAŞKASINDA ARADIĞIMIZ MUTLULUKLAR'

O zaman her biriniz için aşk nasıl bir şeydir?

Doğan Duru: Sonraki albümdeki bir şarkı sözüyle yanıt vereyim, Bence aşk başkasında aradığımız mutluluklar. İnşallah çalmazlar.

Güneş Duru: Burada konuşulduğuna göre belli olur sana ait olduğu, çalamazlar.

Doğan Duru: Türkiye ya, ondan.

'AŞK KİBRİT UCUNDAKİ O DURUM'

Bence aşk başkasında aradığımız mutluluklar, dedi Doğan Duru.

Berke Özgümüş: Bence aşk, kibrit ucundaki o durum. Yaktıktan bir süre sonra kibritin kendisi yanmaya başlıyor.

Güneş Duru: Form değiştiren bir şey. Çocukluktan ölüme kadar kişinin karşısındaki kişiye göre biçim, his, şiddet değiştiren bir şey. Tek başına yaşadığımız şey aşk falan değil bence, düz saplantı.

“Hadi Salla” da değişik bir şarkı olarak duruyor bu albümünüzde…

Doğan Duru: Orada dans edilenin bir dansöz olmaması da bu havayı yaratıyor.

Berke Özgümüş: O rahatsız edici bir şarkı bence. Bir tavrı olan.

Güneş Duru: Sistem eleştirisini başka bir düzleme taşıdığımız bir şarkı.

Siz adı üstünde itirazı olan bir grupsunuz. Toplumsal meselelerde de eleştirel tavrınızı görebiliyoruz. Bu tahammül edemediklerinizi konuşsak…

Berke Özgümüş: Mesela bu röportaja gelirken, yollar yine pek çok noktadan kapatılmıştı ve ulaşım feci bir hâldeydi. Bu da bir tacizdir ve her manada taciz tahammül edemediğim bir şey.

Bir de sizin harcadığınız emek ve gördüğünüz karşılık ile bir başkasının neredeyse emek vermeden alabildiği hakkı olmayan karşılık. Bu aradaki dengesizlik.

Güneş Duru: Şu aralar yerel seçimin getirildiği nokta ve üzerinden esen nefret söylemi.

'MÜZİĞİ AMBALAJLAMA ÇABASI'

Ya müzikal dünyaya ilişkin?..

Doğan Duru: Özellikle bu son dönemde müziğe yön veren yazan, çizen kişilerin ya da belki de müzik dinleyicisinin büyük bir bölümünün müziğe, müziği dönem ve içerikle birlikte değerlendirecek kadar alakaları olduğunu düşünmüyorum.

Mesela şimdilerde dijital platformlardaki dinleme listeleri isimleri ve içeriklerine bakın. Düşünülmeden yazılan yorumlar ve eleştiriler de dahil. Misal ‘Üçüncü Yeni’ denilen janra, gerçekten aslında ‘İkinci Yeni’nin ne olduğunu bilen birileri ve kendilerine yeni bir arayış içinde bulan birilerinin müziği mi yoksa müziği üretenleri öyle tanımlayan bir romantik sayfa editörünün mü? Müziği icra edenlere lafım yok burada. Müziğin dinleyiciye derinliği olmayan bir kavramla ulaşmasını sağlayanlara lafım. Bir kavramı bir başka yere bu denli ezbere transfer edemezsiniz. Şarkı sözü, sound ve söylemden bağımsız böyle şeyler uyduramazsınız.

Berke Özgümüş: Bu kalıptaki müziği bir ambalajlama çabası bence bu. Buradan bir ekol yaratma bence de saçma.

Güneş Duru: Aslında Berke ve Doğan da anlattı ama ek olarak yakın geçmişte bir grup edebiyat insanı “Üçüncü Yeni” olarak tanımladı kendilerini, neden öyle tanımladıklarını da anlattılar. Oldu olmadı o ayrı, kaldı ki bağlamı da söylemi de başka. ‘Dördüncü Yeni’ deselerdi bari(!) Bana bilmeden, etmeden, düşünmeden üfürme gibi geliyor bunlar. Başka bir kavrama tutunup onun sadece “cool” olma biçimini kullanma hâli. Tam yaşadığımız cehalet çağına uygun bir etiketleme biçimi.

'BİRAZ DAHA FAZLA KONUŞSAK MÜZİK BİLE YAPAMAYACAĞIZ'

Evet eleştiriyorsunuz peki hiç otosansür uyguladığınızı düşünüyor musunuz hayatınızda?

Doğan Duru: Türkiye’de yaşayıp otosansür uygulamayan biri olduğunu düşünmüyorum. Hayat şartı olarak en güçlü kişi bile kendine otosansür uyguluyor diye düşünüyorum. İnsan doğası ve ilişkileri gereği otosansüreldir. Ama Redd’de az görülen bir şey.

Biz o kadar çok şey söyledik ve söylediklerimiz kariyerimize o kadar çok tesir etti ki; biraz daha fazla konuşsak neredeyse müzik bile yapamayacağız. Olan bitene dair fikrimizi söylememiz müzik dünyasında bile hoş karşılanmıyor. Tüm bunlara rağmen üretmeye çalışıyoruz ve işte yedinci albümümüzü çıkardık. Konser veriyorsak birilerine yarandığımız, şirin görünüp, herkesin suyuna gittiğimiz için değil, gerçekten istediğimiz şeyleri yapıp ve kendimiz ve başkaları için elimizden geldiğince mücadele ettiğimiz için verebiliyoruz. Demek ki iyiyiz tüm olan bitene rağmen buradayız.

Kabahatlerimiz de oluyor elbette, kendi aramızda konuşuyoruz bu yaptığımız hataları.

Güneş Duru: Bir kabahatimiz olsa ya da yanlış anlaşılabilecek bir durumda bu durumu örtbas edecek birimiz yok arkamızda zaten.

Peki, Redd sürekli bir itiraz halinde midir? İkna olduğunuz noktalar yok mu?

Doğan Duru: Evrensel bir sanatçının nasıl biri olduğuna dair hepimizin izlediği, duyduğu, okuduğu yerlerden bir fikri vardır. Gerçek bir sanatçıya bizzat tanık olanlar da vardır. Aradaki farklılıkları kıyaslayıp hatta benzerlikleri karşılaştırdıklarında göreceklerdir. Sürekli aynı müziği tekrarlamayan, taş üstüne taş koyabilen, araştıran; üretmek ve değişmek, değiştirmekten tutun da orası burası oynamadan toplumsal meselelere duyarlı ve sorumlu olmaktır sanatçı olmak. Sanatçının hep bir itirazı vardır, hele de böyle bir ülkede.  Ama iş kaçmasın diye nerede, kimin yanında duracağını planlayan kişiler bizi ikna etmiyor. Aksi yönde bizi ikna ederler. Ayrıca biz tescil kurumu da değiliz.

Güneş Duru: Şöyle desek; evrensel normlarda özgürlük, vicdan ve değişim için mücadele eden hemen hemen herkes ikna edicidir.

'TOPLUM POPÜLERDEN KAHRAMAN YARATMAYI SEVİYOR'

Bir mekânda konuklara şiddet uygulanmasının ardından bazı müzisyenler konserlerini iptal ettiler… Bu tavrın, konser iptallerinin Redd’deki karşılığı nedir?

Doğan Duru: Duyduk, tatsız bir olay. Bu tür olaylarda dayanışma elbette önemli fakat tutarlı olmadığı zaman bize başka başka şeyler düşündürüyor bu durum. Kendisi alınmasın ama konserini iptal eden bir arkadaş, erkek şiddetinin en ikonik isimlerinden birinin şarkısıyla meşhur olmuşken bir konserini feda etmesi filan… İşine geldiği gibi görünmek, toplum popülerden kahraman yaratmayı seviyor. Bu arkadaşıma sormak istiyorum, Sen neden ve hâlâ o ismin şarkılarını söylüyorsun o zaman? Biz işte bu durumu yorumladığımızda bizi sevmiyorlar, eleştiriliyorlar.

.

'HERKES GÜNÜN SONUNDA CEBİNİ NE KADAR DOLDURACAĞININ PEŞİNDE'

Sizin hiç iptal edilen konseriniz oldu mu?

Güneş Duru: Benzeri durumlar yaşadık, gitmediğimiz, çalmadığımız yerler çok oldu. Türkiye’de toplumsal meselelerde çoğu kişinin göstermediği tavrı gösterdiğimizi herkes bilir. Kimden şarkı alıp, kimin şarkısını söyleyeceğimizden tutun da kiminle yan yana duracağımız konusunda bile çıkarlardan çok başka değerleri gözetiriz. Tribute albümler ve ortak konserler için de böyle.

Berke Özgümüş: Konserlere, koşullara festival tekellerine dair müzisyenler, sanatçılar bu denli dayanışma içinde mi? Hayır, çünkü herkes günün sonunda cebini ne kadar dolduracağının peşindedir.

Güneş Duru: Şimdi aklıma geldi, geçen yıl Van’da konser oldu. İyi de bir girişim. Geçmişte ‘Van İçin Rock’a katılan gruplar da var içinde. Van için Rock oluşumunu başlatan ve orada ve o konuda ayrıca mesai harcayan bizim bu festivale davet edilmememiz bir yana, geçen seneki festival için Van’a kadar gitmişken, Ya biz buraya yardım yaptık, burada bir okul yapıldı, diye bir merak edip o okula gidilmedi. Konser organizatörleri hatırlayıp, Şu okula biz de bir şey yapalım, demediler. İptal edilen konserlerden bahsediyoruz ama her alanda, toplumsal her meselede yine hafızanın hayatımızda ne kadar zayıf bir yerde olduğunu görüyoruz. Ben eleştirince ya kulaklarını tıkadılar ya ayıpladılar. Ne desek boş.

Son olarak ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’a dinleyiciler nerelerden ulaşabilirler?

Doğan Duru: Biz bu albümü kendi plak şirketimiz RDD ile yayınladık. Ve CD basmadık o yüzden bizi Spotify, Apple Music, Fizzy, Tidal ve Youtube gibi mecralardan takip etmelerini istiyoruz.