Teneke Trampet: Türkiye'de çalan müziğe göre dans etmiş olabiliriz
'Silahsız' isimli şarkıyla dinleyiciyi müziğine davet eden Teneke Trampet üyesi Oğuz Tarihmen, “Türkiye'de siyasal konular işleyen gruplar ister istemez ayaklarını denk almak durumunda kalıyor. Biz de şarkılarımızla ilgili bazen 'Acaba bunu şimdi böyle bir ortamda çıkarsak, bir yerden bir eleştiri alır mıyız, soruşturmaya uğrar mıyız?' diye adımlar atmış olabiliriz. Türkiye'de çalan müziğe göre dans etmiş olabiliriz” diye konuştu.
DUVAR - "Öldürmek erkeklikse, biz erkek değiliz!" sözleri, Teneke Trampet’in notalarından çıkıyor. 'Silahsız' isimli şarkıyla bireysel silahlanmaya serzenişte bulunan grup, toplumsal konulara olan duyarlılığıyla biliniyor. Bu vesileyle üçüncü albümün de müjdesini veren grup üyeleri, 'bunun müzikal olarak diğer Teneke Trampet albümlerinden biraz daha kuvvetli bir albüm olacağını' söylüyor. Adını Günter Grass'ın 'Teneke Trampet' isimli romanından alan grubun üyeleri Cem Pulathaneli, Koray Bulut ve Oğuz Tarihmen ile konuştuk.
'Silahsız' yeni bir albümün habercisi mi?
Oğuz Tarihmen: Yeni parçalarımız geliyor. Onlardan biri de Silahsız. Albüm deyince bizim kafamızda 10 şarkı falan beliriyor. Eski formattan dolayı. Şu an elimizde 6-7 şarkı var. Bunları bir formatta sunacağız. Bu süreç, tamamen müzik şirketimizin ortak aklıyla yürüyecek.
Koray Bulut: Biz de dijital çağa uyum sağladık yani.
Cem Pulathaneli: Silahsız Sofar'da çekilmiş bir canlı kayıt. Oldukça akustik. Şimdi yaptığımız 6-7 şarkılık kayıtta Silahsız'ın daha elektrikli bir versiyonu olacak. Mix'i mastering'i bitti ürünlerin. Yayınlanmaya hazır artık.
Koray Bulut: Aslında bu albüm, atmosfer olarak daha önceki çalışmalarımızdan farklı oldu. Gerçekten müziğimizde bir değişim var. Nasıl bir değişim olduğunun kararını dinleyici versin. Manga ve Emre Aydın'ın da prodüktörlüğünü yapmış olan Haluk Kurosman ile çalıştık bu defa. Onun da eli değdi şarkılara ve bunun da büyük etkisi var bence. Bundan sonra çıkaracağımız şarkıları dinleyenler, müzikal olarak daha farklı bir Teneke Trampet'le karşılaşacak. Bunun garantisini verebiliriz.
Şarkı yaparken sınırlarınızı ne kadar zorluyorsunuz? Sound'unuzda, müzikal tarzınızda ya da sözlerinizde ne kadar kısıtlıyorsunuz kendinizi?
Cem Pulathaneli: Zihninden çıkarabilecekleri, o ana kadar gördükleri ve düşünme kabiliyetiyle sınırlı, ister istemez insan. Biz tutup 'ruhsatlı silahlanın' diye şarkı yapamayız. Bunu düşünebiliriz belki, ama eğer bu bir sınırsa, evet böyle bir şey yazamayız.
Oğuz Tarihmen: Aslında öyle bir şey istemiyorum ben kendi adıma. Ama bize de çok uzak olan tarzlar var. Biz onları yapmak istesek bile formlarını dahi yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Onlara zaten gitmeyiz.
'ZAMANIN RUHUNA AYAK UYDURMAK İSTİYORUZ'
Grup olarak yeniliğe açık mısınız?
Oğuz Tarihmen: Ben kendi adıma yenilik olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bizden çok uzağa düşerse olmaz.
Koray Bulut: Teneke Trampet'in bir özü de var. Sadece yenilik adına o özden kopup tamamen farklı bir içerikte bir şey yapması zor. Cem ve Oğuz'un yıllardır getirdiği bir çizgi var. Ama zamanın ruhuna da müzikal olarak ayak uydurmak istiyoruz.
Cem Pulathaneli: "Haluk Kurosman'ın bize kattığı şeyler oldu" dedik ya, o olmasaydı biz yapmak istediğimiz müziği bu yeni kayıtlarda böyle içimize sinecek şekilde ortaya koyamazdık. Dolayısıyla müziği yenilemek istiyoruz, ama belli bir öze de ihanet edemeyiz.
'ERKEKLİĞİ TÜRKİYE'DE ÇOK ÇABUK KAYBEDERSİN'
“Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz” diyorsunuz. Bu şarkının sözleri nasıl ortaya çıktı?
Oğuz Tarihmen: Ben bu şarkının sözlerini kolajladım. Pek çok şiirden, gazeteden bulduğum sözlerden... 'Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz' bir zamanlar bireysel silahlanmaya karşı protesto gösterilerinde atılan bir slogandı ve bana çok etkileyici geliyordu. Çünkü Türkiye'de erkeklik kavramı, "at-avrat-silah" demek. İnsan her türlü konuyla ilgili dürüst olabiliyor da erkeklik işin içine girince kibir çok hissediliyor. Bir erkeğin ağzından öldürmeyi reddedişi erkeklik onurunun önüne koymak, yerlerde çiğnetmek çok önemli bir olay. Bu slogandan çok etkilenmiştim. 'Siz o kadar delikanlısınız ki, öldürmeyi erkeklik olarak görüyorsunuz. Ama ben, o çok gurur duyulan erkekliğin kapısını açıp orayı terk etmeye hazırım'. Bu duruş bence çok önemli bir meydan okumaydı.
Cem Pulathaneli: İki tür cinsiyet var: biyolojik ve toplumsal cinsiyet. O toplumsal cinsiyet, bizim ülkemizde insanlara çok hükmediyor. Bazı ülkelerde daha da çok esir alıyor, bazılarında daha rahat. 'Erkekler şöyle davranır, kadınlar gece sokağa çıkamaz, arabanın gazına basmazsan erkek değilsin' gibi kalıplar var. Erkekliği çok çabuk kaybedersin Türkiye'de...
'Şiirlerden de alıntı yaptım' dediniz. Hangileri bunlar?
Oğuz Tarihmen: Alman şair Bertolt Brecht'in çeşitli şiirlerinden kolajlar var. 'Söyleyin düşünceyi bağlayacak ip nerede?' sözü 11'nci yüzyıldan kalma bir Alman halk şiirinden geliyor. "Altınızdakinden korkun eğer üstünüzden korkmuyorsanız' ne demektir?" diye de çok soruluyor. Brecht onu şöyle tanımlıyor: Yukarıdakileri yukarıda olup hükmeden sınıflardır. Patronlar olur, iktidar sınıfları olur, egemenler olur... Ama inananlar için Allah olabilir bu. Alttakilerden kasıt da toprağın altındakiler, yani savaşta ölenler, ya da ikinci bir okumaya göre altta ezilen ve ezilmekten sıkılıp ayaklanabileceği için kendisinden korkulması gereken halk... Bu şarkıdaki anlatıcı, hem erkekliğinden feragat ediyor, hem de fena halde tehditkar bir tavrı var.
Siz şarkıların mesajına önem veren bir grupsunuz. Bunu neden önemsiyorsunuz?
Cem Pulathaneli: Nasıl insan kendi ruhuna hitap eden insanlarla arkadaş olur, bizim de içimizden böylesi geliyor.
'İNSAN PROTESTOSUNU HER ZAMAN SOMUTLAŞTIRMAYABİLİR'
Bunda rock müziğin ruhunun da etkisi olsa gerek...
Koray Bulut: Protest bir karakter rock müziğin içinde illa ki var. "Yok" desek de, bugün popüler kültürün bir parçası haline gelmiş olsa bile, mutlaka standart bir pop şarkısına göre her zaman biraz daha fazla kaygısı oluyor rock müzik şarkısının. Sorgulama ve protest ruh var içinde. "Yok" diyen yanılır bence.
Oğuz Tarihmen: Mesela Türkiye'de yaşayan Alevilerle ilgili bir şarkı yazılması lazım, veya kadın hakları hakkında. Böyle şeyler zaman zaman aklımızdan geçiyor. Veya "Şu konuda da keşke bir şey yapsak" diye. Ama bu niyetlendiğin gibi olmuyor. Bunun hemen başarıya ulaşan bir örneğini hatırlamıyorum. 'Oldurtmak' istiyor insan, ama sözler ve müzik hemen çıkmayabiliyor.
Koray Bulut: İnsan her zaman protestosunu ya da itirazını çok somutlaştırmayabilir. Soyut olarak da kaygılarını anlatabilir. Biz grup olarak da çok yapıyoruz bunu. Mesela 'Kaç Kurtul' isimli şarkımızda... 'Neyden kaçıp neyden kurtulacağını' dinleyiciye bırakıyoruz. Kimisi korkularından, kimisi okuldan kaçmak ister...
'YAŞAMDA HER ŞEY POLİTİKTİR'
22 yıllık bir grupsunuz. Geçmişiniz eskiye dayanıyor. Türkiye'deki siyasi ve sosyal iniş çıkışlar sizin müziğinizi nasıl etkiliyor?
Oğuz Tarihmen: Bazen Türkiye'de otoriterliğin arttığı dönemler oluyor. İnsanlar bir tweet atıyor, başları belaya giriyor. Böyle anlarda sadece biz değil, Türkiye'de siyasal konular işleyen gruplar da ister istemez ayaklarını denk alma durumunda kalıyorlar. İnsanlar müzik yapmak istiyor, ama bunun için bir takım soruşturmalara uğramak istemiyor. Biz bunları zaman zaman konuşuyoruz. Biz de şarkılarımızla ilgili bazen "Acaba bunu şimdi böyle bir ortamda çıkarsak, bir yerden bir eleştiri alır mıyız, soruşturmaya uğrar mıyız?" diye adımlar atmış olabiliriz. Türkiye'de çalan müziğe göre dans etmiş olabiliriz.
Koray Bulut: Yaşamda her şey politiktir. Sanat hakkında da insanların politikası vardır. O yüzden bizim müziğimizi de politikadan hiçbir şekilde ayıramayız.
'ÖZGÜRLÜKLERİMİZ ELİMİZDEN GİDERKEN, BAKAKALIRIZ GEMİNİN ARDINDAN'
Ülkedeki popüler müzik hakkında sizce toplum üzerinden psikolojik veya sosyal bir çıkarım yapılabilir mi?
Koray Bulut: Mutlaka yapılabilir. Orada bence karşılıklı bir etkileşim var. Toplum, yapılan müziği, yapılan müzik de toplumu etkiliyor. Toplumdan izole olması hiçbir sanat dalı için mümkün değil. Bir yere kadar izole olabilirsiniz, bir noktadan sonra temas etmek zorundasınız yaşanan olaylara ve insanlara. Tabii ki o açıdan etkili. Bazen ülkede biraz sert rüzgarlar estiği zaman, eğlenceye yönelik müzikler daha çok öne çıkıyor. Neden? İnsanlar toplumsal olaylardaki sertlikten, kutuplaşmadan bıkıp belki de bir nebze nefes almak için bu tip müziğe yöneliyorlar. Ona da hak vermek lazım. İnsanların eğlenmeye de ihtiyacı var. Ama onun da nitelikli olması lazım.
Cem Pulathaneli: Eğlenceli ritme sahip ama bir şeylere açıkça karşı çıkan şarkılar da var. Beatles'ın "Happiness is a Warm Gun" şarkısındaki gibi. İnsanların karşısında dans eder gibi o şarkıdaki lirik 'ben'. Ama bir yandan da saydırıyor...
Oğuz Tarihmen: Eğlenceye tabii ki ihtiyaç var, ama çok fazla da kitlelerin gazını alırsa ve geriye hiçbir şey yapmaya takati kalmamış bir et yığını bırakırsa, bu da çok iyi olmaz. Eğlenelim tamam, herkes mutluluğun peşinden koşma hakkına sahiptir, ama müziğin insanları tamamen de atıl hale getirmemesi lazım. Çünkü o zaman özgürlüklerimiz elimizden giderken bakakalırız giden geminin ardından.
Müjde Yazıcı geçtiğimiz gün "Az bilinen müzisyenlerle tanışın" adı altında sizin müziğinizi yazdı. Çok fazla tanınmayı hak ediyorsunuz, ama 'underground' kalmak sizin için bir tercih mi?
Koray Bulut: Yok, biz olabildiğince çok insana ulaşmak ve müziğimizi onlarla paylaşmak istiyoruz. Grup olarak çok netiz bu konuda. Daha çok insana mesajımızı ulaştırmak istiyoruz.
Cem Pulathaneli: Şarkı yazmak, bir iletişim metodu, iletişim de karşısında insana ihtiyaç duyar.
Koray Bulut: Bence tanısalar bizi severler.
Oğuz Tarihmen: Biz daha önce müziğimizi pazarlamayı bilmiyorduk. Üçüncü albümde de iyi iş çıkardığımızı düşünüyorum. Daha çok insana ulaştırmayı ümit ediyoruz.
Üçüncü albümden de biraz bahsedelim...
Koray Bulut: Müzikal olarak diğer Teneke Trampet albümlerinden biraz daha kuvvetli bir albüm olacak. Gitar, davul sound'ları, vokal tonları olarak daha parlak, kuvvetli bir albüm olacak.
Cem Pulathaneli: Sound olarak kimi yenilikler içeren şarkılar var albümde. Haluk Kurosman'ın katkılarıyla içinde eskisinden daha farklı dokunuşlar olduğunu hissedebilir dinleyenler.