Tunus’un yeni güncel sanat alanı B7L9 açılışını yaptı
B7L9’nin ilk sergisi açıldı. Dünyadan 50 farklı sanatçının işlerini bir araya getiriyor.
Fahire Kurt
Kamel Lazaar Vakfı tarafından Tunus’un başkentinde kurulan B7L9 güncel sanat alanı, küratörlüğünü Başak Şenova’nın yaptığı “Climbing through the Tide” sergisi ile açıldı. Adını Jim Morrison’un Moonlight Drive şarkısının dizelerinden alan sergi, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ile Türkiye’den 50 sanatçının işlerine yer veriyor.
Jim Morrison, 1965 yılında yazdığı Moonlight Drive’da, "Let’s swim to the moon / Let’s climb through the tide..." sözleriyle sevgilisini enginlere açılarak aya doğru yüzmeye davet eder. Parçanın romantik dizelerinin ardında çok daha derin bir anlam vardır; hayal gücünü kullanmaya, statükoya karşı çıkmaya, risk almaya, bilinmeyenin peşinden koşmaya, yeni dünyalar keşfetmeye dair bir çağrıdır.
Yeni sanat alanını aktive eden ilk sergi olarak, “Climbing through the Tide”, sanatçıyı ve izleyiciyi mekanın olasılıklarını düşlemeye, Morrison’un dizelerindekine benzer bir arayışa davet ediyor.
Binanın bulunduğu Bhar Lazreg, 2011’de Arap Baharı’nı başlatan Tunus devriminin ardından yaşanan siyasi istikrarsızlık döneminde kaçak inşaatlarla kaotik bir değişim geçiren ve şu sıralarda mutenalaştırmaya maruz kalan bir banliyö. Sakinlerinin B7ar Lazra9 olarak yazdığı adı kısaltılarak B7L9’e dönüştürülmüş. İsim hem Tunus’a özgü, hem de coğrafi koordinatları çağrıştırdığı için dışa açılımı yansıtıyor.
Eskiden depo olarak kullanılan üç katlı binanın beyaz yüzeyini kaplayan siyah desenler, B7L9 tipografisinden Kais Dhifi’nin yarattığı grafiğin binaya uyarlanmış hali. Birinci dünya savaşı sırasında torpidoları şaşırtmak için gemilerde kullanılan kamuflaj desenlerinden esinlenen çizim, psikadelik etkisiyle insanı içeri çekiyor.
Başak Şenova, iç mekanın duvar ve sütunlarında yarattığı turkuaz alanlarla beyazın monotonluğunu kırmış, kimi işleri ön plana çıkararak diğerleriyle etkileşimine müdahale etmiş. Denizi anıştıran bu renk patlamaları sergi başlığıyla ilişki kurarken, kentte karşımıza çıkan geleneksel kapıların rengi olarak başkenti serginin merkezine oturtuyor.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun siyasi çalkantıları, bölgenin geçmişine ve bugününe dair işlerde ortaya çıkıyor. Iraklı sanatçı Adel Abidin’in Arapça olarak “Kudüs Araplığınızın gelinidir” yazan “Not Lit” (2019) isimli neon işi, Iraklı muhalif şair Muzaffer El Nevvab’ın 1970’lerdeki dizelerinden esinle Filistin sorununa eleştirel bir bakış. Lübnan’da doğup büyümüş olmasına rağmen tüm yaşamı başka ülkelerde geçen Etel Adnan’ın yerinden edilmişlik duygusunu vurgulayan minimal peyzajları, Yto Barrada’nın Cebelitarık Boğazı’nın tek yanlı bir geçiş yeri haline gelişini sorgulayan c-print çalışması, Kader Attia’nın sömürgecilik, toplumsal hafıza ve onarma kavramlarını ele alan kağıt kolajları uzun yıllardır devam eden bölgesel sorunların görsele yansıması.
Susan Hefuna’nın “Knowledge is Sweeter than Honey” (2007) adlı üç boyutlu eseri, kendini göstermeden dışarıyı görme olanağı veren ahşap kafeslerden esinle yaratılmış. Bilgi baldan tatlıdır yazılı kafes, bakılan noktaya göre farklı odak noktaları yaratarak görüş algımızı etkiliyor. Nereden baktığımıza, ne kadar görmek istediğimize göre sergi kimlik, ölüm, değişim, bekleyiş, tutsaklık, kaçış üzerine denemeler sunuyor.
Sergi salonunun yanı sıra, misafir sanatçılar için rezidans alanı, kütüphanesi ve çatısında ileride kafe yapılması planlanan bir terası bulunan B7L9’nin açılışında sanatçı/küratör konuşmaları ve performanslar da düzenlendi. Ülke ile aynı adı taşıyan başkent Tunus’u konumlandırma konusunun genç kuşak Tunuslu sanatçılar tarafından ele alındığı panel, B7L9’un deneysel bir sanat alanı olarak önemi ve gerekliliğini net bir şekilde ortaya koydu.
Kamel Lazaar Vakfı, yeni sanat alanını dezavantajlı bölgelerde sosyal etki yaratma çabasının aracı olarak görüyor. Rezidansa katılımcı işler yapan sanatçıları davet etmeyi, bilgi ve vizyon alışverişi yoluyla semt sakinleriyle iletişim kurulmasını amaçlıyor.
B7L9’ın ilk misafir sanatçısı İranlı Negar Tahsili. Tohumların DNA’sından yola çıkarak araştırmaya dayalı uzun dönemli işler gerçekleştiren İtalyan sanatçı Egle Oddo ise mekanın bahçesine olağanüstü çevre koşullarında yaşayan bitkilerin tohumlarını ekecek.
Kamel Lazaar Vakfı, Arap dünyası ve Kuzey Afrika’daki en kapsamlı güncel ve modern sanat koleksiyonlardan birine sahip. Vakfın Başkan Yardımcısı Lina Lazaar, 60 yılın ardından 2017’de yeniden Venedik Bienaline katılan Tunus pavyonunun küratörlüğünü yapmıştı. “The Absence of Path” isimli projede, herkesin istediği yere serbestçe gitmesini sembolize etmek üzere Freesa olarak adlandırılan hayali pasaportlar dağıtılmıştı.
Haziran ortasına kadar açık kalacak olan “Climbing through the Tide”a, Türkiye’den Nermin Er, Gülsün Karamustafa, Ali Cabbar, Nilbar Güreş, İnci Eviner, Hera Büyüktaşçıyan ve Fatih Aydoğdu katılıyor.