Mayıs ayında gidilecek 4 oyun
Şair Şehvar ve bilim kadını Rosalind Franklin’in toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelesini, Vasıf Öngören’in isçi sınıfını anlatan politik oyununu veya Bahar ve İpek’in nesneleri oldukları bir sektörde üretim üzerinden var olma çabalarını merak edeniniz olursa ilginize birkaç oyun sunuyorum.
Nuray Büyükdağ
Ne mutlu içleri daraldı mı çatlayan narlarla incirlere…
İstanbul'da herkesin gözü önünde kimsenin yaratıp sahneye koymaya gücünün, aklının, yazma becerisinin yetmeyeceği bir oyun sahnelendi. Bu kadar büyük prodüksiyon karşısında size başka oyunlar önermeye dilim varmıyor aslında. Ama yine de Şair Şehvar ve bilim kadını Rosalind Franklin’in toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadelesini, Vasıf Öngören’in isçi sınıfını anlatan politik oyununu veya Bahar ve İpek’in nesneleri oldukları bir sektörde üretim üzerinden var olma çabalarını merak edeniniz olursa ilginize birkaç oyun sunuyorum.
NİHAYET MAKAMI - ALTIDAN SONRA TİYATRO
“Senin hatan, uçursaydın şarkılarını! Kim dedi sana kalbinde zapt et diye? Hayat öyle engin bir şey ki Sabriye, bir mutsuzluğa bağlanmak için öyle uzun ki…”
Oyun, işgal altındaki İstanbul’da bir zamanların şöhretli şairesi Şehvar Hanım’ın eskiden görkemli davetlerin verildiği son zamanlarda ise yerini harabe bir görüntüye bırakan savaşın isinin her yere sindiği konağında geçiyor. Eski hizmetçisi, sırdaşı Sabriye, yanında anıları, özlemleri, hikayeleri, çelişkileri, pişmanlıkları, şarkıları ve Şehvar’e olan hiç bitiremediği naif aşkıyla aniden çıkagelir. “Kadından şair mi olurmuş canım!” söylentilerine, toplum ve koca baskısına maruz kalan Şehvar, günümüzde de kadının değişmeyen rolünün annelik ve ev kadınlığına sıkışmasına karşı çıkarak şiir yazmaya devam ediyor. Yanında ise “kadın kadının kurdudur” sözünü yerle bir eden, onun şiirlerine hayat vermek için tambur öğrenmeye niyetli ama şarkılarını uçuracak kadar cesaretli olmayan Sabriye vardır…
Şair Şehvar ile bestekar Sabriye’nin naif ve direngen hikayesini yazan ve yöneten ise tiyatronun üretken kadın müzisyenlerinden Burçak Çöllü. Oyun bizi kimi zaman anlatılarla anılara götürüyor , kimi zaman da ilk tutkulu öpüşmelerine tanık ediyor. Bu şiirsel oyunun uzamı diyebileceğimiz müzikleri Afife Tiyatro ödüllerinde yılın en başarılı sahne müziği ödülünü aldı. Oyunda Gülhan Kadim ve birkaç aksesuarla, birden fazla karekteri başarılı bir şekilde canlandıran Ayşegül Uraz oynuyor. Hanende olarak Dolunay Pircioğlu ve Ayşegül Aykaç, sazende olarak Burçak Çöllü yer alıyor. Yaratıcı dekor ise Yiğit Setdemir’e ait.
TIRNAK İÇİNDE HİZMETÇİLER - TİYATRO HEMHAL
Trom ve Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit oyunlarından tanıdığımız Tiyatro Hemhal yeni oyunu Tırnak İçinde Hizmetçiler’le bu sezon da adından söz ettirmeye devam ediyor. Oyun, Jean Genet’in 1933 yılında Fransa’da yaşanan ve cinayetle biten “Papin Kardeşler” olayından esinlenerek 1947 yılında kaleme aldığı Hizmetçiler metninden esinlenip yeniden kurgulanarak günümüze taşınmış.
Yönetmen Hakan Emre Ünal Genet’nin Hizmetçiler’indeki sınıf-kimlik çatışmasını, ezen-ezilen ilişkisini, suç ve iktidar mekanizmalarını tartışıp çözümsüz bıraktığı temalardan ilham alarak bunların günümüzdeki yansımasına ilişkin özgün bir metin ortaya çıkarmış.
Hizmetçiler oyununun uyarlamasını kirasını bile ödeyemedikleri evlerinin salonunda yapmaya çalışan iki oyuncu İpek ve Bahar, değersizlik duygularını aşmak için yaptıkları işle kendilerini var etmeye çabalarlar. Genet’nin hizmetçileri çalıştıkları “evin nesneleriydi”. İpek ve Bahar ise eleştirmelerine rağmen dahil olmak istedikleri “bu sektörün nesneleridirler”! Metnin onları sürüklediği yollarda çatışmalarını, kendileriyle yüzleşmekten kaçmak için birbirlerine yönelttikleri öfkelerini izliyoruz oyunda.
Yönetmen Ünal ve dramaturg Ayşe Draz oyunun katmanlı kurgusunda parçaları ve geçişleri dahice bir araya getirip bağlayarak seyirci algısında oluşabilecek karmaşanın önüne geçmişler. Tırnak içinde hizmetçiler, Jean Genet’nin hizmetçilerinden farklı olarak cinnetlerini bir cinayete taşımadan “ne ölüm kalım, ne gençlik çağım, darmadağın darmadağın…” şarkısıyla geçiştiriyorlar. İpek ve Bahar’ı uyumlu ve samimi oyunculuklarıyla enerjilerini birbirlerine ve izleyenlere taşıyan Nezaket Erden ve Pınar Güntürkün oynuyor.
FOTOĞRAF 51 - CRAFT TİYATRO
Rosalind Franklin, 1950’lerde DNA’nın moleküler yapısını yeni bir deneysel teknikle görüntüleyerek oldukça net bir fotoğraf elde etmişti. Bu çalışmaları, biyofizikçi kimyageri yaşamın sırrına yaklaştırmış ama ölümünü de beraberinde getirmişti. “Fotoğraf 51” olarak anılan bu çalışmaları elde geçiren ve etik olmayan yollarla yararlanan iki erkek meslektaşı ise Nobel tıp ve fizyoloji ödülü almıştı.
Craft’ta, Çağ Çalışkur’un rejisiyle sahnelenen Fotoğraf 51, daha çocukken yaşıtları gibi oyuncak bebeklerle oynamak yerine eline fotoğraf makinesi alarak bitkilerin fotoğrafını çeken Rosalind’in 1950’lerin erkek egemen bilim dünyasında kadın ve Yahudi olarak varoluş mücadelesine odaklanıyor.
Amerikalı oyun yazarı Anna Ziegler tarafından yazılan oyunu Hira Tekindor dilimize kazandırmış. İmgesel, çoklu laboratuvar ortamı yaratan dekor ve ışık tasarımı Kerem Çetinel’e, karekterleriyle ve dönemiyle bütünleşen kostümler ise Nihal Kaplangı’ya ait. Oyunun yer yer anlatı tiyatrosuna dayanan tempolu, sürükleyici ve merakı ayakta tutan rejisi Çalışkur’a, Afife Tiyatro ödüllerinde yılın en başarılı yönetmeni ödülünü getirdi.
Funda Eryiğit Rosalind performansıyla, seyirciye ve kendi duygusuna değil, karakterin kendi hikayesine ve duygusuna yönelip, onu ortaya çıkaran, hissettiren bir oyunculuk ve atmosfer yaratarak, Afife tiyatro ödüllerinde yılın en başarılı kadın oyuncusu seçildi.Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hala devam ettiği günümüzde izlenmesinin anlamlı olacağı bir oyun.
ZENGİN MUTFAĞI
İlk kez 40 yıl önce İstanbul Şehir Tiyatroları’nda, 30 yıl önce ise sinema perdesinde Zengin Mutfağı’nda Lütfü Usta’yı oynayan Şener Şen, bu sene aynı oyunla elinde valizi kafasında kasketiyle Dasdas’da sahneye dönüyor.
Oyun, bir zenginin mutfağından Türkiye tarihinde görülmüş, sermaye emek çatışmasının dramatik bir eyleme dönüştüğü en büyük işçi hareketi 15-16 Haziran 1970 olayları döneminde geçiyor. Bu olayların, tek derdi mesai saatinin bitişi ve iki tek atmak olan Lütfü Usta ve evin diğer çalışanlarının hayatlarına nasıl yansıdığını gösteriyor oyun. Zengin mutfağı, “kavganın dışında kalma çabası içinde safını şaşıranların” öyküsüdür.
Şener Şen, Vasıf Öngören’in ölümsüz epik oyununun rejisini Doğu Yaşar Akal ile birlikte üstleniyor. Zengin Mutfağı’nda usta oyuncuya, “tiyatro bir ekip işidir dedirten” genç oyuncular; Kutay Sandıkçı, Gizem Ergün, Onay Kaya ve Uğur Arda Başkan eşlik ediyor.
Sadece nostaljik bir tada ve Şener Şen ismine sığınmayan oyun, güncelliğini koruyan bir politik metnin bugünün seyircisiyle buluşması…