Laos’ta ‘devlerden kalma’ küp mezarlar bulundu

Güney Asya ülkesi Laos’un başkenti Vientiane’nin yaklaşık 320 kilometre kuzeyinde bulunan Xiangkhouang bölgesinde yerli halk tarafından bildirilen alanların büyük kısmının doğru biçimde haritalandırılmasının yanı sıra, toplamda 137 antik taş küp barındıran 15 yeni küp bölgesi keşfedildi. Oyulmuş taşlardan yapılan küpler, Xiangkhouang ilinin engebeli ve kaplanların dolaştığı arazisine dağılmış durumdalar. Küpler araştırmacılar tarafından “cenaze küpü” diye adlandırılıyorlar.

Google Haberlere Abone ol

Tom Metcalfe

Laos’taki ormanlık alanlarda ve tepelerde kurulu antik bir yerleşim bölgesinde ve Laos merkezinden uzakta bulunan dağ yamaçlarında, binlerce yıl önce cenaze ritüellerinde kullanıldığı düşünülen 100’den fazla dev taş küp keşfedildi.

Oyulmuş taşlardan yapılan küpler, Güney Asya ülkesi Laos’un başkenti Vientiane’nin yaklaşık 320 kilometre kuzeyinde bulunan Xiangkhouang ilinin engebeli ve kaplanların dolaştığı arazisine dağılmış durumdalar. Araştırmacılar tarafından “cenaze küpü” diye adlandırılıyorlar.

Laos’taki bu sit alanlarının bazılarında, yaklaşık 2 bin 500 yaşında olduğu düşünülen çok sayıda insan mezarı bulundu; buna karşın, ilk kez bu küpleri imal eden insanlara ilişkin hiçbir bilgiye sahip değiliz.

Laos ve Avustralya’dan oluşturulan bir arkeolog grubu, geçtiğimiz şubat ve mart aylarında Xiangkhouang (Şiangkuang) bölgesine bir ziyaret düzenleyerek, tespit edilen küp sahalarını kayıt altına almak ve yeni ‘cenaze küpü’ alanları ve taş ocakları aramak üzere çalışmalar yürüttü.

Melbourne Üniversitesi’nde arkeolog ve keşif liderlerinden biri olan Louise Shewan, elde edilen yeni bulguların, taş küpleri imal eden gizemli kültürün coğrafi bağlamda daha önce düşünülenden daha geniş bir alana yayılmış olduğunu gösterdiğini ifade ediyor.

Laos ve Avustralya ortaklığıyla gerçekleşen arkeolojik keşif gezisinde, Xiangkhouang bölgesindeki yeni küp sahaları araştırıldı ve daha önce tespit edilen bir küp sahasında kazı yapıldı. Fotoğraf: Küpler Ovası Arkeoloji Projesi.

En geniş ve en iyi bilinen küp alanı, Phonsavan kasabası yakınlarında kısmen açık bir arazide bulunan meşhur ‘Küpler Ovası’. Bu alan, bazıları 3 metre uzunluğunda ve 10 ton ağırlığında olan 400 civarında oyulmuş taştan küpler barındırıyor ve alandaki ilk arkeolojik inceleme 1930’lu yıllarda gerçekleştirilmiş.

Diğer yandan, Shewan, küp alanlarının büyük kısmının genellikle 60’tan daha az oyulmuş taş küp içerdiğini ve binlerce metrekarelik bir alana yayılan Küpler Ovası’nı kuşatan ormanlık ve dağlık arazide de bulunduklarını ifade ediyor.

ANTİK TAŞ KÜPLER

Shewan, Live Science dergisine verdiği demeçte, araştırmacıların yerel halk tarafından kendilerine bildirilen eski kalıntıları aradıkça, yeni küp alanları arayışının keşfi “son derece sağlam, ormanlık bir alana” götürdüğünü söylüyor.

Yerel bilgileri temel almak, arkeologların bugüne dek patlamamış halde kalan Vietnam Savaşı dönemi bombalarının yarattığı tehlikeden kaçınabileceği anlamına da geliyor, diye ekliyor. ABD’nin savaş uçakları, savaş sırasında Laos’a yaklaşık 270 milyon misket bombası atmıştı. Laos hükümetinin temizlik çalışmalarını denetleyen kurumu, ülke çapında 80 milyondan fazla patlamamış bombanın bulunduğunu açıklamıştı.

Bölge, Küpler Ovası’ndaki taş kavanozlar nedeniyle çok iyi bilinmesine karşın, antik küp bölgelerinin büyük kısmı yoğun ormanlık ve dağlık bölgelerde bulunuyor. Fotoğraf: Küpler Ovası Arkeoloji Projesi.

Yapılan son araştırma seferinde, Xiangkhouang bölgesinde yerli halk tarafından bildirilen alanların büyük kısmının doğru biçimde haritalandırılmasının yanı sıra, toplamda 137 antik taş küp barındıran 15 yeni küp bölgesi keşfedildi.

Shewan, yeni keşfedilen küplerin, Küpler Ovası’nda bulunanlarla benzer nitelikte olduğunu, fakat kimilerinin kullanılan taş türleri, biçimleri ve küplerin kenarlarına verilen şekiller bağlamında farklılıklar taşıdığını ifade ediyor.

MEZAR GELENEKLERİ

Yerel efsaneler, bu devasa taş küplerin devler tarafından yapıldığını ve savaşta kazanılan zaferleri kutlamak için gemilerde üretilen pirinç birasını mayalamak amacıyla kullanıldığını aktaran bir hikâyeden bahsediyor.

Ne var ki arkeologlar, oyulmuş taştan yapılan küplerin en azından bir kısmının, kemiklerinin temizlenerek gömülmelerinden önce, bir süre için ölü bedenleri saklamak amacıyla kullanıldığını düşünüyorlar.

Her ne kadar kimi küp alanlarında insan mezarlarına dair ayrıntılı kalıntılar bulunsa da arkeologlar, küplerin defin işlemi için üretilmiş olup olmadığından ya da mezarların daha sonra yapılıp yapılmadığından henüz emin değiller.

2016 yılında gerçekleştirilen kazılarda, bazı taş küplerin insan kemikleriyle dolu çukurlar ve oyulmuş büyük taş disklerle kaplı mezarlarla çevrili olduğu anlaşıldı. Bunlar, mezar yerlerini işaretlemek için kullanılmış gibi görünüyordu.

Son araştırma seferinde, ayrıca gömülü halde diskler ve diğer bazı eserler de gün ışığına çıkarıldı. Bunlar arasında eş-merkezli çemberlerin yanı sıra, insan ve hayvan figürleriyle süslenmiş birkaç güzel oyma taş disk bulunuyordu. İlgi çekici biçimde, bütün taş diskler oyma yüzleri aşağı bakacak biçimde gömülmüştü.

Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde görevli ve keşif ekibinin liderlerinden biri olan arkeolog Dougald O’Reilly, verdiği bir demeçte “Küp alanlarında dekoratif oymalar bulunması görece ender rastlanan bir durum ve neden bazı diskler hayvan figürleri içerirken diğerlerinin geometrik tasarımlar içerdiğini bilmiyoruz,” diyor.

Ayrıca, kimi taş küplerin çevresinde yapılan kazılarda dekoratif seramikler, cam boncuklar, demirden yapılmış aletler, kulağa takılan süs amaçlı halkalar ve kumaş yapımında kullanılan miller bulundu. Araştırmacılar, bunları yanı sıra dev taş küplere benzeyen ve ölülerle birlikte gömülmüş halde bulunan kilden yapılmış minyatür küpler de keşfettiler.

Şimdi, bilim insanları, Monash Üniversitesi’ndeki sanal gerçeklik programı aracılığıyla araştırma bölgelerini yeniden haritalandırmak için yeni küp buluntularından elde edilen verileri ve çekilen fotoğrafları kullanacaklar; ardından, dünya genelindeki arkeologlar, sanal gerçeklik ortamında yapılandırılan kazı alanlarını ayrıntılı biçimde incelemek için kullanabilecekler.

* Yazının aslı Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)