Heykel, tapınak, ikonografi ve şiir
On yıllarca İstanbul’da yaşamış, evlenmiş, çalışmış pek çok Batılının, tek kelime Türkçe öğrenememesini ve uzak ya da yakın tarihinden, kültüründen, sanatından bir dirhem ışık al(a)mamasını doğal karşılayan bizleri şaşırtıyor Richard. İstanbul sokaklarında gördüğü Deniz, Mahir, Ulaş, Selahattin Demirtaş… resimlerini, Maltepe ve civarında gördüğü gecekondulaşmayı, futbol takımlarımızın renklerini, ortaçağın Doğu resimleriyle hemhal edebilmesi, Siyah Kalem’in orijinallerindeki büyülü gerilimi bugüne taşıyabilmesi övgüye değer.
Mete Özel
İngiliz ressam, heykeltraş Richard Bartle’ın, 'Halka Sanat Projesi'nin Moda’daki galerisinde 13 Haziran-21 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiği solo sergisinin girişinde sizi iki heykel karşılıyor. İkisi de kaideden sonra dört ayak üzerinde yükselen beton, tuğla, mermer, mozaik kullanılarak oluşturulmuş birer minyatür tapınak görünümünde. Malzemelerin bir kısmı sıvasız beton ve tuğla olduğundan gecekondu yapılarını andırıyor, Richard’da zaten bu çağrışımı amaçlamış. Bazı ayaklara pirinç bilezikler geçirilmiş ve bunlara kendi şiirlerinin dizelerini kazımış. Şiirlerini bizzat kendisinin Türkçeye çevirdiğini de ekleyelim. Girişte soldaki heykelin üzerinde beyaz mermer parçalarının yerleşimi, Stone Henge kromlekini anımsatırken hemen karşısındaki minyatür tapınak Göbeklitepe’deki hâlâ anlamlandırmaya çalıştığımız tapınak grubunu anımsatıyor. Bu birbirini selamlayan arkaik gecekondu görünümlü tapınaklar, aralarından geçen ziyaretçileri bir dizi çağrışım bombardımanına tutuyorlar. Binlerce yıllık tapınma, inanma gereksinmemizin uçları zaman ve coğrafya farkına rağmen birbirlerine aslında ne kadar da çok benziyor. Yaklaşık 6 bin yıllık bir zaman ve 4226 kilometre mesafe farkından söz ediyoruz.
Heykellerin arasından geçtikten sonra sizi duvara sanki kurutulmak için ipe serilmiş on beş resim bekliyor. Richard’ın doğal renkli çuval bezlerinin üzerlerine yaptığı kolaj resimlerde Avrupa kıtasının en batısından gelen bu “yabancının” Doğu’nun ikonografisini çözme becerisi şaşırtıcı. Richard yıllar önce (2005 Londra Royal Academy, Türkler Sergisi) Siyah Kalem’in resimlerinden çok etkilenmiş. YKY’dan çıkan Mazhar Ş. İpşiroğlu’nun Bozkır Rüzgârı: Siyah Kalem adlı kitabındaki resimleri yeniden, kendince ama bu coğrafyanın uzak ve yakın tarihi ile birlikte üretmek istemiş. Son yıllarda ara sıra gelip kısa süreler İstanbul’da yaşamış olması bu toprakların gerilimlerini çözümleyebilmesini ve yeniden yorumlayabilmesini sağlayabilmiş. Doğrusu on yıllarca İstanbul’da yaşamış, evlenmiş, çalışmış pek çok Batılının, tek kelime Türkçe öğrenememesini ve uzak ya da yakın tarihinden, kültüründen, sanatından bir dirhem ışık al(a)mamasını doğal karşılayan bizleri şaşırtıyor Richard. İstanbul sokaklarında gördüğü Deniz, Mahir, Ulaş, Selahattin Demirtaş… resimlerini, Maltepe ve civarında gördüğü gecekondulaşmayı, futbol takımlarımızın renklerini, ortaçağın Doğu resimleriyle hemhal edebilmesi, Siyah Kalem’in orijinallerindeki büyülü gerilimi bugüne taşıyabilmesi övgüye değer.