Üç bin yıllık sfenksin uçan kaykayla yolculuğu
Penn Müzesi’nin proje müdürü Bob Thurlow ve ekibi, II. Ramses’in Sfenksi'nin yer değiştirmesi için en uygun yolu planlayarak ve olası her çalışma günü senaryosunu değerlendirerek aylar geçirdi. İlk adım, taşıma işinin mümkün olup olmadığını görmek için bir ön-araştırma çalışmasıydı. Thurlow, “Sfenks, binaya duvardaki bir delikten geçirilip alındı,” diyor. Ne var ki genişleyen müzenin yoğun biçimde dolu olan yerleşimine yeni binalar eklendiği için o duvar uzun süre önce kapandı. Neyse ki, Sfenks’in her iki tarafında sadece 5-10 santimetre boşluk kalacak biçimde ilerlemesine izin verecek kadar dar olsa da açık bir geçit belirleyebildiler.
Eleanor Cummins
1913 yılında II. Ramses’in Sfenksi Kuzey Amerika’ya ulaştığında, büyük kaidesi ve heybetli figürüne kıyasla gayet sönük biçimde karşılanmıştı. Üç bin yıllık kırmızı granit Mısır Heykeli, Richmond Limanı’nda bir haftadan fazla süre için çürümeye bırakıldı. Yerel beyzbol takımı Philadelphia A Dünya Serisi’nin ortasındayken, hiç kimse bu insan başlı, aslan gövdeli canavarı taşımak istemedi. Ancak Philadelphia Inquirer’ın sözleriyle, “kaslı işçiler” olmadan Sfenks hiçbir yere gitmiyordu: zira dev heykel tam 12.5 ton ağırlığa sahip.
En sonunda, 50 kişilik bir çalışma ekibi, bir kargo vinci, özel hareketli yataklar ve bir “Penn’li öğrenci gurubunun” yardımıyla, mitolojik yaratık Alman yük gemisi Schildturm’den indirilip Penn Müzesi’nin avlusuna yerleştirildi. Müze personeli onu içeriye taşıyana kadar, taşındığı ilk yerde tam üç yıl kaldı; neticedeyse eski Mısır’dan gelen diğer nesnelerle çevrili halde, penceresiz bir galeriye indirildi.
SEKSEN YIL SONRA GÜN IŞIĞINI GÖRDÜ
14 Haziran günü Sfenks, kendisini açık havada ziyaret edenlerle göz hizasına daha yakın hale getirecek bir müze tadilatı vesilesiyle, 80 yıldan fazla bir süredir ilk kez gün ışığına çıkarıldı. Bu gezintide, uçan kaykaylar sayesinde bir günden az bir sürede yapılan taşınma işini gerçekleştirmek için sadece birkaç mühendise ihtiyaç duyuldu.
Penn Müzesi’nin proje müdürü Bob Thurlow, “Bir önceki gece gerçekten de uyuyamadığımı rahatlıkla söyleyebilirim,” diyor.
Thurlow ve ekibi, Sfenks’in yer değiştirmesi için en uygun yolu planlayarak ve olası her çalışma günü senaryosunu değerlendirerek aylar geçirdi. İlk adım, taşıma işinin mümkün olup olmadığını görmek için bir ön-araştırma çalışmasıydı. Thurlow, “Sfenks, binaya duvardaki bir delikten geçirilip alındı,” diyor. Ne var ki genişleyen müzenin yoğun biçimde dolu olan yerleşimine yeni binalar eklendiği için o duvar uzun süre önce kapandı. Neyse ki, Sfenks’in her iki tarafında sadece 5-10 santimetre boşluk kalacak biçimde ilerlemesine izin verecek kadar dar olsa da açık bir geçit belirleyebildiler.
Ardından, mühendislerin kapsamlı bir güzergâh planlaması gerekiyordu. Uygulanabilir bir plan hazırladılar; ancak Thurlow “kolay bir yol değildi” diyor. Sfenks metrekare başına yaklaşık 275 kilogram ağırlığında ve bu sebeple inşaat işçileri güzergâh boyunca bazı katları desteklerle güçlendirmek zorunda kaldılar. Neyse ki, 132 yıllık tarihi boyunca mekânsal olarak genişleyen müze, bu tür olaylar için renk kodlu bir kat planı kullanıyor: Thurlow, “şemaya bakmak gözleri acıtıyor,” diyor, “çünkü çok küçük bir alanda çok fazla renk var.” Ekip, ayrıca Sfenks’in avluya ineceği pisti hazırladı ve yeni dinlenme alanının altına destek amaçlı beton ve inşaat demiri ekledi.
TİTİZ BİR ÇALIŞMANIN ARDINDAN UÇAN KAYKAYLARLA TAŞINDI
Diğer yandan, Thurlow’un ‘yapılacak işler’ listesindeki en mühim başlık, antik sanat eserini taşımanın gerçekten de en kolay ve en güvenli yolunu tespit etmekti.
Çözüm, uçak endüstrisi için krikolar, donanım sistemleri ve taşıma araçları üreten Washington-Tukwila merkezli bir şirket olan Aerogo’nun havayla şişirilen ‘yüzdürme’ aracı oldu. Web sitesinde sunulan ağırlık sınıfları 4.550 kiloya kadar çıkıyor. Thurlow’un açıkladığı üzere, “hoverboard” (uçan kaykay), esnek polimerden üretilen ‘neopren’ adlı malzemeyle hazırlanmış hava keselerinin üzerine yerleştirilen bir çelik plakadan oluşuyor. Bu malzemeyi basınçlı havayla doldurduğunuzda, Mısır’dan gelen bir heykeli ya da en son teknolojiyle üretilen bir uçak parçasını hedefine kaydırabileceğiniz, etkili biçimde sürtünmesiz bir yüzey oluşturuyorlar. Thurlow, “Onu bir kez hareket ettirdikten sonra, tek insan bile taşıyabilir,” diyor (tabii ki, Penn Müzesi bu tür bir riski asla göze almaz).
Ortadaki tek sorun, uçan kaykayın çok yönlü hareket etmesi. Gerçek bir uçak parçasının tekerleklerini takip edeceği yerde, Aerogo’nun mekanizmasının kendine özgü bir aklı vardı. Thurlow ve ekibi uçan kaykayı rotada tutmak için hava yastığının yüzmek isteyebileceği zeminde bulunan yamaçları, vadileri ve cepleri tanımlamak amacıyla bazı testler yaptılar. Akşamları, cihazın güzergâha sadık kalması için tüm yüzeye özenle rampalar ya da sabit zemin parçaları eklediler. Bunun dışında, gerekli hallerde rampalara raylar eklediler; bu sayede, arkeolojik geçit töreninde, hava yastıkları rotadan sapsa bile, yine de yoldan çıkmayacaktı. Thurlow, “Bu ilave, işimizi müthiş kolaylaştırıyor, tabii ki ne yaptığınızı biliyorsanız,” diyor.
Taşınma günü, ekip, heykeli bir teçhizata sabitledikten sonra şişirilen hava yastıklarına yükledi. Thurlow ve ana makinist beş yorucu saat boyunca, heykeli eski galerisinden gün ışığı altında parlayan yeni sergi alanına yavaşça yönlendirdi. Thurlow, “Attığımız her adımda, sorunun çevresinde durduğumuz veya onu çözdüğümüz her anda, omuzlarımızdan biraz baskı vardı,” diyor. Öğle yemeğinde, ruh hallerinin büyük oranda iyileştiğini ifade ediyor.
KASIM AYINDA ZİYARETE AÇILACAK
Sfenks, başarılı biçimde yeni istirahatgâhına ulaştı ama kasım ayına dek ziyaretçilere kapalı olacak. Şimdilik, müze personeli Sfenks’i, işçilerin önümüzdeki aylarda çevresindeki alanı yenilemesi sırasında üzerine boya ve inşaat tozu bulaşmasını engellemek amacıyla özel bir kutuya yerleştirdi. Thurlow, daha önce birçok defa gördükleri bir nesne olsa da, heykelin muhafazaya alınmasından önce onu görebilen az sayıda insanın, Sfenks’i taşınmasından önceki yerinde görebilen kişiler olduğunu aktarıyor.
Thurlow, “Koşulların, Sfenks’in değerini nasıl değiştirdiğini görmek çok ilginç,” diyor. “Doğrudan zeminde otururken, gözleriniz Sfenks’in gözleriyle neredeyse aynı seviyede.” Heykel şimdi, tıpkı 3 bin yıl önce Mısır’da olduğu gibi, sfenkslerin güçlü ama koruyucu, hatta misafirperver yaratıklar olarak görüldüğü günlerdeki gibi heybetli ve ulaşılabilir durumda. Dahası, artık Sfenks tasarımının eski yerindeyken karanlık ve yüksek iç mekânla gizlenen ayrıntılarını görebilirsiniz. Thurlow, “Her iki tarafta da kaburgalar mevcut,” diyor. “Heykelin kalça kısmı biraz bükülmüş. Kusursuz bir kare parça değil.” Ayrıntılara bakmaya zaman ayırmadığınız müddetçe bunların hiçbiri belli değil. Artık, ziyaretçilerin gerçekten de bunu yapacak fırsata sahip olacağını söylüyor.
Sfenks’in yeni bir evi var; fakat müzedeki yenileme faaliyeti devam ediyor. Ana giriş bölümü, Sfenks’in ilk kez sahneye çıkacağı kasım ayında hazır hale gelecek. Thurlow, bunların dışında, önümüzdeki birkaç yıl içinde ziyarete açık olacak olan Mısır galerilerindeki yenileme faaliyetine de liderlik ediyor. Müze, her ikisi de yeniden konumlandırılması gereken Mısır’ın Memphis kentinden getirilen bir sarayın yanı sıra yaklaşık 18.2 ton ağırlığında bir mezar tapınağı barındırıyor. Ancak şimdilik, bu çabalara liderlik eden Thurlow rahat bir nefes alabiliyor. “Bu proje üzerinde çalışmaktan çok memnunum ve bitmesine sevindim.”
* Yazının aslı Popular Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)