Yaklaşık 30 yıldır opalin topluyor: Koleksiyon için biriktirmek yetmez

İsmet Arıkantürk, pul ve küçük objeleri toplayarak başladığı koleksiyonculuğa opalin camlarla sürdürüyor. Koleksiyon yapmak isteyenlere takas yöntemini öneriyor.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Işık altında pembemsi, ateş benzeri bir renk veren opalin camlar, 15-16. Yüzyıllarda Venedik’te, 17-18. Yüzyıllarda Almanya ve Fransa’da, daha sonra da bütün Avrupa ülkelerinde önem kazanıyor. 19. Yüzyıldan itibaren ise Amerika’da üretilmeye başlanıyor. Osmanlı Devletinde de özellikle Beykoz’da opalin camlar üretiliyor.

Küçük yaşlarından itibaren pul ve küçük objeler biriktiren İsmet Arıkantürk, 90’lı yılların başından bu yana cam ve opalin cam objelere ağırlık vermeye başlamış. Bir antikacı dükkanındaki mavi opalin bardaklar onu çok etkilediği için opalin biriktirmeye karar vermiş. Gerçek bir koleksiyoner olabilmek için araştırma yapmak gerektiğini belirten Arıkantürk’ün koleksiyonunda, Avrupa ya da Osmanlı pazarı için üretilen cam objeler yer alıyor.

İsmet Arıkantürk ile opalini, koleksiyoner olma fikrinin nasıl oluştuğunu ve koleksiyon kulübünü konuştuk.

Smyrne yazılı bardak

'OPALİN KONUSUNDA GENEL BİR YANLIŞ BİLGİ VAR'

Bilmeyenler için opalin cam nedir?

Opalinin ne olduğu konusunda genel bir yanlış bilgi var. Yarı kıymetli bir taş olan opal ile opalin cam farklı şeyler. Opalin cam üretimi,18. Yüzyılda Avrupa’da başladı. Yarı değerli taşlara benzeyen camlar üretmek istediler. Öyle bir trend var o zaman. En kolay taklit edilebilen taş olarak da önce opal taşlar hedeflenmiş. Bunu yapabilmek için de eritilen şeffaf camın içine bazı maddeleri katıyorlar. Yani önce beyaz opak camlar yapılmış, opal taklidi olduğu için de opalin adı verilmiş. Daha sonra bu opalin adı diğer renklerden camlar da üretilince yine aynı şekilde devam etmiş. Opal taşıyla sadece ilk bakışta benzetmeye çalışmaktan başka bir ilgisi yok. Yani opal yarı değerli taşı ayrı, bunlar cam.

Yani opalin bir üretim şekli mi?

Evet, opalin bir üretim. Daha sonra renkli opalin camlar üretiliyor. Mesela zümrüte benzetiliyor. Ama ismi opalin olarak kalıyor. Önce Venedikliler, daha sonra Almanlar, Fransızlar geliştiriyorlar. Almanya ve Venedik’te yapılan opalin camlar daha kalın, yani daha az ışık geçiriyor. Bunlara süt camı veya süt opalini (milkglass) diyorlar.

Opalinlerin en önemli özelliği ışığa tuttuğunuzda alev rengi gibi bir ışık demeti vermesidir. Renkler zaman zaman değişebiliyor. Yani dönem dönem farklı renkler moda oluyor. Mesela önceleri beyaz üretilirken daha sonra mavi, yeşil, sarı, pembe, mor gibi renkler görülüyor.

'Zamanla kendiliğinden bir sürecin içine giriyor, koleksiyoner olduğunuzu fark ediyorsunuz'

'BİLİNÇLİ OLARAK TOPLAMAYA BAŞLADIĞINIZDA KOLEKSİYONER OLUYORSUNUZ'

Koleksiyoner olma fikri nasıl oluştu?

Babamın çok büyük bir pul koleksiyonu, amcamın da kibrit kutusu koleksiyonu vardı. Yani aile zaten böyle bir kültüre sahipti. Ama bence biraz da kişilik olarak yatkınlığım var. Bazı insanlar ne yaparsanız yapın toplamayı hiç sevmez. Ben toplamayı ve biriktirmeyi hep çok sevdim. Küçük yaşta pek çok kişinin yaptığı gibi babamın desteğiyle pul biriktirmeye başladım. Gençlik yıllarımda bebekler, küçük kedi objeleri, horoz objeleri biriktirmeye başladım.

Zamanla kendiliğinden bir sürecin içine giriyor, koleksiyoner olduğunuzu fark ediyorsunuz. Başlangıçta hoşlandığınız için objeleri alırken, zamanla koleksiyonunuzu tamamlamak üzere almaya başlıyorsunuz. Bilinçli olarak toplamaya başladığınız zaman da koleksiyoner olmuş oluyorsunuz.

Peki, neden opalin?

Bir kere oldum olası cam objeleri hep severdim. Ama asıl olarak opalin merakı bankada çalıştığım dönemde, bir müşterimin yeni açtığı antikacı dükkanına davet etmesiyle başladı. Dükkanında çok güzel opalinler vardı. Bunlardan bir iki tane alayım derken bir koleksiyona dönüştü. Zaten daha önceden yurt dışına gittiğimde de gezerdim antika pazarlarını. Ama opalin koleksiyonu maceram o günkü ziyaretimde aldığım üzeri yazılı mavi bir bardakla başladı. Benim aldığım objelerin büyük çoğunluğu Osmanlı için Avrupa’da yapılmış objelerdir. Bu bardakla birlikte hep sevdiğim bir renk olan mavi objeleri almaya başladım. Daha sonra diğer renkler de cazip geldi. Ancak koleksiyonum, mavinin değişik tonları ile beyaz ağırlıklı.

Avrupalıların kendi pazarları için ürettikleri camlardan da çok beğendiklerimi aldım. Ama ağırlıklı olarak Belçika, Fransa gibi ülkeler tarafından Osmanlı pazarı için üretilenlere yer verdim. Enteresandır, bunların çoğunu Avrupa’da bulamazsınız. Çünkü yapılıp direkt Osmanlı’ya satılmıştır. Osmanlı’nın kendi ürettiği Beykoz camlarına girmeden kendime bir sınırlama yaptım.

'KOLEKSİYON YAPMAK UZUN SOLUKLU BİR SÜREÇ'

Sizce her isteyen opalin biriktirebilir mi? Maddi açıdan külfetli bir koleksiyon konusu mu?

Bazı koleksiyonları daha az parayla oluşturabilirsiniz. Tabi opalin biraz daha külfetli. 50-100 liradan başlayıp yüzlerce dolara kadar giden objeler var. Mesela Osmanlı olsun, Avrupa olsun opalin lambalar pahalıdır. Bir de sergilemesi biraz daha zor olan bir şey. Koleksiyon oluşturmak için belli bir bütçeyi göze almak lazım. Yurtdışındaki pazarları gezip benzer objeleri daha uygun fiyatlarla bulabilirsiniz. Ama şurası kesin ki opalin koleksiyonu çok ucuza yapılabilecek bir şey değil.

Mücevher kutusu

Koleksiyoner olmak için biriktirmek yeterli mi sizce?

Gerçek bir koleksiyoner olmak için biriktirmek yeterli değil. Biriktirmekle koleksiyoner olmak arasında ince bir çizgi var. Koleksiyon yapmak ciddi bir bilgi birikimi gerektiren uzun soluklu bir süreç. Biriktirdiğin objeler konusunda araştırma yapmak da önemli. Araştırdıkça seviyor, aldıkça araştırıyorsunuz. Birbirini besleyen iki olay bu. En azından ‘biriktirdiğim nedir’ diye merak duyması lazım insanın.

'MAKALE HAZIRLAMAK DAHA FAZLA HAZ VERDİ'

Bugün Türkiye’de koleksiyonerlerin biriktirdikleri objeleri paylaşabileceği bir platform var mı?

İzmir’de, benim de kurucularından olduğum bir koleksiyon kulubümüz var. Koleksiyon kulübünün kurulmasından önce koleksiyona meraklı veya bu alanda ilerlemiş bazı arkadaşlarımız oldu. Onlarla fikir alışverişi, birliktelik oluşmaya başladı. Daha sonra 2003 yılında hep birlikte bu kulübü kurduk. Mesela bir arkadaşımız daha çok lokumluk tarzı opalin biriktiriyordu. Aldığı bir parçayı kendisi için aykırı diyerek bana verdi. Ben de takas usulünü kullanarak bana aykırı olanı veriyorum. Bu şekilde biriktirmediğimiz bazı şeyleri ya da daha önce biriktirip vazgeçtiğimiz şeyleri birbirimize veriyoruz.

Kulübümüzün esas hedefi koleksiyonculuğu yaygınlaştırmak. Haberdar olmak, dayanışma sağlamak, gençlerde koleksiyon fikrini yaygınlaştırmak. Bunu da sergiler, sunumlar, makaleler yoluyla yapmaya çalışıyoruz. Ayda bir buluşuyor, mutlaka birimiz sunum yapıyoruz. Yani kendi öğrendiklerimizi birbirimize sunum yaparak aktarıyoruz. Bizim bir de şöyle bir köşemiz olur bu toplantılarda; “bu ay ne buldum”. Mesela çok enteresan bir şey bulduysanız onu getiriyorsunuz. Ya da çok enteresan, ne olduğunun tahmin edilmesi zor bir obje bulduysanız onu sunuyorsunuz. Bazen hiç kimsenin bilemediği objeler oluyor. O kadar enteresan şeyler.

Opalin camlar, rengi ne olursa olsun, ışık altında pembemsi, ateş benzeri bir renk verir.

Hep birlikte öğreniyorsunuz…

Evet, bunun da dışında o sunumu yapan arkadaşın heyecanı size de geçiyor. Ve o sunumlara hazırlık çok başka bir şey. Örneğin, ben Collection Dergisinde yayınlanan makalem için aylarca uğraştım. Bir makale hazırlamak objeleri toplamaktan da fazla haz veren bir şey oldu. Çünkü kendi yaptığınız koleksiyonla ilgili daha önce bilmediğiniz şeyleri de öğrenmiş oluyorsunuz. Yani bu şekilde birbirimize heyecan aşılıyoruz.

Son olarak; Koleksiyonerlik yapmak isteyenlere neler söylemek istersiniz?

Bir kere merak duygusu çok önemli. Gençlerin kendisinden çok onların ebeveynlerine ve onlara eğitim veren kişilere seslenmek isterim. Gençlerde merak uyandırmaya çalışmak lazım. Biz bir dönem koleksiyon kulübü olarak bir iki okula gidip tanıtımlar yaptık. Fakat gördük ki hakikaten çok az ilgi var. Bu nedenle eğitimcilere ve ebeveynlere çok iş düşüyor. Gençleri ve çocukları merak etmeye, araştırmaya yöneltmek koleksiyonculuğu da destekleyecektir diye düşünüyorum.