Yerin Kulağı: İstanbul'da 'metapokaliptik' bir gece
Apocalyptica dün akşam İstanbul'daydı. Metallica şarkılarını çellolarla yeniden yorumlayan grup sahnede devleşti, çelloyu elektro gitar gibi kullanarak sıradan bir 'cover band' olmanın çok daha ötesinde olduklarını yeniden kanıtladı.
Friedrich Nietzsche, hayranlığın en iyi niyetli olanının, insanın kendini hayran olduğunun yerinde hayal etmediği hayranlık olduğunu söyler. Bu açıdan bakılırsa Apocalyptica, Nietzsche'nin belirlediği "iyi hayran" tanımlamasına uymuyor; bazen kendilerini Metallica gibi hissediyor ve onların yerinde görüyorlar, fakat yine de tarihe geçmeyi başardılar.
Tarihin tozlu rafları Metallica cover'ı yapan ve kendini çıktığı rock barlarda birkaç saatliğine 'ilah' gibi hisseden güzel gruplarla dolu. 90'ların ortasında, Metallica'nın "davayı sattı" eleştirilerine maruz kalmaya başladığı dönemde ve yıldızının az da olsa söneyazdığı yıllarda birkaç Finlandiyalı adam bu rafları dolduran gruplardan biri olmak istemedi, yeni bir şeyler aradı ve Metallica eserlerini çelloyla çalmaya başladı. Bunları kaydedip 1996'da albüm çıkardılar ve dünya çapında bir üne kavuştular. Dün gece o 23 yıllık albümle İstanbul'da 'apokaliptik' bir geceye imza attılar.
Apocalyptica, beş yıldır Metallica'ya hasret kalan İstanbullu müzikseverlerin ağzına bir parmak bal çaldı. Dün gece Volkswagen Arena'da sahne alan grup, ilk yarısı sıradan bir senfonik rock, ikinci yarısı ise 'bangır bangır' thrash metal performansından oluşan bir konserle dinleyicilere harika bir gece yaşattı. Dinleyicilerin oluşturduğu ve müzisyenlere de geçtiğini düşündüğüm epey pozitif enerji şu hakikati de ortaya koydu: Türkiye'nin acil bir Metallica konserine ihtiyacı var, hatta 81 ilde 81 konsere.
Konser öncesi bozuk bir ses sisteminden sürekli Metallica çalındığı, alanda aynı düğün salonlarındaki gibi çocukların koşturduğu (evet gerçek) salona girdiğimde herkes gibi ben de beklentilerimi minimum seviyeye indirdim. Sahneye belirlenen saatten biraz daha geç çıkan ve 96'daki albümü konserin ilk yarısında usturuplu bir şekilde çalan grup, ikinci yarıya adeta 'metal tanrıları' gibi çıktı. Sahneye eklenen bateri işin tüm rengini değiştirdi, az evvel efendi efendi çello çalan Kuzeyli müzisyenler çelloları tek elleriyle kavrayıp sahnede bir o yana bir bu yana koşmaya, uzun saçlarını savura savura headbang yapmaya başladı. Dinleyicilerimiz her ne kadar şarkılara eşlik edemese de salonda çok iyi bir enerji yaratmayı başardı. Müzisyenler de enerjiyi hissetmiş olacak ki, grubun 'frontman'i "Dünyada en sevdiğim halk Türkiye halkı" minvalinde şeyler söyleyerek dinleyicilere bir jestte bulundu.
Gereksiz bir nota bile basmadan kusursuz bir performans sergileyen Apocalyptica, For Whom The Bell Tolls, Harvester of Sorrow gibi şarkıları Metallica'yı aratmayacak bir şekilde icra etti. Çellodan elektro gitar tonları elde etmeyi başaran gruba bir de bateri eklenince, salondaki dinleyicilerin yıllık Metallica ihtiyacının büyük bir bölümü de karşılanmış oldu.
Bu akşam Ankara'da kulakların pasını silecek olan grup, bu diyardan giderken Türkiyeli dinleyicilerinin hafızasında çok güzel izler bırakarak gitmiş olacak.