Karikatürist Cem Güventürk: 'Fit' kalmak için çizmeye devam!
Karikatürist Cem Güventürk, 2014'te Penguen'de başladığı çizerliğe şimdi Uykusuz ve Kafa dergilerinde devam ediyor. "Tarz itibariyle daha içe dönük kendimle ilgili şeyler yapmayı seviyorum" diyen Güventürk'le çizgisini, çizimlerinde yer verdiği konuları ve karikatürün geleceğini konuştuk.
DUVAR - Cem Güventürk 1989 yılında İzmir'de doğdu. Çizime 2014 yılında Penguen'de başlayan Güventürk'ün Çünkü Bir Anlamı Vardır, Yine Öyle Hissettiğinde ve Sanki Sen Aynı Ben adlı üç kitabı yayımlandı. 2011 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film Animasyon bölümünden mezun olan Güventürk günümüzde Uykusuz ve Kafa dergilerinde çizmeye devam ediyor. Farklı tarz ve çizgisiyle dikkat çeken Güventürk, kullandığı renklendirme tekniği ile tanınarak adından söz ettirmeye başladı. "Çizmek, bildiğim en iyi yaptığım en uzun süreli şey" diyen karikatürist Cem Güventürk ile çizimlerini, karikatür yolculuğunu ve karikatürü konuştuk.
Çizmeye ne zaman başladınız? Profesyonel hayata girişiniz nasıl oldu?
Hayatımın hatırladığım her kısmında kalem kağıt oldu, o yüzden çizmek benim için çok eski bir refleks, uzun süren bir amatörlük dönemi geçirdim dergilerde; ama bu kısımda bile Güzel Sanatlar Fakültesi'nde okuyordum, yani çizmek bildiğim en iyi, yaptığım en uzun süreli şey benim için. 2009'da ilk kez ismimi Penguen dergisinde görmüştüm, 2014'de bir köşe başlığında görmeye başladım, o günden beri o köşenin içindeyim.
'KENDİMİ İFADE ETMEKLE ALAKALI ŞEYLER DÜŞÜNÜP ÇİZİYORUM'
Son dönemlerde Uykusuz ve Kafa dergilerinde çizim yapıyorsunuz ve daha çok insanın ruhsal, gündelik problemleriyle ilgili çizimlerle tanınıyorsunuz. Bu çizimler nasıl ortaya çıkıyor?
Formülize edebileceğim bir tarafı yok, içe dönük şeyler oluyor kendimi ifade etmekle alakalı bir şeyler düşünüp çiziyorum, biraz farklı bir form ve formatta olmasını istediğim şekilde de çiziyorum, başından beri okuyucuya böyle geçiyor; iyi bir kimya oluştu aramızda, çizdikçe hiç de yalnız olmadığımı fark ettiğim rahatlatıcı bir deneyim oluyor benim açımdan da.
Çizimlerinizi kitaplaştırarak bir araya getiriyorsunuz. Çünkü Bir Anlamı Vardır, Yine Öyle Hissettiğinde ve Sanki Sen Aynı Ben adlı üç kitabınız var. Aynı zamanda çizimleriniz sergilerle de gösteriliyor. Bu kitapların devamı ve yeni sergiler olacak mı?
Yeni bir karikatür kitabı oluşturmayı düşünmüyorum; planlarım arasında yok. Belki bir çizgi öyküler kitabı veya çizgi roman şeklinde bir formatta yeni bir kitap olabilir ama bu üçlemenin devamı olarak düşündüğüm bir kitap olmayacak. Tadında kalmasını istediğim bir şey kitap kısmı, farklı disiplinlerde farklı işlerle ilgilenmeye başladım, sinemayla ilgili planlarım, üzerine çalıştığım senaryolar var. Güzel Sanatlar menşeili olduğum için daha büyük kanvaslarda daha farklı formlarda yapmak istediğim resimler var o yüzden sergiler de devam edecektir önümüzdeki dönemde.
Size göre söz mü etkili yoksa çizgi mi?
Bunların nasıl bir araya getirildiği önemli, tekil olarak ikisi de çok güçlü, ikisi de çok sevdiğim çok yan yana kullandığım ögeler, işimin en sevdiğim kısmı da sözün de çizginin de bir arada kullanılmaya en müsait alanlardan olması.
'KARİKATÜR KONUSU HER ŞEY OLAN BİR ALAN'
Karikatür her bireysel veya toplumsal olaya yer vermeli mi, sizin karikatür tanımınız nedir?
Karikatür konu itibariyle konusu her şey olan bir alan, bu bazen bir hediye bazen bir lanet. Çünkü birçok alandan birçok şeyden beslenip bir araya getirmeniz gereken şeylerle dolu. Ben tarz itibariyle daha içe dönük kendimle ilgili şeyler yapmayı seviyorum ki bu da tehlikeli bir durum aslında, beni benden iyi tanıyan okuyucular oluştu.
Çizginizi diğer çizerlerden farklı gördüğünüz yönler var mı? Çizim tarzınız veya çizimlerinizden dolayı eleştiri veya tepki alıyor musunuz, nasıl geri dönüşler oluyor okurlardan?
Kesinlikle farklı bulduğum çok fazla yön var, daha dışavurumcu daha bağımsız bir yol izlemek istiyorum çizgimde. Daha deneysel, daha olduğu gibi olması beni mutlu ediyor ve ayrıştırıyor. Teknik olarak çizmede de boyamada da farklı şeyler denemeye çalışıyorum, her hafta yeni bir şey denemek de güzel bir fırsat; çalıştığım dergiler de bu yönde bir deneyselliğe destek oldular başından beri. Okuyucu perspektifinden de aslında normal karikatürün çok dışında göründüğü için başta ciddi yadırgamalar ve kötü eleştiriler aldım ama sanırım okuyucular da bu tarza alıştılar ve sevdiler, şu an aramızdaki uyumdan, paslaşmalardan çok memnunum.
Ustalarınız, etkilendiğiniz karikatüristler var mı?
Çok fazla var, zaten bu iş usta çırak ilişkisiyle ilerlemeye devam ediyor, herhangi bir okulu yok; sadece bir şeyler ifade etmek bir şeyler anlatmak istiyorsunuz ve macera başlıyor. Çok uzun süre amatör sayfalarda başladığım için her dergiden birçok ustam bana yol gösteren yazar çizerler oldu, şu an aynı zamanda onlarla çalışabiliyor olmak da benim için büyük bir şans.
'MİZAH TÜRKİYE'DE HER YERDE'
Türkiye’de ve dünyada çizimin, karikatürün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye'de mizah karikatür çok güçlü bir damar, çok uzun zamandır bu böyle, o yüzden gelişimini ve bu etkileşimi arttırarak devam ettirecektir. Mizah Türkiye'de her yerde, hayatımızın hep bir parçası, o anlamda güzel bir kimya var mizah ve Türk insanı arasında.
Okurlara ve çizerlere bir tavsiyeniz var mı?
Mizah dergilerini daha çok ve daha sonra da okuyabilmek için şu an okusunlar, aynı zamanda bir akademisyen olarak öğrencilerime ve diğer yeni çizerlere verdiğim naçizane tavsiyem de çok çizmeleri, çizerlik sporculukla çok benzeşen bir alan o yüzden sürekli "fit" sürekli formda kalabilmenin yolu antrenman, o yüzden antrenmana yani çizmeye her zaman devam.