Sufle: Yeniden alternatif rock

Burak Soyer - [email protected]

2012 yılında üniversite öğrencisiyken Mustafa Atik ve Gökçe Taşçeviren tarafından kurulan Sufle grubu, kariyerine her grup gibi popüler rock şarkılarını 'cover'lamakla başlamış. Ankara’daki mekanlarda kendine has bir kitle edinen grup 2013 yılında Duman’ın kült şarkısı Köprüaltı’na yaptıkları cover’a bir video çekip sosyal medyada paylaşınca olaylar gelişmiş. On milyonun üzerinde izlenen videonun ardından Sufle’nin hayran kitlesi çığ gibi katlanarak büyümüş ve grup Türkiye’nin dört bir yanında konser vermeye başlamış. Gruba Oğuzhan Eren ve Burak Bedirli’nin de katılmasıyla iskelet kadro oluşmuş ve Sufle ilk albüm için kolları sıvamış ve bunun sonrasında ilk albümleri ‘Pus’ dinleyicinin beğenisine sunulmuş. ‘Pus’ grubun ilk bir araya geldikleri zamanda yaptıkları müzikle bağlantılı olarak alternatif pop’a daha yakın duran bir albüm. Melankolinin ağır bastığı sözler genelde aşk üzerine kurulu.

Grubun kısa bir süre önce yayınladığı albüm ‘Geri Geri Maraton Koştum’ ise sound’u bir vites daha artırıyor ve rock’a biraz daha göz kırpıyor. İlk albümdeki bulutlu hava burada da fark ediliyor ancak grubun alternatif rock’a biraz daha yaklaştığını söylemek mümkün. Gökçe Taşçeviren’in oturmuş vokali albüme yön vererek grubun yapmak istediği müziğin olduğu tarafa götürüyor. Türün meraklıları için kayda değer bir çalışma olmuş.

Türkiye’de sizin tarzınızda müzik yapan çok isim var. Sizin onlardan farkınız ne?

Bizce şarkı sözlerimiz bizi insanların kulağında farklı bir yere koyuyor. Tarz ve sound zaman zaman tabi ki benzeyecektir ama neyi nasıl anlattığınız farkı ve çeşitliliği yaratan unsurdur.

‘Pus’la bu albüm arasındaki farklar ne?

‘Geri Geri Maraton Koştum’ adından da hissedildiği üzere içsel yolculuğumuzu daha iyi anlattığımız ve daha özgür hissettiğimiz bir albüm oldu. Kabuğundan sıyrılma çabasında ve duygularını daha dürüstçe ortaya koyan bir Sufle var bu kez.

Bir röportajınızda İngilizce albüm yapmak istediğinizi söylemişsiniz. Neden?

İngilizce'yle bir duyguyu anlatmak bizim için bazen daha kolay oluyor, o nedenle İngilizce şarkılar yapmayı ve çalmayı seviyoruz. Bunları bir araya getirip dinleyiciye sunmak güzel olur diye düşündük. Global bir dil olduğu için yurt dışındaki insanlara müzik yapabilme ve daha çok kişiyle buluşabilme açısından da ayrıca bizi heyecanlandırıyor bu proje.