'Arkeolojik kalıntı yok' denmişti, buzul çağında oluşan mağara bulundu

Anamur'a bağlı Korucuk ve Ovabaşı köyleri arasında yapılmak istenen mermer ocağı projesi için verilen "ÇED gerekli değildir" kararına karşı açılan dava sürerken, bölgede arkeolojik kalıntılar ve mağaraların bulunduğu her ne kadar inkar edilse de 8 Ağustos günü bölgede inceleme yapan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği bölümü öğrencileri, oluşumunun buzul çağında gerçekleştiği tahmin edilen bir mağara daha keşfetti. Davanın avukatı Seyda Afyoncu, "Köyün tüm bu güzelliklerinin, tarımsal zenginliklerinin ve en önemlisi halkın yaşam alanının yok edilmesi, vicdana sığan bir durum değil" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu 

MERSİN - Sık sık talan projeleri ile gündeme gelen Mersin'in Anamur ilçesi bu kez de mermer ocaklarının hedefinde. Anamur'a bağlı Korucuk ve Ovabaşı köyleri arasında Mustafa Çetin adlı bir girişimci tarafından yapılmak istenen mermer ocağı için 6 Ocak tarihinde Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından "ÇED Gerekli Değildir" kararı verildiği duyurulmuştu. Biyolojik çeşitliliğin ve arkeolojik kalıntıların azımsanmayacak oranda olduğu bölgede gerçekleştirilecek olan proje kapsamında 25 bin metrekarelik alanda yılda 52 bin ton blok mermer çıkarılması planlanırken, yılda 31 bin tonun üzerinde atık çıkması bekleniyor. Projenin ÇED raporundaki ifadeler de dikkat çekici.

ÇED RAPORU: MERMER İSE TURİZME KATKI!

Projenin ÇED raporunda toprak özelliği ve diğer ekolojik koşullar nedeniyle bazı özel hayvanlar için habitat olma özelliğine sahip olmadığına yönelik skandal ifadeler kullanılırken, “Flora ve Fauna türleri geri dönüşümsüz olarak zarar görecek türler değildir. Fauna türleri çalışma sürecinde ortamdaki gürültü ve hareketlilikten etkilenecekler ve çevredeki daha uygun alternatif yaşam alanlarına çekileceklerdir. Faaliyet alanı içerisindeki fauna türleri geniş yayılımlı türler olup faaliyetin başlamasıyla beraber çevredeki arazilere doğru yöneleceklerdi" denildi.

.

Ayrıca turizm amaçlı otel, motel, site ve tatil köyleri gibi yatırımlarda doğal mermer kullanımında artış olduğu savunulan ÇED raporunda, “Bu gibi yatırımlarda doğal mermer kullanımı ile daha estetik bir görünüm verilmekle beraber turistlerin daha doğal ortamda tatil tercihlerine katkıda bulunulmaktadır. Turizm ülkesi olan ülkemizin bu yörelerinde doğal mermer kullanılmasına önem verilmelidir. Bu yörelerde hem doğallığı hem de modern yaşam tarzını ve çevreciliği doğal estetiklik ile birleştirerek harikulade projelerin geliştirilmesi turizme kesinlikle katkı sağlayacağı düşünülmelidir” ifadeleri de dikkat çekti.

'ARKEOLOJİK KALINTI VE MAĞARA YOK' DENMİŞTİ AMA...

Ayrıca ÇED raporunun aksine bölgede henüz tescil edilmediği belirtilen arkeolojik kalıntılar ile mağaralar da bulunduğunu belirtilirken, yurttaşlar kültür varlıklarının tescil edilmesi için ilgili kurumlara başvuruda bulunmuştu. 8 Ağustos günü bölgede inceleme yapan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeoloji Mühendisliği bölümü öğrencileri ise yeni bir mağara buldu. Konu ile ilgili belirtilen görüşler ise şu şekilde;

"8 Ağustos Cumartesi günü Anamur'a bağlı Korucuk Köyü'nde bulunan Borbaşı Tepesi'ndeki yaptığımız çalışmada, incelemeye alınan mağara 8.8 m derinliğe, 4.3 m genişliğe sahip olan dikey ve fosilleşmiş bir mağara olarak sonuca ulaştık. Mağaranın oluşumu hakkında ponör olarak adlandırdığımız, kar sularının kireç taşlarını eritmesiyle oluşmuş olduğu sonucuna ulaştık. Mağara içerisinde mısır patlağı (popcorn) adını verdiğimiz oluşumlar gözlemlendi. Mısır patlakları, kayaç içerisindeki kalsiyum karbonatın doygun hale geldikten sonra, dışarıya doğru mısır patlağı şeklinde patlamasıyla oluşmuş yapılardır. Mağara içerisinde canlı bir yaşam türüne rastlanılmadı. Mağaranın oluşum zamanını buzul çağ olarak düşünmekteyiz. Aldığımız örnekleri laboratuvarda inceledikten sonra daha net bir sonuca ulaşacağız ve raporumuza yazacağız. Bölgenin jeolojik incelemesinde ise 270 m rakıma sahip olan tepe, Jura-krease döneminde oluşmuş, iki vadinin tam kesişim noktası olduğu görülmektedir. Bulunduğumuz tepede kayaç yapısının yoğun olarak dolomit ve granit olduğu gözlemlenmektedir. Bulunduğumuz tepede ayrıca bazı arkeolojik kalıntılara da rastlanılmış, mutlaka arkeologlar tarafından incelenmesi gerektiğini düşünüyorum."

.

KÖYLÜLER VE ÇEVRE AKTİVİSTLERİ TEPKİLİ: MERMER OCAĞI KURDURTMAM, YEŞİLİME TOZ KONDURTMAM

Söz konusu proje ile ilgili olarak Korucuk Köyü Muhtarı Halit Şimşek ile Ovabaşı Köyü Muhtarı Gani İmdat ve Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) ise yargıya gitti. “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı Mersin İdare Mahkemesi’nde kararın iptali ve yürütmeyi durdurma talebiyle açılan dava sürerken, geçtiğimiz ay yapılan bilirkişi keşfi öncesi, çevreciler ve mahalle sakinleri de bölgede eylem yaptı. Söz konusu mermer ocağı projesine tepki gösteren ve “Muzuma, zeytinime, yeşilime dokunma” ve "Mermer ocağı kurdurtmam, yeşilime toz kondurtmam” dövizlerini taşıyan mahalle sakinleri ile çevre aktivistleri, mermer rantçılarının, önce muz cenneti Anıtlı’ya daha sonra ise doğa harikası Korucuk Köyü’ne göz diktiği vurguladı. Köylüler, mermer ocağı projesine karşı sonuna kadar direneceklerini de belirtti.

'VİCDANA SIĞAN BİR DURUM DEĞİL'

Konu ile ilgili Gazete Duvar'a konuşan davanın avukatı Şeyda Afyoncu, bölgenin söz konusu mermer ocağı projesine uygun olmadığının altını çizerek, Korucuk Köyü'nün, bozulmamış doğasıyla, tertemiz havasıyla, su kaynaklarıyla ve arkeolojik eserleriyle çok özel bir yerleşim bölgesi olduğunu söyledi. "Köyün tam ortasındaki büyük kaya oluşumunun üstünden sadece kışın akan uçan bir şelale bile var. Tam bir doğa harikası köy" diyen Afyoncu, halkın geçimini topraktan ve tarımdan sağladığını ifade etti.

Afyoncu, "Muz, çilek, zeytin, avokado başta olmak üzere bir çok meyve ve sebze yetiştiriyorlar. Son yıllarda bakım maliyetleri çok yükselmiş olsa da hayvancılıkla da uğraşıyor halk ve bu işi oldukça dürüst yapıyorlar. Köydeki üreticilerden margarin karıştırılmamış ayran kokulu saf tereyağı ve orijinal ekşiliğinde çökelek veya doğada gezen tavuk yumurtası satın almanız mümkün. Anlayacağınız doğasıyla, insanıyla, tarihiyle değerinin korunması gereken bir köy. Masa başında oturup, sadece önünüze getirilen yalan yanlış bilgiler içeren ÇED raporunu esas alarak, köyün tüm bu güzelliklerinin, tarımsal zenginliklerinin ve en önemlisi halkın yaşam alanının yok edilmesi, vicdana sığan bir durum değil" dedi.

.

'31 BİN TONDAN DAHA FAZLA ATIK ÇIKABİLİR'

Ormanlık alan yakınlarında yapılması planlanan projede yılda 31 bin tondan daha fazla atık çıkabileceğini de belirten Afyoncu, "Blok mermer üretimi sırasında yaklaşık olarak yarı yarıya atık ve plakalar kesilirken de en az yüzde 15-50 oranında toz atık oluşmaktadır. Korucuk Köyü’ndeki ruhsat sahası yerleşim bölgesine çok yakın olan dik bir tepedeki ormanlık arazide yer almaktadır. Tepenin oldukça dik olması nedeniyle hafriyat sırasında çıkacak pasa miktarı da yüksek tonajlı olacaktır. ÇED raporunda, başlangıçtaki hafriyat sırasında çıkacak pasa miktarı hakkında bir açıklama bulunmamaktadır. Bana göre yılda 31 bin ton atık çıkacağı bilgisi de gerçekçi değildir. Bu rakamın çok daha fazla olması kuvvetle muhtemeldir" diye konuştu.

Her ne kadar ÇED raporunda atıkların uygun bir alana boşaltılacağı söylense de bölgenin coğrafi koşulları ve civardaki ormanlık alanlara giden yol olmaması nedeniyle bu iddianın doğruluk payının olmadığını söyleyen Afyoncu, sulu kesim yapılacağı ve toz atık oluşmayacağı iddia edilse de 4x4 araçlarla bile çıkması oldukça zor tepedeki ruhsat sahasına su taşımalarının mümkün olmadığını vurguladı.

.

ARKEOLOJİK KALINTILAR FOTOĞRAFLANDI

Korucuk Köyü’nde ise daha önceleri ruhsat sahasına çıkan yol olmadığı için arkeolojik kalıntı olup olmadığını tespit edilemediğini ancak Anamur Orman İşletme Müdürü mermer ocağı işletecek kişiyle bir sözleşme yapıp sözde orman yolu açtırdıktan sonra sahada arkeolojik kalıntılar ve kemikler olduğunu fark edip fotoğrafladıklarını söyleyen Afyoncu, ayrıca ruhsat sahası içerisindeki arkeolojik kalıntıların inceleme yapan bilirkişiler tarafından da fotoğraflandığına dikkat çekti. Yine ruhsat sahası yakınlarında bulunan ve Doğal SİT alanı olan Köşekbükü Astım Mağarası'nın mermere ulaşmak için gerçekleştirilecek patlamalardan zarar görebileceğini ifade eden Afyoncu, mermer ocağı açılması halinde, Korucuk ve Ovabaşı köylerinin tarımı biteceğini ve su kaynaklarının zarar göreceğini söyledi.

ÇED raporunda geçen ve mermer kullanımının turizme olan katkısına yönelik övgüler yer alan bölüme de değinen Afyoncu, "Davayı açmadan önce ÇED raporunu okurken otellerde mermer kullanımının turizme olan katkılarının anlatıldığı bölümü görünce, gözlerime inanamayıp birkaç kez okudum. Böylesine basit bir yaklaşımla yazılan raporu nasıl olumladılar da ÇED gerekli değildir kararı verdiler, anlamak mümkün değil. Anladığım kadarıyla, tüm ÇED raporlarında olduğu gibi kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanan bu raporu da okumadan karar vermişler" diye konuştu.

ÇED'İN AKSİNE NESLİ TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR MEVCUT

Bölgedeki flora ve faunanın çeşitliliğine ve önemine de dikkat çeken Afyoncu, "Sahanın devlet ormanı olduğu belirtildikten sonra içinde korunmaya değer flora ve faunanın olmadığını iddia etmek ne akla, ne bilime sığar. Ormanlık alanlar, içinde mutlaka flora ve fauna barındırır ve onlara habitat yaratır. Bu habitatın içinde korunmaya değer ya da nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanların yaşamadığını iddia etmek ancak kalemini rantın hizmetine sunmuş ÇED raporu yazıcılarına özgü bir durum olsa gerek. Ki çevre ve doğa gönüllüsü arkadaşlarımızın bölgede yaptığı gezilerde, arı orkidesi gibi endemik türler dahil birçok orkidenin, ters lale gibi özel bitki türlerinin olduğu gözlenmiştir. Çekilen fotoğraflar mahkemeye de sunulmuştur. Ayrıca mermer arama ruhsatı verilen ormanlık sahada oklu kirpi gibi nesli tükenme tehlikesi altındaki tür dahil, birçok hayvan ve kuş türü de yaşamaktadır. Kaldı ki ormandaki ağaçların da başlı başına korunması gerekir ki su kaynakları beslenebilsin ve yaşam döngüsü sürebilsin. Ayrıca ÇED raporunda bahsedilmese de ruhsat sahasında koruma altındaki delice zeytinlikler de mevcuttur" dedi.

.

BİR KİŞİNİN KAZANACAĞI PARA UĞRUNA...

Köy halkının mermer ocağı projesine karşı çıktığını ve gerekli hukuki girişimlerde de bulunduğunu söyleyen Afyoncu, yurttaşların yalnızca bir kişinin kazanacağı para uğruna sağılığının, tarımının ve yaşam alanlarının mermer tozuyla yok edilmesini, bozulmasını, kirletilmesini istemediğini vurguladı. Proje sahibine de çağrıda bulunan Afyoncu, son olarak şunları söyledi: "Orman katliamına neden olacağı, su kaynaklarını etkileyeceği için yoğun bir şekilde muz üretimi yapan Anamur halkının da karşı çıktığı bir projedir. Bilindiği gibi mermer ocağı faaliyeti oldukça geniş bir alandaki su kaynaklarını, akarsulara karışan mermer tozu ile denizdeki balığın üremesini dahi olumsuz biçimde etkilemektedir. Anamur halkı bunun bilincindedir. Umarım ki, mermer ocağı açmak isteyen girişimci de bunu en kısa zamanda anlar ve kendiliğinden vazgeçerek, insanı, arkeolojik kalıntıları, bitkisi, doğal yapıları ve hayvanı ile korunmaya değer şeylerin ve yaşamların olmadığı başka bir yere yönelir." (DUVAR)