Pole dance eğitmeni Özge Uraz Kum: Pole dance, kadın hareketinin bir parçasıdır

“Bizler pole dance’de sadece bir fiziksel egzersiz rejimi ya da eğlenceli bir hobi bulmuyoruz. O direk aynı zamanda hayatımızın, ruhumuzun ve bedenimizin kontrolünü elimize almamızı sağlayan bir araç. Nasıl mı?” Pole dance eğitmeni Özge Uraz Kum yanıtlıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Her geçen gün, ülkemizde pole dance’a ilgi artıyor. Her geçen gün, her yaştan, her meslek grubundan, her inançtan, her kilodan, her düşünceden kadın; spor ve dansın buluştuğu bu aktiviteye büyük bir ilgiyle bağlanıyor. Bu dünyanın perdelerini pole dans eğitmeni Özge Uraz Kum ile aralıyoruz.

Pole’n Roll’un sloganı; “Özgür, güçlü, estetik”... Dışarıdan bakıldığında çok estetik gözüküyorsunuz. Belli ki güç de gerekiyor. Peki, “özgür” kısmını biraz açabilir misiniz?

Kültürel olarak özgürlük kavramını “bir şeyden özgür olma” şeklinde algılamaya yatkınız. Bu; tutsak olmamak, baskı altında olmamak gibi negatif bir tanımlama getiriyor. Oysa özgürlüğü “bir şeye özgür olma” gibi daha muktedirlik içeren bir tanımlama ile de anlamak mümkün. Bu durumda bilinçli ve sorumlu seçimler yapabilme, karar verebilme, kendini gerçekleştirme anlamına geliyor. Pole kültüründe var olan, öncülerden devraldığımız ve geliştirmeyi hedeflediğimiz anlayış biraz bu. Kadınların hayatları, bedenleri ve ruhları üzerinde kontrol sahibi olabilmesi...

'KADIN HAREKETİNİ DESTEKLEYEREK ÖNYARGILARI AŞMA YOLUNA GİDEBİLİRİZ'

Sanırım sizi en çok önyargılar rahatsız ediyordur. Türkiye gibi bir ülkede önyargıları aştınız mı, aşabiliyor musunuz ya da nasıl aşacaksınız?

Elbette ki aşmanın yakınında bile değiliz. Bu kadar köklü ve büyük bir ahlaki erozyonun içinde, değerler erkek bakış açısından tanımlanırken çok da kolay olmayacak. Kaldı ki, bu bütün dünyada böyle. Kendini savunmaya çalışan pole endüstrisinin de zaman zaman “bu sadece bir spor” söylemine başvurmak durumunda kalması ve bir anlamda kültür içinde steril bir alan yaratması da istemeyerek de olsa bu önyargıların pekişmesine neden oluyor. İyi tarafı, yedi senelik süreçte benim gözlemleyebildiğim; öğretmen, okul, öğrenci sayısındaki artışla beraber kısıtlı bir çevrede de olsa aşinalık artıyor. Tanımadığın bir kültüre karşı direnç oluşmasını normal karşılamak lazım. Tanınırlığın artmasıyla bu direnç kırılacaktır. Ama bunu kadın özgürleşmesinden bağımsız düşünmek imkânsız. Daha geniş planda kadın hareketini destekleyerek ancak bu önyargıları da aşma yoluna girebiliriz diye düşünüyorum.

'POLE DANCE'DA YAĞ ORANININ NE KADAR OLDUĞUNUN SELÜLİTLERİNİN, ÇATLAKLARININ HİÇBİR ÖNEMİ YOKTUR'

Her kesimden öğrenciniz var değil mi? Herkes pole dans yapabilir mi?

Elbette herkes pole yapabilir. Biz pole yapabiliyor olmayı hiçbir zaman ileri seviye hareketlerde "kelebek gibi uçup arı gibi sokmak" olarak tanımlamadık, ki bu da düzenli çalışma, disiplin ve azimle mümkün. Pole’u tuttuğunuz ilk günden itibaren, pole yapıyor oluyorsunuz. Pole dance’de nasıl göründüğünün, yağ oranının ne kadar olduğunun, selülitlerinin, çatlaklarının hiçbir önemi yoktur. Bunlar, insan olmanın ve fiziksel bir bedene sahip olmanın doğal sonuçları olarak görünür. Önemli olan o bedenin neler yapabildiğidir. Bu sayede kadınlara dikte edilen korkunç olumsuz beden algısı, zaman içerisinde yıkılır. Egzersiz, nefret ettiğin bedenine karşı verdiğin bir ceza olmaktan çıkar. Bedeninle gurur duymaya, onu gerçekten sevmeye başlarsın.

Diğer taraftan, özellikle muhafazakâr ve örtülü kadınların pole yapması toplumda daha büyük bir infial yaratıyor. Geçtiğimiz yıl Amerika’da yaşayan örtülü bir kadının pole videosu çılgınca paylaşılmış ve korkunç yorumlara neden olmuştu. Muhtemelen bu yorumları yapanlar, kadının Instagram profiline hiç bakmadı ve duruşunu nasıl savunduğunu görmediler. Benzer şekilde bazı şirketler ve mesleki birlikler de kadınların bu anlamda hayat tarzlarına müdahale ediyor. Yine de baskılardan yılmayan her kesimden, 14-65 yaş arası öğrencimiz var.

.

Sizin kişisel maceranız nasıl başladı ve devam etti?

Ben 2012 yılında Felix Cane ve Alethea Austin videoları izleyerek pole’a âşık oldum. Taksim’de ismini hatırlayamadığım Rus bir hocadan kısa bir süre ders aldım. Ardından arkadaşlarım Zeynep ve Sevinç’in açtıkları okula başladım. 2014 yılında o okulda eğitmen oldum, bir sene sonra Kadıköy’de şube açtım. Geçtiğimiz yıl da okulun ismi bugünküne değişti. Çocukluğumdan beri dans ediyor, ilgimi çeken farklı dans türlerini deniyordum. Ancak 1999 yılında geçirdiğim omurga ameliyatı nedeniyle hareketlerimde ciddi bir kısıtlama olduğundan bunun mesleğim haline gelebileceğini düşünmemiştim. Zaman içerisinde eğlenceli bir hobiden tutkuya, oradan da işe dönüştü.

Pole dansı kadın hareketinin bir parçası olarak görüyorsunuz. Kadın hareketinin nasıl bir parçası bu?

Bence kadın olarak var olduğunuzda yaptığınız her eylem, isteseniz de istemeseniz de bu hareketin bir parçası ya da düşmanı oluyor. Çocuk yetiştirme şekliniz de, iş yerindeki duruşunuz da, dili kullanma alışkanlıklarınız da... Pole, doğası itibariyle kadın yoğunluklu bir alan olması ve kulüplere dayanan tartışmaya açık tarihsel mirası nedeniyle bu anlamda çok daha hassas bir yerde duruyor. Kadınları fiziksel ve duygusal olarak güçlendiren, olumsuz beden algılarını yıkan ve dayanışma ruhunu besleyen bir alan olmasıyla da kadın hareketine destek veriyor. Bana kalırsa sadece pole değil, her ne yapıyorsak yapalım bunu hâkim söylemleri ters yüz edecek bir farkındalıkla ve niyetle yapmalıyız.

'POLE DANCE KADINLARA ASLINDA NELER YAPABİLECEKLERİNİ GÖSTERİYOR'

Belli ki “güç” çok önemli. Zaten siz de kendinizi “narin çiçekler” olarak tanımlamıyorsunuz değil mi?

Yok, gerçekten çiçek değiliz. Her ne kadar günümüzde aksini savunan yaklaşımlar yaygınlaşmaya başlasa da hâlâ kız çocuklarının atletik başarılarda erkeklerden bir adım geride olması doğal kabul ediliyor. Araştırmalar da gösteriyor ki, kadınların azımsanmayacak bir kısmı halen erkek egemen spor alanlarında yetersizlik hissine kapılıyorlar. Çok ciddi bir dayanıklılık ve güç antrenmanı olan pole dance ise kadınlara aslında neler yapabileceklerini gösteriyor. Kendi vücut ağırlığını havada taşımak ve kendi gücüne şahit olmak inanılmaz bir güven kaynağı.

Evet, kadın ve erkek bedenleri ve bu bedenlerin ortalamada daha iyi olabileceği alanlar birbirinden farklı. Yüksek ağırlık kaldırmanın yanı sıra, çeviklik, dayanıklılık ve hareket kapasitesi de güç elementleri... “Erkek, kadından güçlüdür” derken, gücü bile tanımlamamız biraz taraflı sanki, değil mi?

.

İnsanlar pole dance’la kendisini nasıl keşfedebilir ve nasıl ifade edebilir?

Pole dance, en temelde ve aslolarak harekettir, hareket de duyguların dışavurumu için bir mecra: Seksi, duygusal, öfkeli, neşeli, üzgün, kırgın... Ruhunda her ne var ise, son derece dolaysız ve güçlü bir şekilde dansınla ifade edebilirsin. Üstelik bu ifade aracı bir o kadar da demokratiktir; çünkü melez bir branş olan ve her geçen gün sınırları genişleyen pole dance’de doğası gereği, her bedenin yapabileceği, her ruhun keyif alacağı bir şeyler muhakkak vardır.

Genelde kadınların birbirini çekemediği, kıskandığı üzerine yaygın söylem vardır. Ama sizin stüdyolarınızda gördüğümüz kadarıyla herkes birbirine kız kardeşi gibi yaklaşıyor. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? Pole dance’in bu ilişkilerin kurulmasında nasıl bir teşviki oluyor?

Kadınlar tarafından domine edilen, kadınların işlettiği stüdyolarda kadınların ders aldığı, bir arada çalışan herkesin birbirinin en kırılgan, en güçlü, “en çıplak” halini gördüğü bir sektör pole dance. Derste hocanın öğrenciyi, öğrencilerin birbirini “spotlaması” yani güvenliğini sağlaması ve fiziksel olarak destek vermesi gerekir. Bu da hayatın geneline yayılan bir pratik haline geliyor. Kelimenin tam anlamıyla birbirini “kaldırmak, yükseltmek, düşmesine engel olmak” gibi... Her şeyin ötesinde, dışarıdan gelen önyargılara karşı birleşmenin getirdiği bir durum olarak, dünya çapında, kendini pole camiası içerisinde gören kadınlar arasında belli bir bağlılık ve paylaşılan ortak değerler var.

Pandemi sürecinde nasıl bir yol izlediniz? Şimdi neler yapıyorsunuz?

Pandemide üç ay kadar kapandık. Bu sırada online derslerle her gün çalışmalarımıza devam ettik. Evinde pole’u olmayan öğrenciler için esneklik, kondisyon ve dans dersleri hazırladık. Pole’u olanlarla da uzaktan eğitime devam ettik. Şimdi online eğitimlerimizle eş zamanlı olarak minik minik stüdyo çalışmalarını da sürdürüyoruz. Ancak, bunu teması minimuma indirmek için çok kısıtlı bir kontenjanla yapıyoruz.