Kürdistan’daki kansız darbenin perde arkası
Dış çerçeve olup biten her şeyi izah etmiyor. Bu krizde Kürdistan’ın iç dengesi, Kürtler arası ilişkiler, kişisel hırslar, aile içi sorunlar, kıskançlıklar ve siyasi tutumlar belki daha belirleyici.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) Süleymaniye yakasında ‘kansız bir darbe’ kısa sürede Kürt davasını çevreleyen aktör ve faktörleri içine çekti.
Mesele, Kürdistan Yurtseverler Birliği’nde (KYB) eş başkanlar arasında kontrolün Bafıl (Pavel) Talabani’den yana Lahur Şeyh Cengi Talabani aleyhine değiştirilmesi girişimiydi. Girişim diyorum çünkü kısa sürede statükonun korunmasına yönelik Irak, İran ve ABD’den ‘dost’ müdahaleleri geldi. 2012’de hastalığı nedeniyle sahneden çekilen ve 2017’de yaşama veda eden ‘Mam Celal’ Talabani’nin yadigârı KYB’de bir halef sorunu başından beri vardı. Başlangıçtaki restleşme Talabani’nin eşi Hero İbrahim Ahmed’in merkezde olduğu Talabani ailesi ile “KYB aile partisine dönüşmesin” diyen eski tüfekler arasındaydı.
Ne Mam Celal’in çocukları Bafıl ile Kubat ne de Mam Celal’in kardeşi Cengi Talabani’nin oğlu Lahur liderlik makamına layık görülüyordu. Rahatsızlığı nedeniyle arka planda kalan Hero İbrahim Ahmed ile kardeşi Şehnaz İbrahim Ahmed liderliğin Bafıl’la birlikte ailede sürmesinde ısrarcıydı.
Kubat Talabani, Kürdistan Başbakan Yardımcısı olarak Barzanilerle iyi geçinirken KYB’de kozlar nihayet 21 Aralık 2019’daki dördüncü olağan kongrede paylaşıldı. Mam Celal zamanında da parti yönetiminden uzak tutulan Cengi ailesinden Lahur 902, Bafıl ise 791 oy almıştı. Bu sonuç üzerinden ‘genel sekreterlik’ makamı yerine ‘eş başkanlık’ sistemine geçildi. Böylece liderliğin ağırlıkları dağıtılmış oldu.
Mam Celal’in yol arkadaşları Kosrat Resul ve Mele Bahtiyar gibi isimler bu sonuçtan rahatsızdı. 'Aile partisi olmasın' tartışması gerilerken bu sefer aile içi güç savaşı patlak verdi.
***
Eş başkanlıkta işler kuralına göre gitmedi; Lahur’un istihbarat, güvenlik ve ekonomik alanda gücünü pekiştiren adımları Talabani kardeşleri tetikledi. Müdahale, İstihbarat Kurumu (Zenyari) ve Terörle Mücadele Birimi başkanlarının değiştirilmesiyle başladı. Zenyari Başkanlığı’nı vekaleten yürüten Muhammed Tahsin Talabani’nin yerine Eji Emin, Terörle Mücadele Birimi Başkanı Polat Şeyh Cengi’nin yerine Vahab Halepçe atandı. Polat Şeyh, Lahur’un kardeşi. Muhammed Tahsin de Irak Parlamentosu’ndaki KYB Grup Başkanı Ala Talabani’nin kardeşi. Lahur’un Muhammed Tahsin’i başkanlığa atama girişimi KYB’nin onayına takılmıştı.
Güvenlik kurumları kâğıt üzerinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı ama fiili durum eskisi gibi: Bunlar iki farklı egemenlik bölgesinde KDP ve KYB’nin silahlı güçleri olarak varlığını koruyor. Kurumsallık sözde.
Bu tür bir atama ya da görevden alma için göstermelik de olsa KBY’nin onayı gerekiyor. Orada da Kubat Talabani devreye giriyor. Haliyle bu operasyon Kubat’ın KDP ile birlikte Bafıl’ı kullanarak oynadığı bir oyun olarak da görülüyor. Neler yaşandı?
- Koltuk değişikliği için Zenyari’nin merkezine askeri güç gönderilince çatışmaya ramak kaldı.
- Daha sonra Lahur’un henüz yayına çıkmamış TV kanalı iPLUS ile Zhyan News sitesi basıldı. Bu medya organlarının KYB’nin mülkü olduğu belirtilip Geli Kurdistan TV tabelası asıldı.
- Bitmedi; Bafıl’ın sosyal medya hesaplarında ve KYB medyasında Bafıl için “eş başkan” yerine “başkan” unvanı kullanılarak Lahur’a “Artık eş başkan değilsin” denildi.
- Hatta Talabani ailesinin yaşadığı Dabaşan’daki evde çalışan biri Lahur’a ajanlık yaptığı suçlamasıyla tutuklandı.
- Parti içinde ağırlığını koruyan Hero İbrahim Ahmed’in Facebook sayfasında 14 Temmuz tarihli bir paylaşımda anne ve oğlun fotoğrafı “Başkan Bafıl, Mam Celal’in gerçek mirasçısı” mesajıyla paylaşıldı.
Bafıl da 15 Temmuz’da babasının mezarını ziyaret edip “KYB Başkanı” sıfatıyla ismini zikretmeden kuzenini kaçakçılık, rüşvet, tehdit ve ajanlaştırmayla hedef alıp “Köklü değişimler yapmaya karar verdim” dedi.
Peki, bu restleşme politbüroya nasıl yansıdı?
KBY Başkan Yardımcısı Şeyh Cafer Mustafa’ya bağlı Altın Kuvvetler ve KYB Yüksek Siyasi Meclisi Başkanı Kosrat Resul’e bağlı özel birlikler Bafıl'ın yanında yer aldı. Mahmut Sengavi ve Mele Bahtiyar da Bafıl'ı destekledi. Şeyf Cafer KYB’li bir Peşmerge komutanı olsa da özellikle PKK ile yaşanan gerilimlerde KDP’yle aynı yerde duruyor. Erbil bölgesinde güçlü olan Kosrat Resul’ün de KDP ile arası iyi.
KYB’de hızla güçlenen Lahur’a karşı Bafıl'ın yanında durmaları anlaşılır bir tercih. Çünkü ‘istikrarsız’ ve ‘öngörülemez’ diye baktıkları Bafıl'da gelecek görmüyorlar. İngiltere’de Bafıl'ı adeta sürgünde tutan babası da farklı düşünmüyordu. Onlar için dişli rakip tabana oynayan Lahur.
***
Nihayetinde 15 Temmuz akşamı krizi görüşmek üzere KYB Yüksek Siyasi Meclisi toplandı. Rudaw’a göre toplantıdan eş başkanlık görevinin Lahur’dan alınması kararı çıktı. Lahur da buna razı geldi. Bu durumun parti iç tüzüğünde yapılacak değişiklikle resmiyet kazanacağı belirtildi.
Farklı kaynaklara göre Lahur yetkilerinin sınırlandırılması koşuluyla koltuğunda kalması önerisini geri çevirip çekilmeyi tercih etti.
Lahur ilk açıklamasında 'yumuşak darbe' olarak nitelediği müdahaleden doğrudan KDP, Türkiye ve onların KYB’deki adamını (Bafıl) suçladı. "Meşruiyetimi kongreden aldım, sonraki kongreye kadar görevime devam edeceğim” diye rest çekti. Daha sonra tek bir kişinin kanı akmasın diye kendini tuttuğunu, Bafıl'la aynı kanı taşıdığını ve ona karşı hislerinin 'beyaz kağıt kadar temiz' olduğunu ve parti liderliğinin kararına boğun eğeceğini söylediği aktarıldı.
Yani sükûnetini koruyan ve geleceğe oynayan bir lider görüntüsü verdi. Bu görüntü hesaplaşmanın bittiği anlamına gelmiyor.
***
Bu parti içi güç savaşının iç çemberde Kürdistan, geniş çemberde Irak, dış çemberde İran ve Türkiye, uluslararası çemberde ABD, Fransa ve İngiltere’nin etkili olduğu bir sürü dengeyle çakışan yönleri var. Komplo teorileri de bu çemberler yüzünden hızla devreye giriyor. Bakılması gereken üç taraf var: İran, Türkiye ve ABD.
- Süleymaniye tarafı ideolojik zemin, coğrafi konum ve yakın tarihteki ilişkilerin etkisiyle İran nüfuzuna açık bir parça olageldi. 1980’lerde Saddam güçlerine karşı savaşta KYB’nin arkasındaki güç İran’dı. Hatta bu destek sayesinde Erbil’i de ele geçirdiler. Ölünceye dek Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin de Süleymaniye ile ilişkileri müstesnaydı. Beri tarafta KYB’nin son 22 yılda ABD’yle yakın ilişkileri İran’ın etkisini geriletmedi. Ne Tahran ne de ABD Kürtlerin çapraz ilişkilerini sorun etti.
Geçen yıl Bağdat’ta Kasım Süleymani'ye düzenlenen suikastta Lahur’un istihbarat desteği verdiğine dair iddia “Acaba İranlıları bu kansız darbeye ortak etmiş midir” sorusunu akla getiriyor. Fakat konuştuğum Kürt kaynaklar ABD’nin Lahur’a ihtiyacı olmadığını, Lahur’un da böyle bir şeye kalkışmayacağını, geçmişte Süleymani’nin KYB içindeki benzer sorunların çözümüne yardımcı olduğunu söylüyor. Süleymani öldürüldüğünde Talabani ailesi, Süleymaniye'deki İran Konsolosluğu'na taziyede bulunmuştu. Hatta İran medyasına göre KYB Başkanlık Konseyi Üyesi Mahmud Sengavi "Keşke Süleymani bizim komutanımız olsaydı. Onda gördüğüm tek şey liyakat ve kahramanlıktı" demişti. Lahur eş başkan olduğunda Barzani’den göremediği kutlama İran’dan gelmişti.
- KYB öteden beri PKK’ye, son dönemde de Rojava’ya yaklaşım açısından KDP’den farklı bir yerde durdu. 2017’de operasyona giden iki MİT mensubunun PKK tarafından kaçırılması sonrasında Ankara’nın KYB’ye karşı tutumu sertleşti.
- ABD ise KBY’nin kurumsallaşmasını önleyen KYB ile KDP arasındaki bölünmüşlüğün bitirilmesi için bastırıyor. Hatta şu sıralar Haşd el Şaabi güçlerinin saldırılarının artmasına paralel olarak Irak’tan muharip güçleri çekme tartışması olurken Kürtler üzerindeki bu baskının arttığı söyleniyor.
***
Bu çizdiğim dış çerçeve olup biten her şeyi izah etmiyor. Bu krizde Kürdistan’ın iç dengesi, Kürtler arası ilişkiler, kişisel hırslar, aile içi sorunlar, kıskançlıklar ve siyasi tutumlar belki daha belirleyici.
Siyasi duruş olarak Bafıl'ın ağırlığı hafif. Buna karşın Lahur daha popülist, pragmatik ve tabana dönük.
KYB’nin politbürosu Bafıl'dan, genç kesimler ve parlamento grubu Lahur’dan yana. Fakat sonuçta belirleyici faktör para ve silahın hangi tarafta olduğu.
Tahran ve Bağdat'la ilişkiler bakımından Lahur, Bafıl'ın önünde. Lahur Şii partilerle ilişkisini kardeşi Aras Cengi üzerinden yürütüyor.
Lahur’un Pentagon ve CIA ile mesaisi de 2000’lerin başında terörle mücadele birimini onların desteği ile kurduğundan beri var. Amerikalılar IŞİD’e karşı savaşta Mahmur-Kerkük cephelerine Lahur’un adamlarıyla gitmişti.
Lahur, KYB’de KDP’ye en sert muhalefet eden isimdi. KDP’nin PKK’ye karşı Türkiye ile ortaklaşmasını “Brakujiye (kardeş kavgası) izin vermeyeceklerini” belirterek eleştiriyordu. Lahur, Türkiye’nin kendisini hedef aldığını açıkça söyleyerek de Ankara’da mesele edinilen şahsın Bafıl değil kendisi olduğunu ortaya koydu. Kürt kaynaklara göre Lahur son kriz sırasında açıkça şunu söyledi: “Bir süre önce Erdoğan, bir Sünni lider (Hamis Hançer) ile bana çok öfkeli olduğu mesajını gönderdi. Beni bir roketle öldürmek istiyorsa bu roket büyük olsun ki acısı az olsun.”
Rojava’yı ziyaret eden, Salih Müslim ve Mazlum Kobani ile dayanışma sergileyen de Lahur’du. Ama bu Lahur’a cephe alan KYB’lilerin PKK ile ilişkilerde KDP çizgisinde olduğu anlamına gelmiyor. Mesela Şehnaz İbrahim Ahmed, Mahmur Mülteci Kampı’na destek veren, brakujiye karşı çıkan, hatta 2019’da PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan’la Süleymaniye’de görüşen birisi.
Lahur’a darbenin alt yapısını hazırlayan başka bir iki önemli husus daha var.
KDP lideri Mesud Barzani 2017 referandumu sonrası peşmergenin çekilerek Kerkük’te kontrolün kaybedilmesinden dolayı Lahur-Bafıl ikilisini suçlamıştı. Daha sonra Bafıl ayrı tutuldu ve ‘hain’ damgası Lahur’un sırtında kaldı. 2018’de ise Irak Cumhurbaşkanlığı’na KDP’nin adayı Fuat Hüseyin’in yerine KYB küskünü Berhem Salih’in seçtirilmesi gerilime tuz biber ekti. Bafıl ve Lahur birlikte hareket etse de bu operasyon da Lahur’un hesabına yazıldı. KDP’nin Lahur’a öfkesi daha da keskinleşti. Lahur da sözünü Barzanilerden hiç sakınmadı. Muhtemelen kongrede de beklenmeyen zaferini buna borçluydu. Süleymaniye siyaseti açısından iktidarda KDP’ye ortak olan kaybediyor. Goran bunun son örneği.
Lahur, KYB’de liderliğini perçinlemenin ötesinde KDP’nin klasik kontrol alanlarında etkinliğini artıracağını ve Irak siyasetinde rolünü büyüteceğini gösteren adımlar attı.
Lahur ekimde öngörülen Irak genel seçimlerine KYB’den kopmuş olan Goran Hareketi ile birlikte girme planını pişiriyordu. Bu, KDP’nin tehdit olarak gördüğü bir ittifak. Bunun da ötesinde Lahur eskiden KDP’nin kalesi sayılan Behdinan bölgesinde Barzanilere mesafeli olan aşiretleri kendine çekmeye başladı. Benzer şekilde Musul’da durumu KDP aleyhine değiştirecek ilişkiler geliştirdi.
Bu bilgilere, Lahur’un kriz sırasında söylediği şu sözü de ilave edelim ki tablo anlaşılsın:
“İki hafta önce Kak Mesud (Barzani) bazı ileri gelenlere dedi ki Lahur’un bir haftası kaldı ve işi bitiyor.”
***
KYB arasındaki bu güç savaşından olumsuz etkilenecek aktörlerin başında Irak üzerinden nüfuz savaşı veren İran ve ABD geliyor. Bir tarafta İranlılar krizi yatıştırmaya çalışırken 16 Temmuz’da Beyaz Saray Kuzey Afrika ve Orta Doğu Koordinatörü Brett McGurk, Bağdat’tan Süleymaniye’ye uçtu.
Bağdat’taki siyasi hesaplar da Kürdistan’daki gelişmelerle yakından ilgili. Haliyle eski Başbakanlar Haydar el Abadi ve Nuri el Maliki kuzenlerle ayrı ayrı görüştü. Kendi siyasi geleceği KYB’ye bağlı olan Berhem Salih de Süleymaniye’ye uçtu.
Muhtemelen kriz dondurulacak; Bafıl KYB’ye liderlik edecek ama Lahur’un da bu şekilde bitirilmesine izin verilmeyecek. Ve kozlar bir sonraki raunda saklanacak. Lahur KYB içinde kalamazsa ikinci bir Noşirvan Mustafa olayı kaçınılmaz hale gelecek. Noşinvan Mustafa, Hero İbrahim Ahmed ile anlaşamayıp 2009’da Goran’ı kurmuştu. Biraz zor ama diyelim ki Bafıl bu şekilde diskalifiye edildi; o halde bile Süleymaniye tarafında Türkiye’yi rahatsız eden iklim kolayca değişmez. Ayrıca Bafıl'a yakıştırılan öngörülümezlik KDP ile son düzlükte oluşan ortaklık için de geçerli.
Fehim Taştekin Kimdir?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1994’te başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı, Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Muhabirlik, editörlük ve dış haberler müdürlüğü yaptı. Ajans Kafkas’ın kurucu yayın yönetmeni olarak Kafkasya üzerine çalışmalar yürüttü. Kapatılıncaya kadar İMC TV’de “Doğu Divanı”, “Dünya Hali” ve “Sınırsız” adlı programların yanı sıra MedyascopeTV ve +GerçekTV’de dış politika programları yaptı. BBC Türkçe’nin analiz yazarları arasında yer alıyor. Al Monitor ve Gazete Duvar’da köşe yazılarına devam ediyor. Kafkasya ve Orta Doğu üzerine saha çalışmaları yürüttü. “Suriye: Yıkıl Git, Diren Kal”, “Rojava: Kürtlerin Zamanı” ve “Karanlık Çöktüğünde” adlı kitaplara imza attı.
Rusya niye ‘Türkiye işgalci’ dedi? Ve Suriye’de birkaç senaryo… 18 Kasım 2024
Dünya barışını fanatikler sağlayacak: 'Tanrı Orta Doğu’yu Korusun!' 14 Kasım 2024
Erdoğan, Trump’ı yine tongaya düşürür mü? 11 Kasım 2024
Trump döndü, ABD iç savaştan sıyırdı... Ya dünya? 07 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI