YAZARLAR

Kürt derbisi Amedspor Urfaspor 

Oynarsan skorun bir anlamı ve değeri olur. Oyunsuz skor hak edilmemiş haksız kazanç gibi ağzımda buruk bir tat bırakır. Amedspor, Amed kültürüyle oynamıyor. Tam tersine, sanki Urfa, Amed kültürünü sahiplenmiş gibi oynuyor.

Bilen bilir, sıkı bir Amedspor taraftarıyım. Amedspor Urfaspor maçını da tam bir taraftar duygusu ve kazanma arzusuyla izliyorum. Amedspor’un bütün maçlarını izlemiş biri olarak, içten içe de endişeliyim. Urfaspor’u izlemek hiç nasip olmadı. Duyduğum tek şey iyi bir takım olmayı başardıklarıydı. Maç başladı ve ben Urfaspor izlemeye başladım. Daha doğrusu izlemek zorunda kaldım. Urfaspor oynuyor, Amedspor oynar gibi yapıyor. Aradaki kalite ve oyun farkı, o kadar büyük ki, Urfaspor, Amedspor’u çaylak bir takım vaziyetine düşürüyor. Maçın ilk on dakikası geride kalınca, Urfaspor’un egemen oyununa isyan edecek, bir tek Amedspor’lu oyuncu kalmıyor. Urfaspor’un akışkan ve özgüvenli oyunu, Amedspor’u bütünüyle buharlaştırıyor. 

Allah hiçbir taraftarı kendi sahasında, kendi evinde, rakibi tarafından böyle ezildiğine tanık etmesin. Bütün maçı, Diyarbakır'ı çevreleyen sessizlik ustası, taş surlar gibi izledim. Atılan iki gol bile, yüreğimdeki neşeye dokunamadı. Ben oyun istiyorum. Skor çok umurumda değil. Oynamayı başaramayanlar, skorları da garanti edemezler. Oynarsan skorun bir anlamı ve değeri olur. Oyunsuz skor hak edilmemiş haksız kazanç gibi ağzımda buruk bir tat bırakır. Amedspor, Amed kültürüyle oynamıyor. Tam tersine, sanki Urfa, Amed kültürünü sahiplenmiş gibi oynuyor. Oynamak, oyundan keyif almak ve bu keyfin meyvesi olarak skorları hak etmek.

Urfaspor geride üçlü oynuyor. İyi de oynuyorlar, pürüzsüz ve iyi işçilik sergileyerek. Açılış paslarında hiç hata yapmadılar. Geriye doğru oynanan her topu, ustaca ikinci bölgeye taşıdılar. Birinci bölge ile ikinci bölge uyumu sadece karadan değil, havadan da bir teleferik gibi adresi belli paslarla sonuçlanıyordu. 

Amedspor’un geride ne oynadığını çıkaramadım. Hatta bir laboratuvara gidip mikroskop altında baktım, yine de ne oynadıklarını çıkaramadım. Gördüğüm tek şey, Urfaspor ataklarını karşılamaya çalışırken, Diyarbakır surları gibi bitişik oynadıklarıydı. Bu savunma anlayışı, her atakta Urfaspor’un topa daha çabuk sahip olmasını sağlıyordu. Çünkü ip gibi dizilen ve aralarında belirgin bir koordinasyon olmayan savunmacılar, ikinci topları hiç toplayamadılar. 

Urfaspor’un üçüncü bölgesinde fazladan bir özgüven sorunu var! Bu ne demek şimdi diyeceksiniz? Eğer Urfaspor oyunundaki ciddiyet, birinci bölgede ve ikinci bölgede görüldüğü gibi üçüncü bölgeye sirayet etseydi, bu maç Amedspor için utanç verici bir skorla sonuçlanırdı. Urfaspor hücumcuları, üçüncü bölgedeki iş ve görevleri yeterince idrak etmemiş gibi göründüler. Orta sahayı geçerken gösterdikleri çabukluk ve zarafeti, üçüncü bölgede sanki unutuyor ve bir akıl tutulması yaşıyorlardı. Hücum bölgesinde, adam eksiltmek hastalığı, bütün Urfaspor hücumcularını avucuna alıp esir etmiş adeta. Biri ciddi şekilde Urfaspor hücumcularını uyarmalı. Hücumda topla bu kadar oynamak hayra alamet değil. 

Basit sorular sorup, Amedspor oyununu anlamaya çalışalım. Önce savunma. Hakikatten Amedspor savunması hangi prensiplere göre takımın oyununa katılıyor? Üçlü mü dörtlü mü? Top rakibe geçtiğinde, savunmanın tek hat üstünde altı kişiyle takviye edilmesi, kelimenin tam anlamıyla ilkellik. Tek hat üstünde yan yana dizilen takım, rakibe oynamak için hem geniş alan yaratır hem de rakibin kazara kaptırdığı toplara sahip olamaz. Maç boyunca Amedspor’un hiç ikinci top kazanamamasının nedeni buydu. Aynı neden Amedspor’un hep uzaklaştırıcı vuruşlar yapmasına sebep oldu. Çünkü oyun alanı, doğru bir biçimde parsellenmediği için, oyuncuların pas alışverişleri seçeneklerle oluşmuyordu. Birbirinin bakış açılarına göre pozisyon alamadıkları için, mecburen uzun ve kör vurmak zorunda kaldılar. 

Böyle bir savunma olmaz. Savunmanın ilkeleri basittir. Alanı daraltır ve rakibe oynayacak alan bırakmazsınız. Rakibe yakın oynar ve henüz rakip topu kontrol etmeden müdahale edersiniz. Amedspor savunması bu maçta bu iki prensibi hiç uygulamadı. O nedenle de Urfaspor her atakta ceza sahasına inme şansı buldu. Kenarlar kademeli olarak geçişlere kapatılmadı. Eğer Urfaspor daha zengin bir hücum planına sahip olsaydı, bu maçta gol rekoru bile kırılırdı. 

Amedspor birinci bölgesiyle ikinci bölgesi arasında nasıl bir koordinasyon vardı? Aslında hiçbir plan ve yol haritası yoktu. Bütün maç boyunca, birinci bölgeden üçüncü bölgeye uzun top atıldı. Kazara top, ikinci bölgeye tesadüfen geldiğinde bile, oradan yine uzun vuruşlarla üçüncü bölgeye gönderildi. Açıkça söylemek gerekirse, Amedspor, üç bölgeyi de oyunun içine alan bir akışkan oyun planına sahip değil. Top rakibe geçince de Amedspor, çoklu pres yapmıyor. Toplar ikinci bölgede hiçbir engelle karşılaşmadan Amedspor ceza sahasına kadar geliyor. 

Amedspor bu tesadüflere bel bağlamış oyunla nereye kadar gideceğini düşünüyor? Bu oyunun bir geleceği yok. Urfaspor gelecek vaat eden bir oyun oynuyor. Amedspor, tipik Türk futbolunun kaotik rastlantılarına göre tutum alıyor. 

Bu oyun iyi bir oyun değil. Bu oyun onur verici bir oyun da değil. 


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.