YAZARLAR

Kürt meselesi bütün Türkiye ile çözülür

Kürt meselesi sadece Kürtlerin öldüğü ya da ekonomik sorunlar yaşadığı bir mesele değil. Kürt meselesi Trabzon'daki, Yozgat'taki, Afyon'daki insanların evlerinde de yas ve yoksulluk olarak yaşanıyor.

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu geçen hafta cumartesi günü “Kürt Meselesinde Çözüm İçin Sivil Toplum Buluşması” başlığıyla bir toplantı düzenledi. Toplantıda Kürt meselesinden kaynaklanan siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlar tartışıldı. Elbette, katılımcılar tarafından çözüm önerileri de sunuldu.

Toplantıyı takip ederken, kendimi bir tekrarın içinde hissettim. Bu duygu boşuna değildi. Aynı mesele, kendimi bildim bileli, dönemsel farklılıklarla tartışılıp duruyor ancak mesele bir türlü çözülemiyor.

Bu biraz can sıkıcı ve hatta bıktırıcı bir durum. Fakat sorun orta yerde dururken görmezden gelmek de mümkün değil. Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu da sorumluluk alarak, bölge illerinden sivil toplum örgütü ve meslek odaları temsilcilerinin de katıldığı geniş katılımlı söz konusu toplantıyı düzenledi. Toplantının ardından Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yarattığı tahribatları tespit eden ve çözüm önerilerini de sunan bir deklarasyon paylaşıldı. Deklarasyonda 302 kurumun imzası bulunuyordu.

***

Kürt meselesi pek çok insanın canını yaktı, yakmaya devam ediyor. Mesele daha çok ölümlerle anılıyor olsa da biliniyor ki ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin temelinde de Kürt meselesi var. Kürtler 40 yıldır değişik aktörlerle, politik ve ideolojik yöntemlerle meselenin çözümü için mücadele ediyor. Her defasında ölümle, hapisle, göçle, sürgünle, siyasi iradesinin gasp edilmesiyle karşılaştılar. Ancak taleplerinden vazgeçmediler, vazgeçmeye niyetli de değiller.

O halde ne olacak? Kürtler ilelebet baskı altında mı tutulacak? Bu "inkar ve imha politikası" ne zamana kadar devam etme becerisine sahip olabilecek? Türkiye'nin gücü, bu ağır yükü taşımaya daha ne kadar dayanabilecek? Daha kaç insan çatışmalarda hayatını kaybedecek?

***

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu'nun düzenlediği toplantıda bu sorular soruldu ve cevaplar arandı. Toplantının ardından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan deklarasyon, Diyarbakır ve bölge illerinin Kürt meselesinin çözümü için yeni yol ve yöntemlerin varlığına işaret ediyordu. Aynı zamanda bölgedeki sivil toplum örgütlerinin inisiyatif alarak elini taşın altına koyma cesaretine sahip olduğunu gösteriyordu.

Bu cesaret önemli. Çünkü benzer durumla boğuşan ülkeler, sivil toplum örgütlerinin kararlı destekleriyle meselenin üstesinden gelebildiler.

Ancak Türkiye, birçok alanda olduğu gibi, burada da ikiye bölünmüş görünüyor. Diyarbakır'da Kent Koruma ve Dayanışma Platformu'nun düzenlediğine benzer toplantılar çokça yapılırken, örneğin İstanbul'da mesele yokmuş gibi bir tutum sergileniyor. Halbuki Kürt meselesi, çatışmadan ve çözümsüzlükten nemalananlar hariç, herkesin sorumluluk almasına ihtiyaç duyuyor. Bunun için biraz cesarete ihtiyaç var. Kürtleri tanımak, taleplerine vakıf olmak, meseleye hakkaniyetle yaklaşma becerisini edinmek, Kürt meselesinde inisiyatif alabilmenin ilk adımı olabilir.

Kürtleri tanımak ve taleplerine vakıf olmak çabasının yanı sıra Kürtler ile diğer halklar arasında köprü kurma girişimi daha önce "çözüm sürecinde" akil insanlar projesi ile denendi. Bu proje hükümet tarafından hayata geçirilmişti ve başarıya ulaşmaya çok yakın olduğu biliniyor. Ancak yine biliniyor, süreç akamete uğratıldı ve akil insanlar heyeti dağıtıldı. Bunun nedenleri vardır ve bu nedenler bizzat dönemin aktörleri tarafından şeffaf bir şekilde tartışılmalı. Olası bir yeni süreç de bu deneyim üzerinde inşa edilmeli.

***

Adının akil insanlar olması şart değil elbette ama aynı amacı güden yeni bir heyet oluşturulabilir mi?

Barış Anneleri barışı esas alan bütün etkinliklere bağırlarına taş basarak katılıyorlar.

Çözümün mimarlarından olabilecekken tecrit altında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan için cezaevlerinde açlık grevleri 100'üncü güne giriyor.

Cezaevlerinde ölümler yaşanmasın diye aileler eylem gerçekleştiriyor.

İHD şubelerinde 15 aydır haftada bir gün Barış Nöbeti gerçekleşiyor.

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu "Kürt Meselesinde Çözüm İçin Sivil Toplum Buluşması” toplantısı düzenliyor.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), "Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor?" başlıklı kapsamlı bir rapor hazırlıyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), çözüm süreci döneminde 28 Şubat 2015'te imzalanan "Dolmabahçe Mutabakatı"nın yıldönümünde açıklama yapıyor ve açıklamada, "Türkiye’de Kürt sorunu başta olmak üzere demokrasi, adalet ve özgürlükler kapsamındaki sorunların çözümü için tarihsel bir fırsattı. O günden bugüne Dolmabahçe Mutabakatı’nın çözüm iradesi ve perspektifine daha fazla ihtiyaç olduğu açıktır" ifadelerine yer veriyor.

Diyarbakır sokaklarında "Barış Süreci"ne duyulan özlem elle tutulur şekilde hissediliyor.
Kürtler ve kurumları adil bir çözüm için hamleler yapıyor. Hükümet, hükümet yanlısı medya ve diğer kurumlar tarafından bu hamleler görmezden geliniyor.

Hükümetin ya da siyasetçilerin gündemi ve hesapları farklı olabilir. Ancak insan hayatına önem veren, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarını dert edinen Tükiye'nin sivil toplum örgütleri, tıpkı Diyarbakır'da olduğu gibi ellerini taşın altına koymalı ve hükümeti meselenin çözümü için harekete geçmeye zorlamalı.

Bu mümkün mü? Elbette mümkün ancak Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin öncelikle meseleye bakış açılarını değiştirmesi gerekiyor galiba. Sivil toplum örgütleri meseleye hakkaniyetle ve milliyetçi duygulardan azade yaklaşmalı. Kürtleri tanımalı ve dertlerinin yanı sıra taleplerine vakıf olmalı. Devlet aklının ve pratiğinin dışında argümanlar edinmeli. Kürtlerin haklarını dile getirirken "terörist" ilan edilmek korkusundan sıyrılmalı.

Bir şey daha: Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu'nun paylaştığı deklarasyonda, bir heyet kurulmasının ve bu heyetin çeşitli görüşmeler yapmasının planlandığı ifade ediliyordu. Bu heyet henüz bir düşünce aşamasında, ne vakit oluşturulur ve çalışmalarına başlar, belli değil. Ancak Türkiye’deki sivil toplum örgütleri, bu heyete kapılarını sonuna kadar açmalı.

Çünkü Kürt meselesi sadece Kürtlerin öldüğü ya da ekonomik sorunlar yaşadığı bir mesele değil. Kürt meselesi Trabzon'daki, Yozgat'taki, Afyon'daki insanların evlerinde de yas ve yoksulluk olarak yaşanıyor.

Kürt meselesi kavi ve baki bir mesele. Bu meselenin çözümü için sadece Kürtlerin emek vermesi yetmiyor. Bu mesele bütün Türkiye ile çözülür.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.