YAZARLAR

Kürt, oyunu kime verir?

Sanki topluca tutulup tam ters yöne de çevrilebilecek bir seçmen kitlesi varmış gibi bir tablonun çizildiğini görüyoruz sıkça. Asıl önemlisi de bu sonuçlara ulaşmak için muhatapları ile konuşulmaya ihtiyaç da duyulmuyor.

Bu garip soru, her seçim dönemine girildiği zaman olduğu gibi yine gündeme gelmeye başladı. Garip, çünkü bir halkın tamamının kime/kimlere oy vereceğini sorgulamaya kalkışmış oluyorsunuz sorduğunuz anda. Kazançları, eğitimleri, inançları, cinsiyetleri, yaşları, önceki tercihleri, 'doğu'da ya da 'batı'da olmaları, toplumsal ilişkileri hiçbir fark yaratmadan aynı siyasi tercihte bulunacak 'birbirinin aynı' bir seçmenler topluluğu mu var? Varsa da bu seçmenlerin vereceği oylara önceden 'kesin adres' gösterip sonuç almak mümkün mü?

Sorunun böyle sorulmasının nedeninin HDP'nin -artık yüzde 7'ye düşürülmüş- seçim barajını yüzde 10'dayken dahi rahatlıkla geçmesi olduğunu biliyoruz. Bu 'güç' en hoşlanmayanlar tarafından dahi sessizlikle de olsa kabul ediliyor ancak 'yokluğu' durumunda ne olacağını konuşuyor olmak daha çok seviliyor sanki.

Peki bu “HDP seçmeni”nin hepsi Kürt mü? Yok, orada da işler 'karışık'. "HDP barajı geçsin" diye oy veren ve baraj yüzde 7'ye düşürüldüğü için artık bu tercihte bulunmayacağı düşünülenler de var. Onlar da 'muhalefet dayanışması' adına verildiği kabul edilen 'emanet oylar' olarak adlandırılıyor.

***

Neyse ki bu 'ön kabuller' dışında elde daha kesin veriler de bulunuyor:

Kürt seçmenin önemli bir bölümünün oyu HDP'ye gidiyor. Hatta HDP bu süreçte kapatılsa dahi onun işaret edeceği adrese oy verecekleri ve bunun seçimin sonucu için de belirleyici olacağı, geçmiş seçim deneyimlerinden de biliniyor. Bu yöndeki araştırmaların en yenilerinden birinin sonuçlarını Gazete Duvar'da Menekşe Tokyay aktarmıştı

Yine de söz konusu 'netlik' -özellikle de iktidara yakın- medyada yapılan yorumlara, kritiklere, haberlere yansımıyor. Sanki topluca tutulup tam ters yöne de çevrilebilecek bir seçmen kitlesi varmış gibi bir tablonun çizildiğini görüyoruz sıkça. Asıl önemlisi de bu sonuçlara ulaşmak için muhatapları ile konuşulmaya ihtiyaç da duyulmuyor.

***

Seçime kısa bir süre kala konunun muhatapları cephesinde bir 'kafa karışıklığı' söz konusu olup olmadığını bir gün arayla yayınlanan iki söyleşi ile yeniden gördük. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, Gazete Duvar'da Vecdi Erbay'a bölgedeki duruma ilişkin şunları söylüyordu

"Şu durumda iktidardan fazla oy alan bir muhalefet var. 6 muhalefet partisi görüşmeler yapıyor. HDP’yi aralarına almıyorlar, almasınlar, HDP kendi stratejisini belirlemiş zaten. Ama esas olarak bu 6 partinin Kürt politikası nedir? Sizin bölgedeki Kürtlerle ilişkiniz ne? Nereye taşımak istiyorsunuz? Ancak bu muhalefet partilerinin de iktidar partisi gibi Kürtçe şarkı söylemekle, Kürtçe hoş geldin demekle yetindiğini görüyoruz. Bunu bir lütuf olarak göstermek, Kürtlere hakarettir."

"Anketler HDP’nin oy oranını 12-13 bandının altında gösteremiyor ve HDP oyunu koruyor. Kürtlerin temsiliyetini bir tek HDP’ye bırakan da mevcut politikalardır. Evet, Kürtler bu ülkede yönetmek istiyor. Koalisyon içinde olmak istiyor ve Türkiye maalesef bu fırsatı kaçırıyor. Bu da Kürtlerin kendini HDP’de bulmasına neden oluyor. Bugün AK Parti’nin bürokratına, bakanına, milletvekillerine, valilerine rektörlerine bakın, Kürt yok. Cumhur İttifakı’nda MHP var. Diğer ittifaka bakıyorsun, bizim odamızın üye sayısı kadar desteği olmayan bir partiyi alıyorsun ittifaka ama bir Kürt partisini almıyorsun."

"HDP’nin Bağlar ile Kayapınar’dan aldığı oylara bakın, Kayapınar’dan aldığı oy neredeyse Bağlar'ı geçmiş durumda. Demek ki HDP burjuvasıyla, işçisiyle bir kitle partisine dönüştü. Seçime oy kaygısı olmadan girecek ve bölgede yine birinci parti olacak. Görünen o ki HDP, hükümetin kurulmasında ve Cumhurbaşkanı’nın seçiminde de önemli bir aktör haline gelecek."

Hemen ertesi gün, Artı Gerçek'te İrfan Aktan'la söyleşisinde de şunları söyledi Kaya:

"Eğer HDP Cumhurbaşkanı adayı çıkarmazsa ve Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu olursa, Kürtler oy verebilir. Sonuçta bölgede CHP’ye yönelik tepkinin iki kaynağı var. Kürt meselesinin çözümünü önceleyen Kürtler açısından CHP’nin şimdiye kadar bu meseleye yaklaşımı temel tepki kaynağıyken, geçmişte CHP’nin muhafazakârlara yönelik politikaları da, muhafazakâr Kürtler açısından önemli bir CHP karşıtlığı kaynağıydı. Kılıçdaroğlu bu seyahatinde her iki kesime de hitap etmeye çalıştı ve belli ölçüde de ilgi gördü."

"Kürtlerin politik, örgütlü bir halk olduğu kalıp bir söz değil, gerçek. Dolayısıyla HDP’nin kapatılması durumunda bile aynı siyasi çizgideki başka bir parti aynı oyları alır. Ayrıca HDP’nin kapatılması durumunda, AK Parti’ye oy vermiş seçmenlerin de önemli bir kısmı, HDP çizgisini takip eden partiye kayar. Dahası, burada AK Parti bünyesinde siyaset yapanlar neden orada durduklarını izah etmekte çok büyük sorunlar yaşar. Dolayısıyla kadro itibariyle de AK Parti’den büyük kayışlar olur. Yani özetle HDP’nin kapatılması AK Parti’yi bölgede siler."

***

Bir 'iş insanı' olarak Mehmet Kaya, yaşadığı, iş yaptığı bölgede gördüklerine dair bunları anlatıyor. Herhangi bir siyasi kimlikle değil, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin desteğini alarak meslek örgütlerinin başına seçtikleri insan kimliğiyle. Çünkü böyle bir seçime girip başkan olabilecek kadar 'orada'... 'Siyasi' olanları geçtik ama Kaya'nın sahip olduğu profildeki insanları bile yaygın medyada ne kadar görebiliyoruz peki? 'Oy sahibi'ni dinlemeden nereye oy vereceği tahmininde bulunmak daha kolay geliyor belki de...

***

Gazete Duvar Diyarbakır Temsilcisi Vecdi Erbay, bu konuda yakın tarihten bir örneği de hatırlatarak şunları söylüyor: "Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Diyarbakır'da yaptığı miting çok kalabalıktı. O kalabalık içindeki ortak duygu, ‘bizim söylememize izin verilmeyenleri söyleyen biri var, gidip alkışlayalım’dı. Bu duygu, seçim sandığına da yansıdı ve İnce, CHP'nin bölgedeki oyunun çok üstünde bir sonuç elde etti. Ama bugün, örneğin İnce'nin o zaman aldığı oya ya da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yakın zamanda yaptığı ziyarete bakarak kimse CHP’ye ne kadar oy gideceğini tahmin edemez. Mehmet Kaya da söyleşimizde belirtti, herhangi bir aday 'HDP’ye rağmen' oy alamaz. HDP aday çıkarırsa CHP adayı oy alamaz ama HDP destek verirse Muharrem İnce’den de fazla oy alabilir."

Erbay, Kılıçdaroğlu'nun ziyareti sırasında "sokaktaki insan"la da "sağcıyla da solcuyla da" konuştuğunu belirterek şunlara dikkat çekiyor: "Ama Kılıçdaroğlu'nun gelmesi tek başına yetmez. Onun gördüğü ilginin nedeni de partisinin cumhurbaşkanlığı için HDP ile ittifak kurması ihtimalindendi. Fakat örneğin ziyaret sonrasında CHP’nin Avrupa Konseyi'nde kayyım atamalarını 'yerel demokrasiye darbe’ olarak değerlendiren rapora karşı oy kullanması bir kırıklık yarattı. Millet İttifakı'ndaki ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in HDP konusundaki açıklamaları da, ‘bunlarla yürünmez’ hissi uyandırdı. Ankara’daki akılla Diyarbakırlıyı ikna etmek zor... HDP, güçlendirilmiş parlamenter sistem için bir araya gelen 6 partiyle ittifak kursa bile durum böyleyken seçmenin ikna olması kolay olmaz."

***

Başlıktaki soruya yanıt aramak yerine, peşinen verilen yanıtları sorgulamaya devam etmek daha isabetli olacak gibi görünüyor. İzlemeye devam...