Kuzey Kıbrıs'ta 'izinli insan kaçakçılığı': Bangladeşli işçiler polis merkezine yürüdü

Güzelyurt'ta 'Cypfruvex' adlı firma için çalışan işçiler, maaşlarının eksik yatırıldığını dile getirdi. Yaşam şartlarının da oldukça kötü olduğunu belirten bir işçi, "Hijyen yok, yemek yok" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kuzey Kıbrıs'ın Güzelyurt (Omorfo) bölgesindeki portakal bahçelerinde çalışan Bangladeşli işçilerin çalışma koşulları, adadaki yabancı işçilerin yaşadığı derin sorunları bir kez daha gözler önüne serdi. Güzelyurt'ta çalışma şartlarına isyan eden Bangladeşli işçiler, dün düzenledikleri eylemde bölgedeki polis merkezine yürüdü. İşçilerin çalıştığı Cypfruvex adlı şirketin açıklaması ise tepkilere neden oldu. 

Özgür Gazete Kıbrıs'ın gündeme taşıdığı ilgili habere göre, KKTC Çalışma Bakanlığı onayıyla adanın kuzeyine getirilen yüzlerce işçi, Güzelyurt'ta oldukça kötü koşullarda yaşıyor. Su ve elektriğin yanı sıra tuvalet ve banyo gibi temel hijyen ihtiyaçların karşılanmadığı bölgede, işçiler aylardır açlık ve sefaletle mücadele ediyor. İşçiler, Cypfruvex adına getirilip sadece birkaç ay çalıştırıldıktan sonra 'kaderlerine terk edildiklerini' ifade ediyor. Maaşlarını alamayan ve temel ihtiyaçlarını karşılayamayan işçiler, yetkililere sesleniyor.

'AYLARDIR KİMSE UĞRAMIYOR'

Özgür Gazete Kıbrıs'a konuşan ve ismi paylaşılmayan bir işçi, "5 aydır buradayız, Cypfruvex için portakal toplama geldik. 3 ay çalıştık, 2 maaş aldık, son maaşımızı almadık, son 2 aydır da çalışmıyoruz. Burada 60 kişi var. Hepimizin su, tuvalet, çevresel ve diğer problemleri geldiğimiz günden beri var. Hijyen yok, yemek yok, aylardır buraya kimse uğramıyor. Biz 700 kişilik bir grup olarak farklı tarihlerde geldik" sözleriyle yaşadığı sorunları paylaştı.

PASAPORTLARI ALINIYOR

İşçilerin pasaportlarına, onları getiren şirketler veya aracılar tarafından el konulduğu da ortaya çıktı. Bu durum, işçilerin herhangi bir yere şikayette bulunmasını ve iş arayışlarını da engelliyor. 

İşçiler, Kuzey Kıbrıs'a gelmek için kişi başı 8 bin euro ödediklerini belirtti. Bu da toplamda yaklaşık 500 milyon TL'lik bir ödemenin, aracılar ve şirketler tarafından toplandığı anlamına geliyor.

İş Yasası'na göre Kuzey Kıbrıs'ta sadece Çalışma Bakanlığı'nın işçi getirme yetkisi var. Ancak, işçi ihtiyacı olan firmalar, 'danışmanlık' adı altında hizmet veren şirketlere başvuruyor ve bu şirketler, üçüncü dünya ülkelerindeki işçileri getirerek milyonlarca euro kazanıyor.

TEPKİ ÇEKEN AÇIKLAMA

Kıbrıs Türk medyasına dün yansıyan bilgiye göre Güzelyurt'taki krizin odağında yer alan Cypfruvex Genel Müdürü Cemal Redif, gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunarak olayların 'tek taraflı ele alındığını ve dramatize edildiğini' savundu. İşçilerin maaşlarının ödenmediği ve pasaportlarına el konulduğu iddialarına karşı Redif, "Hiç kimsenin Cypfruvex'ten alacağı kalmadı; temmuz ayını ödemedik çünkü işçilerin market alışverişini yaptık" şeklinde konuştu.

Redif ayrıca, işçilerin pasaportlarının 'koruma' amacıyla tutulduğunu ve güneye kaçmalarını engellemek için böyle bir uygulamaya başvurduklarını iddia etti. 

İNSAN HAKLARI PLATFORMU'NDAN AÇIKLAMA

İnsan Hakları Platformu (İHP), Cypfruvex şirketinde insan ticareti mağduru olan işçilerin durumuna yayımladığı yeni bir açıklamayla dikkat çekti. Açıklamada, yüzden fazla işçinin polise gittiği ancak geri kalanların güvenlik endişeleri nedeniyle polise başvuramadığı belirtildi. 

İHP, yetkililere acil çağrıda bulunarak işçilerin güvenliğinin sağlanması ve adalete erişimlerinin temin edilmesi gerektiğini vurguladı. İşçilerin kötü koşullara sahip kamplara geri gönderilmesinin kabul edilemez olduğunu belirten İHP, geçici barınma ve koruma tedbirlerinin alınması gerektiğini aktardı. 

'KÜRESEL BİR SORUNUN YEREL YANSIMASI'

Bugün Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın da, konuya ilişkin detayları paylaştı. Kuzey Kıbrıs'ın 'insan ticareti çarkının önemli bir parçası haline geldiğini' söyleyen Akın, şu ifadeleri kullandı:

"Küresel bir sorunla karşı karşıyayız aslında ve insan ticareti yapan mafyalar özellikle Kıbrıs’ın kuzeyi gibi gri alanları seçiyor. Uluslararası hukukun dışında olması nedeniyle her türlü karanlık iş için 'arka bahçe' olarak kullanılan KKTC’de yasal boşluklardan da faydalanarak yerli iş birlikçiler ile kurulan ağ sayesinde açık şekilde insan kaçakçılığı/ticareti yapılıyor." 

Akın'a göre yasal boşluklar ve denetimsizlik, Kuzey Kıbrıs'ta 'karanlık' olarak nitelendirilen işlerin kolayca yürütülmesine olanak tanıyor:

"Bölünmüş ve bir tarafı Avrupa olan Kıbrıs'a yüzlerce insan işçi ya da öğrenci sokularak paraları alınıyor ve sonra kaderleriyle baş başa bırakılıyor."

 

Aracı firmalar, denetimsizlikten faydalanarak insanları 'yeni bir hayat' vaadiyle kandırıp binlerce euro karşılığında ülkeye getiriyor. Akın'a göre, 'işçileri getiren aracı firmalar denetimsizlikten faydalanarak adeta izinli insan kaçırıyor'.