Lapseki’de altın madenine dava: 158 bin ağaç kesilecek

Lapseki’de Nurol Holding’e ait TÜMAD Madencilik tarafından yapılmak istenen altın gümüş madeni ocağı kapasite artırışı projesine karşı, binlerce ağaç kesileceği gerekçesiyle dava açıldı.

Google Haberlere Abone ol

Seçkin Sağlam

ÇANAKKALE - TÜMAD Madencilik tarafından yapılmak istenen maden projesinin kapasitesi, 34 hektardan 429 hektara çıkarılmak isteniyor.

‘ÇED olumlu’ kararı verilen proje için 158 bin ağacın kesileceği ve ekolojinin ciddi zarar göreceği gerekçesiyle çevre dernekleri ve köylüler, ÇED kararının iptali istemiyle dava açtı.

‘HUKUKA AYKIRI’

Aralarında, Lapseki Çevre Koruma, Üretim ve Dayanışma Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği ve Yenice Meyve Ticaret LTD. ŞTİ ile 32 katılımcının bulunduğu dava başvurusu dün yapıldı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı açılan davada, ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’ kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talep edildi.

Dava dosyasında, TÜMAD’a ait kapasite artışı projesinin anayasaya, hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu vurgulanarak, “Madencilik faaliyetlerinin değerlendirilmesinde sadece şirketin elde edeceği kâr ve devletin elde edeceği vergisel kazançlar değil, bu sürecin etkileyeceği tüm canlı cansız varlıklar birlikte değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, ekonomik olan ekolojik de olmak zorundadır” denildi.

‘ÇED DOSYASI ÖNEMLİ EKSİKLER BARINDIRIYOR’

Dava dosyasında, bakanlık tarafından ‘ÇED olumlu’ kararı verilen söz konusu proje dosyasının, önemli eksiklikler barındırdığı ifade edildi. Özellikle madenin neden olacağı kümülatif (toplam) etki değerlendirmesine vurgu yapıldı. Dosyada bununla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Çok daha önemlisi, hiçbir analitik sorgulama yapılmaksızın başlıklar altında bilgi verilmesiyle yetinilmiştir. Proje, temelde bir ‘kapasite artırımı’ projesidir. Bu nedenle, kümülatif etki değerlendirmesinin ayrıntılı olarak yapılması gerekir. Proje kapsamındaki etkinlikler tümüyle orman ekosistemleri için gerçekleştirilecektir. Yalnızca bu gerçeklik bile tek başına orman ekosistemi odaklı bir Kümülatif etki değerlendirmesini zorunlu kılar.”

Dava dosyasında madencilik faaliyetleri nedeniyle kaybedilen ormanlık alanın uydu görüntülerine yer verildi. 

‘11 YILDA 3 BİN HEKTARA YAKIN ALAN ORMANSIZLAŞTIRILDI’

429 hektarlık dava alanın, 426,91 hektarı orman arazisinde bulunurken, 2,09 hektarı ise hazine arazisi içinde yer alıyor. ÇED alanı içerisinde fiziki kullanım alanları toplamı olan 309,08 hektarlık alanın tamamı ise orman arazisinde bulunuyor. Dava dosyasında, ormanlık alanlardaki ağaç tahribatına da yer verilerek, “Proje kapsamında 158 bin 437 ağaç kesilecektir. 2022 yılına kadar mevcut proje ile Şahinli Köyü’nün doğu-kuzeydoğu yönündeki 30 hektarlık yeşil alanın tamamı yok olmuştur. Kapasite arışı yapılmak istenen altın-gümüş madeni ocağının bulunduğu Lapseki ilçesinin, 2010 yılında yüzde 49,35’i ormanlık alan iken 2021’de ilçe topraklarının sadece yüzde 46,08’i ormanlık alanla kaplıdır” denildi.

Ayrıca Lapseki özelinde 2010 yılı itibarı ile 42 bin hektar olan ormanlık alanın, 2021 yılına gelindiğinde 39 bin 210 hektara gerilediği bilgisi paylaşıldı.

‘SU KAYNAKLARI VE MEYVECİLİK ZARAR GÖRECEK’

Madenlerin su kullanım yoğunluğu göz önüne alındığında, bölgedeki yer altı ve yerüstü su kaynakları da tehdit altında. Öyle ki söz konusu proje alanının yer altı su kaynakları üzerinde bulunduğu, Bayramdere ve Umurbey barajlarını besleyen kaynakların zarar görmesi halinde tarımsal üretimin de zarar göreceği belirtildi.

ÇED dosyasında ‘su kaynaklarında herhangi bir kirlenme saptandığında faaliyetlerin durdurulacağı’ belirtiliyor. Dava dosyasında bu noktanın da altı çizilerek kirliliğin belli bir boyuta ulaştıktan sonra temizlenmesinin yılları aldığı ifade edildi.

Öte yandan Lapseki kirazı ve coğrafi işaret tescili olan Lapseki şeftalisi, bölgenin önemli geçim kaynakları arasında yer alıyor. İlçede yaygın olarak üretimi yapılan bu ürünlerin, 10 ülkeye ihraç edildiğinin belirtildiği dava dosyasında, projenin hayata geçmesi halinde kiraz ihracatının zarar göreceği, tarımsal üretimin yok olacağı belirtildi.