Liminal politik zamanların subliminal masalları
Devlet Bahçeli’nin üç otuz “kitch” subliminal mesajlarını gerçekten ciddiye almaya devam edecek miyiz? Gerçekten bunlar, bir cinayet romanı inceliğinde kurgulanmış, düşünülmüş “zeka ürünü” politik subliminal mesajlar mı yoksa şeyh uçmuyor da müritleri mi öyle düşünüyor? Yoksa ortada ne zahirî ne batinî mesaj falan yok da bir hezeyan mı var.
Liminal bir politik iklimde yaşıyoruz: Türk usulü başkanlık sistemi, reistokrasi, Erdoğan’dan sonra devam edecek mi etmeyecek mi, ılık suya konulup altı harlanan Türkiye kurbağası, tencereden çıktığında bir şeriat devletine dönecek mi dönmeyecek mi, Cumhuriyet yaşayacak mı yaşamayacak mı, ekonomik kriz bitecek mi bitmeyecek mi, erken seçim olacak mı olmayacak mı, Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak mı çıkmayacak mı? Bu düzen böyle gitmiyor, gitmeyecek o ayan beyan da nereye gidecek? İşte tam da “liminalite” dedikleri bu. Bir koridorda olma, eşikte olma durumu; bir âraf liminalite. Berzâh âleminde gibiyiz; elimize tutuşturulacak adisyon fişini beklemekteyiz. Edip Cansever (Belirsizlikler-I) kadar mâhir olaydık bir tabak buzlu çileği şiire, hayata yerleştirebilirdik, gizli kalmasın diye belirsizlik.
Biz çileği şiire yerleştiremesek de bir sabah bakarız ki, hepimiz uykudayken, yine gökyüzünü boyayıvermiş Türk politik tanrılar panteonunun hanlar hanı Kısıl Han. İşi gücü budur onun; öfkelerin tanrısı Kısıl Han yeter ki celallenmeye görsün ya başlar sövüp saymaya ya da bir baş düşünür başında, bir mide düşünür midesinde, bir mesaj düşünür hayal aleminde ve apansız boca ediverir subliminal mesajını Türk İli'nin liminal politik zeminine. Gayrı, Kırk Dede Korkut bir araya gelse çıkamaz işin işinden.
Bir ara rakamlara takmıştı Kısıl Han “2009” senesi içindeki rakamları çarpıp bölüp obasının kuruluşunun kırkıncı yılına dair kerametler arardı.[1] Yalanım varsa Gök Tengri çarpsın ki aynen şöyle demişti Kısıl Han obasına seslenirken: “2009 yazarken iki sıfır var. 9’un yanındaki sıfır soldaki sıfır, sildiniz. Kaldı mı 9? 2’nin yanında bir sıfır daha var onu da sildiniz, kaldı mı 2? Toplayın ne yapar? 11 yapar. 2009’un içindeki iki sıfırı sildiniz ne kaldı 29 kaldı. 11 ile 29’u toplayın 40 yapar ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin 40. yılıdır.” Gün gelir, İstanbul’un toplam milletvekili (98) sayısının rakamlarını toplayınca (17) bunun konuşmasını yaptığı güne (17 Mayıs) ve o günün de Kadir Gecesi’ne denk gelmesine şaşarak “Bu tesadüf müdür?” diye konuşmacılara sorduğu da olurdu.[2] “Ben biraz da hesap adamıyım. 3 bölge var İstanbul’da, toplam milletvekili sayısı 98. 9 artı 8, 17. Bugün 17 Mayıs ise hepinizin bildiği gibi Kadir Gecesi. Bu tesadüf müdür?” Bazen de her ülkücünün ilkokuldaki, ortaokuldaki vb. arkadaşlarından 24 arkadaşını devşirmesini ferman buyurur. Böylece, 19 milyon oyla MHP’nin iktidara geleceği ham hayalini kurardı.[3]
Öfke Tanrısı Kısıl Han bazen de kürsüden kusar öfkesini, kinini; başlar bas bas bağırmaya. “Bölücü”, “hain”, “satılmış”, “kansız”, “terörist” kelimeleri havada uçuşur o vakit. Bazen kantarın topuzunu büsbütün kaçırdığı zamanlar da olur ve Jony, Sam, Tony, Herkel, Frank ve Anadolu çocuğu Erdoğan arasındaki cimânın akibetini haykırıverir kürsüden[4] ya da bir bakmışsınız teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payları olduğunu iddia edivermiş.[5] Gün oldu eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’a hakaret etti, gün oldu Zülfü Livaneli’ye ayar verdi ama en çok da eski okul arkadaşı Kılıçdaroğlu Kemal Bey’e kızdı köpürdü Kısıl Han. Şimdilerde Normalleşme ve Yumuşama Tanırısı Ülgen Han’a saldırdığı da olmuyor değil. Son yıllarda aralarından su sızmıyor ama bir zamanlar AK Tolgalı Beylerbeyi Erlik Han’a da esip gürlemişliği vardır Kısıl Han’ın.
Rakamlarla cebelleşmeyi bıraktı Kısıl Han; azalsa da küfür kıyamet berdevam. Yeni hevesi, subliminal mesaj. Yaz başlarıydı Kısıl Han, çekti eşofmanlarını yürüyüşe çıktı. Bir kamera onun ağır aksak yürüyüşünü çekti. Üzerine bir Ferdi Tayfur şarkısı ataçlayıp sosyal medyaya yerleştirdi.[6] Türk İli’nin bilimum Ak Sakallı yorumcuları, Şamanları bir araya geldi de Kısıl Han’ın lafı ne demeye getirdiğini çözemedi gitti.
Yaz başında Eşofmanlı Devlet Hoca donunda görünen Kısıl Han mayıs başlarında Yüzüklerin Efendisi suretiyle zuhur etti Türk İli’nde. “Gök Tengri neme yetmez!” yazılı gümüş yüzüğüyle yeni bir subliminal mesaj fâşeyledi, Türk İli’nin liminal politik zeminine. Yine aldı aklını cümle Şaman’ın, Ak Sakallı Bilge yorumcuların. O zaman da dediğim gibi Kısıl Han, “…yine bir mesaj veriyor olmalıydı. Yaşını başını almış bir benî âdem, ergen bebeleri gibi pantolonunun, tişörtünün, yüzüğünün resmini çekip kankilerine hava atacak değil ya! Mutlaka ama mutlaka mantıklı bir açıklaması olmalı, bir mesajı olmalı, görünen zâhirin arkasında görünmeyen bir bâtın olmalıydı!” Ya da hepimiz yanılıyorduk.
Gel zaman git zaman, yok Eşofmanlı Devlet Hoca, yok Yüzüklerin Efendisi falan derken bir de ne görelim! Haziran sonuydu, Kısıl Han her daim yanından ayırmadığı kızıl topuzunu koyup bir kenara, arkadaşlarının hediye ettiği üç adet ahir zaman piştovu ile arz-ı endan etmekte, poz vermekte. Kısıl Han’ın omuzdaşı İzzetin Gören de almış sözü “Yiğidin bir bakışı korkağın pusatından daha keskindir.” deyivermiş dost meclisinde.
Subliminal mesajlara doymaz oldu Kısıl Han. Epey vakit önce, daha Erlik Han ile hasım oldukları zamanlarda salıverdiği subliminal 17-25 saat mesajını allayıp pullayıp yeniden mancınıklayıverdi liminal zeminlerimize. O vakit Erlik Han’ın yediğini iddia ettiği herzelere gönderme yapan 17-25 subliminali, şimdilerde 17-25 iddialarını gündeme taşıyarak Erlik Han’ı alt etmeye çalışan Yedi Başlı Sarı Yalmavuz Hocaefendi’ye nispet saçıldı ortalığa.
BİTİRİRKEN…
Derdim hakaret değil, camiasının saygı duyduğu bir lider Bahçeli. Evet fiili koalisyon ortağı; hatta biri çıkıp dese ki “Ülkeyi Erdoğan değil Bahçeli yönetiyor!” tek nefeste “Hayır, yanlış!” diyecek kaç kişi var? Siyasal hayatımızın belirli bir kesitini onun adını anmadan yazabilir miyiz? Yanlış, doğru, eksik fazla… siyasal hayatımıza bir şekilde yön verdiğini de kabul etmek zorundayız. Tüm bunları bir cebimize koyalım.
Gelgelelim yukarıda bir kısmını yarı şaka yarı ciddi anlattıklarıma. Devlet Bahçeli’nin bizim artık vaka-i adiyeden saydığımız küfürlerini, hakaretlerini, çocukların bile yapmayacağı komik matematik hesaplarını, gaflarını, bir filmde, dizide görsek yönetmenini boğacağımız üç otuz “kitch” subliminal mesajlarını gerçekten ciddiye almaya devam edecek miyiz? Gerçekten bunlar, bir cinayet romanı inceliğinde kurgulanmış, düşünülmüş “zeka ürünü” politik subliminal mesajlar mı yoksa şeyh uçmuyor da müritleri mi öyle düşünüyor? Yoksa ortada ne zahirî ne batinî mesaj falan yok da bir hezeyan mı var. Bunu en başta Bahçeli’nin birlikte yol yürüdüğü ekibinin, ülküdaşlarının, dostlarının bir düşünmesi gerekiyor.
Sahi, 76 yaşındaki Bahçeli, tam da “âkil” kelimesinin ima ettiği gibi, fikirlerine katılmasak bile kendimizi söylediklerine bir dönüp bakmak, dikkate almak zorunda hissettiğimiz bir “yaşlı bilge”ye, bir “guru”ya mı dönüşmekte yoksa gittikçe mizah malzemesi haline gelen, söyledikleri gün geçtikçe “tevil kabul etmeyecek” hale gelen bir “sâkil” adama mı?
NOTLAR:
(1) Devlet Bahçeli'nin 40 hesabı - Dailymotion Video
(2) Bahçeli’den akıllara zarar yeni hesap! Bu kez 17’yi bulup Kadir Gecesi’ne bağladı - Dailymotion Video
(3) "Devlet Bahçeli hesabı bu, bütün rakamlar köşeli" - YouTube
(5) Devlet Bahçeli’nin Güldüren 10 Konuşması (youtube.com)
(6) Devlet Bahçeli'den Ferdi Tayfur Şarkısı Eşliğinde Yürüyüş! Fon Müziğindeki Gönderme Kime? (youtube.com)