Lukaşenko, Belarus'u vatandaşların çoğunun istemediği bir savaşa sürüklüyor

Sert yaptırımlara ve işgale karşı muhalefetin artmasına rağmen, Lukaşenko'nun sadakati öncelikle Putin’e.

Google Haberlere Abone ol

Ryhor Astapeni

Belarus lideri Alexander Lukaşenko, Rusya’nın Ukrayna'yı işgalinde kilit bir rol üstlendi. Rus konvoylarının ve birliklerinin Belarus toprakları üzerinden Kiev’e doğru ilerlemesine izin verdi ve özellikle de Rus savaş uçaklarının Ukrayna’ya saldırmak amacıyla kullandığı hava üsleri de dahil olmak üzere, askeri altyapı sundu. Ukrayna, Belarus topraklarından atılan roketlerle bombalanıyor.

Belarus diktatörü ayrıca Rus saldırganlığına politik destek de sunuyor: Belarus, BM Genel Kurulu’nda Rusya’nın giriştiği işgali kınayan karara (Rusya, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre’yle birlikte) karşı oy kullandı ve devlet propaganda makinesi, Rusya’nın gerekçelerini yansıtıyor. Tıpkı doğudaki komşusu gibi Lukaşenko rejimi de savaşı protesto etmeye cesaret edenleri tutukluyor ve bastırıyor.

LUKAŞENKO NEREYE KADAR DİRENEBİLİR?

Lukaşenko, Rusya’nın başlattığı işgalde Belarus birliklerinin de kullanılabileceğini inkâr etmeyi sürdürüyor; fakat bu durum, Rusya’nın işgal altındaki Ukrayna topraklarında kullandığı polis gücüne daha fazla destek vermesi ya da Ukrayna’nın saldırılarını yeniden başlatması halinde, Kremlin’in uygulayacağı baskıya bir yanıt olarak değişebilir.

Kremlin’in Belarus ordusunu kullanma potansiyeli, Lukaşenko’nun bağımsız kararlar almak söz konusu olduğunda ne ölçüde yeterli kıdeme sahip olduğuna bağlı. Belarus’un savaşa katılması durumu, Minsk bu destek karşılığında muazzam bir bedel ödeyeceği için bağımsızlığının sınırlı olduğunu gösterir; söz konusu olan, bağımsız bir politikacının ülkesi için asla göze alamayacağı bir bedel. Lukaşenko’nun, Rus hükümetinin kendisini 2020’te kurtarmasından dolayı Putin’e yardım etmek zorunda kalması olası görünüyor: Devlet başkanlığı seçimlerini kaybetmesine karşın, koltuğunda yalnızca kitlesel baskı ve Kremlin’in desteği sayesinde kalabildi.

Lukaşenko rejimi, büyük ihtimalle savaşa doğrudan dahil olmanın Batı’nın daha da ağır yaptırımlarına ve uluslararası bir tecride neden olacağının farkında. Bu, Belarus’un sadece Rusya ile siyasi ve ekonomik bağlar geliştirebileceği ve ancak bundan sonra kendi şartlarını belirleyebileceği manasına geliyor. Hâl böyleyken, rejim en azından savaşa tam anlamıyla dahil olmaktan kaçınmaya çalışıyor.

HERKES SAVAŞ YANLISI DEĞİL

Batı, Lukaşenko’yu saldırının ortağı olarak görüyor ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların bir kısmı Belarus’a da uygulanıyor. Belarus’un petrol ürünleri de dahil olmak üzere Batılı ülkelere yaptığı ihracatın çok büyük bir bölümü artık ambargoya tabi. Bu yüke ek olarak, pek çok işletme yaptırımlarla karşı karşıya ve piyasanın güvenini yitirdi; Belaruslu bilgi teknolojisi çalışanlarının ve Batılı şirketlerin büyük bir kısmı çoktan ülkeyi terk etti, lojistik zincirleri koptu ve Belarus rublesi büyük bir süratle değer kaybediyor. Ekonomik bir kriz çoktan başladı ve Kremlin’in sarsıntıyı hafifletmek için Minsk’e bir fon tahsis edip etmeyeceğini göreceğiz.

Belarus savaşı başlatan taraf olarak değil, suç ortağı olarak görüldüğü için yaptırımlar daha az şiddetli olsa bile benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı. Bununla beraber, Rus şirketlerinin yaptırımları Belarus üzerinden atlatmalarını önlemek için Minsk’i hedef alan yaptırımların Moskova’ya uygulananlarla uyumlu olması gerek.

Chatham House tarafından geçtiğimiz ay gerçekleştirilen sosyolojik araştırmalar, Belarusluların büyük bir kısmının, ülkelerinin bu savaşa dahil olmasını istemediklerini ve Belarus’un savaşa katılmasının bir felakete yol açacağına inandıklarını ortaya koydu. Kısaca, Belaruslular destek verdikleri kişilere bakarak iki gruba ayrılabilir.

İlk grup, sahip olduğu bilgilerin çoğunu devlet televizyonundan ediniyor ve Rusya’yı destekliyor. İkinci grup ise haberlere bağımsız medya üzerinden ulaşıyor ve Ukrayna’yı destekliyor. İlk grup Lukaşenko’yu destekliyor, ikincisi ise ona karşı çıkıyor. Daha şimdiden yaklaşık 1000 Belaruslu barışçıl protestolar nedeniyle tutuklandı; diğerleri ise Rus ordusunun kullandığı altyapıyı sabote ediyor. Ukrayna ordusunun gönüllü müfrezelerine yüzlerce kişi daha katılıyor.

Öte yandan, Rusya hakkındaki ayrışmalara karşın, çoğu Belaruslu, Lukaşenko’nun onları sürüklediği savaşa karşı itirazlarında birleşiyor. Seslerini duyurabilecekler mi yoksa yine mi susturulacaklar, göreceğiz.


Yazının orijinali The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)