Maden işçileri Ankara'ya yürüyecek

Tazminat ve ücretleri ödenmeyen Ermenek ve Soma maden işçileri sorunlarını anlatmak için başkente yürüyüşe hazırlanıyor. İşçiler, güzergahlarını da ölen arkadaşlarına göre belirledi...

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Soma ve Ermenek’te maaş ve tazminatlarını alamayan maden işçileri, haklarının ödenmesi konusunda herhangi bir adım atılmaması halinde 12 Ekim’de Ankara’ya yürüyecek.

Karaman, Ermenek’te yıllardır Özbey ve Uyar ailelerine ait şirketlerce tazminat ve ücret alacakları gasp edilmiş Cenne ve Seba Maden Ocağı işçileri, 12 Ekim’de Ermenek’ten çıkarak şirketin Konya’daki yem fabrikası önünde 3 gün çadır kuracak. Burada da bir çözüm üretilmezse, Ermenek’te 2014 yılında su baskını nedeniyle yaşamını yitiren 18 işçinin her biri için, 1 gün olmak üzere, 18 gün boyunca yürüyerek Ankara’ya gelecekler.

UYAR MADENCİLİK İŞÇİLERİ DE BAŞKENT YOLUNDA

Manisa Soma’da 8 yıldır tazminatları ödenmeyen Uyar Madencilik işçileri ise 12 Ekim’de ilçe meydanında toplanacak. Beşyol'da bulunan Madenci Anıtı'na yürüyecek madencilere burada bir uğurlama töreni yapılacak. Madenciler, törenin ardından Soma’da ölen 301 madencinin mezarlarını ziyaret ederek, Ankara’ya doğru yola çıkacaklar. Soma katliamında yaşamını kaybeden 301 madencinin her biri için 1 km. olmak üzere 20 gün boyunca yürüyecekler. Yürüyüşün sonunda iki kol Ankara’da birleşecek.

Madencilerin 12 Ekim’de gerçekleştirecekleri yürüyüşe kısa süre kala Bağımsız Maden İş Sendikası Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu ile Ermenek ve Soma’dan katılacak işçilerle kendilerini bu noktaya getiren süreci konuştuk.

‘ÖNEMLİ KAVGALAR VERDİK’

İşçilerin sorunlarının çözümü için mücadele zemini oluşturmak amacıyla 20 gün sürecek bir yürüyüş gerçekleştireceklerini söyleyen Bağımsız Maden İş Sendikası Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, ilk olarak 5 Ekim 2019 tarihinde Soma’da tazminat mağduru maden işçisi 3 bin 500 işçinin hakları için yola çıktıklarını ifade etti. Aksu, yaşanan süreci şu sözlerle anlattı:

"Sendikamızın ve bir avuç kararlı maden işçisinin mücadelesi ile önce Eynez ocağında çalışan işçilere, TKİ tarafından ödemelerin yapılmasını sağladık. Akabinde diğer ocaklarda ve rödovanslı sahalarda çalıştırılıp işten atılan, iş kazası geçirip tazminatları ödenmeyen maden işçisi kardeşlerimizin, tazminatlarının ödenmesiyle ilgili çabamızı ve görüşmelerimizi devam ettirirken, önemli kavgalar verdik."

‘İŞÇİLER, KEYFİ, HUKUKSUZ YASAKLARI DA PROTESTO EDECEK’

"Biz bu çabalarımızı sürdürürken, başta sarı sendika Türkiye Maden-İş ve maden patronlarının avukatlığına soyunmuş bölge milletvekili tarafından mücadelemiz bölünmeye, parçalanmaya ve sonuçsuz kalmaya zorlandı. Yılmadık, yalanlara, dolanlara kanmadık, mücadele etmeye devam ederek kısmen de olsa bu oyunları boşa çıkardık. Şimdi yine dün itibariyle pandemi gerekçesiyle Soma Kaymakamlığı, İl Pandemi Kurulu’nun kararını gerekçe göstererek yürüyüşü yasakladı. Oysa Pandemi Kurulu’nun kararında kaymakamın yasağını haklı çıkartacak tek bir dayanak yok. Dolayısıyla Uyar Madencilik işçileri 12 Ekim'de bu tür keyfi, hukuksuz yasakları da protesto ederek yürüyecek. Tüm kamuoyunu, emekten yana olduğunu söyleyen tüm siyasi partilerimizi, demokratik kitle örgütlerini dayanışmaya, ses olmaya çağırıyoruz."

‘BİZİ DUYMAYAN KULAKLARA, SESİMİZİ DUYURACAĞIZ’

Ermenek’te Cenne ve Seba Maden Ocağı’nda çalışan işçiler de 13 aydır maaşlarını alamıyor. İşçiler haklarını alabilmek için defalarca yetkililerle görüşseler de çözüm bulamadılar. Cenne Linyit Kömür İşletmeleri’nde 7 yıldır maden mühendisi olarak görev yapan Emel Tunçdemir, eylemlerinin nedenlerini şöyle açıkladı:

"2014 yılında meydana gelen maden faciası sonrasında sıkıntılar başladı. Sürekli bir sömürü yaşanan Cenne sahasında patron, işçiyi çalıştırıp maaşları sürekli geciktirdi. 31 Ağustos 2020’de maaşlarını alamayan arkadaşlar, Bağımsız Maden-İş Sendikası öncülüğünde bu eylemi başlattı. Bu süreçte çok sayıda basın açıklaması yapıldı. Bizler anayasal olan haklarımızı istiyoruz, sadaka değil! Ama işveren, haklarımızı gasp ediyor. Bizim taleplerimiz; maaşlarımızın, tazminatlarımızın ödenmesi, işten atılan arkadaşlarımızın geri alınması, iş sağlığı ve güvenliği koşullarını sağlayan bir sistem kurulması. Bu isteklerimiz yerine getirilmediği takdirde 12 Ekim’de Ankara'ya yürüyüş gerçekleştireceğiz, bizi duymayan kulaklara sesimizi duyuracağız."

İdris Sarıkaya, Uyar Maden Ocağı'nda...

 

‘KÖMÜR ÇIKMADAN KİMSEYE BİR KURUŞ PARA VERMEM’

Cenne Maden’deki direnişin sözcüsü Bağımsız Maden-İş Sendikası üyesi Abdullah Büber, 31 yaşında ve 12 yıllık madenci. 2014 yılında 18 kişinin hayatını kaybettiği kazadan sonra Ermenek’te bulunan on üç maden ocağının sayısının, ikiye düşmesi nedeniyle patronların bunu bir avantaja dönüştürdüğünü söyleyen Büber, yaşadıkları süreci şöyle anlattı:

"Ben iki yıldır Cenne sahasında çalışıyorum. Bu sahada direniş ya da eylem yapmadan hiçbir şekilde maaşlarımızı alamıyoruz. Kafalarına göre giriş-çıkış yaparak tazminatlarımızı ödemiyorlar. İçeride 5 maaş alacağımız olduğu için 2019 yılının Ekim ayında iş bıraktık. Bize, ‘maliyetlerimizi kurtaramıyoruz’ diyerek 2 maaşımızı ödeyip, 8 saat çalışmaya zorladılar. Haftada 2 gün izinli olmamız gerekirken, 1 gün verdiler. 2019 yılının sonuna kadar bu koşullara da razı olarak çalıştık. Ama yine maaşlarımızı ödemediler. Sonra 45 kişinin maaşları ödenerek, tazminatsız bir şekilde çıkışları verildi. Geri kalan 45 kişi, iş yerimiz kapanmasın diye beklemeye devam ettik. Bu süreçte patron, ‘Bende kimsenin parası kalmaz, gidin kömürü çıkartın, kömür çıkmadan kimseye bir kuruş para vermem’ şeklinde sürekli bizi ikna etmeye çalıştı. Ama bu sözlere ikna olmadık. Sonra duyduk ki yeni işçiler bulmuş. 31 Ağustos’ta da direnişi başlattık…"

‘BU MAĞDURİYETİN ARTIK GİDERİLMESİNİ İSTİYORUZ’

"Direniş süresince çalmadığımız kapı kalmadı. İşverene, hükümete, vali ve kaymakama seslendik. Hiçbir şekilde karşımızda muhatap bulamadık" diyen Büber, devamında şunları söyledi:

"Bizim istediklerimiz anayasal haklarımız. Kimseden ekstra bir beklentimiz yok. Benim bu dönemde çocuğum dünyaya geldi. Arabamı, bahçemi satarak çocuğum için hazırlık yaptım. Çocuğumun ihtiyaçları için doğumda bile yalvardım ama bir kuruş bile alamadım. Devletin verdiği kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak istediğimizde bile yanaşmadılar. Bunların insanlıkla hiçbir alakası yok. Kiralarını ödeyemeyenler, faturasını ödeyemediği için elektrikleri kesilenler var. Bu mağduriyetin artık giderilmesini istiyoruz. Haklarımızı alamazsak, Ankara yürüyüşünde kararlıyız."

‘BENİM HAYATIM REZİL OLDU’

Soma'da 11 yıl önce kömür madeninde dinamit patlatılması sırasında meydana gelen kazada, Ali Kandemir iki gözünü, İdris Sarıkaya da iki ayağını kaybetti. İki işçinin, madenin sahibi olan Uyar Ailesi'ne ait firmaya açtıkları davada, İdris Sarıkaya, 125 bin TL, Ali Kandemir ise 1 milyon 76 bin TL tazminat almaya hak kazandı. Ancak iki madenci de şirketin sürekli isim değiştirmesi nedeniyle bugüne kadar tazminatlarını alamadı. İdris Sarıkaya, iki ayağını kaybettiği kazadan sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:

"Kazadan sonra iş yeriyle iyi niyetli bir yaklaşımla bağlantıya geçtik. Ama bir sonuç alamayınca hukuki yoldan haklarımızı aramaya karar verdik. Bu konuyla ilgili Meclis'e kadar gittik. Orada milletvekilleriyle, grup başkan vekilleriyle defalarca görüştük. Sonunda 2015 Nisan ayında Meclis'te gündeme getirildi. Bütün partiler kabul etti ama bu kez de AK Parti, emsal olacağı gerekçesiyle reddetti. Sonucunda haklarımızı yine alamadık. Benim hayatım rezil oldu. 1.5 yıl sağıma, soluma dönemeden yatakta yattım. Bütün mal varlığımı kaybettim. İçinde durduğum ev virane oldu. Kapısız, penceresiz evde oturuyoruz. Çocuklarımın eline bakıyorum."

 

Ali Kandemir ve İdris Sarıkaya

 

 

‘KIZIMIN YÜZÜNÜ HİÇBİR ZAMAN GÖREMEYECEĞİM’

Uyar Madencilik’in Soma’daki ocağında yaşanan iş kazası sonucunda, iki gözünü kaybeden Ali Kandemir de hakkını aramak için Bağımsız İş Sendikası’yla birlikte 12 Ekim’de yürüyüşe katılacak. Kazadan sonra uzun yıllar sağlık sıkıntıları ile uğraştığını söyleyen Kandemir, yaşadığı zorlukları, "Kaza sonrasında gözlerimin dışında vücudumda da çok sayıda yara vardı. Sadece yüzüme 354 tane dikiş atıldı. 18 defa ameliyat oldum. Yıllar süren bu süreçte şirketin bize bir küp şeker kadar faydası olmadı. Bırakın faydayı bir kere bile ziyaret etmediler. Sürekli kredi çekerek, borç alarak bu süreci geçirdik. Biz bu tazminatımızı almazsak kendimizi maddi olarak toparlayamayız. Şimdi 1 yaşında olan bir kızım var. Onun yüzünü göremedim. Hiçbir zaman da göremeyeceğim. Bir bastonun ucunda hayatımızı sürdürüyoruz" diyerek anlattı.