Madenler, imar düzenlemeleri, otoyol projeleri: Kaş’ta neler oluyor?

Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan Kaş’tan son günlerde birbiri ardına büyük çevre tahribatı girişimi haberleri geliyor. Yöre halkı kimisini engellemeyi başarıyor, kimisi ile ilgili ise tartışmalar sürüyor. İlçedeki gelişmeleri Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Murat Akoy ile konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

ANTALYA- Kaş Belediyesi’nin internet sitesine girdiğinizde ana sayfada sizi, “Eşsiz doğası ve modern mimarisiyle yıldızların dünyaya en yakın gözüktüğü yer” cümlesi karşılıyor. Ancak son aylarda gelen haberler, maalesef Kaş’ın eşsiz doğasının modern mimariye kurban edildiğini gösterir nitelikte. Ormanlık alana açılmak istenen madenler, doğal sit alanlarının imara açılması, kaçak yapılaşma, otoyol, havaalanı derken liste uzayıp gidiyor. Hal böyle olunca da akıllara “Kaş’ta neler oluyor?” sorusu geliyor. Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Murat Akoy ile turistik ilçede son dönemde gündeme gelen projeler üzerine konuştuk. 

'POPÜLERLİK RANTI DA BERABERİNDE GETİRDİ'

Murat Akoy

Kaş’ın çok özel bir yer olduğunu belirterek sözlerine başlayan Akoy,  bölgenin iki Özel Çevre Koruma (ÖÇK) alanı (Kaş-Kekova ve Patara), dört Doğal Sit Alanı, bir Milli Park ile Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Ksantos Antik Kenti, 2020 turizm teması olarak seçilen ve kazılarına devam edilmekte olan Patara Antik Kenti ile beraber toplam sekiz antik kent kalıntısıyla doğa ve kültür turizmi için eşsiz bir nokta olduğunu vurguladı.

Kaş’ın tüm Türkiye sahil şeridinde, kitle turizmine geçmemiş, ekoturizm olarak nitelendirilen doğa ve kültür turizminin yapılabildiği ender korunmuş noktalardan biri olduğuna dikkat çeken Akoy, “Ulusal ve uluslararası markalar bulunmadığı için (gıda sektörü dışında) bölge ekonomisinin sağladığı turizm ve tarım girdilerinden yerel küçük işletmeler, küçük esnaf faydalanır ve paylaşır. Doğanın korunmuşluğu ve arkeolojik zenginliği sayesinde yıllar içinde popüler turizm noktalarından biri haline geldi ve popülerlik rantı da beraberinde getirdi” dedi.

 ‘KAŞ’TA RUHSATLANDIRMA YAPILMASI VİZYONSUZLUK’

Maden ocaklarıyla ilgili Türkiye’nin dört bir yanından artan haberlere son olarak Kaş da eklendi. Karadağ Mahallesi’nde ormanlık alana kurulması planlanan ve kilolarca tozun açığa çıkacağı mermer ocağı için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir kararı verildi. Ahmet Murat Akoy, “Ormanlarımız, dağlarımız, nehir yataklarımız katma değeri olmayan ürünler için talan ediliyor. İnşaat sektörü var olduğu sürece tabii taş ocakları da olacak ama bunların Kaş gibi ekosistemi zengin, turizmin öne çıktığı, köylerinde katma değeri yüksek tıbbi, aromatik bitkilerin üretildiği, örtü altı tarımın yapıldığı özel bir ilçede alelade bir şekilde ruhsatlandırma yapılmasına müsaade etmek geleceği görememekten, vizyonsuzluktan kaynaklanıyor” diye konuştu.

Daha önce Ahatlı Mahallesi’ndeki taş ocağı genişleme talebini köylüyü taş ocağının getireceği zararlar konusunda bilgilendirerek ve organize ederek engellediklerini ifade eden Akoy, Karadağ’daki mermer ocağı için de köylünün taş, mermer, maden ocakları konusunda bilgilendirilmesi ile tahribatın önüne bir nebze de olsa geçilebileceğini kaydetti.

KAŞ MARİNA’YA OTEL

Maden porojesinin yanı sıra yine yap işlet devret (YİD) modeliyle inşa edilerek işletme hakkı 25 yıllığına yüklenici Makyol firmasına verilen Kaş Marina’daki otel alanının yıkılıp, büyütülmesi için imar planı değişikliği talep edildi.

Normalde marina yapılırken projede bir otel planı olmadığını fakat proje yapıldıktan sonra dört bloktan oluşan tek katlı denize sıfır binalar yapıldığını ve bunların otel olarak işletilmeye verildiğini söyleyen Akoy, marinadaki yüzde 5 imarın yüzde 10’a çıkarılmak istendiğine dikkat çekerek şöyle dedi: "Şu anda Kaş Belediye Meclisi, İmar Komisyonu’na yönlendirmiş. İmar değerlendirecek, onay verirse olacak. Bu şekilde, oradaki otel bloklarını yıkacaklar, şimdikinin iki katı kadar -6 bin 400 metrekare- bir bütün halinde otel yapabilecekler. Normalde dört buçuk metre olan bina yüksekliği de altı buçuk metreye çıkacağı için ikinci bir katı da inşa edebilecekler. Orada rant yüksek.”

ISSIZ KOYDAN LÜKS HİDAYET’E

Kaş’ın ıssız ve en güzel koylarından biri olan Çukurbağ Yarımadası’ndaki Hidayet Koyu’na yaklaşık beş yıl önce belediyeden 'basit onarım' izni alındı ve yapılaşma başladı. Orman arazisine 13 odalı lüks butik otel, restoran, otopark ve plaj tesisi yapıldı. Burada denize giren yöre halkı, yerel yönetim ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na şikâyetlerde bulundu. En nihayetinde 'usulsüz yapılan' butik otelle ilgili 2017 ve 2020’de iki kez yıkım kararı alınmasına rağmen uygulanmadı.

ÇUKURBAĞ’DAKİ İMAR ÇUKURU

Doğal sit alanı statüsünde bulunan Çukurbağ Yarımadası’nda iki büyük parsel 'ekoturizm' niteliği verilerek imara açıldı. Akoy’un verdiği bilgiye göre yarımadada yaşananlar şöyle:

“2015 yılında AKP’li Menderes Türel’in başkanlığındaki Antalya Büyükşehir Belediyesi, 1/25.000’lik Nazım İmar Planı yaptı. Planda, sürdürülebilir koruma ve kalkınma alanı olan Çukurbağ Yarımadası ve Limanağzı bölgesindeki birçok alan ‘turizm alanı’ olarak belirlendi. Bu noktalardan birisi Erdoğan ailesine yakın iş adamlarının elinde olan 119 dönümlük araziydi. Başta Cihan Kamer’e aitken, daha sonra Selim Doğan’ın üzerine olan arazi en son Tayyip Erdoğan’ın eski iş ortağı Ergun Bodur’a devredildi. O dönemin AKP’li Kaş Belediye Başkanı’nın girişimleriyle arazinin ‘zeytinli tarla’ vasfı değiştirilerek ‘tarla’ yapıldı, sonra da imara ‘ticari alan’ olarak sokuldu. Yarımadanın ortasındaki 50 dönümlük diğer arazinin ise 16 dönümü Deniz Baykal’a, kalanı bir akrabasına ve birkaç yerli aileye ait. Bu alanlar Kaş’ın yeşil panoramasını oluşturmakla beraber en değerli arazileri ayrıca. Yarımadada 1500 dönümlük bir parsel şu an 3-4 milyon değerinde”

PATARA’DA YAPILAŞMAYA İPTAL

Kaş’ta oluşan ranttan nüfuslu kişilerin pay almak istediğini ifade eden Akoy, “Baktılar ki Kaş’ın birçok yeri sit alanı, bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden sit derecelerini düşürüp ikinci konut alanları yaratmak istediler. Patara’da bunu yapmaya çalıştılar. Birinci derece doğal sit olan Patara ve Fırnaz Koyu’nun (Fırnaz Koyu’ndaki kooperatiflerin internet sayfalarında ne yapmak istedikleri yazmakta) sit derecelerini düşürmek için Bakanlık girişimde bulundu, dava edip engelledik. Sit dereceleri aynı şekilde kaldı” diye konuştu.

HAVAALANI VE KAŞ-KALKAN OTOYOLU

Kaş’a yapılacak havaalanı uzun yıllardır gündemde. Çomucak-Pınarbaşı-Çukurbağ-Ağullu mevkileri arasındaki bölgeye yapılması düşünülen havaalanı ve bu havaalanını köylere bağlayacak otoyol projelendirildi. Ancak yine yöre halkının mücadeleleri sonucunda havaalanının Pınarbaşı köyüne yapılmasından vazgeçildi. Ancak havaalanının tamamen raftan kalkmadığını belirten Akoy, “Önümüzdeki yıllarda Demre’ye yapacaklar gibi görünüyor” diyor.

Kaş-Kalkan arasına yapılması düşünülen otoyolunu bir an önce bitirmek için Antalya Valiliği’nin “ÇED raporu gerekli değildir” kararı aldığını kaydeden Akoy, yolun birinci derece doğal sit alanı olan Kaputaş’tan geçeceği, çok büyük miktarda tarım alanını tahrip edeceği, sahil köylerinde tarım, hayvancılık, arıcılığa çok büyük zarar vereceği, yaban hayatı ikiye böleceği için dava ettiklerini ve derneğin davayı kazanarak otoyol projesinin rafa kalkmasını sağladığını belirtti.

‘İMAR BARIŞI MI, İMAR TALANI MI?’

“Rantın başka bir türü de imar barışı denen imar talanı ile yaşandı” diyen Akoy, Kaş’ta bir önceki başkanla başlayan, yerine gelen başkan ile devam eden bu talanın boyutunun çok büyük olduğunu söyledi. Cimer’e çok sayıda şikayetin gelmesi, basında birçok haberin çıkmasıyla baskının arttığına dikkat çeken Akoy, yetkililerin “İmar geçmediği için kaçaklar artıyor” gibi bir argüman kullandığını vurguladı. Basına çıkan haberlerin ardından resmi kurumların aldığı önlemlerle kaçak yapılaşmanın azaldığını söyleyen Akoy, “Kaş’ın imara ihtiyacı var ama şahsi çıkarlardan ayrışmış, kamu yararına yani halk için yapılmış, koruyucu bir plana ihtiyacı var. Bu imar planları geçmediği için mağdur edilen, kendi arazisi olup çocuğuna ya da kendisine ev yapmak isteyen Kaş halkıdır” dedi.

 ‘SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR’

Antalya’nın endemizmin ve bioçeşitliliğinin çok yüksek olduğu bir bölge olduğunu vurgulayan Akoy, “Kaş, sadece Antalya bölgesinde değil, tüm Ege ve Akdeniz sahil şeridinde korunmuş birkaç noktadan biri. Buraya alelade, herhangi bir yermiş gibi imar yapamazsınız, taş ve maden ocağı ruhsatlarını alelade dağıtamazsınız. Fakat her şey siyaset mekanizmasını kullanan bilincin elinde ve o bilinç, doğa/yaşam döngüsünü kavrayamamış, sadece paraya odaklı bir seviyede olduğu için biz sivil toplum örgütlerine çok iş düşüyor” diye konuştu.