Madenleri, HES'leri şarkıyla anlattı: 'Ah Deniz Karadeniz'

Büyüdüğü köyde derelerin betona duvarlarla örülmesini ve şantiyelerle dolmasını gözlemleyen Kemal Gümrükçü, çıkardığı şarkıyla Karadeniz’deki doğa tahribatını anlattı.

Madenleri, HES'leri şarkıyla anlattı: 'Ah Deniz Karadeniz'
Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Trabzonlu müzisyen Kemal Gümrükçü, Doğu Karadeniz'de yapılan doğa tahribatını yazdığı 'Ah Deniz Karadeniz' şarkısıyla anlattı. 

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son 20 yılda artan maden ocakları, hidroelektrik santralleri, dere ıslahları ve deniz dolgularının yarattığı doğa tahribatını Kemal Gümrükçü şarkısıyla dile getirdi. Söz ve müziği Kemal Gümrükçü’ye ait olan şarkının düzenlemelerini Fuat Saka, masteringini İsmet Arıcı yaptı. Şarkının klibinde çeşitli belgesellerden bölgedeki taşocağı, HES’lerin oluşturduğu tahribatları anlatan görüntüler yer aldı.

‘SEBEP YARATIP ÇIKAR SAĞLAYANLAR AYNI’

Trabzon’un Yomra ilçesine bağlı Oymalı Vadisi’ndeki Kayabaşı (Kân) köyünde büyüyen Gümrükçü, şarkıyı çocukluğundan bu yana vadideki değişimleri gözlemleyerek hazırladığını söyledi. 

“Nasıl ki dağlar taşlar dinamitlerle patlatılıyorsa benim için de bu şarkı olup bitene karşı bir patlamaydı” diyen Gümrükçü, şarkının doğayı koruyamamanın acısı olduğunu dile getirdi. Gümrükçü, “Hiç plansız ve alakasız saatte, sözlerinin ve müziğinin aynı anda gelişi, çıkışı benim elimde olan bir şey değildi. Ne gördüysem o. Çocukluğumda derenin çakılını boşaltılırken gördüm, ergenliğimde derenin iyice çöktüğünü ve artık heyelanlara neden olduğunu, delikanlılık zamanlarımda, o derenin çakılını boşaltanların aynı derenin heyelanlara karşı betonunu dökerek ıslah ettiğini gördüm. Bu çok manidar; sebep yaratıp çıkar sağlamak” ifadelerini kullandı.

 ‘GÖZÜM ÇIKAYDI DA DERELERİMİZN BUGÜNKÜ HALİNİ GÖRMEYEYDİM’

Karadeniz Bölgesi’nde çocukluğunu geçirenlerin dereleri çok sevdiğini, yazın fındık toplamanın, top oynamanın ardından dereye girmenin sevincinin tarif edilemez olduğunu anlatan Gümrükçü, “Çocukluğumda derede kayaları taşıyarak bent oluştururduk. Bir süre bekledikten sonra bent arkasında biriken su, fevkalâde bir gölete dönüşürdü. Top oynarken harareti tavan yapmış minik bedenlerimizle o serin suya atlamak, günün en büyük ödülüydü. Bir keresinde fındık bahçesinde kuru bir dal göz kapağımı çizmişti. Neyse ki ucuz atlatmıştım. Şimdi ise iç çekerek, ah o gün gözüm çıkaydı da derelerimizin bugünkü halini görmeyeydim’ diyorum” sözlerini kullandı.

Gümrükçü, şarkının hikayesini oluşturan doğa tahribatını şu sözlerle anlattı: “Biz çocuklar, cennetimizde neşe  içinde cıvıldarken, hırs ve kibrin esiri olmuş 'büyükler', modern yaşam dedikleri bir canavarı beslemek için deremizi kurban ediyordu. İş makineleriyle derenin bağrından çakıllarını çalıyor, inşaat malzemesi olarak kullanmak üzere kamyonlara yükleyip uzaklara taşıyorlardı. Her taşkınla yalnızca dere değil, çevresindeki bereketli fındık bahçeleri de kan ağlıyordu. Sel, tonlarca toprağı önüne katıp götürüyor, kökleri söküyor, yılların emeğini bir çırpıda silip süpürüyordu. Bir zamanlar serinliğiyle huzur veren, şefkatiyle sarmalayan, yaşam sunan suyu; hırstan gözü dönmüş vampirlerin dişleri arasında, yok oluyordu. Denize düşen yılana, dereye düşen ise iş makinesine sarılıyordu. " 

Madenleri, HES'leri şarkıyla anlattı: 'Ah Deniz Karadeniz' - Resim : 1
Kemal Gümrükçü, çocukluğunda yaşadıkları doğanın, kar hırsıyla yok edildiğini söyledi.

‘DERELERE ÖRÜLEN DUVARLAR TÜM EKOSİSTEMİN CAN DAMARINI KESTİ’

Gümrükçü sözlerine şöyle devam etti: "Büyük borçlarla yuva kurabilen gençler, eğitimsiz bırakılan, ‘ayağı çamurlu, tezek kokulu’ diye küçümsenen çiftçiler, yalnızca ekonomik değil, sosyal bir yıkım da yaşıyordu. Zemin hazırlanmış, yöre halkı müteahhitlere muhtaç bırakılmıştı. Gerisi kolaydı. Üç beş kuruşa fındıklıklar, özellikle de dere kenarındaki düzlükler fırsatçılara satılıyordu. Öyle bir noktaya gelindi ki, tüm bu yıkımın sorumlusu, suyunu taşıran dereymiş gibi iki beton duvar arasına hapsedilmesine karar verildi. O yüksek ve soğuk duvarlar yalnızca insan ile dere arasındaki bağı koparmakla kalmadı, tüm ekosistemin can damarını da kesti.  

Yıllarca derenin hem suyundan hem de kumundan faydalanan küçük işletmeler, zamanla dere ıslahı ihalelerini alarak büyük şirketlere dönüştü. Bir zamanlar kendi toprağını işleyen halk, şimdi o işletmelerin ucuz işçileri haline geldi. Ne acıdır ki, bu müteahhitlerden bazıları, vaktiyle derenin serin sularında büyüyen çocuklardı, yani derenin ‘baluğudur’.”

‘VİCDANINI KAYBETMEMİŞ İNSANLARA SESLENİŞİM’

Karadeniz Sahil Yolu’nun yapımıyla birlikte Oymalı Vadisi’nin inşaat şirketlerinin yuvasına dönüştüğünü kaydeden Gümrükçü, bölgenin yeni bitki örtüsünün, şantiyeler, HES’ler ve taş ocakları olduğunu dile getirdi. 

Kuş seslerinin yerini motor görüntüleri alırken bölge insanı olarak buna ses çıkarmadıklarını kaydeden Gümrükçü, “Ses çıkarmak bir yana, o şantiyeleri Allah’ın bir lütfu sandık. Bu şarkı, tüm olup biteni bir sinema filmi izler gibi izleyen, zamanla ruhsuz ve donuk hale gelen insanları kendine getirmek içindir. O insanlar ki, rant için kurgulanan bir oyunda rol kapmak uğruna, çıkarcı, bencil ve sahte bir hayatı tercih etmiş; cennetini satmıştır.  Vicdanını kaybetmemiş, doğaya, dünyaya, yaşama sahip çıkan güzel insanlara seslenişimdir, şikayetimdir de bu şarkı” dedi.

Madenleri, HES'leri şarkıyla anlattı: 'Ah Deniz Karadeniz' - Resim : 2

 

(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)